FUNDA AKOSMAN ERMAN

Merhaba sevgili Hüriyyet'ciğim hoş geldin yine aktifsin maşallah yeni projelerinle karşımızdasın çok güzel bir kitap yazmışsın çok merak ediyorum bunun içeriği nedir? Nasılsın? Neler yaptın görüşmeyeli?

Neler yaptım neler biliyorsun ben bir tek şey yapmakla yetinemiyorum bir sürü şeyi bir arada yapıyorum. Hem ikizler burcuyum hem biraz hiperaktifim ama, esas önemli olan ve komik olan şey bu roman 2013 senesinde geciyor. Neden 2013 senesinde geçiyor çünkü ben 2013'te yazmaya başladım. Dolayısıyla bir dönem romanı oldu ama o kadar büyük bir aşk yaşıyor ki olayın kahramanları bitirmeye kıyamadım. Bitirirsem çünkü onlar benim hayatımdan gidecekler belli müddet sonra diye gitmelerini istemedim biliyor musun?

O kahramanlar biraz çocukların gibi oluyor değil mi?

Yok hiç alakası yok tamamen kafamda yarattığım birisi, yok yok bunu kabul etmiyorum bu sevgilim gibi 

Daha çarpıcı haklısın ayrılmak istememekle 

Esas olay orada zaten insan çocuğu olsa evlendirmek ister, ortaya çıkarmak ister ama bu sevgilim gibi olduğu için kopmak istemedim. Böyle bir şey olamaz çünkü ben yazarken yaşıyorum. O insanlarla beraber yaşıyorum dolayısıyla işte bana soruyorlar kaç senedir sevgilin var mı? Yok yok yok. Aslında var kitabımdaki aşkı ben hissediyorum yaşıyorum yani başkasına ihtiyacım yoktu anlatabiliyor muyum?

O kadar seni kaplamış yani 

Evet o kadar kaplayan bir olaydı büyük aşk. Şöyle söyleyeyim gerçekten çok ağladım 

Okuyucu da ağlayacak mı sence?

Ben bilmiyorum sana okutacağım zaten ilk. Dağıtımı bitti çok şükür ulaşan, okuyan okurlarım var tabiiki hepsi aynı yerde tıkandık diyor.  Orada öyle bir şey var ki orada tıkandık diyorlar. Soruyorum diyorum ki niye? Çünkü ben neden çok ağladığımı biliyorum aynı yerde onlarda ağlamış nedenini sordum. Neden ağladınız orada diye? Çok enteresan bir şekilde herkes benim yaşadığım duyguyu hissetmiş. 

Ne kadar güzel bunu verebilmek önemli bu da başarıdır işte. 

İnşallah çok da enteresan bir arkadaşım da dediki; okurken tamamen olayların içine girdim orada yaşadım sadece sen yaşamıyorsun insanlar da yaşıyor dedi. Film seyrediyormuşum gibi oldu dedi. Ben de dedim ki zaten ben onu izleyerek yazdım. Mesela savaş sahnesi var içinde asılnda bir efsaneyle başlıyor. 

Biraz anlatsana nerede geçiyor  

Sonunu açıklamam o kadar değil en sinirlendiğim okur kimdir biliyor musun? Roman alırken sonunu açıp bakarlar ya öldürmek istiyorum onları. Sana gelirken otobüse bindim araba kullanamıyorum ben hayatım boyunca da kullanamadım. Elim ve ayağım solak reflekslerim ters araba kullanmam otomatik araç bile olsa sakıncalı. Çünkü ayağımı debriyajda unutuyorum. Ayağımı debriyajda unuttuğum içinde araba havalanıyor. Öyle bir şey başıma gelmesin diye kullanmıyorum. Otobüste bir beyefendi nezaket gösterdi yer gösterdi buyurun dedi. Pekte muhabbet sever bir insan konuşurken oradan buradan bir arkadaşı kaza yapmış onu anlattı. Bende dinliyorum niye dinliyorum çünkü başka bir romanda malzeme oluyor. Ben romanlarımda hayal karakterlerin yanında gerçek karakterlere de yer veriyorum. 

