Sanatçı, toplumda sevgi ekip barış biçmeli

Her hafta olduğu gibi bu hafta da özel söyleşilerimize devam ediyoruz. Bu hafta Türk rock müziğin önemli isimlerinden Fahri İlker ile bir araya geldik. Sanatın inceliklerinden tutun da sanatçının toplumdaki yerine kadar her şeyi konuştuğumuz özel söyleşimizi siz değerli okurlarımızla buluşturuyoruz…

RÖPORTAJ: AZİZ KARATAŞ

Her şeyin en başına dönecek olursak müzik yolculuğun nasıl başladı? Çocukluk hayalin miydi? Yoksa sonradan mı böyle bir mesleği tercih etme kararı aldın?

Müzik hayatım üniversiteyi kazanmam la başladı. Ankara’ya geldiğim ilk yıllarda kurduğumuz grup Kapris, Ankara’da ve birçok ilde, üniversitelerde, şenliklerde ve barlarda sahne aldı. Çalıştığımız birçok yerden olumlu tepkiler aldıkça bu sektörün içine girmiş oldum. Tabii ki çocukluk hayalim değildi. Ailemin de hayali olduğunu sanmıyorum. 2 üniversite okudum. Tam 10 yıl üniversite hayatım var. Ankara üniversitesi veterinerlik fakültesinden 3. senede atıldım. Daha sonra Hacettepe üniversitesinde Jeoloji mühendisliği fakültesinden mezun oldum. Okuduğum yıllarda hep çalıştım. Gerçekten korkunç bir talep vardı çalıştığım mekânlarda. Uzun yıllar hemen hemen her gece Türkiye’nin birçok ilinde konserler verdim ve barlarımda sahne aldım. Yani bu benim kaderimdi diyebilirim...

Ne tür müzikler dinlemeyi tercih ediyorsunuz?

Çıkan her türlü rock grubunu dinlemeye çalışıyorum. Ama zaman geçtikçe insan değişiyor. İlk yıllarımda progressive rock besteler yapmaya gayret edip onları dinlerken, artık Neşet Ertaşlar, Mahsuni Şerifler, Cem Karacalar daha sıcak ve samimi geliyor bana. Ve pop alt yapılı hiçbir şeyi dinleyemiyorum. Sözlerinde aranjelerine de tahammülüm yok. Müzik beni ya üzmeli ya sevindirmeli. Ya da dinlendirmeli. Oynatma kısmı bana çok uzak. Oynayanlara saygım sonsuzdur ama.

Hayatında “Benim dönüm noktam” dediğin bir zaman var mı? Müzik dünyasında değişmeyen kalıcılığını neye bağlıyorsun?

Hiç düşünmedim ancak şöyle diyebilirim 2003 yılında Türkiye’nin en önemli prodüktörlerinden olan Sacit Suha Dilek bana albüm teklifi yaptığında çok gurur duymuştum. Çünkü o zamanlar albüm yapabilmek gerçekten çok zordu. Yani O yıllarda Üniversite kazanmak ne kadar zorsa albüm yapmak ta o kadar zordu. Hele ki Türkiye’nin en büyük prodüktörlerinden birisinin beni araması ve bana albüm yapması rüya gibiydi. Teşekkürü borç bilirim her zaman Sacit abime. Şu an bir albüm yapma ve onu kliplendirme aynı bugün üniversite kazanmak gibi.

Önümüzdeki dönemde bizi nasıl bir süreç bekliyor?

Vallahi çabuk tüketen bir toplun var artık. Müzikal anlamda hiç bir parça çok yaşayamaz. Dünya hızlandı. Her şey pahalı müzik ucuz olacak diye düşünüyorum.

Bu piyasaya girmeden önce sanat dünyası size karşıdan nasıl görünüyordu?

Sanat dünyası karşıdan önden arkadan yandan her taraftan aynı görünüyor aslında Türkiye’deki her sektör gibi. Berber diğer berberi beğenmez. Kim kesti bu saçı. Aranjör aranjörü. Bestekâr diğer bestekârı. Acı gerçek şu ki insanlar kıskançlık ve gıybet içinde yaşıyor. Korkunç bir hırs korkunç bir tahammülsüzlük var hepimizde. Sadece Sanat dünyası değil bütün sektörlerde zemin çok gevşek.

