FİLİZ BAHÇIVAN
İslam için oldukça önemli bir yeri olan ve yardımlaşmayı pekiştiren bir ibadet olarak gerçekleştirilen fitre, orucun kabulüne, ölüm anının sıkıntılarından ve kabir azâbından kurtuluşa vesile olarak verilir. Yoksul kimselerin ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşesinden onların da faydalanmalarına vesile olan bu yardımla ile ilgili merak edebileceğiniz tüm soruları bugünkü röportaj konuğumuz olan Çorum İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık'a sorduk.
-- Merhaba. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba. Ben Adnan Zeki Bıyık. 1970 Samsun Havza doğumluyum. İlk orta tahsilimi Samsun^da tamamladım. Erciyes İlahiyat Fakiltesi ve Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Lisans Bölümünü bitirdim. Yine aynı üniversiteye bağlı AÖF sosyal bilimler bölümünü bitirdim. Kayseri Büyükşehir Belediye Konservatuarını tamamladım. Konservatuar yıllarında Viola sanatçısı ve Bestekar Dr Mustafa Uyan'dan musiki bilgisi ve repertuar dersleri alarak müzik bilgimi ilerlettim. Ayrıca Neyzen Dr Hakkı Tekin'den tefeyyüz ettim. Ankara Büyükşehir Belediyesi TSM ve THM korolarında korist olarak çalıştım. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı iki buçuk yıllık müftüler ve vaizler ihtisası eğitim merkezini bitirdim. Görevde yükselme sınavlarında başarılı olunca 2005 yılında Afyon-Dinar Vaizi, 2005 Ekiminde Hakkâri-Çukurca Müftüsü olarak atandım. 2013-2018 tarihleri arası Kırklareli İl Müftü Yardımcısı olarak görev yaptım. 2018 tarihinde Çorum İl Müftü Yardımcılığı görevime atandım. Evli ve üç çocuk babasıyım.
--- Fitre nedir, hangi durumlarda gerekir?
Halk dilinde fitre diye bilinen fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Fıtır sadakası yani fitre sözlükte “yaratmak, icat etmek; kesmek, yarmak, ikiye ayırmak” mânalarına gelen fatr kökünden türeyen bir kelimedir.
--- Fitre ile yükümlü olmak için gereken şartlar nelerdir?
Ramazan bayramına kavuşan, temel ihtiyaçlarının ve bir yıllık borçlarının dışında nisap miktarı (80.18 gr. altın veya bu değerde) mala sahip olan müslümanlar kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için fitre vermekle yükümlüdürler.
Ancak fitre ile yükümlü olmak için bulunması gereken nisap miktarı malın, “artıcı” özellikte olması ve üzerinden “bir kameri yıl” geçmiş olması gerekmez.
Fitre verecek kimselerin sahip olmaları gereken malî güç hakkında da iki farklı görüş vardır. Hanefîler’in dışındaki üç mezhebe göre, zekâtın vâcip olması için gerekli görülen nisab miktarı bir mala sahip bulunma şartı fitrede aranmayıp mesken, ev eşyası ve temel ihtiyaç maddelerinden başka kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler için bayram günü ve gecesinin (yirmi dört saatlik) yiyeceğinden fazlasına sahip olan her müslüman fitre ile mükelleftir. Zahirî ve Hanefî mezhebinde ise fitre sadece zekât vermekle yükümlü olan müslümanlara vâciptir. Çünkü Hz. Peygamber bazı hadislerinde sadakanın ancak zenginliğin gereği olduğunu ifade etmiştir.
--- Fitre nelerden verilir?
Fitre, üzüm, hurma, arpa, buğdaydan verilebileceği gibi bunların değeri para olarak da verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.
--- Fitre kimlere verilir, kimlere verilmez?
Kişi dinen zengin sayılanlara, usûlüne (anne, baba, dedeler ve nineler), fürûuna (çocuk ve torunlar) ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler bir fakire verilebileceği gibi, birkaç fakire de dağıtılabilir. Maddeler halinde verirsek;
Hanefilere göre aşağıda sayılanlara fitre verilmez:
a) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
b) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklara,
c) Eşine,
d) Zengine yani aslî ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişiye,
e) Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa
5) Fitre ne zaman verilir?
Fitrenin vacip olma zamanı Ramazan bayramının birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir. Hatta bu daha faziletlidir. Bununla birlikte, bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Ancak, bayram namazından önce verilmesi müstehap kabul edilmiştir.
-- Kafaları en fazla kurcalayan sorulardan bir tanesi de Zekat ve fitre arasında bir fark olup olmadığıdır.
