Dr. Çağrı Akça: Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide acil tıp vardır

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Acil Tıp Asistanı Dr. Çağrı Akça ile Acil Tıp branşına ve acil serviste karşılaşılan vakalara dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Çağrı Akça kimdir?

1992 yılında Isparta’da doğdum. Manisa Turgutluluyum. Liseyi Uşak Fen Lisesi’nde okudum. Ardından Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra Uşak Banaz Devlet Hastanesi’nde 3 sene boyunca acil servis doktoru olarak görev yaptım. Şu an Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Acil Tıp Asistanı olarak uzmanlık eğitimi alıyorum.

Tıpta uzmanlık alanı olarak Acil Tıp branşını seçme nedeniniz nedir?

Acil Tıp branşını seçmemde birçok neden var aslında. Bunlardan en önemlisi mesleki tatmin. Bana göre yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide acil tıp vardır. Mesela çok kötü durumda bir hasta geliyor ve sizin ona yaptığınız bir müdahaleyle yaşama tutunuyor. Bunu acil serviste pratisyen hekimlik yaptığım zamanlarda kalbi ve solunumu durmuş, 112 ile getirilen bir hastanın yapılan CPR sonrası hayata dönmesinden bir hafta sonra kızlarını alıp yanıma geldiği zaman daha iyi hissetmiştim. Dediği lafı hiç unutmam: “Babanız, bu ağabey sayesinde hayatta. Ben sizi öpüp, koklayıp, sarılabiliyorsam onun sayesinde.” O anki mutluluğu ve “İyi ki bu mesleği yapıyorum.” dedirten hazzı tarif edemem. Diğer neden ise acil tıp uzmanlarının nöbet sistemiyle çalışıyor olması. Ben; gezmeyi, keşfetmeyi, ailesi ve dostlarıyla vakit geçirmeyi seven bir insanım. Acil tıp, bunu mümkün kılıyor.

Acil Tıp Asistanı kime denir?

Hâlâ “Ne uzmanı olacaksın?” sorusuna “Acil Tıp Uzmanı” dememiz üzerine “Tamam da uzmanlık düşünmüyor musun?” şeklindeki sorular bizi üzse de Acil Tıp Asistanı, 6 senelik tıp fakültesi eğitimini tamamlayıp tıpta uzmanlık sınavına giren ve Acil Tıp branşını kazanan kişiye denir. 4 senelik asistanlık eğitiminden sonra Acil Tıp Uzmanı unvanı alıyoruz.

Hastalarınızın tedavisinde neleri öncelersiniz?

Hastalanmamış hekim, iyi bir hekim olamaz. Öncelikle empati… Hasta geldiğinde şikâyetlerini dikkatle dinledikten sonra ona hastalığının durumu hakkında düşündüğüm ön tanı/tanılardan ve buna göre uygulayacağım tedaviden bahsediyorum. Bu, bazen tıbbi tedavi; bazen psikolojik tedavi olabiliyor. Güler yüzle “Nasılsınız? Geçmiş olsun.” sözleriyle bile tedavi olan hastam oldu. Hastaya bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir değerlendirme yaparsanız doğru tedaviyi buluyorsunuz zaten.

Acil serviste sıklıkla karşılaşılan vakalar nelerdir?

Acil servis hastanenin vitrini gibidir. Dahili ve cerrahi branş hastalarının hepsini acilde görebilirsiniz. Ülkemizde acilin tam olarak doğru algılanmamasına bağlı olarak acile başvuran hastaların %50-60’ını yeşil alan, %20-30’luk kısmını sarı alan, %10’luk kısmını da kırmızı alan hastaları oluşturuyor. Yeşil alan hastalarının gribal enfeksiyon, idrar yolu enfeksiyonu, kas ve eklem rahatsızlıkları gibi şikâyetleri vardır. Kırmızı alan hastaları ise kardiak hastalıklar, serebrovasküler hastalıklar, solunum sıkıntıları, trafik kazaları, yüksekten düşme, zehirlenme, bıçaklanma/kurşunlanma gibi hayati tehlike barındıran hastalıklarla acile başvurmakta.

Sıklıkla karşılaşılan vakalardan biri olan kalp krizinden bahseder misiniz? Kalp krizi, nasıl meydana gelir?

Kalp damarlarındaki plakların aniden yırtılması ve üzerine pıhtı oluşturması ile kalp damarı aniden tıkanabilir. Sonuçta kalp kası oksijensiz kalır. Oksijensiz kalan kalp kası hücreleri, bir süre sonra ölmeye başlar. Bu sürece kalp krizi (myokard infarktüs) adı verilir.

Kalp krizi riskini artıran iki önemli faktör vardır: Birincisi değiştirilemeyen risk faktörleri. Erkek olmak, genetik faktörler ve yaş bu gruba giriyor. Ailesinde erken yaşta kalp krizi geçirmiş olanlar ve erkekler, kalp krizi için büyük risk altında.

