Aralık 2020’de 4. kez düzenlenen Altın Marka Ödülleri’nde Yılın İş Adamı ödülüne layık görülen, üniversitelerde satış ve pazarlama dersleri veren ve “4 Yanlış 1 Doğruya Götürür” başlığı altında eğitici konferanslar veren iş insanı, motivasyon konuşmacısı EMİR KOSİF ile bir araya geldik ve tüm merak ettiklerimizi sorduk. Ayrıca kendisi de Fenerbahçeli olunca 2 Fenerbahçeli uzun uzun sohbet ettik...

Öncelikle hoş geldiniz Emir Bey. Sizi tanıyabilir miyiz?

Hoş bulduk Yağmur Hanım, tabii ki. Kendimi çok kısa bir özetle; hobilerini profesyonelleştirmekten keyif alan bir iş adamı olarak tanıtabilirim. Hali hazırda The Brain Group danışmanlık şirketinin kurucusu ve Kosifler Oto Kullanılmış Otomobil departmanının pazarlama direktörüyüm.

Sizin için motivasyon konuşmacısı diyorlar? Yaptığınız işi nasıl anlatırsınız?

2016 yılında henüz 28 yaşındayken üniversitede satış ve pazarlama üzerine ders vermeye başladım. Takip eden süreçte de sıklıkla okullarda konferanslar veriyordum. Günümüz itibarıyla hem şirketlerin çalışanlarına satış, pazarlama, farkındalık üzerine eğitimler veriyor, hem de üniversitelerden gelen davetler üzerine çok kıymet verdiğim genç arkadaşlarımıza sıklıkla yine satış, pazarlama, farkındalık ve motivasyon üzerine konferanslar veriyorum.

Üniversitelerde konferanslar veriyorsunuz. Çok da verimli geçiyor takip ettiğim kadarıyla. Neden ”4 Yanlış 1 Doğruyu Götürür”?

Çok güzel söylediniz, hemen düzelteyim. 4 Yanlış 1 Doğruyu Götürmüyor, 4 Yanlış 1 Doğruya Götürüyor. Ailelerimiz, toplum, eğitim sistemi sürekli bizi hata yapmaktan korkan, girişimcilikten uzaklaştıran bir zihin ve baskı ile yetiştiriyor. 1 tane hakkın var, başardın başardın gibi bir beklenti ve baskı karşısında gençlerimiz girişimde bulunmaktan korkuyor. Halbuki hayat böyle bir şey değil. Başarısızlıklar da başarılar kadar kıymetli. 4 yanlışın 1 doğruya götürdüğünü ne kadar erken kabul eder, özümsersek, başarılı olma potansiyelimizi de o kadar arttırmış oluruz. Unutmayalım ki, başarısız insanlar başaramadıklarında pes edenler, başarılı insanlar ise başarılı olana kadar başarısız olanlardır.

Bu konferanslarda gençlerle bir araya gelmiş oluyorsunuz. Onlar için neler söylersiniz? Artık gençler eski zamanlara göre daha bilinçli diyebilir miyiz? Sizin gözlemleriniz ne yönde?

Açıkçası böyle bir karşılaştırma yapmayı pek sağlıklı bulmuyorum ancak şimdilerde biraz daha girişken, biraz daha fazla soru soran bir toplulukla karşılaşıyorum diyebilirim. Eskiden gençlerimiz biraz daha çekingen olurdu, şimdilerde özellikle iletişim alanında o çok popüler olan konfor alanını daha rahat aşıyor gibi gözüküyorlar.

Her başarılı insanın hayatında bir dönüm noktası vardır diye düşünüyorum. Sizin hayatınızdaki dönüm noktanız neydi? Bugünkü başarınızı neye borçlusunuz?

Dönüm noktası ya da kırılma anı olarak vurgulanacak özel bir an anımsamıyorum ancak kendim için ileri vadeli, bilerek yaptığım ilk yatırımım Kariyer.net üzerinden Vodafone Türkiye Genç Yetenek Programı’na başvurmaktı. Sanırım Vodafone’a yaptığım başvuruyu bir dönüm noktası olarak kabul edebilirim. 13 yaşından beri, yani tam 21 yıldır bir şekilde iş hayatının içerisindeyim. Tam 21 yıldır satış yapıyorum. 28 yaşında üniversitede ders vermeye başlamamı, iş hayatında görece hızlı ilerlememi bir başarı olarak adlandırıyorsak, edindiğim tecrübe ve kurduğum iyi ilişkilerin bunda çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.

2020 yılında Yılın İş Adamı ödülüne layık görülmüşsünüz. İş insanı olarak neler yapıyorsunuz?