Zekâtı nasıl zenginler veriyorsa fitreyi de öyle zengin kimseler verirler. Ancak zekat zengini ile fitre zengini arasında ince bir fark vardır. Şöyle ki: Zekat zengininde servetin üzerinden sene geçmesi gerekirken, fitre zengininde sene geçmesine gerek olmaz. Bayram gününde servete sahip olsa hemen fitresini vermesi gerekir. Zekat gibi sene geçmesini beklemesi icap etmez. Bir de oturulan eve, ticaret için olmayan arsaya, kullanılan arabaya, kirada bulunan mülklere zekat düşmediği halde bunlar fitreyi gerektirmektedir.
--- Zekat nedir, fitre ile bir bağlantı var mıdır?
Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder. Zekâtın farz olması için şartlar; malların nisaba ulaşması yanında nâmî (üreyici/artıcı) olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yıl geçmesi, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olmasıdır. Her ikisi de mali bir ibadet olup, zekat fitreye göre daha kapsayıcı şartı vardır, örneğin zekatı vermeye gücü yetip şartları taşıyan kişi fitreyi de vermesi gerekir ama her fitre vermesi gereken kişi zekattaki 1 yıl ve 80 gr altun nisabı vs şartları taşımadığı durumlarda zekat vermez..
--- Kimler zekat vermelidir?
Müslüman, akıl sağlığı yerinde, ergenlik çağına gelmiş ve hür olan, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte “nisap miktarı” mala sahip olan kişiler zekât verir.
--- Oruç fidyesi nedir, hangi durumlarda gerekir?
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak ise, oruç ibadetinin eda edilememesi sebebiyle ödenen maddi bedele denir. Kur’an-ı Kerim’de, Bakara Süresi’nin 184. Ayetinde “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder.
Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da “sadaka-i fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir.
Söz buraya gelmişken belirtmek isterim;
Oruç tutmamayı mübah kılan haller de şunlardır:
“Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.” (Bakara, 2/183-184)
İslam âlimleri bu ayet-i kerime ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöylece sıralamışlardır:
a) Yolculuk: Ramazan’da sefer mesafesi (en az doksan km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir. Sefer bir mazeret olduğu için, eğer orucunu seferîliği başladıktan sonra bozarsa kendisine keffâret gerekmez, sadece kaza gerekir. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 402-405).
b) Hastalık: Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişiler için, iyileştikten sonra kaza etmek üzere Ramazan ayında oruç tutmamalarına ruhsat tanınmıştır. Oruç tutması hâlinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir.
c) Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç tutmayıp yerine fidye verebilirler. Bakara sûresinin 184. âyetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır. İyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.
d) İleri derecede açlık, susuzluk: Açlık veya susuzluk sebebi ile beden ve ruh sağlığının ciddi derecede zarar görmesi söz konusu olan kimse orucunu bozabilir. Sağlık şartları düzelmesi hâlinde bozulan oruç Ramazan’dan sonra kaza edilir.
Böyle bir kimsenin orucuna devam etmesi ölümüne sebep olacak nitelikte ise, orucunu açmaması yani oruca devam etmesi haram olur.
e) Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Esas itibarıyla bir insanın ibadetlerini normal bir şekilde yapmasını engelleyecek zor ve ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Ancak kişisel veya toplumsal zorunluluklar, bazılarının böyle işlerde çalışmalarını gerektirebilmektedir. Böyle durumda bulunan bir kişi, oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izin günlerinde veya müsait zamanlarda tutamadıkları oruçlarını kaza etmelidirler.
f) Gebe ve emzikli olmak: Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun zarar görmesi muhtemel olan gebe veya emzikli kadınlar da, sağlık durumu oruç tutmak için elverişli olmayanlar arasında değerlendirilmiştir. Bu durumda olanlar da oruç tutmayabilirler. Hatta zarar görme ihtimali kuvvetli ise tutmamaları gerekir. Durumları normale döndüğünde tutamadıkları oruçları kazâ ederler.
Ruhsata gerekçe olan durum ortadan kalkınca tutulamayan oruçlar kaza edilir. İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak, ya da aşırı yaşlı bulunmak gibi oruç tutmaya sürekli bir engelin bulunması hâlinde tutulamayan her oruç için bir fidye verilir. Bir oruç fidyesi bir fitre miktarıdır. Bir fitre ise, bir kimseyi orta hâllisi ile bir gün doyurabilecek yiyecek miktarı veya bunun parasal karşılığıdır.
-- Fitrede vekâlet nasıl verilmeli, telefonla vekâlet olur mu?
Zekât ve fitreyi götürüp verilecek kimseye ulaştırmamız gerekiyor. Bu verecek olanın kendi görevidir. Bunu kendisi yapamayacağı zaman bir nedenle ikinci bir müslümana; “bunu götürüp verir misin?” diye vekâlet verebilir. Bir şaha “Sen bunu “fitremdir götürüp verebilir misin?” dediğinde, “Evet, veririm” diyorsa bu bir vekalettir. Tüzel kişilikte olabilir, bir dernekte bu işi üstlenebilir, yapılmasında hiçbir sakınca yoktur. “Evet ben götürürüm” dediğinde bu bir vekâlettir. Telefonla da vekâlet verilebilir.
