RÖPORTAJ: NEDRET HOTUN

BEN MÜZİĞİN İÇİNDE DOĞDUM

Sevgili Gülpınar Tokat , biz sizi yakinen tanıyoruz, ama okuyucularımız için bize Gülpınar Tokat kimdir, anlatır mısınız?

- Öncelikle 1982-Gaziantep doğumluyum ben. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı mezunuyum. Evli, bir çocuk annesiyim. Şu anda Bahçelievler Dede Korkut Anadolu Lisesi'nde müzik öğretmeni olarak görev yapıyorum. Üç kız kardeşiz. Ben en büyükleriyim. Babam memurdu. Bu yüzden hayatımız şehir şehir gezmekle geçti. Bu yüzden sık sık arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kaldım. Müzikle olan ilişkimi genetik olarak değerlendiriyorum. Doğuştan böyle bir yatkınlık söz konusu idi. Annem ve babam müziğe karşı yetenekli, dayılarım zaten bildim bileli bağlama çalıp türkü söyleyen insanlardı. Hala da öyle. Annem bir keresinde şöyle demişti. Henüz 1 yaşında bir bebektin, hüzünlü acıklı bir türkü dinliyorduk, çok dertlenmiş gibi efkarlı efkarlı bir sağa bir sola sallanıyordun. Beni görünce çok gülmüşler. Demem o ki bebekliğimden beri müziğin içindeydim.

-Bağlama çalıyorsunuz bu arada ilk bağlamayı çalmaya ne zaman başladınız?

-Az önce dediğim gibi dayılarım bağlama çalıp türkü söylerdi. Ben de onlara imrenir, heveslenirdim. Kendi kendime elime alıp denemeye, bildiğim türküleri kulaktan çıkarmaya çalıştım. Ortaokul öğrencisi iken böyle başladım.

-Konservatuara girmeye nasıl karar verdiniz? Meslek olarak müziği seçmenize ne sebep oldu?

-Doğal olarak böyle bir yatkınlık ve ilgi vardı zaten müziğe karşı. Ortaokuldaki müzik öğretmenimi çok seviyordum. Beni çok yetenekli bulur, okul korosuna alırdı. Solo türküler verirdi. Emel Demircioğlu Aytan’ dı öğretmenim. Yıllar sonra buldum onu ve müzik öğretmeni olduğumu duyunca çok mutlu oldu ve gurur duyduğunu söyledi. Kendisi bir faktör oldu benim için. Müziğin aslında benim için çok ciddi ve değerli bir şey olduğunu keşfettikçe , müzik öğretmeni olmaya karar verdim.

-Peki ilk beste, söz kaç yaşında oldu? Yaptığınız besteler profosyonel olarak nerede yayınlandı?

-Beste olayı benim için çok uzaktı. Ta ki eşim beni bunun için zorlayana kadar. Bence sen beste yapabilirsin dedi bana bir gün. Ben de bestecilik çok özel bir şey, herkesin yapabileceği bir şey değil diye karşı çıktım. Kendisi şair aynı zamanda. Önüme daha önce bana yazmış olduğu bir şiiri koydu. Denedim ve hiç fena gelmedi kulağımıza. Bir iki deneme daha derken eşim bir şarkı albümü çıkardı. Albümde bir şarkı hariç tüm besteler bana aitti. Aslına bakarsanız bugüne kadar söz ve müziği bana ait ilk bestem ‘Güneş Yaktı Tenimi’ oldu. Öncesinde söz yazmaz sadece bestelerdim. ‘Güneş Yaktı Tenimi’ benim için özel bir şarkıdır.

-Peki tiyatro müzikleri yaptığınızı da biliyoruz.

Evet NAZIMCA Bir Çıkarın Hikayesi isimli tiyatro oyunu için yapmıştım. Usta şair Nazım Hikmet’in hayatından kesitlerin anlatıldığı bir tiyatro oyunuydu.

-Yeni bir single ile piyasaya çıkıyorsunuz ‘Güneş Yaktı Tenimi’ şarkısının bir hikayesi var mı?

