Op. Dr. Mustafa Göztok :“İnsanların hayatlarında olumlu etkiler bırakmak istiyorum”

Biz gazeteciyiz, stresle yaşamaya alışığız ama söz konusu ameliyat olduğunda stres-mtres gibi sözcükler durumu açıklamaya yetmiyor. Kısa ve küçük kalıyor... O endişeyi, korkuyu, sorumluluğu taşıyabilmek kolay olmasa gerek... O kısacık anda doğru kararı verebilmek için özel bir yetenek gerek... Bence kimse de kolay kolay Mustafa Göztok olamıyor... Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Göztok ile bir araya geldik. Kendisi uzun zamandır instagram arkadaşım ama konuşunca, röportaj yapınca gördüm ki; iç dünyası da zengin ve müthiş biri…

Röportaj: Yağmur Tanyıldız

Hoş geldiniz, nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Hoş buldum Yağmur Hanım, iyiyim teşekkür ederim. Ben 1985 Adana doğumluyum. Lisans öncesi öğrenimlerimin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden 2009 yılında Tıp Doktoru unvanını aldım. 2007 yılında Slovenya Maribor Üniversitesinde Gastrointestinal Komplex Hastalıklara yaklaşım ve Farmakogenetigin bu hastalıklar üzerindeki etkinliğini araştıran çalışmalarda yer aldım. 2011 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı'nda başladığım genel cerrahi İhtisasını 2017 yılında tamamlayarak Genel Cerrahi Uzmanı oldum. 2017-2018 yıllarında Şırnak Devlet Hastanesi'nde rekor denilebilecek sayıda ameliyatlara imza atarak mecburi hizmetimi tamamladım. 2018’den günümüze kadar olan sürede de çalışmalarıma Prf. Dr. M Cem Terzi ve Prof. Dr. Aras Emre Canda ile birlikte Kolorektal Cerrahi İzmir ekibinde ve Kent Sağlık Grubu’nda devam ediyorum.

Cerrah olmak ve bu mesleği yapmak tahmin ediyorum ki gerçekten zor. Neden bu mesleği seçtiniz? Geçmişe dönseniz yine cerrah olmak ister miydiniz?

Elbette ki iyi yapılan her işin ve mesleğin kendi içinde bilinmeyen birçok zorlukları var ama meslekler arasında zorluk derecesini kıyaslamam doğru olmaz. Bizim mesleğimizi icra edenlerin en büyük zorluğu ise öncelikle bu mesleği kazanana kadar verdiğimiz emek ve uzun yıllar süren bir eğitim hayatı. Sonrasındaysa sorumluluk seviyemizin çok yüksek olması ve sıfır hatayla çalışmak durumunda olmamız. Ki öyle de olmalı çünkü sorumlu olduğumuz iş; insan ve insan hayatı. Geçmişe dönsem yine cerrah olmak ister miydim? Evet, kesinlikle isterdim. Çünkü günün sonunda dönüp baktığımda o günün en güzel dakikaları bir operasyon anındayken geçirdiğim, insanların hayatına olumlu yönde dokunuşlar yaptığım dakikalar oluyor. 

Biraz alanınız ile ilgili konuşalım istiyorum. Kolorektal cerrahi ve proctoloji nedir?

Kolorektal cerrahi; kalın bağırsak (kolon), rektum (kalın bağırsağın makata yakın son bölümü) ve makat bölgesi hastalıkları ile ilgilenen Tıp dalına verilen addır. Kolorektal cerrahi ya da koloproktoloji olarak da adlandırılır. Kolorektal cerrahi yapan kişiye Kolorektal Cerrah denir. 

Kolorektal cerrahi alanında tedavi ettiğiniz hastalıklardan kolon rektum kanserlerinden bahsedebilirmisiniz?

Özellikle Kolorektal kanserler yani kalın bağırsak ( kolon ve rektum ) kanserleri ülkemizde ve dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı istatistiklerine göre, kalın bağırsak kanserleri kadında ikinci, erkekte üçüncü sıklıkta rastlanan kanser tipidir. Yine Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı hastanelerde yatan hasta listesine göre akciğer ve meme kanserinden sonra kalın bağırsak kanseri üçüncü sıklıkta yer almakta. Bu rakamlar oldukça ürkütücü olmasına karşın hastalıkla ilgili iki noktanın çok iyi bilinmesini isterim. Kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır ve erken evrede yakalandığında tam şifa ile tedavi edilmesi mümkün olan bir hastalıktır.

Daha önce benim de hiç duymadığım peritonealkarsinomatozis hastalığı ve tedavisinde kullanılan sıcak kemoterapi hakkında neler söylemek istersiniz?