İkinci risk faktörleri ise değiştirilebilen risk faktörleri. Bu risk faktörlerini azaltmak kişinin çabalarına bağlıdır. Bu faktörler; kan yağlarının yüksek olması, sigara, hipertansiyon, diyabet ve obezite olarak sıralanabilir.

Kalp krizi belirtileri nelerdir?

Çoğu kalp krizi, göğüs kafesinin ortasında hissedilen ağrıya neden olur. Şikâyet, genelde birkaç dakika sürer. Baskı, sıkışma, ağırlık, ağrı olarak hissedilebilir.

Bir veya iki kolda, sırtta, omuzlarda, boyunda, çenede ve midenin üst kısmında hissedilen ağrı ile de ortaya çıkabilmektedir.

Ani ve soğuk ter basması, nefes darlığı, ani baş dönmesi, bulantı, kusma, sebepsiz ortaya çıkan yorgunluk atakları gibi çeşitli semptomlar da kalp krizinin belirtileri arasındadır.

Kalp krizi, bilinenin aksine her zaman ani ve şiddetli göğüs ağrısıyla ortaya çıkmaz. Hatta bazı insanlar (özellikle şeker hastaları) hiçbir şikâyet olmadan kalp krizi geçirebilir. 

Kalp krizi geçiren hastaya nasıl bir tedavi uygulanır?

Kalp krizi tanısı kesinleştirildikten sonra erken müdahale, çok önemli. Erken müdahale, hem hayati riskin azaltılmasını hem de kalp kasının zarar görmeden kurtulabilmesini sağlayabiliyor. Bu amaçla uygulanabilecek iki çeşit tedavi var: Birincisi, pıhtı eritici ilaçlar (trombolitik tedavi.) Bu ilaç tedavisi, kalp krizindeki ilk 6 saat için etkilidir. Tanı konar konmaz uygulanmalıdır. Bu ilaçların ciddi kanama yapıcı yan etkileri olduğundan koroner anjiografi imkânı olmayan bölgelerde tercih edilmektedir.

 İkincisi ise perkutan koroner (koroner anjiografi ve anjioplasti) girişimdir. Bu tedavi yöntemi ise tıkanmış veya daralmış damarları açmaya yarayan, cerrahi olmayan bir yöntemdir. Kol veya kasık damarının içinden ince, plastik, ucunda balon bulunan bir tüpün (kateter) damar içinde ilerletildiği ve darlık seviyesine gelindiğinde balonun şişirilerek damardaki plak ve pıhtının damar duvarına yapıştırılması suretiyle tıkalı olan damarın açıldığı bir yöntemdir. Bu müdahale sonunda kan damarındaki kan akımı sağlanmaktadır. İşlem sırasında darlık yerinin yıllar boyunca açık kalmasını sağlayan, ‘stent’ adı verilen kafes benzeri yapılar yerleştirilmektedir.

Diğer tedavileri ise ilaçlar ve hayat tarzı değişiklikleri oluşturmaktadır.

İyi bir hekim mesleğini nasıl icra etmelidir? Meslektaşlarınıza ve hekim adaylarına hangi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Öncelikle yaptığımız iş, yoğun tempoya sahip. Bu da özellikle acil servis çalışanlarını daha derinden etkileyen bir durum. İşimizi iyi yapabilmemiz, konsantre şekilde hayatımıza devam edebilmemiz ve hayat enerjimizin yükselmesi adına sosyal yönlerimizi güçlendirmek gerek. Seçenekler; kişinin yetilerine, zevklerine ve elindeki imkâna bağlı olarak değişebiliyor. Sosyal yönünüz güçlü olursa hastalarla iletişim açısından problem yaşamazsınız ve meslek hayatınıza olumlu yansımasını hissedersiniz. Bilgi olmadan olmuyor tabii ki. Eğitim hayatınız boyunca mutlaka kendinizi geliştirmelisiniz ve gerekli donanımlara sahip olmalısınız ki yaptığınız ilk yardım, hastanın son yardımı olmasın.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle bu keyifli sohbet için size teşekkür ederim. Umarım, acili kısaca anlatabilmişimdir. Şu an pandemi sürecindeyiz ve son zamanlarda yoğunluğumuz arttı. Sağlık çalışanlarının bu süreçte büyük özveriyle çalıştıklarını bilmelerini istiyorum ve onlardan bize yardımcı olmalarını istiyorum. Sokaklarda maskesi olmayan ve sosyal mesafeye uymayan insanları gördükçe bizim motivasyonumuz düşüyor. Bu yüzden hekim önerilerine uymalarını temenni ediyorum. Ayrıca bana sağlık ile alakalı her soruyu instagram üzerinden (dr.cagriakca) sorabilirler. Sağlıklı günler diliyorum.