FUNDA AKOSMAN ERMAN

Mustafa bey sizi tanıyabilir miyiz?

Tanıyabiliriz tabi “Mustafa Önül ben, normalde Türkçe öğretmeniydim. Yapacağım en son iş öğretmenlik diyordum ama ilk işim oldu. Döndüm dolaştım, ilk işim öğretmenlik oldu. Lisedeyken rehber öğretmenim bana, ‘Sana öğretmenlik yazalım iletişimin çok kuvvetli öğretmenlik yaparsan çocuklarla çok iyi iletişim kurarsın, onları çok iyi bir yerlere getirirsin” demişti “ama bende yapacağım en son iş öğretmenlik” demiştim. Hukuk istiyordum ve ilk sene olmadı ondan sonraki sene de hazırlanmadım. Askerlik kağıdı gelince de bir yerlere kapak atmak gerekiyor, dedim ve Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü okudum. 4 yıl okuduktan sonra geldim “ne yapacağım” dedim. Sonra tekrar rehber öğretmenimin yanına gittim ve dedi ki “geldin mi sözüme” dedi. “Geldim hocam” dedim. Beni Bakırköy’de bir dershanede öğretmenlik yapmam için gönderdi, başladım orada her sene bırakırım diyordum, ama 4 sene devam ettim. Sonra 4 senede internette gezinirken ‘eğitim koçluğu’ denilen bir şey gördüm. Dedim ki “ne yapıyor bu adam”,  işte öğrencilerle çalışıyor onları bir yerden bir yere götürüyor, dedim ki “ben de yapıyorum”. Ki üniversitede dershanede çalışırken bana bir sınıf vermişlerdi ve o sınıf hem akademik olarak hem davranış olarak iyi yerlere geldi. 

Maşallah, zaten siz bu konuda yol alıyormuşsunuz

Bende bu işi yapıyorum dedim, sonra bir odam vardı, oraya ‘eğitim koçu’ diye bir tabela astım. Velinin biri geldi “bizim çocukla çalışır mısınız” dedi? Dedim “çalışırız”. Başladık çalışmaya bir 5 -6 hafta kadar çalıştıktan sonra, çocuk okulda yapılan sınavda beşinci olmuş. Beşinci olduktan sonra tabi Rezzan hanım var dedi ki “hocam sizin numaranızı istiyorlar” dedi ve arkası geldi. Sonra bu işin nasıl yapıldığını merak ettim ve yaşam koçluğu eğitimleri almak için başvurdum, öğrenci koçluğu, yaşam koçluğu. NLP uzmanlığı eğitimlerini aldım kendime göre bir tarz yarattım şu anda işte genelde iş adamlarının çocuklarıyla çalışan ve onları hayata hazırlayan bir görevim var, öyle söyleyeyim ya da eğitim kliniği dediğimiz bir yer var. 

Burası nasıl bir yer? Neler yapıyorsunuz?

Anaokulundan üniversite son sınıfa kadar çocukların, velilerin sıkıntı yaşadığı noktalarda çözüm bulabilecekleri yer diyoruz. İşte psikolog arkadaşlar var psikiyatr arkadaşlar var, diyetisyenler, eğitim koçları ve gerekli olduğu noktalarda öğretmen arkadaşlar var. Ben çocukla görüşme yapıyorum, orada neye ihtiyacımız varsa, nasıl bir yol izlemem gerekiyorsa, bu arkadaşlardan faydalanıp o çocuğu hem akademik olarak hem de yaptığımız çalışmalarla hayata hazırlama noktasında faaliyetler gösteriyoruz. 

Genelde çocuk odaklı mı eğitimleriniz?

Ağırlıklı olarak tabii ki çocuklar ve anneler... Özellikle anneler çünkü kadınlar çok önemli. Kadının farkındalığını arttırdığın zaman o çocuğun üzerinde de etki ediyor. Eşine de etki ediyor aileye de etki ediyor. Aile etkilendiğinde, toplum etkileniyor ve bir değişim gösteriyor. Aynen bu şekilde olduğu için öncelikle kadınlar ve çocuklar diyoruz, sonrasında ise diğer işte sosyal sorumluluk açısından bize düşen ne varsa yapıyoruz. 

