Merhaba İlhami nasılsın?

Merhaba sevgili Elif, çok iyiyim teşekkür ederim. 

Uzun zamandır bir türlü okuyucularımızla buluşamadık bugüne kısmetmiş. Yeni bir albüm çalışması içerisinde olduğunu biliyorum. Nasıl gidiyor çalışma?

Çalışmalar çok güzel ilerliyor, sanırım bu dönem kendi bestelerim ve albüm olarak “İlhami Yıldırım” dönemi olacak. Birçok tarz da bestelediğim eserler vardı, zamansızlıktan derlemelerini yapamıyordum, yeni sözleşmem ve geçirdiğim rahatsızlıkla zamanımın genişlemesi bu bestelere yöneltti ve birçok tarzda harika denebilecek seviyede eserler ortaya çıkmaya başladı.

Sen arabesk- fantezi sanatçısısın, bu albümde ise pop ve rap şarkılara yer vereceğini duyduk. Neler söylersin?

Aslında ben müzikte tarz olduğuna inanmıyorum. Son dönemde piyasaya sürülen eserler bunun ispatı. Müzik Duyguların melodilerle buluşma noktası, Bu nedenle hepimiz psikolojik durumumuza göre slow ya da hareketli birçok müzik tarzını dinleyebiliyoruz. Mesela sahnede ortalama 4 – 5 saat kalıyor, eserleri seslendiriyoruz. Tek bir tarz ile bu zamanı doldurma şansımız yok, kaldı ki insanlar her tarz istekler yapabiliyor ve sizin de sanatınızı hakikati ile icra etmeniz gerekiyor. İnsanların sahnenizden memnun kalmasını istiyorsanız, , bu isteklere cevap vermek zorundasınız. Evet… Son bestelediğim “ Vuslat Hayalleri “ isimli çalışmamla bunun sinyallerini vermiştim. Müzik dönemsel ilerliyor, Bu nedenle “ Sevme “ isimli eserimiz bir rapçi bütünleştirerek düet şeklinde piyasaya süreceğiz. 

Günümüzde arabesk ve fantezi tarz müzik bitti diyebilir miyiz?

Ben Arabesk ve fantezi müziğin ülkemizde biteceğine inanmıyorum. Toplum olarak acılarla kavrulmuş bir yapıya sahibiz. Müzik dönemsel ilerliyor, nedenle böyle yansımış olabilir.

 Kimlerin emeği var albümde ve kaç klip çalışması düşünüyorsun?

Aranjörüm, müzik yönetmenim Engin Şenocak, yine müzik yönetmenim Kerkük’ ün değerli müzik adamı Erol Hayri, sevgili Adnan Karaduman, Cem Bergamalı ve birbirinden değerli müzisyen dostlarımız inanın saymayla bitiremeyiz. Ve sevgili yapımcım Ati Müzik İbrahim Zeytinkaya… En kötü ihtimal 1 slow, 1 hareketli 2 Klip çalışmamız olacak.

Aslında bizler seni ikinci albümün olan “Sevenler Ölmez” albümün ile daha çok tanıyoruz. Bilmeyenler için o albümden çok kısa bahseder misin?

“ Sevenler Ölmez” isimli farklı aranje ve yorumla Ankara oyun havalarına değişik bir lezzet katmış, “Asiyim” isimli kendi besteme, Şair Murat İnce’yle düet yapmış, Hakan Altun’un kaleminden çıkan “ Son Sözüm”, bir de İtalya’nın güzellik kraliçesi Alessandra Monno ile Kıbrıs’ ta çektiğimiz klip albümün dikkat çekmesine neden olmuştu.

 

Albümde sevgili Hakan Altun'un Şarkısı olan “Son Sözüm” çok dikkat çekmişti. Güzel de bir kilp geldi ne söylersin bu şarkıyla ilgili olarak?

Hem şarkının gerçek sahibi hem müzik yönetmenliğimi yapan Adnan Karaduman ve farklı yorumumdan dolayı şarkı çok dikkat çekmişti.

 Peki, bu kadar Hakan Altun demişken hepimizin çok sevdiği efsane isimlerden biridir. Kendisiyle yaşadığın bizimle paylaşacağın güzel bir anın var mıdır? Anlatır mısın?

