Bir çok önemli ismin eserlerini kendine has sesiyle ve tarzıyla tekrar yorumlayan Can Gox, son projesi olan “İçimde Ölen Biri”ni dinleyicilerin beğenisine sundu. 

Nesimi, Ömer Hayyam, Neşet Ertaş gibi üstadların eserlerine yorumu ile farklı bir soluk getiren ve büyük bir dinleyici kitlesine hitap eden Can Gox, söz ve müziği Ahmet Kaya'ya ait “İçimde Ölen Biri” şarkısını Alper Atakan'ın yeni düzenlemesi eşliğinde dinleyicisine sunuyor. Bizler de kendisiyle bir araya geldik. Şimdi sizlerle...

Merhaba Can Bey nasılsınız?

Teşekkür ederim Elif, iyiyim sizler nasılsınız?

Son yorumladığınız “İçimde Ölen Biri” adlı efsane şarkı hakkında konuşmak ister misiniz biraz?

Tabii ki. Bu şarkı tıpkı Esmeray’ın söylediği “Unutama Beni” adlı şarkıyı da yorumlamak istediğim gibi uzun zamandır yorumlamak istediğim bir şarkıydı. Her iki şarkının da son 3 ay içeresinde dostlarla buluşması beni çok mutlu etti.

Şarkı size ne ifade ediyor, özel bir anlamı var mı bu parçayı seçmenizin?

Bu şarkının sadece benim için değil sözleri ile birçoğumuza dokunan bir metine sahip olduğunu düşünüyorum. ”İçimde Ölen Biri” nin günümüz modern hayatında savrulan tüm bireylerin ortak kayıpları, acıları ile benliklerinden ve özlemlerinden ne kadar uzaklaştıklarını ele alan hatta yüzüne çarpan bir şarkı olduğunu düşünüyorum.

Şarkıya klip çekmeyi de düşünüyor musunuz?

Şu anda klip çekme aşamasında önceliğim diğer şarkılarıma odaklanmak. Önümüzdeki günlerde kayıtlarına başlayacağım besteme klip çekme planım var. Ayrıca “İçimde Ölen Biri” şarkısına yer almasam da bir lirik video yapıldı.

"Şarkıyı gönlümden süzerek yorumladım"

Can Gox, yeni projesi ile ilgili düşüncelerini, ''Bu projede Alper Atakan ile çalıştık. Alper Atakan çok uzun zamandan beri saygı duyduğum, beğenerek takip ettiğim ve aynı zamanda çok iyi bir arkadaşım. Uzun çalışmalar sonucunda çok keyifli bir iş çıktı ortaya. İ'çimde Ölen Biri' çok eskiden beri sevdiğim ve yorumlamak istediğim bir şarkıydı. Şarkıyı kendi gönlümden süzerek, şarkının bestecisine, söz yazarına ve şarkı için emek vermiş tüm ekibe saygıda kusur etmeden kendimce yorumladım. Yine cover bir şarkı ile karşınızdayım fakat önümüzdeki aylar içerisinde bir sürpriz olacak ve yeni bir beste çalışmasına imza atacağım'' sözleri ile dile getirdi. 

Yeni bir şarkı yazmak varken neden cover yapmak?

 Aslında bu benimle ilgili bir konudur. "Çok yoğunum" veya " Efendim beste hemen yapılacak bir şey değildir."  gibi şeyler söylemeyeceğim. Bestenin bana göre ve hissettiğime göre bir an’ı var. Bu an’ı hissettiğimde, yani o kıpırtı ve hareket başladığında arka arkaya şarkılar oluşuveriyor. Kayıt cihazı gibi görüyorum kendimi. Belli bir kota var ve dolunca ifade etme, anlatma ve dertleşme zamanım geliyor dostlarımla. (dinleyicime dostlar demeyi tercih ederim)

 Cover konusuna gelince; saygı duyduğum benim hayatıma yön vermiş ustalara/kişilere vefa borcum olduğunu hissediyorum. Eğer bana bu ses Allah’ın bir hediyesiyse ve ben bu sesi ustaları dinleyerek, onların yolundan ilerleyerek değerlendiriyorsam; saygıda kusur etmeden onlara ait bir şarkıyı veya türküyü söylemek hem ustaya selam hem de vefamı göstermek amacıyla “Ben varsam onlar sayesinde buradayım” demenin bir yolu oluyor. Bu yüzden ayakta kaldığım ve nefes aldığım sürece hatırlatmaya, unutturmamaya devam etmeye çabalayacağım.

Genellikle bir şarkıyı yeniden coverlemek istediğinizde buna nasıl karar verirsiniz?

Şarkının beste ve güftecisine saygıda kusur etmeden, gönlümden süzebildiğime inandığım her şarkıyı söylemeye dikkat ederek…

Nesimi, Ömer Hayyam, Neşet Ertaş son şarkınızda da Ahmet Kaya gibi üstadların şarkılarını seçmenizdeki neden nedir?

