Merhaba Aydoğan Bey. Çok güzel bir Karadeniz albümü olmuş.  Albümün adı ile başlamak istiyorum, neden "Kuzey"?

Beş yaşında bir oğlum var ve oğlumun adı "Kuzey". Bu albümde oğluma ithafen hazırladım. Oğlum gibi de gördüm albümü diyebilirim. Zaten Karadenizliyiz. Kuzeyliyiz. Onun da etkisi var. Bu yüzen albümün adı "Kuzey" oldu.

Albümden bahseder misiniz?

 Esen Müzik etiketiyle çıktı albüm. Hemşince okuduğum “Kavali” şarkısının Türkçe versiyonu “Kalani Bana Birak” ile 13 eser var. Açıkçası bizler "Kavali" şarkısı ile çıktık yola. Yapımcımızda çok beğendi şarkıyı. Türkçe versiyonunu da son süreçte kaydedip albüme koyduk.  Albümde 11 eser bana ait. "Bende Başla Bende Bit" şarkısı Akın Zurnacı'nın eseri. Ayrıca Selim Bölükbaşı'nın "Horon" eseri var. Bu eserde tulum olan otantik kayıt bulunuyor. Aranjelerin 9 tanesini Selim Bölükbaşı yaptı. 4 tanesini benim sahne arkadaşım tulumist Aycan Yeter yaptı. Güzel isimlerle çalıştık. İçime sinen bir sound çıktı. Karadeniz soundunun dışında müzikal kalitenin ön planda olduğu albüm oldu. Bunu da başardığımıza inanıyorum. Tepkiler çok iyi…

Şarkıların 11'i size mi ait?

Açıkçası ben beste ağırlıklı çalışıyorum. Albümdeki çoğu sözler annemin ve ağabeyimin yazdığı sözler.  Kendileri Uşak'ta yaşadığı için imza adına gidip gelmek zor olacağı için sözler benim adıma tescillendi. Hikayelerine gelirsek de annemin, ağabeyimin ya da bizim yöre insanlarının anonimlerinden derlenip müziklerinin yapılması ile gerçekleşti. Benim melodik beste hikayelerim çok fazla. Her an çıkabilen bestelerim var. Hüzünlü olduğum, mutlu olduğumda sabahın 05.00'in de bile yataktan bir melodi ile kalktığım olabiliyor. Kaydedip üzerine saatlerce uğraştığımı biliyorum. Amacım standardın dışına çıkıp güzel müzikler üretmek diyebilirim. 

Albümde Karadeniz’e özgü neler var?

Şarkıların şivesi full Karadeniz'e özgü. Albümde Lazca, Hemşince eserler var. Karadeniz enstrümanları tulum, kemençe yine var. Ama intro ve ara cevaplarda, şan altlarında daha farklı tavırlarda çaldırdık ki sadece Karadenizliler değil her kesimin dinleyeceği bir sound çıkarmaya çalıştık. Bir şarkı var Aycan Yeter'in aranjesinde orada tulum çok farklı çalındı. Akorlarla yürüyen ped basan bir tulum mesela.. Çok farklı bir tarz var mesela. Bazı kemençe şarkılarında, keman saundu dediğimiz tarzda kemençenin hissedildiği bir durum var.  Aslında enstrümanlarla dans ettik diyebilirim. 

Albümü çıkarmak ne kadar sürdü?

2016 Şubatta repertuarı belirledik. Start verdik ama albümde olacak arkadaşlar ayrıca aktif çalışıyorlar konserleri kendi çalışmaları da vardı. İyi düşünerek bir araya gelebildikçe yapmaya çalıştık çok eleyerek farklı versiyonlar deneyip, acele etmeden hareket ettik diyebilirim. Yaz döneminde ülkenin şartlarından dolayı sıkıntılar yaşadık. Eylülde ilk masterımızı elimize aldık. Bazı değişiklikler de yapınca yapımcımızla çıkış tarihini 10 şubat olarak belirledik. 

"Albümüm içime sindiği an çıkarırım" dedim. Çünkü inanıyorum ki yapılan emeğin karşılığı mutlaka bir şekilde olur…

Karadenizli sanatçıların albümde büyük destek verdiğini biliyorum. Ne tür destekleri oldu?

Karadeniz müzisyenler olarak biz hep iç içe ve birlikteyiz. Yaklaşık 17 senedir bu sektörün içindeyim Selçuk Balcı, Niyazi Koyuncu, Erdal Bayrakoğlu, Resul Dindar olsun benim albümde yer alan almayan tüm dostlarımla sürekli paylaşım ve destek içindeyiz. Benim albüm çalışmam yapılırken Niyazi'nin de Selçuk'un da albüm çalışması vardı, onlar bitirmeye yakınlardı. Sürekli o stüdyodan çıkıp, başka birimizin albümü ile ilgileniyorduk. Selçuk albümümde bir kemençe çaldı, kendi sahnesinden çıktı sabaha karşı geldi. sürekli dayanışma içindeyiz. Kimin projesi varsa vokallerle olsun, enstrümanlarla olsun, fikirlerle olsun, stüdyo da sabahlarız her albümlerde de yine diğer Karadenizli müzisyenlerin de o projede mutlaka olduğunu görürsünüz. Kültür  elçileri olarak amacımız kültürümüzü en iyi şekilde insanlara ulaştırmak olduğu için hemen hemen her proje kendi projemiz gibidir ve iyi olması için çok ciddi çabalar gösteririz.

