YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
“Özterapi” kitabının yazarı Şeyda Nur Boybeyi ile bir araya geldik ve kitabından konuştuk. Şeyda şimdilerde Balıkesir’de bir köyde yaşıyor ve hayvancılık yapıyor. Ona son durumu sorduğumda ise, “Şehir hayatından bambaşka bir hayatım var ve ben buna ikinci doğumum diyorum” dedi…
Hoş geldiniz Şeyda Hanım. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba Yağmur Hanım, ben Şeyda Nur Boybeyi. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Farklı yıllarda bir çok eğitime katılarak farklı terapi sistemlerinin yapılarına hakim olmaya başladım. Bilişsel davranışçı terapi, EMDR, EFT, nefes terapisi, Sistemik aile terapisi bunlardan bazıları. Aynı zamanda 5 yıl süren psikdrama eğitimimi tamamlayarak pskodramatist olarak da calışmaya devam ettim. Bu dönem süresince ücretsiz eğitimler ve seminerler verdim, sosyal dayanışma olması adına farklı gruplara ücretsiz grup terapileri de uyguladım. Yıllar içinde sosyal fobi konusu en çok çalıştığım konu haline geldikçe, kendi içinde kendini doğuran bir sistem gelişmeye başladı. Yaptığım terapi sistemi şimdi ve burada çalışma prensibi ile düşüncenin farkındalık ayağını oluştururken, verdiğim ödevler ile günlük hayatın içinde davranış paternlerinin farkındalığını ve dönüşebilirliğini sağlamaya çalıştım. Oldukça faydalı olan sistemimin ismini 'Özterapi' koydum.
“Özterapi” neler anlatıyor? Nasıl çıktı ortaya?
Kendi kişisel gelişim noktamda, konfor alanlarımı ve mesleği bırakma kararımı aldıktan sonra bu birikimi ve kolaylaştırılmış terapi yöntemlerimi herkesin ulaşabilmesi için bu kitaba aktardım. Özterapi kitabının amacı psikoloğa gidemeyen, gitmek isteyip de maddi imkânı olmayan kim var ise kitabı okuduktan sonra hayatındaki ana sorunlarını görmesi ve bunları çözebilme becerisini geliştirmesidir. Kitabı okuyan birçok okuyucumdan da bu yönde çok güzel geri dönüşler aldığımı söylemem gerek. Ne ünlü olmak, ne de mesleğe geri dönmek istemiyorum. Tek hedefim bu kadar yıl boyunca emek emek elde edilmiş ve damıtılmış bilgileri, kendini geliştirmek ve dönüştürmek isteyen kişilere ulaştırabilmek.
“Çevrendeki insanları gerçekten tanıdığına inanıyor musun?” diyorsunuz kitapta. Bu ayrımı nasıl yapacağız?
Özellikle bizim kültürümüzde hayır kelimesini kullanmayı bilemiyoruz. Bunun asıl sebebi, toplum ve aile tarafından bize öğretilen 'vermez isen bencilsin ' ve bir de 'elalem ne der' . Bu iki cümle bizler büyürken zihnimizde o kadar yer işgal ediyor ki tüm düşünce ve davranış kalıplarımızı bunların üzerine inşa ediyoruz. Öğrendiğimiz kalıpların hayatımızı, biz farkında olmadan nasıl kontrol ettiğini özterapi kitabını okurken anlayacaksınız.
Bir de sizin de üzerinde durduğunuz, hayır diyememek… Neden bunu yapıyoruz kendimize? Hayır demeyi öğrenmeli miyiz?
Öğrendiğimiz bu bilinçaltı kalıplar ile iki seçeneğimiz kalıyor hayatta. Ya 'fedakâr' olup herkes tarafından sevileceksin ya da herkesin 'bencil' diyeceği bir insan olacaksın. Oysaki bu iki kalıbın içine sıkıştığımızda içimizdeki düşünceyi ve duyguyu göstermemek için maskeler takıyoruz yüzlerimize. Bu da aslında ne kendimizi olduğumuz gibi ifade etmemize, ne de karşımızdakinin gerçekten maskeli olup olmadığını anlamamıza izin vermiyor. Yani aslında, belki de yıllardır tanıdığın kişi sadece hayır diyemediği için sana birçok şey yaptı ve maskenin altında bir öfke var ve bizim bu konuda hiç bir fikrimiz yok. Kitap bize bu ve bunun gibi birçok konuyu örneklendirerek anlatıyor ve kendi maskelerimizi de nasıl çıkarabileceğimizi kurgusal bir danışan terapisi ile açıklıyor.
Şimdilerde neler yapıyorsunuz?
Mesleğimi bıraktıktan sonra bir yıl süresince karavan ile Türkiye’yi gezdim ve en sonunda Balıkesir’de bir köyde yaşayıp hayvancılık yapmaya karar verdim. Bununla ilgili de yakın bir zamanda haber de TV’de çıktı. Şu an büyükbaş hayvancılık yapıyorum, köyde doğal ortamda turşumu, yoğurdumu, peynirimi, konservelerimi yapıyorum, bahçede ektiğimiz organik ürünlerimizi yemeklerde kullanıyorum. Yani şehir hayatından bambaşka bir hayatım var ve ben buna ikinci doğumum diyorum.