Hakan abi benim hayatımda çok büyük bir değer, kişiliği, sanatı ve yüreği… Fatih’te doğmam büyümem nedeni ile ortak paydamız çok fazla. En büyük anılarımı ben onu sahnede izlerken edinmişimdir. Ben insanların genelde zor anlarında yanlarında olmayı sevdiğim için affınıza sığınarak bu tarafları boş geçmek istiyorum. 

 Kendi besten olan "Asiyim" isimli esere gelen olumlu tepkilerden dolayı İtalya’nın Tescilli güzeli Alessandra Monno ile bir araya gelip  Kıbrıs’ ta   çok konuşulacak bir klip çalışması gerçekleştirerek magazin gündemine oturmuştun. Öyle değil mi doğru hatırlıyorum? 

Evet, Elif. O dönem çok hızlı ve güzeldi. Firmamın aracılığıyla İtalya’da bir organizasyonda tanıştık ve enerjisi gerçekten mükemmel bir insan “Asiyim”i dinlediğinde her ne kadar sözlerini anlamasa da gözleri doldu ve spontane bir şekilde gelişti ve Klip çekildi. Çekimler de çok keyifli geçmişti. Ömür yaprağındaki unutulmayacak anıların işlendiği dönemlerden birisiydi… Çok güzel yürekli ve duygusal bir kadın Alessandra….

 

Geçtiğimiz sene  Ati Müzik ile 3 albümlük sözleşme yaparak "Vuslat Hayalleri“ isimli yaz aşklarını anlatan bir şarkın oldu. İstediğin beklentiyi verebildi mi şarkı?

Aslında biraz değişti müzik, eskiden taleplere göre sunum olurdu şimdi tam tersine, sunup geri çekilip izliyorsunuz. Bu eserin bitmemiş hali yayımlandı, tepkilerde çok güzel olunca yeni albüme koymaya karar verdik, zamane aşkları anlatması nedeni ile tepkiler çok güzel ilerliyor. Bu eserin enerjisi var ve dinleyici ve müzik otoritelerinin yorumlarına bakarsak, dillere pelesenk olacak gibi görünüyor…  

“İSİM BENZERLİĞİ YÜZÜNDEN BÜTÜN İŞLERİM İPTAL EDİLDİ”

İsim benzerliğinden dolayı mağdur olduğunla ilgili olaylar gündeme geldi. O konu neydi ve neden en güzel olacak dönemlerin sıkıntılı geçti bizlere anlatır mısın?

 Ah ah sevgili Elif, kanayan yarama tuz bastın şimdi. Bu konu mesleğinde koşar adımlarla ilerleyen beni, resmen paçamdan tutup geri çeken bir olay ve çok kötü bir anı…Tam benim parlamaya başladığım 2013 döneminde gerçekleşti. TV, radyo programlarına yetişemez, konser ve sahne programlarıma yetişemez durumdaydım. O akşam TRT Radyo1 de programım vardı, telefonum çaldı ve konuk koordinatörü “İlhami bey akşamki programınızı iptal ediyoruz, bilginiz olsun” dedi. Ben şaşkın bir ses tonuyla “Şaka mı yapıyorsunuz, sayfalarımızda her yerde paylaşıldı, bunu insanlara nasıl izah edebiliriz, sonra nedeni nedir?” dedim. Bana “Siz haberleri takip etmiyorsunuz galiba, arama motorlarına isminizi yazıp, sonrasında bana döner misiniz ?” dedi. Ben merakla hemen görüşmenin sonlanmasıyla ismimi yazdım ve şok oldum, İsim benzerliği nedeni ile de olsa aman Allah’ım ortalık yıkılıyor, ağza alınamayacak hakaretler, sözler şaştım kaldım. Bir araştırdım ki; o dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım talihsiz bir açıklama yapmış, Konserlerim, TV, radyo programlarım ve sahne programlarım komple iptal oldu. Şu anda bile bu benzerliğin sıkıntılarını ciddi anlamda yaşıyorum. Yani mesleki hayatımın en parlak dönemini maalesef siyasi oluşumlarla hiçbir alakam yokken hem maddi hem manevi ödedim. Beni çok üzen bir olaydır bu. Şu an bile devam ediyor söz konusu şahısla karıştırılmam. Bu konu hala benim önümü kesiyor ama çözümde bulamıyorum. Sonuçta bu saatten sonra ismimi değiştirecek bir durumum da olamaz.