Birbirini destekliyor. 

Evet kesinlikle gerçek karakterler gerçek olaylar kullanıyorum. Beyfendiyi dinledim dinledim en soununda dedi ki siz ne yapıyorsunuz? Ben dedim yazarım röportaja gidiyorum, elinizdeki kitap sizin mi dedi? Evet arkadaşım gazeteci onunla görüşmeye gidiyorum, ona götürüyorum dedim. Baktı aldı kitabı, direkt arka sayfasını açtı. Okur olmayabilirsin ama benim kitabımı alıpta direkt arka sayfasını açarsan çat diye kafana indiririm. Dedim ki afedersiniz bir şey söylemek istiyorum. Buyurun dedi. Okur olmayabilirsiniz ama bir yazara hele dedim bana en büyük hakaret bu kitabın arkasını açıp bakmanız. Başını okumadığın şeyin sonundan ne anlayacaksın? Bir insan sonunu okuduğu şeyi niye merak etsin? Bu ne saçmalık hayatımda hiç böyle bir şey yapmadım. Ben okumaya başladığım kitabı okuyup bitirmeden asla ve asla sonuna bakmam. Çok ayıp. 

Onun tadı kaçar zaten. 

Değil mi? Kitap, bir efsaneyle başlıyor. O efsanede önemli tarihi bir efsane aslında şöyle ki; Danişment Gazi Bizans'lılardan Niksar'ı alırken bu arada Niksar üç kez başkentlik yapmış bir yer. Bu aşkta Niksar ve İstanbul arasında geçiyor

Çok romantik geldi. 

Çoook... Zaten çok şirin bir yer Niksar. Savaş oluyor Niksar Ovası'nda büyük bir savaş. O savaş esnasında Bizans askerleri orduyu sıkıştırmış, sıkıştırılan kesimde de iki tane kardeş var. İsimleri Satiye ve Kaya ikiz bunlar ama çok güzellermiş ve güneş gibi parlıyorlarmış efsaneye göre tahminimce sarışınlardı. Büyük savaşta sıkıştırılan bu iki kardeş anlamışlarki hem tecavüze uğrayacaklar bütün bir ordu tecavüz edecek hem de öldürülecekler. O anda Allah'a yalvarmışlar Allah'ım bizi taş yap kaya yap kafirler bize dokunamasın diye ve yan yana duran iki taş olmuşlar. 

 Çocukken bize anlatırlardı. Tabii siz çok gençsiniz benim zamanımda şöyle bir söz vardı. Benim ailemde söylemezdi ama arkadaşlarımdan duyardım anneleri babaları hişşşt taş olacaksın yapma derlerdi. İşte o taş olacaksın lafını çıkartan efsane budur ve çok ilginç bir şey bu kitapla ilgili çok ilginç anılarım var. Aslında bir nevi paylaşmak bana çok zor geldi. Mesela İris'in oynadığı bir oyun var çocukken Satiye İris çünkü kızın adı.  Satiye'nin oynadığı oyunda kim birbirine değerse taş oluyor gibi bir oyun. Ben çocukken o oyunu oynardım aslında paylaşana kadar bayağı zaman geçti çünkü beraber yaşadım. 

O yüzden zor çıkmış elinden. 

İstemedim çıksın elimden çünkü bana yaptığı son halüsinatif şeyler çok ilginçti. Bu kardeşlerin olduğu yere Satiye Kayası diyorlar orası şimdi bir yatır. O yatırda da çocuğu olmayan kadınlar inek yuları takıyor etrafında gezince çocukları olacağına inanılıyor. Bu efsaneden yola çıkmış bir hikaye. Gerçekten seviyorum bu romanı ben. Ben seviyorum önemli olan o. 

Sen sevince herkes sever, geçer o okuyucuya. 

Bir kere savaş sahnesini seyrediyorum mesela biliyor musun? Belki savaşa gidip orada mı gördüm bilmiyorum. Çünkü zaman ve mekan insanlar içindir. Normalde lamekan 

Belki filmde çekilir belli mi olur.

