Kanal 7’nin sevilen dizisi Yemin’de Ozan karakteriyle kadroya dahil olan genç oyuncu Ejder Özkarslıgil, performansıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Daha önce Gülperi, Üç Harfliler Adak, Savaşçı, Kırmızı Oda projeleriyle izleyici karşısına çıkan Özkarslıgil’i daha yakından tanımak için sorularımızı yönelttik.

Kırmızı Oda, Savaşçı, Üç Harfliler: Adak, Gülperi gibi projelerde izledik seni daha önce, şimdiyse Yemin dizisiyle izleyici karşısına çıkıyorsun. Biraz dizideki karakterinden bahsedebilir misin?

Canlandırdığım Ozan karakteri tamamen mantığını kullanan, oldukça zeki, plancı ve oyunlar kuran biri. Ozan, aslında dizideki ölen karakter Levent Teper’in oğlu ve babasının intikamını almaya ant içmiş bir çocuk. Babasının ölümünden Kemal Tarhun’u sorumlu tutuyor ve bu yolda da Tarhun’un kızı Masal’ı kullanmaktan çekinmiyor. Masal’ın hayatına girişi de Masal’a karşı yapılan şantaj ve tehditlerden onu kurtarıp Masal’ın kahramanı olmasıyla başlıyor. Halbuki bütün bu oyunları kuran kendisi... Ozan, kendi içinde çok çetrefilli bir hayata sahip. Ozan’ı kazıdıkça onun bambaşka dünyasıyla karşılaşıyorsunuz ve bu durum da karakterimin en sevdiğim yanı.

Karakterle aranda benzerlikler var mı? Projeyi kabul etmendeki en büyük faktör ne oldu?

Ozan’ın yapısı bencil ve oldukça politik, ben ise daha anı yaşayan ve içimden geçeni yapmayı seven biriyim. Ozan ile benzer özelliğimiz ise, yöntemlerimiz farklı olsa da, hedeflerimize giden yolda kararlılığımız diyebilirim. Projeyi kabul etmemin sebebi de çok açık; harika bir ekip ve senaryo. Kendimi göstermem için Ozan rolü, benim için biçilmiş kaftan oldu. Oyuncu olarak farklı rollerde kendini göstermenin önemini herkes bilir ve rolüm de bana bu kapıyı araladı. Benim için yeni ve öğretici bir tecrübe oldu, zaten bütün set boyunca heyecanım da gözlerimden okunuyordu. Beni bu role seçtikleri için yapımcımıza ve yönetmenimize minnettarım.

Yemin dizisi yurt içinde olduğu gibi yurtdışında da oldukça fazla izleniyor. Sosyal medyadan nasıl yorumlar geliyor?

Kadroya sonradan katılmama rağmen Yemin dizisi izleyicilerine beni hem benimsedikleri hem de yoğun ilgilerini hissettirdikleri için çok teşekkür ediyorum. Karaktere can verebilmek için kilo vermek gibi fiziksel değişimimden başlayarak Ozan karakterini büyük bir heyecanla işledim. Onu psikolojik ve zihinsel anlama sürecime ne kadar emek verdiğimi en iyi ben ve yakınlarım biliyor, bu yüzden gönlüm rahat. Emek verdiğimi bildiğim sürece, hiçbir kötü yorum beni etkileyemez. Eğer eleştiri yapacaklar ise de setlerde verdiğimiz saatlerce emek ve çaba göz ardı edilmemeli. Gelişecek çok yolum var tabii ve bu yüzden eleştirilere de her zaman açığım. Oyunculuğum için birçok güzel insandan eğitim aldım, bunu yansıttığıma da canı gönülden inanıyorum. Umarım izleyiciler de beğenmeye devam eder.

Sen kendini nasıl bir sosyal medya kullanıcısı olarak tarif edersin?

Sosyal medyayı bir tanıtım alanı olarak görüyorum ve daha çok iş odaklı kullanıyorum.  Tabii ki bu paylaşmak istediğim keyifli anlarım olmadığı anlamına da gelmiyor, işimin gerektirdiği kadar içinde olduğum bir mecraa.

Set haricinde vaktini nasıl değerlendiriyorsun?

Set haricinde boş zamanlarımda at biniyorum, spor yapıyorum, film izliyorum, kitap okuyorum ve bu aralar da yönetmenimizin önerdiği oyunculuk alanındaki tezleri okumaya çalışıyorum.

Oyuncu olma fikri ilk ne zaman aklına geldi? O zamandan bu yana neler değişti hayatında?

