İSTANBULLU YAZAR ELÇİN IŞIDAN İLE KİTABI ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİ KONUŞTUK.

O İstanbul doğumlu, İstanbullu. Ailesine, dostlarına, sevdiklerine bağlı mesleği eğitimci olan neşeli, bol kahkaha atmayı seven biri. Samimiyetini, duruşunu sevdiğim en güzel insanlardan. Başarılı yazar Elçin Işıdan dan bahsediyorum. Işıdan ile Önce Vatan Gazetesi okurları için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Yazar Işıdan; Ben ilkokul çağlarımdan beri yazarım. Yazmaya katiyen Özendiren bir şey yok aslında Aslı Hanım. Tamamen içsel gelen duygular. Özenmekten ziyade insanın kendi içinde yaşattığı duyguların birleşimiyle yazmalı. Özendirmek evet belki olabilir ama özendirmek ve buna duyulan heves çabuk geçer bana göre. İçinden gelerek yaptığın her şey, yazmak gibi bana göre daha kıymetlidir. Üzüm Çekirdeği üzerinden konuşursak kitabın tamamı her sayfasın da ki yazılan olaylar tamamıyla hayatta karşılaştığım yaşanılan olaylardan ibaret. Tabi ki bunları yazarken küçük nüans farklılıkları oldu elbet. Fakat insanlar okurken kendilerine örnek almalarını da istediğim için konu bitişleri uyarıcı niteliğin de oldu diyebilirim. Ben kitabımın çoğunu Ege sahillerinde yazdım. Üzüm Çekirdeği benim gözümde İzmir kokar. Alaçatı kokar. Yazarken daha ziyade en özel yerleri tercih ederim. Benim için özel yerler. Cümleler ruhumdan kaleme akar gider.

Canım İzmir’e hürmetle.

İfadelerini kullanan sevgili Elçin Işıdan o güzel yazın yolculuğu bizlere anlattı.

İşte Üzüm Çekirdeği kitabının yazarı Elçin Işıdan ile gerçekleştirdiğimiz sohbet:

Söyleşimize klasik bir soru sizi tanıyarak başlayabiliriz miyiz kimdir Elçin IŞIDAN?

İstanbul doğumlu 38 yaşında yengeç burcu, ailesine, dostlarına, sevdiklerine bağlı mesleği eğitimci olan neşeli, bol kahkaha atmayı seven biri diyebilirim.

 İlk kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

Aslında uzun yıllar içimde var olan bir şey kitap çıkarmak. Ama hani hep deriz ya doğru zaman. Hayatım da attığım her adım için doğru zamanı beklerken kitabımın da doğru zamanı 2017 yılında temelleri atılarak başlandı. Ruhumdan akan her cümleyi yazıya döktüm. Hayata bağladım ve insanlara sundum.

İyi ki…

Yaratıcı yazarlık kursları ile ilgili bir tecrübeniz var mı? Bu kursları faydalı bulur musunuz yazar olmak isteyenler için, yoksa yazmak daha çok yetenek midir size göre?

Evet, böyle bir tecrübeye sahibim. Katıldım. Daha teknik bilgiler edinmek adına. Fakat yazar olmanın en önemli olgusu kesinlikle yetenek. Yetenek diyorum çünkü bu iş gerçekten içten gelmeli. Nasıl ki şarkı söylemeye ya da resim yapmaya yeteneğe ihtiyaç duyuluyorsa yazmak için de yetenek önemli.

 Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Tamamen olayların serüveni, serüven diyorum, çünkü akışa kapılıp da içinde boğulan bunu hayallerin de yaşatan çok okurum var. Ve inanın bu durum beni aşırı besliyor. Olaylardan etkilenip mesela #fikridetoks lara başlayanlar var.

Yazın yolculuğunda ruh dünyası karakteristik mi olmalı?

Değişir. Göreceli bir durum. Yazdığınız kitapla alakalı bence. Karakteristik ruh dünyam olmadan yazılan çok kitaba şahit oldum. Bu duruma karışan yazarlara saygım sonsuz. Belki bende bir gün…

Son zamanlarda çok fazla gözler önünde olan, reklam uğruna, satış uğruna özellikle kitap çıkaran yazarlar var. Başarılıda oluyorlar bu bir gerçek. Bu husus hakkında düşünceleriniz?

Başarılı? Her başlangıç bir bitiştir. Onca emek veren insanların karşısın da bu duruma tepkiliyim açıkçası. Başarılı değiller bana göre. Neye göre başarılı. Bence ben bu konuda susma hakkımı kullanayım. Taşlanmak istemem.

