OĞUZ ÇETİNOĞLU, M. KEMAL SALLI

(İKİNCİ BÖLÜM)

Oğuz Çetinoğlu: Kemal Bey, sık sık Kazakistan’a gidip geliyor. Oradaki durumu mutlaka biliyordur. Kendisi sormayı düşünüyordur. Fakat dostum beni hoşgörsün… sabredemedim… Kazakistan’daki alfabe ile alakalı değişiklikten bahseder misiniz?

Dr. Elçin İbrahimli: Kazakistan'da Latin alfabesinin kabulüyle ilgili somut adımlar atılmaktadır. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 27 Ekim 2017 târihinde Latin alfabesine geçilmesi için devletin hazırlıklar yapması için karar vermiştir.

Alfabe değişimi hakkında bu kararı Nazarbayev Egemen Kazakistan gazetesinde yazdığı makalesinde beyan etmiştir. Cumhurbaşkanı, 2017 yılının sonuna kadar Kazak dilinin Latin alfabesiyle yazılması için bir standart belirlenmesini beklediğini yazmıştır. 

Milletlerarası Türk Akademisi'nin bilgilerine göre, 34 harften oluşan alfabe-proje Azerbaycan'da ve Türkiye'de ortak kullanılan alfabe esasında hazırlanacak ve kabul edildiği takdirde ilk aşamada kısıtlı düzeyde kullanılsa da belirli bir süreçte bütün Türk dilli ülkelerin kullanması için tavsiye edilecektir.

Sallı: Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Kazakistan’da kabule şâyan görülen alfabenin, Türk dünyası için hiçbir fayda getirmeyeceğini, aksine çok mahzurlu olacağını yazmıştı. 

Dr. İbrahimli: Özellikle belirtmek isterim ki Kazakistan'da 2025 yılına kadar Latin alfabesine geçmekle ilgili hazırlıklar devam etmektedir. 

Ancak şu anda alfabe üzerinde çalışan kurumların hazırladıkları alfabe projesi yukarıda belirttiklerimizin tam aksinedir. Şu anda kabul edilen Kazak Latin alfabesi, diğer Türklerin günümüzde kullandıkları alfabelerden çok farklıdır. Özellikle bir meseleyi belirtmek isterim. 18-20 Kasım 1991 târihlerinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen ‘Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu’nda bütün Türklerin kullanacağı ortak alfabenin projesi hazırlanmıştır.  Sempozyumda Türk dünyasının o dönemdeki en büyük dilci âlimleri (Sempozyuma katılanlardan bugün de yaşayanlar var: Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Ahmet BicanErcilasun, Prof. Dr. Firudin Celilov ve diğerleri…uzun tartışmalardan sonra bütün Türklerin kullanabileceği 34 harften oluşan ortak bir alfabe projesini kabul etmişlerdir. O alfabeyi bir tek Azerbaycan -iki harf hariç 32 harfi- kabul etti, diğer Türk devletleri kabul etmediler. Bugün Kazakistan'ın elinde Türk dünyasının da ortak kullanabileceği bir alfabeyi kabul etme şansı ve imkânı vardır. Bizim şahsî düşüncemize göre Kazakistan bu konuda dikkatli hareket etmelidir. Özellikle Türk dünyasının konuyla ilgili dilcilerinin (Ahmet Bican Ercilasun, Firudun Celilov, Mustafa Argunşah, Ahmet Buran vd.) şu anda Kazakistan'da kabul edilen alfabeye kesin ve detaylı İlmî itiraz ve esaslı delilleri varken bence Kazakistan bu konuda çok dikkatli hareket etmelidir. Çünkü Türk dünyasının 20 yüzyılda üç defa alfabe değiştirmesinin hiç de sonraki aşamalarda faydalı olmadığını açık şekilde gördük.

Çetinoğlu: 2018 yılında Marmara Üniversitesi’nde yapılan sempozyumda, Kazakistan temsilcisinin de imzaladığı ‘Sonuç Bildirgesi’nde ‘tavsiye’ mâhiyetinde ifâdeler var. Bana öyle geliyor ki, bu maddeler, Kazakistan için yazılmıştır. İnşallah dikkate alınır.   