İlkokul ve liseyi ailemin yanında Gaziantep’te okudum. İlkokul yıllarımda mutlaka yılsonu gösterilerinde yer alır, sahneye çıkar şiir dinletilerinde görev alırdım. Lise yıllarım da dahil olmak üzere tiyatro oyunlarında mutlaka oynardım. Öğretmenlerim de mutlaka beni desteklerlerdi, hatta liselerarası yarışmalarda ödül almışlığım da var. Lise son sınıftayken ise bulunduğumuz bölgede Karagül dizisi çekilmeye başladı. O dönem ne zaman set arabalarını, kameraları, yönetmen ve ekibi görsem çok heyecanlandırdım. Birkaç bağlantım sayesinde dizide küçük bir rolle dahi olsa 2 bölüm oynama şansı yakaladım ancak aynı zamanda üniversite sınavlarına da hazırlandığım için devam edemedim.

Yine yakın bir dönemde Haldun Dormen’in baş jüriliğini yaptığı tiyatro seçmelerine katıldım ve seçilerek Gaziantep Şehir Tiyatroları’nda yer alma fırsatım oldu. Mete Ayhan’ın yönettiği “Açlıktı Düşmanım” isimli oyunda rol aldım.

Böylelikle eskiden tamamen keyif aldığım için vaktimin büyük kısmını ayırdığım hobim, artık hayatımı geçindirdiğim işim haline gelmiş oldu. İçimde bir heyecan ile başlayan aşık olduğum bu mesleği hayatımda bu noktalara taşıyabildiğim için kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda yolumun buralara evrileceğini hiç tahmin etmezdim.

Hayalinde nasıl bir rol yatıyor?

Şimdiye kadar oynamadığım ve sınırlarımı zorlayacak her rol aslında benim hayalimdeki rol. Ejder için bilindik olandan uzaklaştıkça, karakterimi en iyi şekilde canlandırabilmek için sınırlarımı daha da zorluyorum, daha çok çaba sarf ediyorum ve bu süreçte de kendimi geliştiriyorum aslında. Bu beni için psikolojik ve fizyolojik açıdan zorlasa da çok heyecanlı ve keyifli bir sürece sokuyor çünkü işimi çok seviyorum. Daha spesifik bir örnek vermem gerekirse de şarkı söylemeyi çok severim. Çevremden de aldığım tepkiler neticesinde şarkı söyleyebileceğim bir projede yer almayı çok isterim.

Yakın zamanda gündeminde başka bir proje var mı?

Yemin dizisinin bitiminden sonra yapımcılığını Elif Buket Bakar’ın üstlendiği Sara isimli bir proje var sırada. Teaser çekimini gerçekleştirdik. Buket’le ilk konuştuğumuzda senaryo ve oynayacağım karakter hakkında çok heyecanlandım çünkü alışılmışın dışında bir tarz söz konusuydu. Çok fazla önbilgi vermek istemiyorum ama projeyle ilgili ayrıntıları yakında açıklayacağız. Şimdilik benim için güzel bir deneyim olduğunu ve teaser - demo kurgusu tamamlandıktan sonra sete çıkmak için sabırsızlandığımı söyleyebilirim.

Motivasyonunu nasıl yükseltirsin ya da bizimle paylaşabileceğin bir motton var mı?

Çalışmak benim en büyük motivasyon kaynağım. Çivi çiviyi söker misali, en çok zorlandığım, yorulduğum ve yapamayacağıma dair kuşkuya düştüğüm durumlarda hayalimi gerçekleştirme isteğime ve başarabileceğime olan inancıma tutunarak hep daha çok çalıştım ve bir şekilde başardım. Yorgunluktan eve dönemeyecek hallerde de oldum, hayallerimi gerçekleştirebilmek için fedakarlıklar da yaptım, kendimi sadece işime adayıp dış dünyayla tüm bağlantımı kestiğim, kendimi keşfedebilmek için kendim dışımda kimseyi görmediğim zamanlar da oldu ama bir şekilde en sonunda ayakta durmayı başardım. Düştüğümde de bir şekilde toparlanıp kalktım yerden. Bu yüzden de benim mottom aslında çok çalışmak, pes etmemek ve hayal etmeye devam etmek çünkü bir şeyi hayal ediyorsam onun imkansız olmadığını bilirim ve onu gerçekleştirmek için varımı yoğumu ortaya koyarım. Sonucunda da tebessümle gerçekleştirdiğim hayalimi izlerim.

Saygılarımla...

Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın...

Röportaj: KIVANÇ TERZİOĞLU

Fotoğraf: Ece OĞULTÜRK