Karın duvarını ve karın içi organları örten bir zar yapı vardır. Biz buna periton diyoruz. Kanserlerin bu peritona yayılmasına peritonelkarsinomatoz denmekte ve 4. Evre (son evre) kanser türü olarak değerlendirilmekte. Bu hastalık Sıklıkla Kalın bağırsak (kolon), rektum, apendiks, yumurtalık(over),rahim(endometrium), ve mide kanserlerinden gelişir. Ayrıca peritonun kendisinden de kanser gelişebilir ve yine aynı şekilde isimlendirilir. 30-40 yıl önce tedavisi olmayan bir hastalık olarak bilinirdi. Ama günümüzde bu hastalığı tedavi edebiliyor ve tam kür sağlayabiliyoruz. Tedavisi ise uzun, meşakkatli ve deneyim gerektiren bir cerrahi prosedür ve kemoterapi programını içermekte. Bu hastalığın cerrahisinde asıl amacımız hastanın karnını açtığımızda gözle görülebilecek tüm tümörleri temizlemek ve ardından gözle görülemeyecek hücresel düzeydeki tümoralimplantları yok etmek ve cerrahi sonrası nüks oranını azaltmak için ameliyat sırasında karın içine ısıtılmış kemoterapi uygulamaktır. Biz bu işleme HİPEC ( hipertermikintraperitoneal kemoterapi ) diyoruz. Bu uygulama bünyesinde Genel Cerrahi, Onkoloji, Radyoloji, Patoloji ve Radyasyon Onkoloğu bulunduran tümör konseyi düzenleyen merkezlerde yapılmalıdır.

Bildiğim kadarıyla Prof. Dr. Cem Terzi ve Prof. Dr. A.Emre Canda ile birlikte çalışıyorsunuz. Neler yapıyor bu güçlü ekip?

Prof. Dr. Cem Terzi ve Prof. Dr. A. Emre Canda, ulusal ve uluslararası düzeyde kolorektal cerrahi alanında kendilerini kanıtlamış ve bu işi layıkıyla sürdüren, benim ve ayrıca ülkemiz için çok değerli olan iki hocadır. 2011-2017 yılları arasında cerrahi ihtisası boyunca benim üzerimde teşekkürlerimin yetmeyeceği kadar çok katkıları olmuştur. 2018 yılında Prof. Dr. Cem Terzi önderliğinde kurulan Kolorektal Cerrahi İzmir ekibine katılmış bulunmaktayım. Ekibimiz bu alanda ekip olarak çalışan bir ilk olmakla birlikte, uluslararası alanda uygulanan tüm yeni teknik ve tedavileri takip ederek güncel donanımlar ile çalışma hayatına tüm hızıyla devam etmekte.

Kanserde erken teşhis önemli deniliyor hep, bu doğru mu?

Kesinlikle erken teşhis çok ama çok önemli. Dünyada her kanser türünün sayısı ciddi bir şekilde artış göstermekte. Daha önceleri kanser ileri yaş hastalığı olarak biliniyordu. Fakat günümüzde çevresel faktörlerin değişmesi ve yeme içme tüketiminin farklılaşması ile artık genç yaş bireyler içinde büyük bir sorun haline geldi. Son yapılan çalışmalar dünyada her 4 kişiden birinin kanser olduğunu gösteriyor. Bu yüzden erken teşhis daha da bir önem kazanıyor.

Kolorektal kanserlerde erken teşhis önemli ve önlenebilir bir kanser olduğunu söylüyorsunuz. Okurlarımıza önerileriniz neler olur?

Tarama programları ve kontrol muayeneler ile bu kanserlere hayat boyu yakalanmama şansımız mevcut. 50 yaşına gelen her kişinin sağlık problemleri olmasa da bir kez kolonoskopi yaptırmasını öneriyoruz. Çünkü kolorektal kanserler sinsi ilerleyen bir hastalık olup genellikle ileri evrede olunca bulgu vermektedir. Hemogram düşüklüğü (Kansızlık, anemi), büyük abdest alışkanlıklarında değişkenlik, büyük abdest sırasında makatta kanama, karın bölgesinde şişkinlik, bulantı, kusma, kısa sürede belirgin kilo kaybı varsa ya da ailenizde bir bireyde kalın bağırsak kanseri bulunuyorsa bu kişilerin mutlaka yaşı ne olursa olsun gaytada gizli kan testi ve kolonoskopi yaptırmasını öneriyoruz. Kolonoskopi sırasında prekanseröz lezyonların yani kanser öncüsü lezyonların (poliplerin) temizlenmesi ileride oluşacak kolon kanserini %100 engellenmektedir.