Biraz örnek verir misiniz, neler yapıyorsunuz?

Çocuklar için 0 -6 yaşa kadar olan o süreçte gelişimlerine dair yapılan testlerle birlikte izleme raporlarımız var. Çocukların bilişsel gelişimlerini takip ediyoruz. İlkokul dörde kadar olan kısımda, çocukların akademik olarak temellerinin oluşması adına işler yapıyoruz. 5 -6-7 de malum sınav var ülkemizde o sınava hazırlık noktasında bazı çalışmalar yapıyoruz. 

Bunlar nasıl programlar, etüd tarzında mı?

Yok ders çalıştırma değil, psikolojik destek tarzında, yaşam koçluğuyla beraber çocuğun akademik, psikolojik durumuna bakıyoruz ve ona göre bir program hazırlıyoruz. 4. sınıfa kadar çocuk ben hep şunu söylüyorum; okuduğunu anlayıp, yorumlaması gerekiyor. Sayısal olarak da matematik olarak yani dört işlemi yapması, akıl yürütmesi, problem çözme yeteneğini geliştirmesi lazım. Eğer 4’e kadar bu kısımları almıyorsa, çocuk ondan sonra 5 -6 da ufak ufak sorunlar yaşamaya başlıyor ve 7 ve 8 de iş yukarı çıkıyor. Özellikle matematik, ben hep şöyle derim “dersler eğer çocuk ilk 4 senede oturtamazsa sonraki bütün eğitim hayatı boyunca sorun yaşıyor. Özellikle 2. 3. sınıfta işin içine çarpma, bölme giriyor orada zorlanmaya başlıyor ve bu ne zaman ortaya çıkıyor 8. sınıfta TEOG sınavına giriyor ve orada ortaya çıkıyor.” Ondan sonra “niye olmuyor” derler. Normalde okul dersleri hep başarılı, puanları yüksek, yazılıları yüksek geliyor ama bir bakıyorsunuz sınavda çuvallamış öğrenci sebebi de bu aslında. Sonrasında 9 ve 10 da diğer derslere de yansımaya başlıyor. Çocuk kendini etiketlemeye başlıyor “ben yapamıyorum ben beceremiyorum” diyor ve bu sefer diğer derslerde de sıkıntı yaşamaya başlıyor sonra zaten üniversitede de görüyoruz. Bu sene 600 bin kişi barajı geçememiş. 

Hatta, 15 bin kişi yarım net yapabilmiş, bu sonuç gerçekten ürkütücü.

Yani işte bunların aslında hepsi için, 4. sınıfa kadar olan süreci anne baba fark ederse sorun baştan çözülür.

Her öğrenci sizin gibi bir kuruma uğrasa kendi öğrencilik hayatı ile ilgili bilgi alsa, genel durumu ile ilgili bir yol haritası  çıkarmış olur aslında

Tabii tabii checkup programlarımız var bizim, onlarla ufak görüşmeler şeklinde alıyoruz. Hem biraz akademisine bakıyoruz hem okula bakışına bakıyoruz, psikolojik olarak ne kadar yeterli ne kadar hazır onlara da bakıyoruz ve ona göre çocukların aslında gelişimlerini takip ediyoruz bu süreçte. TEOG’a giriyorlar TEOG sonrasında “yaşam atölyesi” dediğimiz bir çalışmamız var, özellikle erkek çocuklar için onları hayata hazırlama adına Tahtakale, Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı’da onları çalıştırma imkanları yaratıyoruz.

Kaç yaş çocuklar için geçerli bu programınız.

8. sınıftan  mezun oluyorlar 9. ve 10. sınıfın yazlarında başlıyorlar.