---Teyzeye, halaya, amcaya, dayıya, kardeşe fitre ve zekât verilir mi?
Fakir ise verilebilir. Çünkü bunlar usul ve füru yani dede, nine, evlat ve torun grubuna girmiyor.
-- Eşimin ve akıl baliğ olmamış çocuklarımın onlardan habersiz ve vekâletsiz fitrelerini verebilir miyim?
Ergenlik çağına erişen müslüman erkeğin fitre vermesi gereklidir. Evli olmayan müslüman kadınlar fitrelerini kendileri öderler. Evli kadınların fitresi Ebû Hanîfe’ye göre yine kendileri, diğer üç mezhebe göre ise fitre borcu nafakaya dahil olduğu için koca tarafından ödenir. Çocukların malları varsa velileri fitrelerini bu maldan öder; malları yoksa nafakalarını temin etmekle yükümlü olan kimse çocuklara ait bu borcu kendi malından ödemek zorundadır. Ancak İmam Muhammed çocukların fitrelerinin babaları tarafından ödeneceği, dolayısıyla babası olmayan çocuğun fitre yükümlülüğünün de bulunmayacağı görüşündedir. Fakihlerin büyük çoğunluğu, kişinin fitre mükellefi sayılabilmesi için âkıl bâliğ olmasının, ramazanı oruçlu geçirmesinin veya şehirde oturmasının şart koşulmadığını kabul ederken aksi görüşte olan fakihler de vardır. Kişi kendisinin ve ergenlik çağına ulaşmamış çocuklarının fitresini vermekle yükümlüdür. Buna karşılık kişinin ana-babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödeme zorunluluğu yoktur. Fakat vekâletleri olmadığı hâlde bu kişiler için ödeme yapsa geçerli olur.
-- Geçmiş senelerde verilmeyen fitreler verilir mi? Verilirse nasıl verilir?
Tüm ibadetlerde olduğu gibi fitre yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında yerine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olan ilk fırsatta ödenmesi gerekir.
Fitre yükümlülüğü, İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve bir rivayette İmam Mâlik’e göre Ramazan’ın son günü güneşin batmasıyla, Ebû Hanîfe’ye ve diğer bazı müctehid imamlara göre ise bayram günü tan yerinin ağarmasıyla gerçekleşir. Böyle olmakla birlikte fitre Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak bayram sabahına kadar fitre verilmemiş ise, bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 312, 322).
Fakihlerin çoğunluğuna göre fitrenin ödenmesinin bayramdan sonraya bırakılması mekruh olmakla birlikte yapılan ödeme kaza değil edadır. Bazı fakihler ise fitreyi bayram sonrasına bırakmayı haram sayar ve yapılan ödemeyi kaza olarak nitelendirir (Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 570).
--- Fitre nasıl hesaplanır, bu hesaplama mezheplere göre değişir mi?
Günümüzde fitre miktarının belirlenmesinde, kişinin bir günlük (iki öğün) normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması daha uygundur. Miktar belirlenirken, sosyo-ekonomik şartlar ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önüne alınmaktadır. "Belirlenen bu miktar, 'asgari miktar' olup, fitrede verilecek meblağ konusunda bir üst sınır bulunmamaktadır. Bu konuda ideal olan, herkesin kendi hayat standardına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesidir. Söz konusu meblağ, gıda ve benzeri şekilde ayni olarak verilebileceği gibi nakdi olarak da ödenebilir."
Mezhepler öyle tasnif yapar;
Şafi mezhebinde; fitrenin (fıtır sadakası) miktarı bir sâ'dır (2,166 kg.). Fitre ancak buğday, arpa, mercimek, pirinç, hurma, nohut, mısır, kuru üzüm ve peynir gibi halkın çoğunun yediği gıda maddelerinden verilir. Gıda maddelerinin kıymetini para olarak vermek caiz değildir.
Hanefi mezhebine göre gıda maddelerinin kıymetini para olarak vermek caizdir. Fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanması bakımından böyle yapılması belki de daha hayırlıdır.
--- 2020 fitre fiyatları nedir?
2020 fitre fiyatı 27 lira olarak hesaplanmıştır, bu asgari tabandır. Mali durumu daha iyi olup bunun üstünde bir rakamla fitresini vermek isteyen verebilir.
Başta ülkemiz olmak zere tüm İslam Âlemini Yüce Allah Kadir Gecesine ve bayram sabahına eriştirsin. Bizleri en kısa zamanda eski Ramazanlarda olduğu gibi coşkulu maneviyatı bol Ramazanlara kavuştursun.
Sağlık ve afiyetler dilerim. Allah’ın sevgisi üstünüzden eksik olmasın.