Hastalarınızı ameliyata hazırlarken psikolojik olarak hangi yolları izliyorsunuz? Ameliyat öncesi ve sonrası mutluluk önemli midir?

Hepimiz biliyoruz ki kanser dünyada ve ülkemizde ölümlere neden olabilen ciddi bir hastalık. Bu sebeple kanser hastalığına yakalanan kişilerde anksiyete, depresyon ve uyum bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklarla çok sık karşılaşıyoruz ve bunu birçok çalışmanın sonucunda görüyoruz. Kanser hastalarının tedavisini Onkolojik rehabilitasyon ekibiyle birlikte sürdürmek gerektiğini düşünüyorum. Bu rehabilitasyon ekibinde hekim, psikolog, danışman, sosyal destek uzmanı, diyetisyen ve fizyoterapist olması gerekiyor. Kanser hastası için sosyal desteğin sağlanması hastalığa olan uyumu kolaylaştıracağı için hastalığa ait tedavi ve sürecini olumlu etkilemektedir. Bu süreçte hasta yakınlarının da bilgilendirilmesi ve katılımı kanser hastalarını oldukça motive ediyor.

Yaptığınız ilk ameliyatı hatırlıyor musunuz? Sizde bıraktığı olumlu olumsuz etkisi olmuş muydu?

6. sınıf tıp fakültesi öğrencisiyken cerrahi stajında acil ameliyat olması gereken bir hasta servise yatırıldı ve hemen operasyona alındı. Kıdemli cerrah benim de operasyona girmemi istedi. İlk defa bir ameliyatta bulunacaktım. Ve kıdemli cerrah yardımcı olmam için birinci asistan olarak beni seçmişti. Bir sütür (dikiş) atmamı istedi ve elime o sütür atılacak portegüyü (cerrahi ekipman) verdi. Sütürü atarken tekniğimin çok iyi olduğunu, daha önce herhangi bir ameliyatta bulunup bulunmadığımı sordu. Ameliyattan çok keyif almıştım ve o an cerrahi yeteneğimi fark edip cerrah olmaya karar verdim.

Covid-19 süreciyle ilgili neler söylemek istersiniz? Uzun zamandır virüs korkusuyla yaşıyoruz ve ne yazık ki hala bitti denilemiyor. Önerileriniz var mı bu süreçle ilgili?

Covid-19 salgını maalesef hepimizin hayatını çok zorlaştırdı. Ancak bu insanlık tarihinde ne ilk salgın ne de son salgın olacak. Bu virüsün maalesef etkin bir tedavisi yok. Ancak aşının koruyucu etkinliği çok yüksek. Hastalığın bulaşmasına engel oluyor ya da hafif geçirmemizi sağlıyor. Bunu kendi klinik deneyimlerimde bariz bir şekilde gözlemliyorum. Yani herkese aşı olmasını tavsiye ediyorum. Ayrıca maske, mesafe ve hijyeni de unutmayalım.

Bir de doğru beslenme ile ilgili önerilerinizi almak istiyorum. Sağlıklı kilo vermek isteyen okurlarımız sizden taktik almak isterler belki.

Bir cerrah olarak buradan sağlıklı kilo verme yöntemlerinden bahsetmem bu işi profesyonel olarak yapan kişilere haksızlık olacaktır. Ama kendime uyguladığım beslenme yöntemleri ile ilgili kısa bir bilgi verebilirim. Günde en az 2,5 litre su içerim. Her öğüne bir lif içeren gıda eklerim( örneğin: yeşil salata). Haftada 2 ya da 3 kez beyaz et tüketirim. Öğünlerimi gün içinde sabah 11.00- akşam 18.00 arasına kısıtlama olmaksızın yemeye çalışırım. Günün geriye kalan 17 saat bir şeyler yemiyorum çünkü vücudun açlığı hissetmesi ve mide bağırsak sisteminin dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu beslenme şekli ile kilo almıyorum bu yüzden kilo vermek için bir diyet uygulama ihtiyacımda olmuyor.

Mesleğiniz oldukça yorucu ve yoğun bir tempo gerektiriyor. Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Bir cerrahın gözünden hayata bakabilmemiz adına bizimle paylaşır mısınız bir gününüzü?