Böyle bir fırsat yarattığınız için şanslılar, çünkü hayata hazırlıyorsunuz

11 ve 12’de yine işte kariyer noktasında bazı çalışmalar yapıyoruz. Artık mesleklerini seçecekler üniversitelerini seçecekler, hazırlık burada çok önemli. 

O andaki yönlendirmeleriniz çok önemli, Hangi mesleğe dair yetenekleri ve ilgileri olduğuna dair bir test uygulamanız var mı? Ben de yıllar önce çocuklarıma uygulatmıştım ve sonuçları olumlu oldu.

Aynen, bir kişilik testi yapıyoruz, bir mesleki yönelim testi yapıyoruz, çıkan sonuçlara göre örnek veriyorum, diş hekimliği çıkıyorsa. benim çok velim var, bu çeşitli iş alanlarında diş hekiminin yanına gönderiyorum. Hazırladığımız bazı sorular var bir günü onunla geçirmesini istiyorum. Onu izlesin, görsün ondan sonra hazırladığım sorular var onları sorsun ve kendisinin de merak ettiği sorular varsa sorsun, meslek sahibi kişiye. Ona göre 2-3 tane mesleği inceledikten sonra bana bir rapor sunuyor. “Ben bu mesleği şu sebepten dolayı yapmak istiyorum, ya da yapmak istemiyorum” diye. O zaman işte farkındalığı artıyor, ona göre kariyerini belirliyor. 

Aslında liseden önce bunu yapması gerekiyor ki, alan seçecek ona göre, yoksa o yaşta çocuk buna nasıl karar versin?

Doğru orada da şöyle bir şey var, bazı şeyleri bilmediği için 11’de alan seçiyorlar normalde, buradaki süreçte biz hep şunu söylüyoruz, Zaten az çok belli oluyor ortaokuldan itibaren çocuğun eğilimi, eğer matematiği iyiyse zaten sayısal yolda gidebilir ama birçok öğrenci matematiği iyi olmadığı için TM’yi ya da sözeli seçiyor. O yüzden bizde istiyoruz ki, “hangi alanı seçerse seçsin meslek olarak neyi seçecekse onu bir görsün onu bir incelesin” istiyoruz. 

Hayati önem taşıyan güzel bir yönlendirme yapıyorsunuz.

Ona göre de diyoruz ki işte bu mesleği istiyorsan bu mesleği en iyi hangi üniversiteden alabilirsin, eğitimini Boğaziçi ya da İstanbul Üniversitesi neyse en azından hedef belirlemiş oluyor üniversite için. 

Kadına yönelik nasıl çalışmalarınız var?

Kadınlara yönelikte çeşitli seminerlerimiz, eğitimlerimiz var en azından farkındalıklarını artırmak adına. “Örnek veriyorum kendilerini tanıma, yeteneklerini fark etmeleri için eğitimlerimiz var” onlara katılıyorlar, orada da bir parolamız var, Diyoruz ki “çocuğunu okula gönder, eşini işe gönder, gel burada haftanın iki saati eğitimini al seminerlere katıl” Baktığımız zaman geri dönüşümleri çok iyi, işte burada yaşam koçluğu adı altında önce kendimize nasıl koçluk yapmamız gerektiğini gösteriyoruz. NLP deyip konfor alanımızı genişletmek adına bazı teknikler gösteriyoruz. Onlar da, kendi hayatlarına yansıttığı zaman bunları ister istemez bir değişim oluyor ve bu değişimle birlikte çevresi de değişiyor. Eşi ve çocukları değişiyor. Güzel bir şekilde geri dönüşler oluyor baktığımızda. Bunun dışında alanında uzman çeşitli arkadaşlarımız var onları getiriyoruz ve onlar eğitim ve seminerler veriyor. Meslek olarak yapabilecekleri bazı meslekler öğretiliyor, buna göre de kadınlarda da bir farkındalık yaratmak istiyoruz ve çalışıyoruz. 

Çok anlamlı bir çalışma, sanırım bunların  bazılarını da ücretsiz yapıyorsunuz. Yaşam koçluğu ve NLP arasında ne fark var?