Dr. İbrahimli: Kazakistan, artık Türk dünyasının önder devletlerinden biridir; ister politik, ekonomik ister medenî, ilmî açıdan günümüzde tüm Türk devletleri ile en üst düzeyde ilişkiler kurmaktadır. Kazakistan, kabul edeceği alfabedeki unsurları göz önünde bulundurup daha kolay yazılabilen ve diğer ülkelerde de kullanılan bir alfabe kabul ederse, düşüncemize göre, bu gelecekte de Türk dünyası için çok faydalı olacaktır.

Sallı: Muhterem hocam, kardeş ülkelerin ortak bir alfabe ve ortak bir târih oluşturma gayretleri, bütün iyiniyetli çabalara rağmen, bir sonuca ulaşamadı. Şimdi her kardeş ülke kendi alfabesini oluşturmaya çalışıyor. Bir gün bütün kardeş ülkelerin ortak bir alfabe kullanmaları, okullarında ortak târih kitapları okutmaları konusunda düşünceleriniz nedir?

Dr. İbrahimli: Türk dünyasında alfabe tartışmaları Azerbaycanlı aydın Mirze Fetali Ahundov tarafından 19. yüzyılın ortalarından başlamış. O dönemde maksat alfabeyi reform etmek veya karışık Arap alfabesini değiştirmekti. Alfabe konusu o kadar tartışmalı konudur ki… Kısaca özetleyelim. Ahundov’la başlayan alfabe meseleleri günümüzde de devam ediyor. 1926 senesinde Bakü’de düzenlenen Birinci Türkoloji Kurultayı’nda da en çok tartışılan konu oldu. Parantez açıp bir konuya değinmek istiyorum. Alfabeden doktora tezi yazan, onu araştıran biri olarak diyebilirim ki, târihte hiçbir toplum Türkler kadar alfabe değiştirmemiş, farklı alfabe kullanmamışlar (yazılı belgelerde 20’den çok alfabe kullandığımız belirtiliyor). Daha çok Göktürk, Arap, Kiril, Latin alfabelerini kullanmışız. Belirttiğim gibi günümüzde de tartışmalar devam ediyor. Bugün için en uygunu bir birimizin alfabesine yakın bir alfabe kabulüdür (Latin kaynaklı). Ama gönül ister ki 34 harften oluşan Ortak Türk alfabesini kabul etmeleri. Okuyup anlamamak bir kenara kalsın hiç olmazsa bir birimizin yazılı edebiyatını, târihini okuyalım. Bugün Türkiye ve Azerbaycan birbirini her kademede okuyor, anlamamak zorluğu olabilir, tabiîdir. Ancak okuyor. Çünkü alfabeleri bir iki karekterden başka aynıdır.

Çetinoğlu: Efendim, şahsım ve Kemal Bey kardeşim adına çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok faydalı bir mülâkat oldu. Daha kolay hatırlanması ve hâfızalara yerleşmesi için bir özet lütfeder misiniz?

Dr. İbrahimli: Türk dünyasında günümüzde de en büyük problem olan alfabeyle ilgili neler yapılabilir, hangi önlem ve öneriler olabilir, kısaca bunları belirtmek istiyorum:

Sallı: Lütfedersiniz Efendim

Dr. İbrahimli: İlk olarak, Latin alfabesini sık kullanmayan veya Kiril alfabesiyle eş zamanlı kullanan ülkelerde (Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’da kesin olarak Latin alfabesine geçilmesi lazım.

Yapılması gereken en önemli işlerden biri de bütün Türk devletlerinin, ortak alfabe çalışmalarına bir an evvel başlamalıdır.

Oluşturulacak ortak Latin alfabesinde Türk lehçelerindeki ortak sesler için ortak harfler kullanılmalıdır. Bu alfabe, mümkün olduğu kadar pratik ve kolay olmalıdır. Ortak alfabenin bütün Türk halklarına öğretilmesi ve bu alfabenin kullanılması için dilcilere de önemli görevler düşmektedir. Türk dünyası ortak edebiyatının kaynak eserleri olan destanlar, masallar, ninniler, atasözleri her cumhuriyette yayımlanmalıdır.  Bu edebî eserlerin bütün Türk dünyasının ortak ürünleri olduğu bilinci yaygınlaştırılmalıdır.