 

Müzikte taklit sanatçılar türedi bununla alakalı ne düşüyorsun?

Birçok örneği var ama ben en aklımda kalanını yani Koray Avcı’yı anlatayım. Bu arkadaşımız Volkan Konak taklidi ile bir yarışma programıyla önümüze çıktı, “Ben Volkan abiyi çok severim onun gibi olmaya çalışırım” dedi. Ama yılların emekçisi değerli Neşet hocamıza Neşet Ertaş’a dil uzattı. Konsere çıkarken 50 yaşında kadına kuliste onca kalabalığın içinde ayağını uzatıp “Düzgün bağla lan bağcıkları” diyerek bağırmak neyin nesi. Aslında bunların hepsi birer proje ve dönemsel pazarlama taktikleri. Hepsi yok olacak insanımız özüne dönecek ama umarım geç olmaz. Bu gibi durumlardan dolayı Ülkemizde sanatı gerçek anlamda icra eden sanatkârlar küskün ve büyük bir çoğunluğu elini çekmiş durumda.

“DUYGULAR, DEKOLTE PAZARI OLDU”

“Sahneler duygu pazarından daha çok görsellik ve dekolte pazarına dönüştü” diye aslında manidar ve gerçek bir söz kullandın. Neden öyle düşünüyorsun?

Maalesef sözümün arkasındayım. Eskiden Sanat vardı, maalesef eskiden… Şöyle sanatımızı icra ederken görsellik Kadın ya da erkek elbette çok önemli, yalnız şöyle bir ince çizgi var görsellikle müzikalite birleşince harika şeyler ortaya çıkıyor, görsellik sanatın önüne geçince rezalet bir durum oluşuyor. Bu dönemde mesleki yeterliliklere bakılmaksızın görsellikle ilgilenilmesi çok acı. Yani artık teşhir ileri ve kötü boyutlarda kullanılan bir silah duruma gelmiş durumda… Mesela Kerimcan örneği ki sadece bu da değil, Aleyna Tilki vs vs o kadar çok örneği var ki saymayla bitmez. Farkındaysanız ufacık çocuklar Kerimcan gibi konuşmaya, hareket etmeye, Aleyna Tilki gibi giyinmeye ve davranmaya çalışıyor. 

 Yeni müzik yapıp piyasada kalmaya çalışan gençleri nasıl buluyorsun?

Gençlerin yetenekli olanlarının piyasaya kazandırılması çok güzel ve anlamlıdır. Destek olmak ve ilerlemelerine katkı sağlamak gerekir. 

Ülkemizde sanat gereken önemi görüyor mu?

Maalesef hayır. Ülkemizde yeterlilik kontrol edilmeden sadece Sanat ve kollarına girebiliyorsunuz. Bu çok yanlıştır. Mesela belgeniz olmadan Eczacı, Muhasebeci, Doktor, Avukat hatta Kuaför bile olamıyorsunuz ama çok rahat elinize mikrofon aldığınızda “Yorumcu” olabiliyorsunuz. Kültür Bakanlığı’nın gerekli kontrolleri yapıp, hak edenleri desteklemesi,  yeterliliği olmayanların elemesi gerekiyor. Sadece ses olarak da değil; kültür, psikoloji ve birçok alanda geçerli. Şunu unutmamalıyız; Sanatsız bir toplum çökmeye mahkûmdur. Bu yolda bizler kılavuzuz. Bu nedenle kılavuz örnek teşkil eder ve sürükler. Bu sürükleme esnasında örf adetlerimize bağlı kalmamız yeni nesli dimdik ayakta tutacaktır.

“HAYALLER PARİS, GERÇEKLER SOMALİ”

Ses Yarışma programları hakkında ne düşünüyorsun?

Faydalı bulmuyorum. Orada değerli hocalarımız işi bildiği için eser eser giderek birkaç eserin nasıl okunması gerektiğini gösterip okutuyorlar. Yarışma sonrasında bir bakıyorsunuz hiçbir alt yapı olmamasına rağmen bilmem ne star, bilmem kimin sahnesine tesadüfen denk geliyorsunuz ve gerçekten yaptığınız işten soğuyorsunuz.  Sahnede zımba gibi çalan müzisyenler fakat müziğe resmen hakaret edercesine yorum ve taklitler, sahne hareketlerine bakınca komiklik seviyesinde yıllardır sahnelerin tozunu yutmuşçasına konuşmalar davranışlar, şak şak şak alkışlar. Yani güler misin, ağlar mısın? İşin özü Hayaller Paris, Gerçekler Somali… Tabi ki gerçekten yetenekli olanları tenzih ediyorum.  Gerçekten yetenekli olanları hepimizin desteklemesi gerekir.

