Büyük, küçük demeden herkesin beğeniyle izlediği Doru’nun 3. serisi “Doru Macera Adası” vizyona girdiği günden bu yana büyük ilgi görüyor.

TRT ortak yapımı “Doru Macera Adası

Minik seyirci, Doru’nun 3. filmi ‘Doru Macera Adası’nı izlemeye hazır mısın? Daha önceki serilerde de aile, arkadaşlık, dürüstlük, sevgi ve yardımlaşma gibi birçok konunun altını çizen film 30 Ağustos’ta vizyona girdi. 'Doru Macera Adası' vizyona girdiği günden bu yana büyük ilgi görüyor. Filmin 3. serisinde Doru, Karatay ve arkadaşları ödüllü bir yarışmaya katılıyor. Peki, bu yarışma esnasında hırslarına yenik düşüp arkadaşlıklarını tehlikeye atacaklar mı? Birbirlerini gerçekten bu zamana kadar iyi tanıyabildiler mi? Bende merak ettim doğrusu. Sizde merak ediyorum diyorsanız bu filmi kaçırmayın derim…

Senaryosunu Ali Salman’ın kaleme aldığı, Arkın Aktaç’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin yapımcılığını Anibera üstleniyor. Filmin müziklerini ise Güneş Özgeç hazırladı. Peki, bu filmde bizleri neler bekliyor? Türkiye’de animasyon filmlerinin geldiği nokta neresi? Tüm merak edilenleri filmin yönetmeni Arkın Aktaç, senaristi Ali Salman ve eğlenceli müziklerin mimarı Güneş Özgeç’e sorduk.

Doru Macera Adası Filmi’nde izleyenleri bol eğlence bekliyor

Filmin senaristi Ali Salman," İzleyicileri bol bol eğlence bekliyor. Bizim bu filmi yapma amacımızda insanları eğlendirmek." diye konuştu. 

Bu filmde yer alan her karakter, karşısına çıkan problemleri, kendi öne çıkan özelliğiyle çözmeye çalışıyor diyerek sözlerine devam eden Salman, "Hayvanların bu özelliklerini kullanarak olabildiğince eğlenceli bir yarışma yapmaya çalıştık. Bu tip oyunları oynarken kendimizi bazen kaptırıyoruz ve hayat sadece ondan ibaretmiş gibi davranıyoruz. Bizim ülkemizde bunun en büyük örneği de futbol. Filmin sonunda bunun bir oyun olduğunu özellikle vurguladık." dedi.

Animasyon filmlerinde duyguyu yansıtmak daha kolay”

Salman,” Dünyada animasyonlar çok daha eğlenceli olmaya başladı. Dönüp dönüp defalarca seyrettiğim animasyon filmleri var. Arkadaşlık, sevgi, korku ve birliktelik gibi duyguları bu tür filmlerde yansıtmak daha kolay oluyor.” diye görüşlerini belirtti.

Senaryo yazmak zor ama eğlenceli”

Senaryo yazmanın zorluğuna değinen Salman,” Senaryo yazmak zor ama aynı zamanda çok eğlenceli oluyor. Animasyon filmlerini yazmak biraz daha zor oluyor. Çünkü genellikle hedef kitlemiz çocuklar olduğu için pedagoglarla birlikte çalışıyoruz. Sürekli olarak çocuklara uygun olup olmadığını denetlemek zorundayız. İlk zamanlarda bu durum beni biraz zorladı ama zamanla el alışkanlığı ve biraz daha çocuk mantığıyla düşünebilme yeteneğine sahip oldum.” dedi. 

İyi ve kötünün ayrımını kalın çizgilerle göstermiyoruz

Son olarak Salman, "Gerçek hayatta karşılaşabileceğimiz bütün karakterleri bu filmde yansıtmaya çalışıyoruz. Ama iyi ile kötünün ayrımını çok kalın çizgilerle göstermiyoruz. Karakterlerin komik ve kötü hallerini karikatürüze edilmiş şekliyle izleyicilere yansıtıyoruz." diyerek sözlerini noktaladı.

Filmin hazırlık süreci yaklaşık 8-9 ay sürdü”

Hazırlık sürecinin yaklaşık 8-9 ayda tamamlandığını söyleyen yönetmen Arkın Aktaç, “İlk önce senaryoyu yazarak daha sonra tasarımlarımızı, yeni mekan ve karakterimizi belirleyerek bu filme başladık. Bir sonraki evre de tasarımlarımızı 3 boyutlu hale getirerek hareketlendirdik. Daha sonraki aşamada ise hepsini bir araya getirip, efekt ekledik. Müzik ve seslendirmeleri yaparak filmi noktaladık. Tabii ki seslendirmenlerin de burada payı oldukça büyük. Çünkü karakterlerimize can veriyor, çocuklarımızın onları sevmelerini sağlıyorlar." diye konuştu.

Animasyon filmleri sürekli yükselişe geçiyor”

Türkiye'de animasyonun sürekli geliştiğine vurgu yapan Aktaç, “Basamakları sağlam adımlarla çıkıyoruz. Gişe rakamları, animasyon filmlerine gösterilen ilgi de ortada. Bizim dünyayla aynı seviyeye gelmemiz biraz vakit alacak ama o yolda doğru adımlarla ilerliyoruz. O yüzden biz işimizi doğru yaptığımız sürece hak ettiğimiz değer veriliyor. Türkiye, dünyaya göre bence orta seviyenin üstünde bir yerde ve gittikçe daha yükselişe geçiyor. Bu durum biraz da bütçe ve zamanla alakalı. Bizde o bütçe ve zamana sahip olsaydık aynı kalitede işler çıkarabilirdik. Tüm olanaklara rağmen Türk yapımlar bazen yabancı yapımların önüne geçiyor.” ifadelerini kullandı.

Gerçek dünyadan biraz olsun uzaklaşıyoruz”

Son olarak animasyon filmlerine ilginin oldukça fazla olduğunu belirten Aktaç,” Bizim yaptığımız animasyon filmleri genellikle çocuklara yönelik ama çeşitli yaş gruplarına göre de filmler üretiliyor. Animasyon filmlerini izlerken hem keyif alıyoruz hem de gerçek dünyadan biraz da olsa uzaklaşmış oluyoruz. Bende kızımla animasyon filmlerini izlemeye gittiğimde hiç sıkılmıyorum hatta eğlenerek oradan çıkıyorum.” dedi.

Her karakterin kendine ait bir müziği var“

Filmin müziklerinin mimarı olan Güneş Özgeç, her karakterin kendine ait müziği olduğunu belirtti. ‘’Örneğin; kötü bir karakteri anlatırken onda sirto müziği kullandım. Hem matrak hem de yavaşlatınca daha gizemli bir hale dönüşüyor. Hızlandırınca ise komik oluyor. O yüzden o karaktere öyle bir müzik kullanmayı tercih ettim.” dedi.

Amacım insanları eğlendirmek”

Özgeç," Şarkılarımı yaparken kendi dünyamı yansıttığım için daha çok zorlanıyorum. Doru’nun şarkılarını yaparken hiç zorlanmıyorum. Orada ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Çünkü senaryo ve neye hizmet ettiğim belli. Amacım insanları eğlendirmek.” dedi.

“Animasyonun temelinde ritim var

Animasyon filmlerinde müziğin önemine değinen Özgeç,” Animasyona duyguyu veren müzik. Müzik olmadan duyguyu yansıtamayız. Animasyonda dört önemli unsur var: Senaryo, çizim, seslendirme ve müzik. Aynı zamanda animasyonun temelinde ritim var. Ritim duygusu olmayan animasyon yapamaz.” diye görüşlerini belirtti.

Filmin ana teması sevgi ve dostluk”

Özgeç, ”Filmin içinde yarışma olduğu için latin temalı müzikler kullandık. Çocukların Rap müziğine ilgisi olduğu için filmde bu tür müziklere de yer verdik. Filmin ana teması sevgi ve dostluk. Aynı zamanda da ormanda geçiyor. Bu yüzden doğal sesleri kullanarak müzikler yaptım.” diyerek sözlerini noktaladı.