Bu alfabede bütün Türk dilli cumhuriyet ve toplulukları için gerekli işâretlerin tamamı belirtilmelidir.

Ortak alfabeyle ilgili araştırmalar, çalışmalar yapmak üzere Türk cumhuriyetlerindeki dil enstitülerinin, dil kurumlarının desteğiyle milletlerarası araştırma enstitüsü kurulmalıdır. Bu enstitüde Türk dünyası ortak iletişim dili oluşturulmalı; ortak alfabe, ortak imla, ortak söz varlığı, ortak terimler üzerine çalışmalar öncelikli olarak yürütülmelidir.

Yeni oluşturulacak ortak alfabenin ve gelecekte oluşturulacak ortak iletişim dilinin (ortak Türkçe) siyâsî dairelerde büyük oranda kullanılması gerekliliği göz önünde tutularak konunun Türk dilli devletlerin hükümetleri düzeyinde ortaya atılması net sonuçların elde edilmesine sebep olacaktır.

Türk asıllı milletler arasında ortak alfabenin oluşturulması için sürekli dil kurultayları, sempozyumları düzenlenmeli, her yıl bir Türk cumhuriyetinde yapılmalıdır. Kurultaylarda ortak alfabenin oluşturulması şartları bütün incelikleri ile ele alınmalı, gelişmeler izlenmeli, problemler çözümlenmelidir. Bu kurultaylarda zaman içerisinde ortaya çıkabilecek durumlarla ilgili ortak çözüm yolları, devlete bağlı kuruluşlara teklif şeklinde gönderilmeli ve her ülkede yürürlüğe konulmalıdır.

Belirtmeye çalıştığım bu konuların çözümü hemen hemen hepsi alfabeye bağlıdır. Bugün Türk dünyasının dilde birliğinin temel anahtarı, alfabedir. Alfabede birlik sağlanamazsa asla ortak konuşma (iletişim) dili de ortaya çıkmaz. Yapılacak bu çalışmalarla ortak iletişim dilinin oluşturulması alfabe birliğinin ve söz varlığının etkisi ile sağlanacak ve ortak iletişim dilinin temelini oluşturacaktır. 

Sallı: Ben de çok teşekkür ediyorum. Size ve sizin gibi, Türk dünyasının geleceğimi sağlam temeller üzerinde inşa etmeye çalışan Azerbaycan ziyalılarına saygılar sunuyor, hoş bahtlık diliyorum. 

Dr. ELÇİN İBRAHİMLİ:

15 Mart 1985 tarihinde Azerbaycan Cmhuriyeti Naxçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Nehrem’de doğdu. 

2002-2006 Bakü Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, 2006-2010’de Kafkas Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. 

Elçin İbrahim Türkolojinin çağdaş meseleleri, karşılaştırılmalı dilbilimi, Türk lehçeleri, ortak Türkçe, Ortak İmla gibi konularda 112 ilmî makalesi yayınlanmış, 4 kitabı, 1 ders programı, çeşitli konularda 6 eserin tercümesini yapmıştır. Birçok milletlerarası ilmî kongre ve sempozyuma katıldı. İlmî makaleleri  Türkiye, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Polonya, Kazakistan, Özbekistan, Tataristan, Arnavutluk, Romonya. Kırgızistan, Moğolistanda yayınlandı.

2013-2017 yıllarında Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi Nesimi Dilbilimi Enstütüsü Türk Dilleri bölümüde araştırma görevlisi olmuş, 2017’de “Türklerde ortak imla ve ortak alfabe problemleri” konulu doktora tezini savunmuş 2018’de Dr. unvanı almıştır.