 Sosyal medyayı ne kadar aktif kullanıyorsun? Teknolojinin bu kadar hayatımızın içinde olması sence doğru mu?

 Zamanım oldukça evet kullanıyorum, ama genellikle asistanım kullanıyor, bende zaman buldukça yapılan yorumlara paylaşımlara bakıyorum. Doğallıktan yana olduğum için içimden gelenleri zaman zaman paylaşıyorum. Aslında telefondan ve sosyal medyadan yoğun dönemlerimde uzak durmayı tercih ediyorum. Acil durumlar haricinde teknolojinin hayatımızın içerisine bu denli girmesi güzel tabî ki. Ama ihtiyaçlarımız ve zevklerimizi birbirinden ayırmamız gerekir. Mesela arabanız çok güçlü bir araç, çok çabuk hızlanabiliyor. Bu hızı yerinde zamanında kullanırsanız büyük bir avantaj, ama kontrolsüz kullanırsanız büyük tehlikeye dönüşebilir. 

 Bir fenomenin insanlar tarafından takip edilmesi, değimi yerindeyse sanatçılardan bile üstün tutulması hakkında ne söylersin?

Her şey arz- talep dengesiyle ilerliyor. Zamanı yakalayan kazanır. Her emeğe saygı duymak gerekir. Mesela son dönemlerde “Reynmen” isimli bir arkadaşımız çıktı, henüz resmi bir albümü yok ama çok geniş kitlelere hitap ediyor ve bana kalırsa hak ediyor, gayet başarılı. Yıllarca uğraşırsınız hiçbir şey olmaz bir anda dilinize birkaç kelime düşer, müziğe dönüştürürsünüz Piyasaya bomba gibi düşer. fenomenler çok taşlanıyor. Birden parlamaları hazmedilemiyor.  Zamanla değil yetenek ve şansla alakalı bir durum saygı duyup hak edenleri alkışlamak gerekir.

 Aynı zamanda yüzlerce besten var. Bir besteci de olarak müzik haklarınız ne kadar korunuyor?

Maalesef bu çok genel bir sıkıntı. Ülkemiz de haklar hak edene verilmiyor. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da mesleki birliklerimizin haklarımızı savunduğuna ve gerekeni gerektiği ölçülerde pay ettiğine hiç inanmıyorum. O yüzden çok üzerine eğilmiyorum da aslında.

 Çok kısa çocukluğuna değinelim istiyorum. Küçüklükten beri şarkı söylediğin doğru mu?

Müziğe aile büyüklerimin anlattığı kadarıyla kapılarda ritim tutarak başlamışım, ortaokul dönemimde düğün salonlarında şarkı söyleyerek, devamında lise ve üniversite dönemlerin de de sahneler… Zaten müzik aslında Allah vergisi ve genlerden gelen bir yetenektir. Eğer yaradan vermediyse gelişmesi imkânsızdır. Aynı boy gibidir müzik, mesela 1.55 cm boyunda olduğumuzu düşünelim, profesyonel anlamda basketbol oynayabilir miyiz? Aynı bunun gibi kulak özellikle müzikte çok önemlidir, bundan sonra ses rengi ses genişlik aralığı vs gelir… Bunlar yaradanın yaradılışta verdiği özelliklerdir.

 

Bir süre bir kanalda “İlhamlı Geceler” adlı kendi adını verdiği müzik eğlence programını hazırlayıp sundun. Gerek Ulusal, gerek Yerel TV kanallarında TV Programına katıldın. Şimdiler de nasıl buluyorsun programları?

