AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Billur Ergün kimdir?

Merhabalar öncelikle… Her birinize mutlu bir hafta diliyorum. Güzel bir soruyla başladık. Bu soruya samimi bir yanıt vermem gerekirse; “Kim olduğunu, neden var olduğunu ve en önemlisi nereden gelip nereye gideceğini büyük bir tutkuyla araştıran, araştırmacı bir ruh.” diyebiliriz Billur Ergün için. 

Basit bir tabirle söylemek gerekirse; araştırmacı, yazar ve ressamım.  

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Geriye dönüp çocukluk yıllarıma baktığımda sürekli hikâyeler ürettiğimi hatırlıyorum. Gökkuşağına ve doğanın çeşitli elemanlarına insan özellikleri vererek öyküleştirip, mahallenin çocuklarına büyük bir heyecanla anlatıyordum. Yazar kimliğimi net olarak fark ettiğim dönem ise lise yıllarımdı. Kompozisyon yarışmalarından aldığım ödüller; beni yazmaya daha da teşvik etmiş, yazın hayatıma başlamama vesile olmuştu.  Ayrıca lise döneminde okuduğum kitaplar, beni mitoloji ve teolojiye takıntılı hale getirmişti.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?

“İyi bir yazar olmak için iyi kitaplar okumalıyız.” derim ben hep. Kadim tarihi yazıyorsam kadim dönemde yazılmış tabletleri okumalıydım. Sümer tabletlerinin günümüz çevirilerini okuduğumda hâlâ ilk kez okuyormuş gibi heyecanlanırım. 4000 yıl önce yazılmış yazıları okuyabilme ayrıcalığı, günümüz insanı için büyük bir şans. Sümer, Babil, Yunan, Mısır, Hint, Türk vb. milletlerin mitlerinden esinleniyorum.

Geçtiğimiz günlerde okurlarla buluşan “Jezebel & Melek-i Tâvus” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Esasen bu kitapta önemli iki dinsel figürü bir arada kullandım. Bir yanda İncil yazarları tarafından lanetlenerek dünya üzerinde yaşamış en kötü kadın ilan edilen İsrail kraliçesi Jezebel, diğer yanda Ezidi dininin baş meleği olan; fakat diğer dinler tarafından şeytan kabul edilen Melek-i Tavus. Kitap; Irak ve Mardin’de Ezidilerin yaşadığı bölgelerde geçiyor. Tarih boyunca dışlanmış, şeytana tapınmakla suçlanmış ve toplu kıyımlarla yok edilmeye çalışılmış bu milleti okurlara hatırlatmak istedim. 

Bu kitap, bir üçleme serisinin üçüncü kitabı olarak okurlarla buluştu. Bu serinin ilk kitabı olan “Marduk & Bir Tanrı Kâşifi” adlı kitabımda Ezoterizm ve antik dinlerle tanışan materyalist bir adamın bu büyülü dünyaya çıktığı yolculuk anlatılıyor. Serinin ikinci kitabı olan “Apollon & İskender-i Zülkarneyn” de okurları yine mitolojik bir gezintiye çıkarıyor. Sanat tanrısı Apollon’dan Musa ve Zülkarneyn’e, oradan tanrı Aton ve onun yegâne hizmetkârı olan Hermes’e dek uzanıyor. 

Serinin üçüncü ve son kitabı olan “Jezebel & Melek-i Tâvus” Sümer yaratılış destanını detaylı biçimde anlatmakta ve popüler kültürde adları sıkça geçen ve “Anunnakiler” olarak bilinen Sümer tanrılarını en anlaşılır şekilde anlatmaktadır.

“Jezebel & Melek-i Tâvus” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Okurlarıma varlığımız ve evrenimiz hakkında yeni sorular sordurmayı amaçlıyorum. Cevaplardan çok sorular ilgimi çekiyor benim. Okurların içindeki o meraklı çocuğu şimdiki hayatlarına davet edip, hayatı o küçük kâşifle bir kez daha keşfetmeye davet ediyorum.

Kitabın ismi nereden geliyor?

24 yaşında üç kitap sahibi bir yazar olarak samimiyetle söylüyorum bunu; kitaplarımın satışları tahmin ettiğimden daha iyi gidiyor. İlk kitabım, ikinci baskıya girdi. Temennim, on bininci baskılara ulaşması tabii. Genç bir yazar olmam kitap satışlarını olumsuz yönde etkileyebilir, diye düşünüyordum. Neyse ki düşündüğüm gibi olmadı. Aksine daha çok ilgi çekti, diyebilirim. 

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

Merak dürtüsü, kitabı bir an önce bitirme isteği oluşturuyor. Satır aralarında verdiğim bazı detaylar, “Vay canına!” gibi tepkiler vermeye sebep oluyor.  Farklı ülkelerin yemeklerini anlattığım bölümlerin iştah açtığı söylenebilir. Ah, o fette salatası…

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum. Bir distopya yazıyorum. İnsanların doğaya verdiği zararı farklı bir bakış açısıyla yaşanabilecek en kötü senaryo şeklinde anlatıyorum. Onun haricinde bir film senaryosu taslağım var. Yazarlığın geniş bahçesinde koklayabildiğim kadar çiçek koklamak istiyorum.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Sizlerle bir arada olmak, beni oldukça mutlu etti. Ayşenur Hanım’a ve Önce Vatan Gazetesi’ne en içten sevgilerimi sunuyorum. Sosyal medya hesabıma ulaşmak isterseniz Instagram adresimi şuraya bırakıyorum: @billur.ergun