2016 Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi Yüksek Kurumunun yayın organı olan Milletlerarası Türkologiya Dergisinin yazı işleri müdürü görevine tâyin edildi. 2018 yılında Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi Nesimi Dilbilimi Enstütüsü Türk Dilleri bölümü müdürlüğüne tâyin edildi. 

Türkoloji araştırmaları sebebiyle, Elçin İbrahim’e 2016 yılında “Hoca Ahmet Yasevi Türk Dünyası Hizmet madalyası, ilmî araştırmalarından dolayı Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi tarafından 2016 yılı “Yılın genç ilim adamı” madalyası, 2018 yılında türkoloji alanındaki araştırmaları için, Kazan Fderal Üniversitesi tarafından “Lev Tolstoy” madalyası, 2019 senesinde Almanyada faaliyet gösteren Türklerin Dünyası Milletlerarası Enstütüsü tarafından “Türk dünyasına hizmet” madalyası verilmiştir. 

E. İbrahim Türkiye Türkçesinden-Azerbaycan Türkçesine, Azerbaycan Türkçesinden-Türkiye Türkçesine tercümeler yapıyor. 2019 senesinde Azerbaycan Cumhuriyeti Bakanlar Kuruluna bağlı Tercüme Merkezinin lisanslı tercümanıdır.

İyi derecede Türkçe, İngilizce orta derece Rusça biliyor.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Yayınlanmış Eserleri: Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Dil Meseleleri (Azərbaycan Xalq Cümhuriyyəti: Dil Məsələləri) (Bakü, 2018), Türk Halklarının Ortak Alfabe, İmla ve Konuşma Dili (Türk xalqlarının ortaq əlifba, imla və ünsiyyət dili) (Bakü, 2018), Azerbaycan Kahramanlık Salnamesinde Nehremli Şehitler (Azərbaycan qəhrəmanlıq salnaməsində nehrəmli şəhidlər) (Bakü, 2019), Şeyxülislam Yehya Efendi Divanının Söz Varlığı (İstanbul, 2019), 

Tercümeleri: Dimitri Glukovski. Metro 2033, (2013), Ahmet Haldun Terzioğlu. Tomris Han, (2016), Mustafa Yörü. İshak Kuşu, (2016), Aynur Tutkun. Hayatta İhmal Edilmeyecekler-Aile ve Çocuk, (2016), Baheddin Ögel. Türk Mifolojisi 2 Cilt, (2017), Namık Kemal Zeybek. Türk İnancı – Tanrı, (2018), Aleksandr Düma. Siyah Lale, (2019)

ALFABEYE STALİN'DEN DAHA BÜYÜK KÖTÜLÜK…

Prof. Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN

Kazakistan'ın Latin alfabesine geçmesi haberini sevinçle karşıladık. Bunu hem bir medeniyet projesi, hem de Türk dünyası alfabelerinin birbirlerine yaklaştırılması adımı olarak değerlendirdik. Zaten akıllarına, bilgilerine, açık düşünceli olmalarına güvendiğimiz Kazak aydınlarının, Kazak politikacılarının ve Kazakistan'ın başkanı Nazarbayev'in böyle bir adımı mutlaka atacaklarını da düşünüyorduk.

Fakat gündeme gelen yeni alfabe tasarısı bizi hayal kırıklığına uğrattı. Bu tasarıyla ilgili haberin doğru olmadığına inanmak istiyorum. Yine de gündemdeki tasarıyla ilgili düşüncelerimi açıklamaya çalışacağım.

Kazakistan Parlamentosu'na sunulduğu belirtilen yeni alfabe 25 harfli olacakmış ve içinde gh, sh, ch, zh, ae, oe, ue gibi harfler varmış. Yani bu harfler, Türkiye'deki alfabe ile karşılaştırırsak sırasıyla ğ, ş, ç, j, (açık) e, ö, ü harflerinin karşılığı olacakmış. 

Bir başka ifadeyle tek ses için iki harf kullanılacakmış. Bunun sebebi de noktalı ve çengelli harfler istenmemesi imiş. Noktalı ve çengelli harfler teknolojiye uygun değilmiş.