Müzikal yelpazem Kani Karaca’dan T Bone Walker'a kadar açılır. Eğer bir şarkıcı, yazar, sanatçı ruhuma dokunuyorsa ve hayat denilen zor sınava karşı duruşlarımızı yan yana ve omuz omuza hissedebiliyorsam, bu kişilerin şarkı/metinleri hayatımda önemli bir parça oluşturuyor. Daha sonrasında bu üstadların şarkılarını veya metinlerini tekrar dile getirmek benim için “Selam olsun” anlamına geliyor. 

Yeni çıkan parçalara da yeni boyutlar kazandırmak ister misiniz?

 Tabii ki. Gelişim, vazgeçilmez olmalı insan hayatında. Bu yüzden yüzde 30 müzik dinliyorsam yüzde 70 araştırıyorum.

Bir şarkıyı yeniden yapmak ve sunmak sizi korkutmuyor mu, kalıplaşmış bir hali varken o şarkının?

 Hayır korkmuyorum Elif. Eğer gönülden, dürüstçe ve her hangi bir alt/gizli plan ile bir şarkıyı yorumlamıyorsan dostlar anlar. Ben söylediğim bir şarkıyı hediye olarak süslemeden, allayıp pullamadan masaya bırakırım. İçimden beğenilsin veya beğenilmesin gibi bir şey geçmez. Nasip, kısmet derim. Beğenene Eyvallah. Beğenmeyenin canı sağ olsun.  

Geniş bir dinleyici kitleniz var bunu neye borçlusunuz?

 Sabır, sebat, saygı ve adanmışlık… Konserlerim şu an da dolu ve çok kalabalık geçiyorsa bu dinleyicimle birlikte kazandığım bir ivmedir. Kimse ilk konserlerini binlerce kişinin katılımıyla vermiyor. Zamanla, sabırla, saygıyla ve birlikte yürüyerek gelir başarı.

Bu zamana kadar seslendirirken en çok ruhunuza dokunan parça hangisi oldu?

 Hayyam’ın “Dal Goncayı Bir Sabah” metni şarkıyı söylemeden sadece okusam bile hala sesimi titretiyor.

Şarkılarınız nasıl tepkiler alıyor, memnun musunuz gelen tepkilerden?

 Bir tebessüm yeter bana…  Anladınız siz… 

Dinleyici kitleniz ilk nasıl oluştu?

“Kaybedenler Kulübü” filminin müziklerini yapmamız sonrasında belli bir kitleye ulaştım. Sonrasında o dönemin en yüksek reyting alan dizisi olan “Kuzey Güney”de “Haydar Haydar” türküsü yorumum yayınlandı. Dizinin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin sağ olsun türküyü dizinin finalinde bir kez daha kullanınca çok güçlü bir rüzgar yakalamış olduk ve kitlemiz genişledi.

Özetle “Kaybedenler Kulübü” ve “Kuzey Güney” dizisi hayatımın müzikal anlamdaki kırılma noktası oldu. Tüm röportajlarımda belirttiğim gibi buradan da tekrar Mehmet Ada Öztekin ,Kaan Çaydamlı, Erol Egemen ve Mete Avunduk’a desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

İlk cover parçanızı yaparken neler hissettiniz?

Heyecan. Yorumladıktan sonra veya yorumlarken şarkıda tüyler diken diken oluyorsa; “evet, oldu bu” diyorsun ve daha da heyecanlanıyorsun. Bu refleks istemsiz olduğu için gönülden geldiğine inanıyorum. Hissettiklerim bunlardı ve bunu ilk seferdeki gibi hissetmiyorsam o şarkıyı bekletmeye karar veriyorum. Diyorum ki; daha zamanı var demek beklesin/demlensin…

Müzik hayatınıza nasıl girdi, neler yaşadınız bu noktaya gelene kadar?

Müzik babamın evde keyifli olduğu gecelerde akordeon çalmasıyla hayatıma girdi. 10 yaşından daha küçükken babamın satın aldığı basit bir “Org” sayesinde başladım. Hikaye gelişti ve hala gelişim halinde. Aradaki zamanı anlatmam çok uzun ve meşakkatli bir dönem.

Bu yolda en büyük destekçiniz kim oldu?

Ailem yolumu hiç kesmedi ve insanın müzik ve sanat yolunda kendi motivasyonunu sağlaması çok önemli. Yani kendime çok destek olup, ailemin de yardımıyla bu yolda ayakta kaldım diyebiliriz.

Çocukken de şarkıcı mı olmak isterdiniz?

