RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Fatma Fatoş Cemre ile yazın hayatına ve “Mavinin Tebessümü” ve “Aşk-ı Mai” adlı kitaplarına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Fatma Fatoş Cemre kimdir?

Ben şair değilim, yürek işçisiyim. 

“Mavinin Tebessümü” ve “Aşk-ı Mai” isimli kitaplarımın emekçisiyim.

Karşı koyamadığım şiirlerimin tatlı esiriyim.

Suskun kelimelerimin kalemimle şekil almasıyım.

Dilsiz duygularımın sayfalarıma türkü gibi yanık yanık ağlamasıyım.

Maviliklerin derinliğine dalan, sonsuzluğuna rota çizen bir “Şiir yolcusuyum.”

Gaziantep'in incisi, İslahiye’de doğdum.

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Tutunacak bir dalın kalmamışlığının verdiği çaresizlikle ne yapacağımı bilmezken, yazarak uçsuz bucaksız bir aydınlanma yaşadım; lakin ben kendimi bildim bileli konuşmayı değil de yazmayı tercih eden, bir o kadar da çok seven, kaleme karşı koyamayan, içsel dünyamı, duygularımı yazarak ifade eden bir bireyim. Bu arada, şu özelliğimi de belirtmek isterim:

Şiir yazarken kâğıda kaleme dokunmayı seviyorum. Zira kutusundaki kalemin asil duruşu, mürekkebin kokusu, duygularımı, gözyaşlarımı sarıp sarmalayan sayfalarımın tevâzusu beni hep cezbetmiştir.

“Size öncülük etmiş isimler var mı?” sorusuna itina ile cevap vermek istediğim bir isim var tabii ki de:

Kitaplara yoğun ilgisi olan, kısa hikâyeler yazmayı seven, bu yolda beni kitap çıkarmaya teşvik eden, kalemini beğendiğim, duygularıma kadirşinas gönüllerden bir tanesi kız kardeşim Ece Nur Topaloğlu’dur.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Şiirlerim duygularıma ev sahipliği yaparken,

Gözyaşlarımı saklayan, parmaklarıma tatlı bir yük olan yağmur damlalarım var.

Dilimde, yüreğimde, bir de şiirlerimde hiç susmayan türkülerim var.

Bazen atıştığım, kimi zaman ağlaştığım gökyüzüm var.

Sırlarımı paylaştığım yıldızlarım var.

Ayım var, güneşim var,

Bir de çok sevdiğim kalemim var.

Ve bende

Şiir yazmak da var, okumak da.

Her okumada 

Başka bir şairi misafir ederim odama;

Orhan Veli, Nazım Hikmet, Cemal Süreya...

Ve işte,

Kökü yüreğimde bir papatya,

Her yaprağı bir sayfa. 

Yazdığım her şiir bir baharı yaşatır bana.

Ve ben, her baharda yeniden doğarım hayata.

 Geçtiğimiz yıl okurlarla buluşan “Mavinin Tebessümü” adlı kitabınızdan bahseder misiniz?

Şiir yolculuğumda ilk durağım olan Mavinin Tebessümü’nde gökyüzüne duyduğum sevgimden yola çıkarak kanadı kırık yaşanmışlıklarımı, maviliklere duyduğum hayranlığımı dile getirdim. Çok sevdiğim kalemimi kendime yoldaş ederek şiirlerimde doğallığı, ve samimiyeti tercih ettim. Hülasa ile yazdığım her mısraya yüreğimi işledim.

“Mavinin Tebessümü” adlı kitabınıza gelen yorumlara dair neler söyleyebilirsiniz?

Şu ana kadar olumsuz bir yorum ile karşılaşmadım; lakin şiirlerimi okuduktan sonra çok duygusal bir yapıya sahip olduğumu dile getiren okurlarım oldu. Bu yönde mutlu oldum, diyebilirim. Zira okuyucuya o duyguyu geçirebilmek de bir başarıdır.

Gelelim temmuz ayında okurlarla buluşan “Aşk-ı Mai” adlı kitabınıza. Bu eseri neden kaleme aldınız?

Öncelikle yazmak bir tutku bende. 

İnsanlar; bir yapıtı, eseri, binayı inceledikten sonra umursamaz tavırlarla uzaklaşıyorlar oradan. Şiirler, romanlar, öyküler böyle değildir. Bir kez incelenip köşeye savrulacak eserler değildir. Zira her eser; her okuyuşta farklı bir his, farklı bir ilgi uyandırır. 

Mavinin gizeminde kaybolmanın güzelliklerini yüreklere serpmek, mavili mısralarımla tanıştırmaktır tek gayem.

“Aşk-ı Mai” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Şiir yazmak;

Her gece gökyüzüne anlamlı bakmaktır.

Ve her sabah denize selam vermek gibidir.

Şarkı, türkü dinlemek…

Farklı güzellikleri teğet geçen,

İçlerindeki yeteneği ortaya çıkaramayan yüreklere gönül penceresi açmaktır.

Ve derim ki;

“Sanatın her bir dalının iyileştirme gücü olduğunun farkına varmaktır.”

Yazmak, bir tutku bende.

Yazarak, okuyarak hayatın acı sillesini yemiş bir insana tutunabilecek bir can simidi sunmaktır.

“Aşk-ı Mai” ismi nereden geliyor? 

Fırtınaların koptuğu karanlık gecemde,

Denizle gökyüzünün buluştuğu çizgide

Bana tebessümle bakan bir yıldız fark ettim.

Ve kendime şiirden bir şiir kurdum.

Adını da “Mavi” koydum. Aşk ile!

“Aşk-ı Mai” sizce beklenen başarıya ulaşacak mı?

Başarı derken...

Benim için en büyük başarı şudur: 

Her insanın yüreğinden bir parçaya dokuna biliyorsam ne mutlu bana.

Kitaplarınızı bir okur gözüyle nasıl yorumlarsınız?

Ben, genelde şiir okuduğumda “Şair, bu şiirinde şunu söylemek istiyor.” gibi bir yargıya varamam. Zira şiir; sezgiye, çağrışıma dayalıdır.

Bir şiirin ölçüsüne, uyağına olumlu ya da olumsuz eleştiriler getirilebilir; lakin şiiri anlamsal olarak değerlendirmek her okura göre değişecektir. Bu noktada devreye okurun yaşantısı, tecrübeleri girer.

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Yazmayı çok seviyorum ve yazmaya devam, diyorum.

Üçüncü kitabım için de; 

Gecemin esmer bakışlarında en güzel kelimeleri dolduracağım bavullara.

Çıkacağım mavi yolculuklara. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Merhabalar siz şiir yürekli, değerli okurlarım…

Sizlerle hiç karşılaşmamış, tanışmamış olabiliriz; lakin “gönül birliği” denilen bu yolda duygularınıza tercüman olabiliyor, yüreğimi yüreğinizde hissettirebiliyorsam ne mutlu bana. Kaleme aldığım kitaplarımın kalbinden, şiirlerimin yüreğinden sesleniyorum:

Yazdığım şiirlerimin arasında,

Papatyalar, güzden kalma yapraklar kuruttum.

Mavili mısralarımda umudumla buluştum.

Yitik, ölü, kötü anılarımın cesedini göğe defnettim.

Gözyaşlarımı, duygularımı sayfalarıma nakşettim.

Hep daimi kalsın ve içten içe birileri anlasın, istedim.

Anlamak isteyenlere, anlayan yüreklere gönülden müteşekkirim.

Saygılarımla…