Ben gece yazarım sevgili Elçin Hanım sizin yazma tarzınızdan bahseder misiniz? Mesela nasıl bir ortamda yazmayı tercih ediyor sunuz?

Ben kitabımın çoğunu Ege sahillerinde yazdım. Üzüm Çekirdeği benim gözümde İzmir kokar. Alaçatı kokar. Yazarken daha ziyade en özel yerleri tercih ederim. Benim için özel yerler. Cümleler ruhumdan kaleme akar gider...

Canım İzmir’ime hürmetle

Kitabınızda kendinizden soyutlanmış karakterlerimi yoksa sizi yansıtan karakterlerimi anlatmak daha güzel geliyor? Yani eserlerinizin sizi yansıtması hoşunuza gider mi?

Yansıtıyor. Yansıtsın da. Valla hoşuma gidiyor. Çünkü böylece okuyucuyla daha samimi bir bağ oluşuyor aramızda. Yazıları okudukça beni anlayanlar, beni anladıkça doğruyu bulanlarla çoğalıyor etraf.

 Kitabınızı yazmaya başlarken kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?

Baştan zihnimde oluşur aslında tüm yazılar. Yazdıkça daha da gelişiyor tabi. Hatta yazdıkça çoğalıyor sayfalarımda ki tüm umutlar.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Asla bırakmam.  Bırakamam. Ruhum yazdıkça genişliyor. Sağlığım el verdiği sürece, okurlarım "gitme kal " dediği sürece devam edecek parmaklarım kalem tutmaya.

 Eğitimci bir yazar olarak, edebiyat dünyasında gördüğünüz en bariz sorun nedir? Bu soruna ne gibi bir çözüm önerisi sunulabilir?

Gerekli değerin verilmediğini düşünüyorum. Nice ustaların sessizlik içinde boğulduklarını görüyoruz. Çözüm önerisi sunmak haddime değil onca usta varken.  Ama biraz saygı, biraz değer bence her şeyi çözer.

Gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

Çocuk kitapları serisi ve aynı zaman da Üzüm Çekirdeği tadında kitaplarımın devamı projelerim arasında.  Aynı zaman da eğitimci kimliğimi devreye sokarak okullarda uygulamak istediğim ve şu an üzerin de çalıştığım bir proje var. Bununla ilgili planlarımı uygulamaya koymak istiyorum. Proje tamamlanmadığı için henüz şu an açıklamak istemiyorum. TV programı projem var.  Çocuklarla ilgili uygulamaya koyacağım sürpriz bir projem var. Zaman içerisin de paylaşmak ve projelerde buluşmak ümidiyle.

Yeni bir roman projeniz var mı? Kitap ne zaman çıkıyor ve okuru bu yeni kitapta ne gibi sürprizler bekliyor?

Yeni bir projem evet var. Çocuk Kitapları serisi gündem de. Son rötuşları yapılıyor. İnşallah kısa zaman da kitabımız küçük okurlarıyla buluşacak. Kitapta bir sürprizim evet var. Benim için çok değerli birinin ismi kitabın başkahramanı. Sonrasın da roman tadında kitaplarımın devamı gelecektir.

Kitabınızı yazmaya başlarken olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişti?

Ben yazdıkça gelişen kısımları oldu tabiî ki. Ama çoğunlukla her şey kafamda netti aslında. Net olan konuların üzeri ve içeriği yazdıkça gelişti desem sanırım daha doğru olur.

Kitap yazarken konuları nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi spontane mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız olaylardan etkilenip mi yazıyor sunuz?

Üzüm Çekirdeği üzerinden konuşursak kitabın tamamı her sayfasın da ki yazılan olaylar tamamıyla hayatta karşılaştığım yaşanılan olaylardan ibaret. Tabi ki bunları yazarken küçük nüans farklılıkları oldu elbet. Fakat insanlar okurken kendilerine örnek almalarını da istediğim için konu bitişleri uyarıcı niteliğin de oldu diyebilirim.