Peki, şuan durduğunuz yerden hayat nasıl görünüyor?

Kirli. Eğer gözlüğümde değilse sorun çok kirli.

Kendinizle ilgili en çok neler şaşırtıyor sizi şu sıralar?

Babam gibi olmaya başladım.

Başarılarınız ve tarzınız ile fark yaratan bir sanatçısınız. Sizi diğer sanatçılardan farklı kılan başarınızın nedenini öğrenebilir miyiz?

Ben kendi müziğimi yapıyorum. Kendi duygularımı paylaşıyorum. Biraz bağırarak anlatıyorum derdimi. Belki normal bir dille anlatamadığım için bilmiyorum. Kimse çok farklı ya da üstün değil. Yapılan iş şarkı söylemek, bu kadar basit. Sanatçılık başka bir şey üretene sanatçı denir. İyi üretene iyi sanatçı. Diğerleri yorumcudur. Ben kendi bestelerimi yapıyorum 700 e yakın eser biriktirdim. İyi veya kötü onlar benim duygularım. Benim duygularım beni ayırıyor diğer sanatçılardan. Çünkü onlar benim duygularım. Müzik hayatıma üniversite yıllarımda başladım. Ankara’ya üniversite okumaya geldiğim yıllarda ilk rock grubum Antinomy grubuyla birçok konser verdim. O yıllarda progressive rock tarzında besteler yapıyordum daha çok. daha sonra yavaş yavaş tarz değişikliğine geçtim. İnsan yaş aldıkça zevkleri ve ilgi odakları değişiyor diye düşünüyorum. Üniversitenin ilk yıllarımda yaptığım bestelerle şu an yaptığım besteler arasında korkunç farklar var diyebilirim. Müzik benim hayalim değildi. Benim olmadığı kadar ailemin de değildi. 2 üniversite okudum. Hacettepe Üniversitesi jeoloji mühendisliği ve Ankara Üniversitesi veterinerlik fakültelerini okudum. Üniversite okurken hemen her gece Ankara’da hemen hemen bütün rock mekânlarında çalıştım. Hayat beni müziğe sürükledi. Uzun yıllardır beşte yapıyorum. 700 e yakın eserim var.

Herkes seni dinliyor... Peki, sen kimi dinliyorsun?Kimler sana ilham kaynağı oluyor?

Artık kafamı dinliyorum desem yeri. Rock yapan herkesi dinlerim. İyi veya kötü. Ne yaptığına ne anlattığına bakarım. Pop tercihimin çok dışında. Ne pop altyapısı ne de sözleri beni tatmin etmiyor. Ne güldürür ne üzer. Saçma bir salınım hareketi gibi geliyor. Ama sallanan herkese saygı duyarım. Bence müziğin bir esprisi olmalı. Üzmeli. Güldürmeli. Düşündürmeli. Ya da herkesin yaptığı gibi sallandırmalı. Ben ilk üçünün peşinde bir müzisyenim. Siz sallanmaya devam edin. Örnek alınacak birçok büyük üstat var bu coğrafyada... Cem Karacalar, Barış Mançolar, Erkin Koray gibiler. Orhan Gencebay gibiler Neşet Ertaş gibi üreten herkese saygım sonsuz. İster nane desin ister ıslak ıslak ister karadır bu bahtım kara. İsterse sus söyleme. Üretim her şeyde olduğu gibi müzik endüstrisinde de en önemli şey. Üretim çok az. Üretilen mallar defolu ya da taklit. Bildiğiniz ambalaj dünyasında yaşıyoruz. Dışı iyi görünsün yeter. Hayatımda benim dönüm noktam diye bir şey olmadı. Dönmeden dümdüz yaşadım hayatı. Dönen herkes çok başarılı biliyorum. Müzik dünyasında kalıcılığın tek yolu üretim. Fakat bu üretimi insanlara ulaştıracak iyi kalpli insanlara ihtiyaç var tabii ki. Bu piyasaya girmeden önce müzik dünyasında bir kıskançlık bir kargaşa bir kuyu kazma olayı görülüyordu. İçine girince de aynı. Kazmalar elimizde her sektör gibi. Berber diğer berberin kestiği saça bunu kim kesti der. Aranjör bu aranjeyi kim yaptı. Mix yapan keza aynı. Falan da filan Tiyatral hayat. Şu an durduğum yerden hayat hiçte iyi görünmüyor. Sektörde korkunç bir çöküş olduğunu düşünüyorum. Kendimle ilgili şaşırdığım tek şey artık bende onlar gibi olmaya başladım galiba. Sadece eleştiren ve kimseyi beğenmeyen.