Bence bir mesleği sevebilmek ve severek yapabilmek için o iş sizi tatmin etmeli, o işin maddi ya da manevi karşılığı olmalı ve o işi icra ederken kendi özel hayatınıza ayırabileceğiniz zaman oluşturmalı. Bu üçünden ikisini sağlayabilen kişileri bireyleri biz mutlu bir insan olarak tanımlıyoruz. Üçünü birden elde eden kişiler zaten mutlu ve bir o kadar çevresi tarafından kıskanılacak bireylerdir. Ayrıca bu bir başarı göstergesidir. Ben bu 3 kriterden zaman kısmını bulamayan kişilerden biriyim. Mutsuz muyum? Elbette ki hayır, mutsuz değilim. Mutluyum. Sadece kendime zaman ayırma konusunda başarısızım diyebilirim ki bu meslekte bunun o kadar kolay olduğunu düşünmüyorum koşullar buna müsaade etmiyor. Sıradan bir günümü sizinle paylaşmak isterim. Pazar dâhil her gün çok erken saatlerde kalkarım.  Sabah koşumu mutlaka yapmaya çalışırım. Sonrası malum tüm gün yoğun bir tempoda ameliyatlar vizitler ve kontrol hasta muayeneleri şeklinde devam eder.  Fırsat buldukça Alaçatı’da havanın ve rüzgârın koşullarına göre kitesurf (uçurtma sörfü) yapmaya giderim. Bu sıralar çocukluğumun hobisi olan bilardoyu profesyoneldüzeye geçiş için çalışmalarda bulunuyorum ve Malum pandemi dönemi olduğu için son 2 yıldır evde kendi yemeğimi yapmayı ve evde daha çok vakit geçirmeyi hobilerim arasına ekledim. Bu arada elimin lezzetli olduğunu söylerler. Evde bir kedim var; ismi Tuşe, onunla birlikte yaşıyorum.

Sosyal medyadan biraz uzak kalmayı tercih ediyorsunuz. Nedeni nedir?

Sosyal paylaşım platformlarını özel hayatımda kullanıyorum. Yağmur Hanım hatta siz benim arkadaş listemdesiniz.  İş hayatında kullanmayı tercih etmiyorum diyelim. Bunun sebebi ise sanal ortamda istediğini kanıt olmaksızın gösterebilir ve sunabilirsiniz. Bu durum bende güven oluşturmuyor.  Sosyal medyanın sadece bilgilendirme amaçlı kullanılmasını tercih ederim, tüm meslektaşlarım için böyle düşünüyorum aslında. Sağlık ile ilgili hiçbir operasyon ve sonucu fotoğraflar çekilerek reklam amaçlı kullanılmamalı.

Bundan sonraki hayatınız için hayalleriniz varsa bizimle paylaşır mısınız?

Aslında bir hayalimden çok hala o çocuksu duygularım var. Tüm samimiyetimle insanlara yardım etmek hayatlarında olumlu etkiler bırakmak istiyorum. Her insanın bu hayattan farklı beklentileri vardır. Benim beklentim işini hakkaniyetiyle yapan saygın bir insan olmak. Aslında o kadar basit. Bu benim hala küçük bir hayalim.

Siz bir cerrahsınız ve mutlaka başka bir cerraha ihtiyacınız olmuştur ya da olacaktır. Siz kendi cerrahınızda neler arardınız?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki iyi bir cerrah her ameliyatı başarılı yapabilir diyemeyiz. Özellikle bizim meslekte deneyim gerçekten çok önemli. Eğer ben bir hastalıktan dolayı ameliyat olacaksam, öncelikle bu hastalık üzerine çalışmaları ve deneyimi olan branşlaşmış cerrahları tercih ederim. o cerrahta; herhangi bir komplikasyonda bu durumu çözebilecek yeteneği ve deneyimi olmalı, Hasta-doktor güven ilişkisini oluşturabilmeli, hastayı anlamalı ve empati yapabilmeli. Etik ve dürüst olmalı, Ameliyatlarını her branşın olduğu kapsamlı bir hastanede yapmalı. Tabiki bireysel yeteneği de çok önemli ve bunu anlamalı, sorgulamak için daha spesifik araştırma yapmayı gerektirir. Şunu da eklemek isterimTüm meslektaşlarımın özveriyle çalıştığını biliyorum ve çalışma alanında bunu fazlasıyla görüyorum. Hastaların doktorunu seçerken yapacağı bu araştırmalar hasta-doktor güven ilişkisini daha kuvvetli yapar ve tedavisinin başarı şansını artırır.

Konuğum olduğunuz için çok teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Yağmur Hanım öncelikle size içtenliğiniz, güler yüzünüz ve bana zaman ayırıp gazetenizde yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.  Herkese sağlıklı bir yaşam diliyorum.

Röportaj: Yağmur Tanyıldız