- belli bir hikayesi yok. Tahmin edersiniz ki şiir yazmak, şarkı bestelemek , derler ya bir ilham sonucu, bir duygu yoğunluğu sonunda gelir. Ben de sanıyorum böyle bir duygu yoğunluğu yaşıyordum, elimde bağlamamı aldım. Yaz tatili sonrası olduğu için güneşin tenimi ne kadar yakmış olduğunu farkettim. Ve Güneş yaktı tenimi cümlesinden sonrası su gibi aktı.

-Peki şu anda müzik öğretmenliği yapıyor, özel ders veriyorsunuz. Bu şarkıyı çıkartıp kliplendirdiniz. Bu klibin hikayesini bize anlatır mısınız?

-Prodüktörüm olan Fethi Tokat aynı zamanda eşimin ağabeyi. Bir gün ona dedim ki, bana bir single yapalım. O da bana şarkın var mı diye sordu. Ben de bestelerimi karıştırırken ‘Güneş Yaktı Tenimi’ ile karşılaştım. Kendisine dinlettim. Çok beğendi ve bu şarkı üzerine çalışalım dedi. Sonra klip fikri ortaya çıktı, zaman içinde gelişti. Klip çekmeye karar verdiğimizde aile dostumuz sevgili Yaşar Şenyüz ile de görüşmeye devam ediyorduk.

​​​​​​​

Yaşar Şenyüz ünlü bir reklamcı, moda fotoğrafçısı bir duayen. 25 yıl öncesinden epey reklam filmi, klip çekmiş. Piyasa klibi çekmek istemediği için de projelere sıcak bakmamış. Kendisine klip çekmek istiyoruz, şarkımızı klibin ile taçlandırır mısın diye sorduğumuzda, O da sanıyorum beni çok sevdiği ve kıramadığı için ‘sen şarkını hazırla, bir bakarız’ demişti. Böylelikle klibin hikayesi başlamış oldu. Yaşar abim kendisini bu işe büyük bir aşkla verdi, bütün süreci hala gözlerimde. Beraber gidip kıyafetleri seçişimiz, aksesuarlar, takılar. O kıyafetlerin hepsinde Yaşar abimin zevki var. Mesela ana kıyafetim olan şapkalı beyaz elbisemi kendisi sıkıştırılmış bir şekilde duran askılıkların içinden tesadüfen buldu ve ‘dener misin?’ dedi. Sonra çok sevdiğimiz bu elbiseyi klipte ana elbise olarak kullandık. Bir şemsiye için bütün İstanbul’u dolaşmıştık. Klipteki küçük mumlar, saçımdaki topuzuma sıkıştırılan kır çiçekleri, boynumdaki kolye, herşeyde kendisinin parmağı var. Ortaya muhteşem bir klip çıktı. Onunla çalışmaktan tabi ki çok mutlu olduk. Oğlumu klipte oynatmak hiç aklımda yoktu, bir gün oğlum Ata’yı klibimde oynatmayı düşündüğünü söyledi Yaşar Şenyüz. Nasıl olur diye düşünürken, kafasındaki bir tiplemeyi hayata geçirdi oğlum üstünde. Oğlumun klipte baloncuk yaptığı bir tel vardı, o tele kadar Yaşar ağabeyimin emeği vardır. Yani neye dokunsa mucizevi bir şeye dönüştürüyordu. Abartarak söylemiyorum tam anlamıyla gördüğüm ve hissettiğim şeyi söylüyorum. Sonsuza dek hayatımda olmasını istediğim bir dost, bir abi benim için. . Klibin senaryosu da şöyle gelişti, Yaşar Şenyüz bana 3 tekerlekli bir bisiklet lazım dedi. Ve anlatmaya başladı. Sonra klip film gibi canlanmaya başladı gözümüzde, bittiğinde kısa film tadındaydı. Ben kendi adıma tahmin ettiğimden çok daha güzel bir işle karşılaştım.

-Başarılı insanların hayatında kilometre taşları var. Bu insanlar hayatlarında birileriyle karşılaşırlar ve yönleri değişir. Orada bir söz, ufacık bir şey etkili olabilir. Sizin hayatınızda asla unutamadığınız anılarınızın olduğu benzeri olaylar oldu mu?