Sizce sanatçıların toplumdaki görevleri nelerdir?

Aslında sadece sanatçının değil herkesin görevi aynı. İnsan olabilmek. Ama derseniz ki klişe cevap. O zaman size şunu söylerim. Barış tohumları ekip insanları birbirine yaklaştırmak sınırları yok etmek. Sevgi ekip barış biçmek.

Şarkı yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih ediyorsunuz?

Gece saat 4.15’te yarı baygın ve uykulu iken bunun bir cevabı olamaz yeri seklide olamaz. O an olur ve biter. O an her an olabilir. Otobüste, durakta, barda, yatakta, duşta vs. Saati ve yeri olmayan bir şey.

Bir sanatçı olarak dinlediğiniz ve beğendiğiniz sanatçılar kimlerdir?

Kimi dinlerim bu belli olmaz. Herkesin ruh haline ve kişiliğine göre değişen bir durum. Bir bakarsınız Cem Karaca, Barış Manço bir bakarsınız Neşet Ertaş bir bakarsınız Pink Floyd Savatage. Belki biraz Sezen ama olmazsa olmazları vardır insanın. Orhan Gencebay, hissettirir aşk acısını, Neşet Ertaş anlatır hayatı Cem Karaca isyanı hissettirir bende. İsmail Tunçbilek çalar dağıtır Vasilis ağlatır. Herkesi dinleyebilir insan. Pop olmadıktan sonra sıkıntı yok.


Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?

Mutluluk tabii ki. Ne olabilir ki. Hepimiz başarmak için yaşıyoruz bu hayatta. Hedefler olmazsa pek bir anlamı kalmaz hayatın. Hedef büyükse, sevinç büyük küçükse küçük. Ama cevap mutluluk.

Eğer sanatçı olmasaydınız hangi işle meşgul olmak isterdiniz?

Eğer sanatçı olmasaydınız hangi işle meşgul olmak isterdiniz?

Doktor. Doktorluk bence inanılmaz bir meslek. İnsanlık için en önemli meslek. Çünkü insan bencildir. En önemli şey kendi vücudu ve sağlığıdır.

Türkiye’de sanatçı olmak zor mu?

Türkiye’de ne kolay ki. Bir şarkı yapıyorum Hacivat Çaksın. Bana soruyorlar bu ne demek? Ben resmi yaparım yorum sana kalır. Artık senindir o eser. İstediğin gibi hayal et istediğin gibi kullan. Beynine girip be güzel abim anlatmak istediğim buydu diyemem. Ben yazdım çizdim. Anlaması senden. Tabii ki çok zor. Kolay bir iş var mı ki dünyada. Doğmak zor, ölmek zor. Babam öyle der hep.

Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz? Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Bol bol konser verip duygularımı paylaşmak. Beni sevenlerle buluşmak. Daha ne olsun

Sizce önemli olan çok şeye sahip olmak mı, az şeye ihtiyaç duymak mı?En fazla nelere sahip olmak istersiniz?

Felsefi sorulara bayılırım. Çokluk hiçliktir. Hiçlik çokluk. Mevzu derin anlayacağınız.

Son olarak, dinleyicilerinize, sevenlerinize neler söylemek istersiniz?

Hepinizi seviyorum ya da sevmeye çalışıyorum. Bilemiyorum. Ama beni dinlemeye devam edin. Daha söyleyeceklerim bitmedi.

Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değirli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar dileriz.