Muhtemelen olacağını zannediyorum çünkü ben o savaşı seyrediyorum ben bu olayları seyrediyorum ben o aşkı yaşıyorum. 

İnşallah okuyucuya da geçer, öyle olacağını düşünüyorum, bestseller olsun. 

Umarım inşallah. 

Aşka zaten çok ihtiyacımız var bu kadar menfaatin, bireyselliğin, bencilliğin, savaşın içersinde 

Evet aşk çok önemli bir şey, aşk aslında kolay bir yol da değil. Kime vereceğini, ne zaman vereceğini, niye vereceğini hiçbir şeyi bilmiyorsun. Bilinmez bir denklemi var. Hayatımda bir kere bir yıldırım aşkına düştüm, ben böyle bir şey görmedim gerçekten öyleymiş dedim. Allah'ıma çok şükürler ediyorum Funda niye biliyor musun? Hayatta bana hep çok enterasan olaylar gösterdi. 

İyi ki de olmuş sen olmuşsun. 

30'lu yaşlarımda şöyle bir durdum, dedim ki Allah'ım sen benden ne istiyorsun? 6 ay benden ne istediğini düşündüm çünkü öyle enterasan olaylar yaşadım ki normalde bir insanın bir ömürde yaşayacağından son derece fazla ve dedim ki kendime bir dur bu kadar hızlı nereye gidiyorsun. Sen benden bir şey istiyorsun ama ne? Muhtemelen yazmamı ve anlatmamı istiyordu. Çünkü o kadar olayı bir insanın görmesi pek mümkün değil yani gerçekten mümkün değil. Efsane adlı bir romanım var onu okuyorum zaman zaman bakıyorum bunu ben yaşamasam, yazmamış olsam ne hayal dünyası varmış derim. Çünkü o kadar zamanla o kadar olayı nasıl getirdi derdim. Sonra anladım ki her şey benim yazmama hizmet ediyor. Zaten ilk romanımı çok küçükken yazmaya kalktığım için muhtemelen safi yazmaya programlı geldim. 

O zaman bu yolda devam edeceksin yeni romanlarınla bekleyeceğiz seni. 

Bu sefer kıskanmayacağım şeyler yazacağım. Şimdi benim birkaç tane daha aşkla ilgili var onlarda elimden çıkacak tabi ama, bir romanım var yapmak istediğim şu anda mesela. 

Projelerinden bahseder misin canım

Aslında hayat kitap projelerini önüme getiriyor. 

Maşallah ne güzel  

Zaten onun için 30'lu yaşlardayken durdum ve dedim ki niye Allah'ım ben bu kadar çok şey yaşıyorum? Neden? Elazığ'a gittim düşün, Elazığ'da bir otelde program yapıyorum şarkıcı olarak 22 günlüğüne gittim, program uzadı. Ondan sonra uçaklarda bilet bulamadım meğerki neymiş Mehmet Ağar ilk kez milletvekili seçilecekmiş Elazığlı da. Ne gidiş var ne geliş var dolayısıyla biz otobüste yer buldum ve geldim. O otobüs seyehati var ya olmaz böyle bir şey yoksa rüya mı ? Gerçekten şarkı söylettiğin insanı otobüste iki tane Türkçe bilen var ve birbirlerinin şivelerinden anlamayan çeşitli şivelerde Kürtçe konuşan insanlar var. Biz o yolculuğu 50 küsür saatte tamamladık. 

