Merhaba Yağmur, iki sezondur devam eden Kan Çiçekleri dizisinde izliyoruz seni. Kısa bir sürede halk tarafından çok sevildin. İlk dizin olmasına rağmen üstün bir performans gösteriyorsun. Kan Çiçekleri ile birlikte hayatın nasıl değişti?
Yeni bir ailem oluştu. Bu aile bana hep inandı. Hiçbir zaman kendimi yalnız hissetmedim. İzleyiciler, ekip arkadaşlarımız, yönetmenlerimiz hep bana güven verdi. Ben artık hayata daha inançlı, daha emin adımlarla yürüyorum. Şuan için her şey çok güzel gidiyor.
Son günlerde her yerde seni görüyorum. Yoğun bir ilgiyle karşı karşıyasın. Sosyal medyadan fanlarının yazdıklarımı okuyor musun?
Okuyorum. Eve gittiğimde, her akşam önce dizinin tekrarını izliyorum. Sonra telefondan gelen mesajları, yorumları okuyorum. Ne kadar yorgun olursam olayım bu değişmiyor. Evde üç saatim; dizi, editler ve yorumları okumakla geçiyor. Hepsinin yazdıklarını görüyorum.
Oyuncu olmak çocukluk hayalinmiş, peki böyle bir sevginin hayalini kurmuş muydun?
Böyle bir sevgiyi yaşamak çok özel. Yaptığınız işten beğeni almayı, insanlar tarafından sevilmeyi herkes çok ister. Ben de çok istemiştim. Hayalimin ötesinde bir durum yaşıyorum. Herhangi bir iş dalında beğeni almak herkesin hayalidir. Hayalimi yaşıyorum.
Dilan karakterini okuduğunda ilk olarak ne hissettin?
Dilan’ın karakter özellikleri bana çok benziyordu. Benim için zor olmayacağını düşündüm; çünkü kendimi oynuyor gibi olacaktım. Hem Dilan hem senaryo beni çok etkiledi.
Dilan’la en çok hangi yönlerini benzettin?
Güçlü, inatçı, sevdikleri için her şeyi karşısına alabilir, korkmaz. Bir kadının kendine bu kadar güvenmesi, özgüvenli, sabırlı oluşunu kendimle özdeşletirdim.
Set günleri nasıl geçiyor? Nasıl bir şey ortamınız var?
Burada herkes birbirinin, annesi, abisi, ablası, babası… Birlikte bir dünya kurduk. Çok iyi anlaşıyoruz. Dizinin bu kadar sevilmesinin sebebi de bu doğallık olabilir. Bu uyum ekrana da yansıyor.
İlk dizini çekiyorsun ve günlük dizi olduğu için yoğun bir tempodasın. Alışma sürecini atlattın mı?
İlk 2 ay zordu. İlk defa kamera karşısına çıkıyordum, kimseyi tanımıyordum. Kısa zamanda, çok ağır sahneler çekmek zorunda kaldık. Dilan’ın hikayesi çok ağırdı. Başından geçen olayları yansıtmak, hakkıyla oynayabilmek için elimden geleni yaptım. Settekilerle o sıcaklığı yakalayınca alıştım. İzleyicinin bana verdiği destek benim için çok önemli. Ailem, menajerim, yapımcımız… Hepsi benim bu süreci kısa sürede atlatmam için elinden geleni yaptı.
Bir zamanlar hayalini kurduğun bir hayatın içine girdin. Bu dünya bir okyanus peki sen bu okyanusta balık olmaktan korkmuyor musun?
Korkmuyorum. Hepimizin bir tane hayatı var ve bir şekilde son bulacak, ama en azından oyunculuk içimde kalmamış olacak. Ne kadar korksam da bu yolu emin adımlarla sonuna kadar gideceğim.
İlk mesleğin hemşirelik; severek mi seçtin?
Evet, hemşire olmayı da sevdim, ama asıl olmam gereken, hayallerimdeki yer oyunculuk. Burada yaşadığım mutluluk daha ağır bastı.
Nasıl keşfedildin?
Menajerim (Banu Susur) ile daha önceden tanışıyorduk. O zamanlar daha küçüktüm. Kendisi beni çok beğendiğini söylemişti. Bana auditionlar gönderiyordu, ama ben okuldan dolayı çekemiyordum. Yıllar sonra Kan Çiçekleri için tekrar konuştuk. O bana bu senaryoyla gelince, kendimi hazır hissettim. Sanki her şey sırasıyla, bir tesadüf eşliğinde geliyormuş gibiydi. Şu an olması gerekiyordu. Bu yoldaki elçim Banu Susur’dur.
Nasıl bir çocukluktan geldin? Mutlu bir çocuk muydun?
Mutluydum, çünkü ben çok küçük şeylerle mutlu olmayı başarabilen biriyim. Bana bir çay getirseniz o bile beni mutlu eder. Kendi kendime şarkı söyler, dans ederdim. Eğlenceli bir çocukluktu.
Geçmişinden bugününe taşıdığın bir pişmanlığın “keşke yapsaydım” dediğin bir şey var mı?
Şu ana kadar öyle bir keşkem olmadı, ama yapmak istediğim çok şey var.
Yaptıklarından mı pişman olursun yoksa yapmadıklarından mı?
Ben bir karar verirken çok düşünürüm. Fevri davranmam, bir anlık hevesle yola çıkan biri değilimdir. Bugüne kadar yaptığım hiçbir şey pişmanlık duymadım. Yapamadığım şeylerin de zamanı var. Zamanı gelince onların da gerçekleşeceğine eminim.
Set olmadığı zamanlarda gününü nasıl geçirirsin?
Genelde dinlenirim. Arkadaşlarımla, ailemle vakit geçiririm.
Dilan ve Baran’ın nefretten doğan aşkını izliyoruz. Dilan’ın yerinde olsam diye düşündüğünde sen de onun gibi davranır mıydın?
Sadece bir tane söyleyemem, birçok özellik var (Gülerek). Dilan güçlü bir kız, ama Baran onun her koşulda yanında. Ona bir zarar gelmesine asla izin vermedi, kimsesi kalmadığında bile ona destek çıktı. Dilan, Baran’a karşı biraz fevri davranıyor. Bunu yapması gereken çok insan varken, bunu en çok Baran’a yapıyor. Ben de bazen Dilan’la konuşuyorum “Keşke bu sözleri asıl söylenmesi gereken kişilere söylesen.”
Dilan’a en sık söylediğin şey ne?
İyi kalpli ve cesur ol!
Son dönemlerde günlük dizilerin ne kadar önemli olduğunu ve çok izlendiğini gözlemliyoruz. Keza Kan Çiçekleri de bu dizilerden. Birçok başarılı oyuncunun günlük dizilerden geldiğini düşünürsek, ilerisi için hayalin nedir?
İnşallah ben de diğer oyuncu arkadaşlarım gibi kariyerimde o yükselişi sağlarım. Şuan çok kariyer odaklı bir yolculuk planım var. Neden olmasın.
Hayalini kurduğun bir rol var mı?
Biyografi hikayelerinde ve komedi türünde yer almayı çok isterim.
Dilan’ın dik duruşunu anlatan, ne kadar zaman geçerse geçsin, aklında kalabilecek bir replik var mı?
Hayır Dilan pes etme, güçlü kal! Her şey senin elinde…