An itibarıyla hem Kosifler Oto Kullanılmış Otomobil departmanında aktif görev alıyorum, hem de The Brain Group’u yönetiyorum. Etkinlik ajansı, konuşmacı ajansı ve danışmanlık olmak üzere 3 kola ayrılan The Brain Group’un tüm hizmetlerinin aksamadan sürmesi için çalışıyor, ayrıca son dönemlerde verdiğim konferanslar dışında, markalarla sosyal medya üzerinde iş birlikleri de yapıyorum.

Özel hayatınıza dair de konuşalım isterim sakıncası yoksa. Tüm bu iş hayatı ve başarılarınız dışında özel hayatınızda nasıl birisiniz? Kendinize ayırdığınız zamanlarda neler yapıyorsunuz? Hobileriniz neler?

Tabii. Ben keyfine, huzuruna çok düşkün biriyim. Negatif kişi, yer ve olaylardan hemen uzaklaşıyorum. Yürüyüş yapmayı, fotoğraf çekmeyi, viski&şarap tadımlarını, seyahat etmeyi ve en önemlisi sevdiklerimle bir araya gelip müzikli, bol sohbetli masalarda güzel yemekler yemeyi çok seviyorum. Sanırım yemek yemeye düşkün olduğumu söylemem lazım. Daha önce de bahsettiğim gibi, hobilerimi profesyonelleştirmeyi ve paylaşmayı, sevdiğim şeyleri sevdiklerimle birlikte yapmayı çok seviyorum.

2019 yılında sokak hayvanlarının portrelerini karelediğiniz bir sergi projeniz vardı. Tekrar böyle projeleriniz olacak mı? Yakın zamanda benzer bir projeniz var mı?

2019’da projelendirdiğimiz ve Dünya Sokak Hayvanları günü sebebiyle 2020’de Nisan’ın ilk haftası hayata geçirmeyi düşündüğümüz sergiyi maalesef salgın hastalık sebebiyle ertelemiştim. Nihayet normalleşme sürecine geçtiğimiz için, bu sergi projesini hayata geçirmek üzere tekrar çalışmalara başladığımızı söyleyebilirim.

Bundan sonraki hayalleriniz hedefleriniz neler?

2016’da 4-5 sayfa kadar yazıp bıraktığım, sanırım doğru zaman olmadığı için yeterince zaman ayırmadığım bir kitap projem vardı. Bu hafta itibarıyla kitabımla ilgili çalışmalarıma başladım. Kısa-orta vadeli hedeflerimdeki en önemli sırayı bu kitabı tamamlamak alıyor. Umuyorum ki konferanslarda ve eğitimlerde yaptığım gibi, bu kitapla da daha fazla kişiye ulaşarak, daha fazla kişinin hayatına dokunmaya devam edeceğim.

Gazetemiz okurlarına özel bir motivasyon taktiği verir misiniz? Zor bir anımızda ne düşünelim, ne yapalım?

Konferanslarda sıklıkla dile getirdiğim bir sözden bahsedeyim. Tüm engeller, limitler, amalar, korkular ve daha fazlası, tam olarak zihnimizde yer alıyor. Keşkelerinizin esiri olmak da iyi kilerinizin gururunu taşımak da size bağlı. Limitsizsiniz, limit sizsiniz. Hangisini seçeceğiniz sadece ve sadece sizin elinizde.

Bir Fenerbahçeli olarak da değinmeden geçmek istemiyorum, ayrıca Fenerbahçe kongre üyesisiniz. Fenerbahçe’ye dair de bir şeyler söyleyin isterim.

Evet tabii, Fenerbahçe hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası. Ailemizde dededen toruna geçen, gurur duyduğum bir miras. Umuyorum ki sayın başkanımız Ali Koç’un ve bizlerin hayal ettiği ancak uzun zamandır hasret kaldığımız o takım ruhu yüksek olan coşkulu Fenerbahçe’ye en kısa zamanda kavuşuruz. Bu noktada İslam Çupi’nin sözlerini de anmadan geçmek istemiyorum; “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz. Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkânsız.”

Keyifli sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ben de nazik davetiniz ve pozitif yaklaşımınız için teşekkür ederim. Bu keyifli sohbeti dünya sokak hayvanları haftasında gerçekleştirdik. Can dostlarımızın bizlere muhtaç olduğunu unutmayalım, onlara sevgiyle yaklaşalım. Elimizden geldiğince onlara su ve mama desteğinde bulunalım. Bizzat yapamıyorsak da Huysuz İhtiyar Derneği gibi, Haçiko Derneği gibi hayatlarını can dostlarımıza adamış kuruluşlar aracılığıyla onların hayat kalitesini arttırmaya destek olalım.

Röportaj: Yağmur Tanyıldız