Gerçekten şaka gibi yani 

Ve onun romanı yazılacak çok önemli bir olay. Türkiye'deki mesela ben politikayla hiç ilgilenmiyorum bir politikacı kızı olmama rağmen ve bütün amcalarım diye hitap ettiğim babamın arkadaşları hepsi aktif politikanın içinde yer almış insanlar olup benimde büyüdüğüm zaman politikacı olacağımı düşündükleri halde politikayı hiçbir zaman sevmedim. Çünkü ben yalan söylemeyi sevmem, dedikodu yapmayı sevmem. Dedikoducu, yalancı insanlardan nefret ederim. Dolayısıyla yalan söyleyebilmek çok büyük zeka gerektirir ama aynı zamanda zekayla birlikte kalbinin müsait olması lazım. Benim kalbim yalana ve dedikoduya müsait değil. Dolayısıyla politikacı olamadım, politikaylada hiç ilgilenmiyorum aynı zamanda çünkü benim için sağ sol şu bu demek insanın refahı demek. Benim halkımı kim Türkiye Cumhuriyeti'ndeki insanları kim refah içerisinde açlık sınırının altında olmadan, işsizlik olmadan insanca yaşatıyorsa benim oyumda ona kalbimde ona. Onun için politikayla alakam yok ama orada düştüğüm ortama inanamazsın. O günlerde kaynayan bir Türkiye'nin içinde en konunun babasına düşmüşüm ve bir yolculuğa gidiyorum. Bu Allah'ın lütfu değil de nedir? Anlamadım yani. 

Kesinlikle yani Allah malzeme vermiş  al yaz diye

Al sana bu malzemeyi yaz anlat, olduğu gibi anlatsam zaten o politik çarpışmaların, savaşların insanlara nasıl yansıdığını gösteriyor. 

Çok net hiç gerek yok

Politika olmadan, hiçbir şey olmadan bir otobüs yeterli. Bir otobüste çeşitli insanların olması yeterli ve utanç yolu ya. Yine ağlayarak okuyacaksınız gerçekten. 

Bekliyoruz biz de sabırsızlıkla o zaman 

İnşallah... Aşkla ilgili yazdıklarım var bu arada kıyafetlerim var yeni bir kıyafetler silsilesi çıkarttım kimono tarzı. Kimonoların hepsinin modeli aynı ama kumaşları farklı. Hepsi ayrı kumaştan çok rahat ve hepsi çok ünlü markaların kupon kumaşları sadece üç metre var. 

Aaaaa çok güzel 

Her bir kumaştan sadece üç metre var ve sadece bir tane var. Onun için adı da waffle serisi. Hepsi aynı ama tatları değişik renkleri değişik, tipleri değişik waffle yemegi adı onun arkasından sugar serisi geliyor. Önümüzdeki yaz bir pareo çıkartıyorum ve o pareo efsanenin ömrü boyunca çok beğenerek giydiği bir pareo. Genç kızlar bayılacak bütün plajlarda onu göreceksiniz. 

Ne kadar güzel çok farklı şeyler. 

Evet yeni kitaplar gelecek. 

Aşk romanı zaten romanın

Evet romanım aşk romanı ve ben o aşkın içinden geçtim biliyor musun. Yani o aşkın içinden geçen herkes bakalım benimle aynı duyguları hissedebilecek mi? Ben şu anda aşk acısı çekmekle meşgulüm. Ama aşk, ne yazık ki roman bitince onu o yüzden uzattım. Mümkün olduğu kadar paylaşmak istemedim çünkü o kadar yoğun yaşadım ki o aşkı anlatamam sana. Orada mesela birtakım özel anları var, o özel anları bile birlikte yaşadık. Dolayısıyla paylaşmak zor geldi ve ben gerçekten o aşkı hissettim, yaşadım. O aşkın içinde kayboldum umarım insanlarda kaybolur. Bu da bana çok ağır göz yaşı döktürdü. Bir tane dizüstü bilgisayarıma maloldu kırdım yani o kadar söyleyeyim sana. Romanın piyasaya çıkmasıyla birlikte ne yazık ki artık benim çocuğum oluşmuş ve piyasaya çıkmış oldu. Ama benim aşkım romanın içinde kaldı. Dolayısıyla bana senelerdir soruyorlar işte sevgilin yok mu falan diye. Benim sevgilim, aşkım vardı ama artık ne yazık ki aşk acısını da çekiyorum bitti. Sizlere emanet ettim artık gerçek aşka açığım 

Ne güzel yeni bir sayfa açmış oldunuz bir arınma bir vedalaşma olmuş olmuş

Evet çok büyük bir vedalaşma oldu bakalım artık gerçek aşka yelken açmaya hazırım. Aşka açığım. 

Süper bu manşet olabilir