Şöyle yaşam koçluğu aslında bir süreç, yani bir değişim insanlar bir şekilde bir şeyleri değiştirmek istiyorlar; İşini, hayatını, bulunduğu ortamı değiştirmek istiyor bu bir süreçle gelişiyor. Biz yaşam koçu olarak o değişim esnasında o kişiye yardımcı oluyoruz. Yön vermiyorsun, yol göstermiyorsun, tavsiyede bulunmuyorsun. Sadece kişinin kendi doğrusunu bulmasına yardımcı oluyoruz. Ama NLP öyle değil sonuç odaklı yani örnek veriyorum bir sürü teknik var;  Bilinçaltıyla ilgili çalışıyor zaten, işte diyorsun ki “çok ekmek yiyorsun, ekmeği çok seviyorsun ondan sonra ama ekmek yemekte istemiyorsun” burada o bilinçaltında o bazı şeyleri değiştirdiğin zaman “o ekmeğe verdiğin değer neyse, o değiştiği anda otomatik olarak yememeye başlıyorsun ondan belki iğreniyorsun.” Yemediğinde bu vücudunda da değişim sağlıyor, kilo almanı ya da vermeni sağlıyor. Bir şekilde değişim orada da oluyor. 

Özel tekniklerle ve sistemlerle farkındalık yaratıyorsunuz?

Aynen, bazı teknikerler ve farkındalıklarla aslında kişiler üzerinde değişim sağlayabiliyoruz. 

Çok güzel önemli bence de peki hedefleriniz, yapmak istedikleriniz nelerdir?

Kız çocukları için bir projemiz var bunu büyük firmalarla görüşüyoruz. LC Waikiki olsun, Armağan Oyuncak olsun daha farklı kuruluşlarla görüşüp, kız çocuklarını biraz daha hayata hazırlama adına ya da hayata atılmaları adına çalışıyoruz. Çünkü diyorum ya “aşırı korumacı anne, babalar onların bir şekilde hayatta rol almasına izin vermiyorlar.” 

Bir tane danışanım vardı hiç unutmuyorum onu, 26 yaşında kız çocuğu bugüne kadar her şeyi babası yapmış, yani ekmek almaya bile babası gitmiş, işte annesi diyor ki “kızım ekmek al”, babası diyor “kızım sen yorulma ben alayım”, Bir yere gidecek, minibüse binecek “sen yorulma ben seni götürürüm”, Telefon faturası yatacak “sen yapma ben yaparım” şeklinde bütün hayatını kolaylaştırmışlar. İş bulacak kendisi ayarlamış ve babası vefat etmiş. Vefat ettikten sonra kızı işten çıkarıyorlar kendini sudan çıkmış balık gibi hissediyor. Ne yapacağını ne edeceğini bilemiyor bu noktada insanoğlu deneyimlemeden öğrenemiyor. Biz anne babalar küçük yaştan itibaren korktuğumuz için, onlara zarar geleceğini düşündüğümüz için, çocukların o deneyimleyecekleri şeylere engel olduğumuzda, hayatı öğrenemiyorlar. 

Çocuklarımızı korumak adına istemeden zarar veriyoruz aslında. 

Aynen hesapta koruyoruz gibi gözüküyor ama, aslında uzun vadede zarar veriyoruz onlara. O yüzden ben istiyorum ki, çocuklar küçük yaştan itibaren bir şeyleri deneyimlesinler. Hem erkek çocuğu hem kız çocuğu fark etmez, çeşitli sosyal sorumluluk projeleriyle bunları gerçekleştirmek istiyoruz. Sokak oyunları projemiz var mesela. 

Aaa, çok özledik onları (gülüyoruz), sokak oyunları nasıl bir proje?

Eskiden sokakta oynadığımız oyunları çocuklara öğretmek istiyoruz. 

Biraz bilgisayar başından kalksınlar, şöyle bir hava alsınlar, oksijen alsınlar, hayatı beş duyusuyla deneyimlesin, yaşasın çocuklarımız 

Evet bilgisayar başında kalkıp toprağa değsinler...

Arkadaşın sesini duysun, rüzgar dokunsun   yüzüne, kuş cıvıltılarını duysunlar yani hayatı gerçekten yaşasınlar...

Biz bir çok özelliği nesil olarak hep sokaklarda öğrendik. Paylaşmayı, öfkeyi kontrol etmeyi, büyüğe saygıyı, iletişimi her şeyi sokaktan öğrendik ama yeni nesil bunu öğrenemiyor, kopukluk oluyor. Geçenler de sokakta yürürken çocuklara bakıyorum, oyun oynamıyorlar. “Hadi şu oyunu oynayalım” dedim. “Nasıl oynanıyor diye soruyorlar” bilmiyorlar ki, bir dönem aslında kopmuş. 

Teknolojinin faydaları yanında zararları da var maalesef, bu iki nesil arasındaki kopukluğun  sebebi biraz da bu bence

Biz mesela 10 yaşındayken, 12 – 13 yaşındaki ağabeylerimizle oynarken, o oyunun nasıl oynandığını  öğreniyorduk. Saklambaç nasıl oynanıyor, beş taş nasıl oynanıyor bunları öğreniyorduk, ama o alt ile üst arasındaki bağ koptuğu için, alt nesil bu oyunları bilemiyor ve oynamıyor da. Dediğim gibi geçenlerde biz bu organizasyonu yaptığımızda çocuklar inanılmaz derecede zevk aldılar. 

Hani akşam olur anneleri çağırır, eve gelmezler ya oyun tatlı gelir, biz bunları yaşadık, çocuklarımız da tadını alsınlar en azından. 

Evet tadını aldıktan sonra zaten kopamayacaklar. Biz işte kendi çapımızda, ufaktan böyle bir çalışma yapıyoruz. Bu sene büyük ihtimalle farklı okullarla bu etkinlikleri yapmayı düşünüyoruz. Gelsinler, öğrensinler çocuklar, bir şekilde değişim sağlayacaklarını düşünüyorum. 

Son olarak eklemek istediğiniz, söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Örneğin velilere ne öneriyorsunuz?

Şunu söylüyorum anneler, babalar için; “Zaman kötü diyoruz, çocuklarımıza bazı şeyler zarar verecek” diyoruz. Kaçırılabilir, düşebilir, kaza geçirebilir endişesiyle bir şey yaptırmamak olmaz. Mümkün olduğu kadar çocukların deneyim sahibi olabileceği fırsatlar sunmamız gerekiyor. Yani çok zor bir şey değil, çocuğu markete göndermek işte ne bileyim pazara çıkarmak, bunları çocukların öğrenmeleri gerekiyor. Yarın öbür gün erkek çocukları için konuşuyorum bir ev yönetecek çocuklar, onun için öğrenmeleri lazım.

Kız çocuklarımız için de bu geçerli, onlarda bir evin yönetimini üstlenecekler, onların da deneyimlemeleri faydalı olur

Şimdi bakıyoruz bir kız çocuğu küçüklükten itibaren yapması gereken şeyleri yemek yapma, evin düzenini sağlama vs. gibi bu fırsatlar verilmediği için ya da sen yapma, sen dersinle ilgilen denildiğinde yarın öbür gün bunlar ev kadını olacak belki hem işte çalışacak hem evi idare edecek bunları öğrenmesi lazım, yoksa ikisini aynı anda nasıl idare edecek? Sonuç olarak bunları deneyimlemediğinde, bu sefer çatışma, oluyor aile içerisinde yani eşin beklentisi farklı oluyor- bu süreçte bunları en azından deneyimlemeleri gerekiyor. Bizde bu anlamda bir şekilde destek oluyoruz diyebiliriz. 

Psikohome

Farkındalık Okulu Bakırköy

Mustafa Önül’le Yaşam Koçluğu Eğitimi

İletişim: 0530 207 74 94