RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Ertuğrul Subaşı ile yazın hayatına ve “Haykırışlarım” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Ertuğrul Subaşı kimdir?

Anadolu’nun kapısı, Türklüğün tapusu Bitlis’in Ahlat ilçesinde doğdum, büyüdüm. Ahlat’ta Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapmaktayım. 10 yıla yakındır icra ettiğim mesleğimin yanı sıra Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü mezunuyum. Aynı zamanda sendikacı olarak çalışan haklarının mücadelesini vermekteyiz. Yönetici olduğum sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak hizmet etmekteyim.  Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı -Türkiye Kamu Sen-Türk Sağlık Sen- TÜRKAV sendikalarımızın ve vakfımızın yöneticiliğini ve temsilciliğini yapmaktayım. Kendimi bildim bileli gözümü açtığım diyardan ötürü tarih ve edebiyatın dâhilinde tiyatro ve şiirin şekillendirdiği bir düzende mücadele ediyorum, diyebilirim. “Mücadele, hayatımızın en büyük ve net tanımıdır.” diyebilirim. 

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Yazın hayatım şu şekilde zuhur etti: İlkokul yıllarımdan bu yana bulunduğum coğrafya ve almış olduğum tedrisatın etkisiyle kalem ile kelâmın aşkını o vakitler işliyordum. Bu arzu ve gayret ile her hususu evvela küçük notlar alarak yazmaya başladım. Eğitim ilerleyince yaşın ve ilginin artışı ile lise yıllarında şekillenen yazın hayatı, üniversite ve mesleğe başlama ile yeni bir şekle büründü. Köşe yazarlığı ile başladım. Resmi olarak 2017’de başladığım köşe yazarlığı ile makale, deneme ve şiir yarışmalarına katıldım.  Bu şekilde “Bismillah!” diyerek başladım diyebilirim.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?

Yazmak, benim için bambaşka bir eylem halidir. Aşkın ve aksiyonun tek vücut olarak kararlılık şiarında vücut bulmasıdır. Kalem ve kelâmın o muazzam vuslatı ve vücut bulmalarıdır. En büyük silahın ve en büyük tesirin söz olduğuna inandığım için esinlenme kaynağım, evvela unutulan ve tozlu raflarda kalan kelimelerin zuhurunu sağlamak amacıyla dile getirilemeyen tüm hususlardır. Benim için kâinatta her cisim esinleniştir. Oğuz Kağan’dan bu yana Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve tarihin seyrindeki Türk milletinin bütün detayları, benim için kaynaktır. Türk milletinin çektiği sıkıntılı süreçler, Hocalı Soykırımı’ndan Uygur Türklerine yapılan soykırıma kadar tüm mezalimler ve hezeyanlar, esin kaynağımdır. Bilinmeyen öğretileri araştırarak Türk milletine naçizane sunma gayretindeyim. Yazın hayatımdaki en büyük esin kaynağım; Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ ve yazarlar; Osman Yüksel Serdengeçti, Galip Erdem ve Hüseyin Nihal Atsız’dır . Korkusuz ve yürekli yazıları ile bahsettiğim dava adamları ve yazarlar, hep yol başçım ve rol modelimdir. 

Geçtiğimiz kasım ayında okurlarla buluşan “Haykırışlarım” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

“Haykırışlarım” bu zamana kadar yazdığım deneme ve makalelerin derlemesidir. Türk Tarihi, Türk Edebiyatı, Türk İçtimai Irkı gibi meselelerin yer aldığı 41 ayrı makale ve denemeden oluşturdum. “Bismillah!” diyerek yitirilen her hususu yeniden dile getirme, Türk kültür ve tarihini kültürel emperyalizme karşı diri tutma gayesi ile yazdım. Seslenişim, evvela yarınlarımızın teminatı Türk gençliğinedir. Uzun süredir hazırlığını yaptığım “Haykırışlarım” her çağda ve her yaşta idrak edilecek bir kitaptır. Bizden çalınan değerlerimiz ve öksüz kalan yazılarımızın derlemesidir. “Haykırışlarım” Türk milletinin değerlerini, şehitlerimizi ve Türk milliyetçiliğini konu almaktadır. Kitabı yazma sebebim, Türk gençliğinin değerlerimizden uzak olmaması ve Mankurt olmamak adına bir yükseliştir. Türk milletinin efsanevi tarihinden ve Türk milletinin teşkilatlanmasından yola çıkarak hakikat ile buluşmak gayesi ile Haykırışlarım’ı yazdım.

“Haykırışlarım” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

“Haykırışlarım” kıymetli okurlarımıza küllerinden yeniden doğan bir necip ırkın mücadele yapısı ve ilim yolundaki aşkın aksiyonunu amaçlamaktadır. Bizi biz yapan değerleri yaşamak ve yaşatmak gayesini taşır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısını ve maskelenmeye çalışılan yanlışları açığa çıkarma gayesini taşır. Verdiğim en büyük mesaj, Türk milliyetçiliğidir. Yabancı fikir ve düşüncelerden uzak, bizim bize yeteceğimiz hususunu dâhil alır kitabım. Bencillik ve egoizm kavramını yerle yeksan ederek birlik olma ruhunu dile getirir. Mesajım net olarak; “Her şey Türk için! Türk tarafından! Türk için…” şiarıdır. 

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kitabın ismi; aksiyoner Türk milliyetçiliği ruhunda olduğumdan ötürü açık yüreklilik ve kitabın ortasında yer alan konuları bulundurduğu için Türk’ün acuna haykırışıdır, diyebiliriz. Susturulmaya ve unutturulmaya çalışılan değerleri yeniden dile getirdiğim için ismini oradan almaktadır. “Ben haykırdım! Sağırlar da duyar elbet.” diyorum. Soykırımlar, işkenceler, zulümler ve arsızlıkların dile getirilmesi ve ahde vefanın vücut bulması sebebiyle kitabıma “Haykırışlarım” ismini verdik. Türk milleti ile yücelsin ve yükselsin hep beraber, omuz omuza. 

Sizce kitap, beklenen başarıyla ulaşacak mı?

Köşe yazarlığıyla başladığım yazın hayatım, kelâmlarımızın ve ocağımızın sayesinde yüreklerde yer etme sevincinde olduğumuzdan ötürü Allah’ın izni ve gönüldaşlarımızın desteği ile ilk kitap olmasına rağmen güzel bir itibar yakalamıştır. Bilge Oğuz Yayınevi’nin destek ve gayretleri, en büyük olgumuzdur. Bütün internet kitap satış sitelerinde yer alan kitabımız, inşallah daha fazla başarıyı kıymetli okurlarımız sayesinde alacaktır. Buradan bütün okurlarımıza ve destekçilerimize sonsuz teşekkürlerimi yeniden bildiriyorum; var olsunlar. 

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Kıymetli okurlarımızın gözünden bir değerlendirme yapacak olursak elbette kendi yorumları ile yola çıkarak başlayacağım. Okurlarımızdan sadelik ve akıcılığa dair güzel dönütler almış olduk. Sıkıcı olmadan kelâmların adeta raks etmesi, okurlarımızın hayal dünyasını ve realist bakışlarını da etkileyeceğini düşünüyorum. Okurlarımızın ilk defa şahit olacağı konular, kitabımızda fazlasıyla yer almıştır. Okurlarımıza en büyük heyecan katacak olan da budur zaten. Tarihin, siyasetin bilinmeyen kısımları ilgi uyandıracak ve kitabımızı soluksuz okuyacaklardır. Kitap; bir dünyadır, onu keşfetmek okurlarımızın elindedir. Kitapta klasik tekrirlerden uzak, başka bir olgu bulunmaktadır. Bilinenin ve sıradanlığın aksine bir yol almaktadır. 

Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğiniz yazarlar var mı?

Mensur yazında tek başına ordu dediğim Osman Yüksel Serdengeçti, tevazu ehli Galip Erdem ve korkusuz, yılmaz Türkçü Hüseyin Nihal Atsız benim en büyük yol başçılarımdır. Manzum çalışmalarda ise Divan Edebiyatı şairleri başta gelmektedir. 

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

Kalem ve kelâm bende bir aşk olduğu için heyecanla devam ettiğim ve hazırlığında olduğum iki farklı eser mevcuttur. Kıymetli okurlarımızı inşallah yeni eserimizle de buluşturacağız pek yakında.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Gazetecilik, bir erdem ve onurdur. Hakkı ve hakikati tebliğ etmenin muazzam bir kanadıdır. Değerleri okurlara teşekkür ediyorum.