-Bahsettiğiniz gibi bir şey bir kere oldu. O da küçüktüm, ortaokulda Bolu’da yaşıyorduk. Orada bulunduğumuz ilçede okulumuzunda katıldığı, kapalı spor salonunda gerçekleşen bir faaliyet vardı. Biz korodaydık. Bir öğrendim ki Canan Başkaya gelmiş.

-Bilmeyenler için Canan Başkaya’nın kim olduğunu söyler misiniz?

-Türk Halk müziğinin çok değerli bir sanatçısı. TRT’den annelerimizin babalarımızın çok iyi bildiği, sesini de çok sevdiğim bir sanatkar. Duyunca çok heyecanlandım ve bulunduğu odayı öğrendim. Müziğe ilgili bir arkadaşımla gizlice yanına gittik. Gayet sıcak karşıladı bizi ve sohbete başladık. Bizi tanımak istedi, ben de kendimi Türk Halk Müziğini ne kadar sevdiğim konusu ile tanıtmak istedim doğal olarak. Büyünce sizin gibi türkücü olacağım dedim. O da gülümseyerek türkücü değil ‘Türk Halk Müziği’ sanatçısı dedi. Lise müzik öğretmenime de Müzik öğretmeni olacağımı söylemiştim. Öğretmenlik kısmını tamamladık, şimdi sıra türkücülüğe geldi. klibimle, şarkımla türkücü gibi görünmesem de, aslında ben türkü çalıp söyleyen bir sanatseverim. küçüklüğümden başladı türkü serüvenim benim.

​​​​​​​-Gülpınar hanım klibiniz piyasa ya çıktı . Bu şarkınızın tarzı nedir?

-Şarkımı dinleyen çevremdeki birçok arkadaşımız aynı soruyu sordu. Sanırım tarzımı kestiremediler. Türkü formunda değil yani her ne kadar bağlama ile bestelesemde.bana has özgün bir beste oldu diye yanıt verebilirim.

-Peki bundan sonra yapacağınız işlerde bu tarzı devam mı ettirmeyi düşünüyorsunuz, yoksa ben sanatçıyım herşey okurum mu diyorsunuz?

-‘Güneş Yaktı Tenimi’ gibi içimden ruhumdan çıkacak bir beste olursa ve seversem, kendimde güzel durduğunu ve bana yakıştığını düşünürsem okurum. Fakat bir sınırlama yok bununla ilgili ama türkü de okumak isterim.

-Karnınızda çocuğunuz varken sahne yapıyordunuz, çocuğunuz da sizin gibi sanatçı mı olacak acaba?

-Şu an Ata 8 yaşında. Küçücükken çocuk şarkıları dışında söylediği ilk şarkı ‘Arabaya taş koydum civanım’dı. Seslere ne kadar doğdu bastığını farketmiştim. Klipten öncede bir oyunculuk deneyimi olmuştu, bir kamu spotunda oynadı. Ilerde hangi mesleğin içinde olur bilemem ama sanata karşı yetenekli olduğunu söyleyebilirim.

-Oğlunuzu klipte gördünüz, klipte oğlunuzun montajlanmış halini izledikten sonra nasıl bir duygu oluştu sizde?

-Gurur duydum tabi ayrıca çok doğal olduğunu gördüm. Çocuklar hep öyledir ya, doğallardır. Işine ciddiyetle konsantre olan bir yetişin vardı karşımda sanki. iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum.

-Biz bu şarkınız ve klibiniz için sizi tebrik ediyoruz. Yolunuz açık olsun. İnşallah yeni şarkılarınız, klipleriniz için sizinle tekrar röportaj yapmayı diliyoruz.

-Umuyorum tekrar birlikte oluruz, Nedret Hanım size teşekkür ediyorum, bu röportajı benimle gerçekleştirdiğiniz ve anlamlı sorularınız için. Prodüktörüm sevgili Fethi Tokat’a teşekkür ediyorum bana inandığı için. Sevgili dostum Yaşar Şenyüz’e çok teşekkür ediyorum, onu şansım olarak görüyor ve çok seviyorum. Sevgili eşime de desteklerinden dolayı buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca Oğlum Ata'ya da teşekkür ediyorum. Hepiniz iyi ki varsınız ve hayatımdasınız..

​​​​​​​