Görüşlerimizi madde madde sıralayalım:

1-Latin harflerine geçmenin bir sebebi medenî dünyaya adım atmak ise bir sebebi de akraba olan Türk halklarının alfabelerini yaklaştırmaktır. Stalin 1937-1940 yılları arasında bütün Türk halklarını Kiril alfabesine geçirtti. Stalin'in amacı Türk halklarını birbirlerinden uzaklaştırmak idi. Bu sebeple alfabelerine de çok ayrılıklar koydurdu. Aynı ses, Türk halklarında farklı farklı harflerle gösterildi. Yeni Kiril alfabeleri, Stalin'in ayır buyur politikasının sonucu idi. Şimdi Kazakistan; Türkiye'den, Azerbaycan'dan, Türkmenistan'dan tamamen farklı bir alfabe kabul ederse bu, Türk halklarına Stalin'den daha büyük kötülük olur.

2-Noktalı ve çengelli harflerin teknolojiye uygun olmadığı doğru değildir. Bu fikir, teknolojik gelişmelerin gerisinde kalanların fikridir. Bugünkü teknoloji, noktalı, çengelli, çizgili… her türlü harfi çok kolay üretebilen bir teknolojidir.

3-Çağdaş medeniyetin temsilcileri oldukları düşünülen Batı ülkelerinin alfabelerinde de noktalı ve çengelli harfler vardır. İngilizcenin küçük harfleri arasında i, j; Fransızcada i, j, ç, é, è, ê; Almancada i, j, ä, ö, ü; Polonya alfabesinde ą, ć, ę, i, j, ł, ń, ó, ś, ź, ż harfleri bulunmaktadır. 

4-İngiliz, Fransız, Alman alfabelerinde tek sesin iki veya üç harfle gösterilmesine çok rastlanır. Bunun sebebi, bu alfabelerin çağdaş olması değil, tam tersine tarihî alfabeler olmasıdır. Yüzyıllarca önce kullanılmaya başlanan bu alfabelerde iki veya üç harf, o dillerde yüzyıllarca önceki telaffuzu gösterir. Mesela bugün Fransızlar mösyö dedikleri hâlde mon sieur yazarlar. Çünkü yüzyıllarca önce öyle söylüyorlardı ve bu da ‘benim efendim’ anlamına gelmekteydi. Târihî alfabelerin özelliği, söyleyiş değiştiği hâlde yazılışın değişmemesidir.

5-Çağdaş bir alfabe yapılırken, Batı ülkelerinin yüzyıllarca önce kullanmaya başladığı târihî (ve bugün için artık ilkel) olan alfabelerin örnek alınması mantıksızdır. Çağdaş bir alfabede her ses için ayrı bir harf olması çok daha mantıklı ve kullanılışlıdır.

6-Kazaklar da çağdaş bir alfabe yaptıklarına göre ‘tek sese tek harf’ prensibini benimsemelidirler. Bu prensibe göre iki sesli oldukları hâlde bugünkü Kazak Kiril alfabesinde tek harfle gösterilen И ve y harflerine gerek yoktur. Bunlar iki sesli diftonglar olduğu için yeni Latin harfli yazıda iy / ıy / y ve uw / üw / w olarak gösterilmelidir.  

7-Tek sese tek harf prensibi yanında diğer Türk halklarına yaklaşmak da önemli bir prensip olmalıdır. Bunun için Türkiye ve Azerbaycan'daki seslerle aynı olan Kazakça sesler için bu alfabelerdeki harflerin aynısı kabul edilmelidir: ç, ğ, i, j, ö, ş, ü. Kazakçada olup da Türkiye'de olmayan sesler için Azerbaycan ve Türkmenistan'ın yeni alfabelerinde bulunan q, ñ harfleri; onlarda da olmayan çift dudak v'si için w harfi kabul edilebilir. Açık e için ya Azerbaycan'ın kabul ettiği ә, ya da Alman alfabesindeki ӓ kabul edilmelidir.

     Gündemde olan 25 harfli tasarı haberinin yanlış olduğunu ümit ediyor; Kazakistan'daki bu önemli reformda aklıselimin galip geleceğine inanıyorum.