Evet, 2000’li yıllardı sanırım. TV programlarına çok katıldım, her biri birçok anlamda güzel tecrübeler doğurdu ve gelişimime ciddi anlamda katkı sundu. Şimdilerde maalesef iyi bulmuyorum, ulusal kanallarda müzik eğlence programları yok denebilecek seviyede, yerel kanallarında izleyicisi yok denilebilecek seviyede… İşin özü ve acı tarafı, Bu hükümet sanat ve sanatsal anlamda ki hiçbir şeye gereken hassasiyeti ve desteği sunmadı, sunmuyor, bu nedenle yok denebilecek kadar az program ve mecra var ülkemizde. Halka tek ulaşım kanalı; Sosyal medya ve internet kaldı…

 Peki, sahnelerin nasıl gidiyor, var mı yakında sahnelerin?

 Sahnelerim iyi gidiyor. Yaklaşık 2,5 ay önce sahneden indiğimde bir kalp krizi geçirmiştim, bu nedenle sahnelere ara vermek zorunda kalmıştım, Şu an toparladım ve yeni yeni sahnelere başlıyorum. Cumartesi günleri Bakırköy’de bir mekân ile anlaşma yapıldı. Bunun müjdesini de sevenlerimize vermiş olalım…

 Sahnene gelmek isteyen okuyucularımız elbette olabilir. O yüzden sormak istiyorum sahnelerinin olmazsa olmaz şarkıları ve tarzı nedir?

Sevgili Elif, ben sahnede belirgin bir tarz kullanmıyorum, Sahnemize her yaş gurubu, her kültürden insanlar geliyor, bu nedenle ben repertuarımı kendiliğinden içerideki insanlara göre atmosfere göre ilerletiyorum. Yani işin özü, her tarz ve esere kendi yorumumla yer veriyorum.  

Bir dönem Uluslararası Engelliler Denek Başkan Yardımcılığı yaptığını biliyorum. Hatta en büyük hedefinin müzikten kazandıklarını engelliler, kimsesiz çocukları ve şehit aileleri vakıflarıyla paylaşabilmek olduğunu duymuştum. Ne güzel yüreklisin. Ne söylersin?

 Evet, sevgili Elif, Aslında şöyle ki varla yok arasındaki ince bir çizgide yaşıyoruz, hepimizin başına her şey gelebilir. Acılar paylaşıldıkça azalır mantığıyla hareket ediyorum. Empati yapmayı çok seviyorum. Mesela dönem dönem fırsat buldukça, huzurevlerine giderim şarkılar söylerim, onlara ellerimle giyecek meyveler dağıtırım, Birçok STK'nın programlarına katılırım. 

 Büyük geçmiş olsun bir rahatsızlık geçirmiştin. Şuan sağlığın ne durumda?

 Teşekkür ederim. Son dönemlerde Antalya’da bir mekâna ortak olmuştum, bu nedenle sorumluluklar çoğalınca kendimi ve vücudumu çok yormuştum, malum geceleri sahnemiz sabaha kadar sürüyor, düzensiz uyku, düzensiz yemek, dinlenememek epey yormuş beni. Ciddi bir kalp krizi geçirdim. Yaptığım iyiliklere, Yaradan’ın merhametinin beni hayatta tuttuğuna inanıyorum. Doktorlarım genç yaşta kriz geçirmem ve 2 damardan çok tıkalı olanın krize neden olması sayesinde yani büyük bir şans ile hayatta olduğumu söyledi. Damarlar açıldı gerekli dinlenme dönemini de atlattım, şükürler olsun şu an çok sağlıklı durumdayım, daha dikkatli yaşamaya çalışıyorum.

 Yakın zamanda ne tür projelerle bizimle olacaksın?

Ülke genelinde özellikle Huzurevleri konserlerimiz olacak, Konser gelirlerimiz ile sokak hayvanları, engelliler, Şehit aileleri, annesiz babasız çocuklar ve yardıma ihtiyacı olan canlılarla paylaşma etkinliklerimiz olacak.

 Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersin?

 Bize zaman ayırdıkları için hepsine teşekkürlerimi sunuyor, sağlık, mutluluk ve huzur dolu yaşam diliyorum. Sana da başarılar Elif…

Doğum tarihi : 20.02.1979

Burcu : Balık

En sevdiği huyu : Paylaşmak, yardımlaşmak…

Sevmediği huyu : Haksızlığa tahammülsüzlük, aşırı iyi niyet, mütevazilik

Uğurlu sayısı : 3

Uğurlu günü : Cuma

En sevdiği renk : Lila

En sevdiği söz : İlahi Adalet…

 

Söyleşi: Elif Hayvalı

Fotoğraf: Fatma Demir