Vallahi çocukken hep uzun yol otobüs şoförü olmak istiyordum Elif. Mesafeler çok uzundu şehirlerarası. Adana'ya otobüsle 24 saate yakın sürelerde ulaşılırdı. En önden bilet alırdık ve kaptanın tüm hareketlerini, sürati, sollamaları, vites değişimlerini uykuya karşı savaşını, sabrını ve o kaptanlık özgüvenini hayranlıkla izlerdim. Mola yerlerinde bile takip ederdim ve arkadaşlarıyla sohbetlerini bile dinlemeye çalışırdım. Demek yolda olmak durumu doğuştan gelen bir şey bende.

Yakın planda yeni projeleriniz var mı?

İnşallah yeni beste geliyor. Söz yazma aşamasında olduğum 3 - 4 bestem var. Nasip kısmet artık planlamıyorum. Zamanı gelince tekrar buluşacağız.

Yaşayıp da unutamadığınız bir anınız, hikayeniz var mı?

 İlk gitar alışımı hiç unutmamam... Eve gelene kadar yüzyıllar geçti sanmıştım.

Eğer müzik hayatınız olmasaydı kendinize nasıl bir yol çizerdiniz hangi mesleğe yönelirdiniz?

Bu soru çok ilginç. Çünkü konservatuar da Jazz okudum.3. sınıfta müziği bırakma kararı alıp 12 sene boyunca Holding seviyesinde bir şirkette İdari İşler ve Satın Alma Müdürü olarak çalıştım. Tabii direk müdür olarak başlamadım. Gıda sektörünün önde gelen şirketlerinden biriydi ve oryantasyonum en alt seviyeden başladı.

Şarkılarını seslendirmek isteyip de çekindiğiniz bir isim var mı?

 Çekindiğim kişi demeyelim ama gönlümün yetmeyeceği birçok kişi var. Ancak şu an yetmez, zamanı gelecektir. Elbet o şarkıları söyleyecek yaşam birikimine sahip olacağım. Ancak erken davranıp şarkıya ve sahibine saygısızlık etmek istemem.

Kendi şarkınızı yapmak isterseniz bir gün tarzınız ne olur?

Kendi şarkılarımdaki tarzımı yaşamışlığım oluşturuyor. Bunun için Dal Goncayı Bir Sabah’ın vokal melodisiyle Angel’s Gone bestemin melodilerini karşılaştırınız.

Bir şarkıcının parçasına eşlik etmek isterseniz bu isim kim olur?

Çok isim var iletişimde olduğumuz. Hepsi de koşa koşa stüdyoya gireceğim kişiler. Sürpriz olsun. 

Kendinize hedef olarak belirlediğiniz bir nokta var mı, ne zaman bu işte en iyisi oldum dersiniz?

 Benim hayatta bir hedefim yok. İnsan yaşar ve ölür. Beklentilerimi minimumda tutmaya çalışıyorum. Hayat kiralık, mal mülk kiralık, asıl olan oldum dememek. Her şeyin gelip geçici olduğunu bilerek yaşamalı insan. Bu yüzden hiçbir projeyi aman şöyle olsun en iyisi olsun herkesin üstünde en muhteşemi benimki olsun diye değerlendirmem. Güzel insan olayım cenazemiz kalabalık olsun. Ailemden, sevdiğim kadından ve dostlardan bir hayır duası alayım. Şarkılarımı da saçı başı oynamadan aynı Can'lık da söyleyeyim en büyük karım olur.

Bu aralar en çok dinlediğiniz parçalar neler?

 Bu ara Mehmet Erdem’in akustik Ahmet Kaya yorumu “Korkarım” ilk sırada yer alır. Ardından Hayko Cepkin’den ne olursa ve Athena’dan “Adımız Miskindir Bizim” yorumu ile Bruce Springsteen.

En ütopik hayaliniz nedir?

Ütopik hayalim yok. Ancak birkaç seneye kadar doğaya kavuşmak gibi bir isteğim var. Sevgilim, ahşap bir ev ve ormanın derinliğinde bir alan istiyorum. Şu hayattaki sahte merhabalardan sıkıldım. Gider bir ağaca sarılırım bin tane yalan "Nasılsın" sorusuna bedel benim için.

Eğer bir program jürisi olsanız bu nasıl bir yarışma olur?

 Müzik ile ilgili olmasını isterim. İnsan dolu olduğu konuda bilgisini paylaşmalı yol göstermeli.

Gitar sizin için neyi ifade ediyor?

 Nefes aldırır. Zor zaman dostudur.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

 Nefes alabileceğiniz alanlar yaratın ve aşk’ı unutmayın…

Doğum Tarihi: Temmuz 76

Burcu: Yengeç

En sevdiği huyu: En sevdiği huyumun olmaması

En sevmediği huyu: Bunu dostlar bilir 

Uğurlu sayısı:22

Uğurlu günü: Cuma

En sevdiği renk: Siyah

En sevdiği söz: Vice Versa

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın