RÖPORTAJ: Habib BABAR

17 Ağustos 1999 depremine Sakarya’da yakalandı. Yerle bir olan 5 katlı binanın enkazından saatler sonra çıkarıldı… Kurtarıldığına sevinemedi Aygün Karadoğan, çünkü Marmara’yı göz yaşlarına boğan  o depremde birçok dost ve arkadaşını da kaybetmişti …O günleri anlattıkça gözleri doluyor başarılı sanatçının’ Allah bir daha yaşatmasın o günleri’ diyor… O tam bir müzik aşığı, öyle ki asıl mesleği sigortacılık olan Aygün Karadoğan, müzikten bir türlü kopamadı. Müzik hayatıma 2000’li yıllarda Ulus Müzik ile başlayan Karadoğan, ilk kez Savaş Ay’ın A Takımı programıyla müzik severlerle buluştu. Program konukları olan Adnan Şenses, Gönül Yazar, İbrahim Erkal ve Müslüm Gürses gibi müzik otoritelerinin beğenisini kazanarak Kayahan’ın canlı telefon bağlantısıyla takdir edilme gururunu yaşadı. O yıllarda seslendirdiği şarkıya Savaş Ay’ın önderliğinde klip çekildi… Film tadında çekilen klipte Atilla Arcan, Sami Hazinses, Romalı Perihan, Tulum Hayri gibi sanatçılar rol almıştı… Karadoğan ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbete buyurun…

MÜZİK ADINA BUGÜNE KADAR NELER YAPTINIZ VE NASIL BİR MÜZİK EĞİTİMİ ALDINIZ?

 Hayatımın her döneminde müzikle iç içeydim. TSM’de şan, solfej, makam usul, repertuar ve nazariyet eğitimi aldım. Birçok ünlü isme sahne ve stüdyoda back vocal yaptım. Profesyonel müzik hayatıma 2000’li yıllarda Ulus Müzik ile başladım. 

BU KÜLTÜRÜ GENÇLERİMİZLE BULUŞTURMAK İSTİYORUM

 HANGİ ŞARKIYI OKURSANIZ OKUYUN ORTAYA AYGÜN KARADOĞAN YORUMU ÇIKIYOR BUNUN SIRRI NEDİR?

 Bunun sırrı aslında sesimin karakteristik özelliğinden gelmekte. Türkiye’de çok az yorumcunun sahip olduğu LYRIC TENOR( ses tonunda her iki cinsiyeti barındıran, halk arasında nezaket tenorü denilen) ses özelliğine sahip olmamdan kaynaklı. Her farklı tarzdaki şarkıyı aynı hissiyat ve duyguyla okuyor olmam en belirgin özelliğidir.

AYGÜN KARADOĞANIN MÜZİK DÜNYASINDAKİ HEDEFLERİ NELER?

 Az önce bahsettiğim gibi Aygün Karadoğan tarzını daha fazla fark edilir hale getirerek, yapacağımız kaliteli projelerle bu camiada sürekliliğimi sağlayabilmek ve gençlerimizin kendi öz müziğimiz olan Türk Sanat Müziği’ne ilgisini çekmek, bu kültürü gençlerimizle buluşturmak.

SİZCE TÜRK SANAT MÜZİĞİ NEREYE GİDİYOR? NASIL GELİŞİR?

 Özümüz olan Türk Sanat Müziği’nin şu dönemde hak ettiği değeri görmediğine inananlardanım.  Mirasımıza sahip çıkılmadığı kanaatindeyim, maalesef ki güncel popüler müzik diye adlandırılan tarz ( ki tarifini bile yapamadığım) Türk Sanat Müziği’nin önüne geçiyor. Popülerite  ve ticari kaygılar sebebiyle   herkesin kolayına gelen güncel tarz gerçek anlamda TSM yapmak isteyenlerin önünü kapatıyor. Konservatuarda eğitim gören ve TSM’ne gönül vermiş gençlerimize sanatlarını icra etmeleri adına fırsat verilmesiyle gelişeceğini düşünüyorum. İnsanların özellikle gençlerin en azından TSM’ne kulak aşinalığının olması ve bu nadide TSM eserlerini dinlemeleri, izlemeleri daha da fazla hissetmeleri için radyo ve televizyon kanallarında  daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ve TSM aşığı biz sanatçıların bu durumu misyonumuz olarak kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

ŞARKILAR TÜRKÇE VE DÜZGÜN DİKSİYON İLE İCRA EDİLMELİ

SANAT MÜZİĞİ YORUMCULARINDA SEVMEDİĞİNİZ ÖZELLİKLER NELERDİR? İŞTE SANAT MÜZİĞİ BÖYLE OKUNUR DEDİĞİNİZ YORUMLAR NELERDİR?

 Bu konuyla ilgili eleştiri değil de sadece tavsiyem olabilir. Geneline baktığımızda her sanatçının farklı ses rengi , tınısı ve tavrı var. Herkesin şarkıya kattığı yorum farklı. Türk Sanat Müziği eserini gerçekten TSM gibi okuyarak hakkını vermek gerekiyor. Ama bana göre en önemlisi her fırsatta belirttiğim gibi şarkıların düzgün Türkçe ve düzgün diksiyon ile icra edilmesi, şarkıların duygusuna ve formatına müdahale edilmemesi çok önemli. Üstatlarımızı incitecek nağmelere gerek duymadan dolayısı ile çok özen göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.

ŞARKILAR HEP AŞKI ANLATIR YORUMCULARDA BU AŞKI MELODİLERLE YORUMLAR AYGÜN KARADOĞAN'A GÖRE AŞK NEDİR? AŞKI YAŞADINIZ MI?

 Ben bu soruya Hz. Mevlana’nın ‘’ Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır ne de ucu bucağı’’ sözüyle cevap vermek istiyorum.

 ŞÖHRET, PARA, SANAT, YAŞAM, BAŞARI KELİMELERİ SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR?

 Aslında hepsi çok çalışılarak elde edilecek unsurlar. Verdiğiniz emekler zaten sizi bu unsurlara ulaştıracaktır.

MÜZİK DIŞINDA YAŞAMAK ADINA BİR B PLANINIZ VAR MI?

 Zaten müzik dışında süre gelen profesyonel bir iş hayatım var.

 HAYATTAKİ KEŞKELERİNİZ NELERDİR?

 Hayattaki en pahalı sözcük keşke’dir. Benim hayatım boyunca  telaffuz etmekten imtina ettiğim tek sözcüktür. Halka Açık (Public)

BİR DÖNEME DAMGA VURMUŞ BİR ÇOK SANATÇI KÖŞELERİNE ÇEKİLMİŞ DURUMDA BUNUN NEDENİ NE SİZCE?

Evet müzik dünyasına ismini altın harflerle yazdırmış o kadar önemli isimler var ki anlatamam. Onların neden sanat dünyasının içinde olamadıklarını bende anlayamıyorum. Tanıdığım bazı sanatçılar mecburi el kol çektiler bu işten çünkü sahne teklifi almıyorlar. Müzik dünyasının altın isimlerine imkanlar verilmeli, örneğin müzik okullarında hocalık yapma imkanı sağlanmalı. Bir sanatçı için sahne ve müzikle iç içe olmak en büyük ödüldür.

SAATLERCE ENKAZ ALTINDA YARDIM BEKLEDİK

BİZE BUGÜNE KADAR HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI ANLATMAK İSTER MİSİNİZ?

Yaşam boyu hafızalarımıza kazıdığımız anılar. Unutmak istediklerimiz ve unutamadıklarımız. Aslında hayatın ta kendisi. Anılarımız hayatımızı oluşturuyor aslında. Bizi düşündüğümüzde mutlu eden ama bir kadarda üzen hafızamızdan atmak istediğimiz anılarımız. Maalesef çok acı  bir anım var…(Gözleri doluyor… İçini çekerek başlıyor anlatmaya) 17 Ağustos 1999 o zaman görevim gereği Adapazarı’nda yaşıyordum. Gece 03.02 de anılarımdan silemeyeceğim hayata bakış açımı değiştiren en yakın arkadaşlarımı kaybettiğim o an. Gökyüzünün kızıla boyandığı gece. Uğultularını kulağımdan atamadığım, adeta yerin gökyüzüyle buluştuğu an 45 saniyenin saatlere dönüştüğü an. Çok acı kayıplarımız oldu. Sevdiklerimizi kaybet. Düşünsenize depremde çöken beş katlı bir apartmanın enkazı altında saatlerce kurtarılmayı bekliyorsunuz… Kurtarılıyorsunuz ancak, kurtarıldığınıza sevinemiyorsunuz. Çünkü birçok sevdiğimi o depremde kaybettim.