Üzüm Çekirdeği ile birlikte güzel bir okur kitlesi yakaladınız. Kitap ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Gerçekten umduğumdan daha fazla insana ulaştı Üzüm Çekirdeği. Bundan dolayı da aşırı mutluyum  Hiçbir şekilde olumsuz dönüş almadım. Kaldı ki alabilirdim de Bunlara çok açığımdır. Ama tam tersi insanların bu güzel tepkileri ve benim duygularımı beslemeleri beni daha da kuvvetlendirdi. Daha da güçlü kıldı. Okudukça kendi hayatlarına yazıları eşleştirdikçe insanlar.. ‘’ Beni eskiye götürdünüz ‘’ dediklerin de, hatta sarılıp ağladıkların da karşılıklı bütün duyguları içtenlikle yaşadıkça ben gerçekten çok mutlu oldum. İşte bundan sebep herkes benim için o kadar kıymetli ki.. Hepsinin tanıdığım tanımadığım herkesin yeri kalbimde çok derin. Var olsunlar.

 Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Sunay Akın. Çok kıymetli benim için

Franz Kafka, Sabahattin Ali, Elif Şafak, Ayşe Kulin, İpek Ongun, Oğuz Atay gibi daha bir çok ismin benim dünyamda yerleri çok başka. Fazla kıymetliler benim için.

Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?

Ben ilkokul çağlarımdan beri yazarım. Özendiren bir şey yok aslında. Tamamen içsel gelen duygular. Özenmekten ziyade insanın kendi içinde yaşattığı duyguların birleşimiyle yazmalı. Özendirmek evet belki olabilir ama özendirmek ve buna duyulan heves çabuk geçer bana göre. İçinden gelerek yaptığın her şey, yazmak gibi bana göre daha kıymetlidir.

 Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?

Yazardım. Çünkü yazdıkça kendimi daha çok seviyorum. Yazdıkça daha çok besleniyorum yazma duygumla.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Asla düşündüğüm bir zaman yok. Olmasın da. Hayat boyu sürecek diye düşünüyorum tabiî ki sağlığım el verdiği sürece.

Türkiye de ki yayın evleri desem?

Göreceli. İşini hakkıyla yapan ve emeğinin karşılığını alamayan çok yayın evi var bence. Bunun yanı sıra yazarına değer vermeyen yayın evleri de varmış. Bazı yazar arkadaşlarımın konuşmalarına şahit olduğum da duyduklarım karşısın da üzülmüyor değilim. Sanki yayın evleri ikiye ayrılmış gibi. Tabi burada yayın evini de belki dinlemek gerek ama sanırım Türkiye şartların da hakikaten bazı şeyler zor. İnsanlar her durum için savaş verirken kırıp dökebiliyor. Birbirini kırmaktan çekinmiyor. Haliyle bu da yapılan işe yansıyor.

Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Zor mu? Yani bence hayatta hiçbir şey zor değildir diye bir genelleme yapabilirim. Yayın evi ve yazar ikilisi açısından düşünürsek geçen süreçlerin zorluğu evet var. Ama bana göre yine aynı şeyi söylüyorum. Bu hayatta hiçbir şey zor değil. İstenildikten sonra, çaba sarf edildikten sonra her şey kolaydır.

 Yaşadığınız coğrafya ile yazın yolculuğunuz ilgisi var mı? Var ise bunlar neler biraz bahsedebilir misiniz?

Zaten bu coğrafyanın içerisin de her şeyi yalayıp, analiz edip uygulamıyor muyuz? Hayatın bir bütünü içerisin de. Dolayısıyla var mı? Sanırım var.

Son zamanlarda birçok sosyal sorumluluk projeleri mevcut yazarlar arasında kimi görsem iyilik meleği bu husus ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Sahiden mi yoksa reklam kokan hareketler mi?

Kahkaha attım şu an gerçekten Aslıcığım.  Herkes iyilik meleği mi? Ne doğru söyledin. Bunu söylediğim için bazı arkadaşlarım belki bana tepki gösterecek ama gerçekten reklam kokan hareketler var içerisin de.. Bunu yapan insanlar önce etrafına faydalı olsunlar. Etrafında ki insanlara karşı iyiliği yapsınlar. Reklam kokan hareketlere gerek yok sanırım. Tabi bunun yanı sıra gerçekten gönülden yapılan tüm iyiliklere saygım sonsuz. Elleri dert görmesin.

Okumayı sevmeyen bir milletiz. Günümüzde gençlerin sosyal mecralarda çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyor sunuz?

Maalesef okumayı sevmeyen bir milletiz gerçekten. Bu üzücü. Özellikle gençler açısından düşündüğüm de üzülüyorum. Yaşadığımız sosyal çevre içerisin de sosyal medya bu kadar popülerken onları bundan uzak tutmak sanırım zor. Örnek alacakları insanlar zaten başta bununla yoğrulmuşlar ve dışarıya verdikleri fotoğraf tam da özendirici boyutta. Ben anne ve babasını kitap okurken gören bir genç görmedim. Ya da özendirilen bir tablo. Sanırım biz yetişkinlere biraz iş düşüyor.

Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?

Baskı mı? Kendi istekleri mi? Bilemedim.  Bana kalırsa yaptığımız işe odaklanalım. Bırakalım bazı şeyler kendiliğinden doğsun, büyüsün. Bırakalım bazı şeyler yazarın kendiyle yaşasın. İçten olmayan ve kendi dışınızda yapılan her şey bir gün balon gibi söner, patlar gider. Emek her zaman diri kalır.

‘Üzüm Çekirdeği’ isimli ilk deneme kitabınız piyasada satışta. Genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz? Meraklılarına isim Neden Üzüm Çekirdeği?

Üzüm Çekirdeği yaşanmışlıkların, yaşanılan olayların örnek alışının bütünlüğü. Her bir sayfasın da anlatılan hikâyeler yaşanmış aslında. Sadece küçük nüanslarla süslenmiş satırlar var  Herkes okudukça kendinden bir şey bulacak dedim. Gerçekten öyle de oldu.. Bu düşündüğümü duydukça, insanlar tarafından anlatıldıkça çok mutlu oldum.

İsim neden Üzüm Çekirdeği? Üzüm salkımının her bir tanesi avucunuzun içerisin de düştükçe hayatınızın hikâyeleri bir tanesini oluşturmakta. Nasıl şekillendireceğinize de siz karar vereceksiniz. Kitabı okuyanlar birli ki, kapak fotoğrafı da tamamıyla bunu anlatır.

Neden şuan rövanşta olan şiir ve roman değil de deneme yazarlığı?

Şiir yazamam. Roman sonra gelecek inşallah. Aslında bana göre deneme değildi Üzüm Çekirdeği. Ama ilk kitabım olduğu için sanırım öyle yazıldı. Yazıldığı gibi de kaldı. Bana göre yaşanılan hiçbir hikâye deneme değildir. Ben hiçbir fuarda ya da imza günlerim de deneme olarak görmediğim için Üzüm Çekirdeğini deneme olarak sunmuyorum.

Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildiniz? Ya da kendinizi ‘yazar’ olarak tanımlıyor musunuz?

Tanımlıyorum. Yani sizce? Ben demedim aslında. Dediler. Dedirttiler. Ben de okurlarıma saygı duyup yazarım ben mertebesine eriştim. Ama daha yolumuz uzun ve ustalardan öğrenilecek çok şey var.

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Yani bu soru için sanırım birkaç kitabımın olması gerek. Üzüm Çekirdeği yetişkinlere hitap eden bir kitap. Şimdi Çocuk kitabım geliyor.  Onun kitlesi haliyle başka.  Dolayısıyla ben herkese hasret. Ben herkese eş .

Son olarak siz gibi genç yazarlara tavsiyeler desem ve gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve hayvana şiddet hususunda neler söylemek istersiniz?

Genç yazar,  İltifat için çok teşekkür ederim.  Yazarlara ve yazar olmak isteyen tüm gençlere en önemli tavsiyem bol bol okusunlar. Ufuklarını çok genişletsinler. Ben oldum demeden durmadan emek vererek yollarına devam etsinler. Yazmaktan asla çekinmesinler. Muhakkak ki ulaşacakları birileri olacaktır.

Çocuk istismarı, kadın şiddeti, hayvan cinayeti… Bunlara sebep olanları, bunlara izin verenleri ve bu duygularla beslenen herkesi Allaha havale ediyorum ben. Beynim, aklım, ruhum, bedenim asla böyle insanları kabul etmeyecek. Ve böyle insanlarla aynı atmosferi solduğum için de kendimden utanıyorum.  Konuşacak çok şey var. Belki bir gün bir platform da doya doya haykıra haykıra konuşuruz bunları.

 Sevgili Elçin Hanım teşekkür ediyor um bu güzel yazın yolculuğunda başarılarınızın devamını diliyorum. Kaleminiz her daim kavi olsun.

Bu sohbet için Aslıcığım sana çok teşekkür ederim. Harika dakikalar geçirmeme sebep olduğun için varol.

Okurlarıma ve sevdiğim herkese. Sonsuz teşekkürler. Sizler var oldukça, sevginiz bende yaşadıkça birliğimiz bozulmadıkça bizler BİZ olacağız.

HÜRMETLE…