Niyazi Koyuncu'dan bahsetmişken saygı değer ağabeyi rahmetler içinde olsun Kazım Koyuncu'yu da sormak isterim. Bir yakınlığınız var mıydı?

Kazım ağabey benim hem hemşerim. Karadeniz’de farklı tarzlarda bir şeyler yapılabileceğini en iyi anlatanlardan biriydi. Biz akran değildik, benden yaşça büyüktü. Fakat iç içe bir aileydik. Kazım ağabey her anlamda bizim ufkumuzu açan biriydi. Kendini özlemle anıyorum...

Sizden büyüklere gelmişken Karadeniz’in efsane isimleri Volkan Konak, Fuat Saka gibi isimlerin de sizlere desteği oluyor mu, oldu mu?

İlk albümüm “Heyyamo”  Volkan (Konak) ağabeyim dinledikten sonra tebrik amaçlı güzel bir yazı yazmıştı. Hatta "1,5 ay CD'ni çıkarmadım, sıkılmadan dinliyorum çok güzel bir iş yapmışsın" dedi. Çok mutlu olmuştum. Bir proje düşünüyorduk kendisiyle ama televizyon programı erken bitmişti onun. Yani onlarda istenildiği ya da yapılacak bir şey olduğu zaman hepimiz için elinden ne geliyorsa yapıyorlar. Bizim sıkıştığımız yerlerde bize hayır demezler. Bizler büyükten küçüğe böyleyiz sanırım. 

Bizler aynı tavanın balıklarıyız. Bir bütünün bir parçasıyız ve bizler kültür elçileriyiz. Aslında popüler müzik, şöhret düşüncesinden ziyade yaşadığımız o kültürü yansıtma görevi var her birimizde! Bizler de bu görevi en iyi şekilde ve bir dayanışma içinde yapmaya çalışıyoruz…

Örnek aldığınız biri var mı?

Yok hayır. Bu zaten müzisyeni özgüvensiz kılar. Elbette etkilendiğim, ilham aldığım insanlar var ama idolüm dediğim kimse yok. Müzisyen dediğinin ufku sınırsız olmalıdır. Sanatın sonu, sınırı yok. Örnekliği de yok. Her insan kendine has diye düşünüyorum. Tek sınırımız var o da yaşamımız! Yaşam bittiği an, varlık ortadan kalkıyor ve bizler susuyoruz. Çıkardığımız eserler konuşuyor, geride bıraktıklarımız yaşıyor.

"Herhangi bir ünlüyle ilk aklınıza gelen hikayeniz nedir desem" benimle neyi paylaşırsınız?

Çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum o dönemde denk geldiğim dinlediğim müzisyen büyüklerimle aynı sahnede yer almak, hatta beni dinlemeye gelmeleri muhteşem bir anıdır. Buradan tüm büyüklerime de saygılarımı sunuyorum. Benim için onlardan biri de Volkan Konak ağabeyimdir. Kendisi ile bir konser programımız vardı, biz alt grup olarak sahne alıyorduk. (2005 Adalar festivali olabilir, bundan 12 sene önce) Biz sahneye çıkmadan önce beni çağırdı yanına. "Aydoğan’ım gel buraya, nasılsın, iyi misin" dedi. "İyiyim ağabeyim, siz" dedim.  "Repertuarımıza bir bakalım" dedi. Baktık ki Kazım ağabeyin (Koyuncu) seslendirmiş olduğu "Gelevera Deresi" şarkısı ikimizin de repertuarında da varmış, "Sen mi okuyacaksın, ben mi" dedi. "Siz bilirsiniz ama ben okursam da mutlu olurum" dedim. "Bence de oku çok güzel olur ama bende okumak istiyorum olsun ikimiz de okuyalım" dedi. Böyle sıcak bir muhabbetti. Şarkıları ikimizde sahnemizde okuduk. Kendisine de buradan selamlarımı iletiyorum. 

Yeni klip hakkında detay verir misiniz?

Şöyle bir hikayemiz var. Bizim çıkış parçamız üzerineydi. Salı o şarkıya klip çekilecekti ve sanatçı dostlarım klipte yer alacaktı. Pazartesi akşamı o kadar yağmur vardı ki klipte de dış çekim ağırlıktaydı sıkıntıya gireriz diye slow şarkı olan "Bende Başla Ben de Bit" şarkısına çektik. Bu şarkı da çok sevdiğimiz, inandığımız bir şarkıydı. Ona klip çekelim klipsiz çıkmayalım dedik. Karar aldık hikaye oluşturduk. Sabah saat 10.00'da start verip ertesi gün gece 02.00'ye kadar çekimleri bitirdik. Ertesi gün montaj ve revize ile çıkarttık.  Klip Kilyos sahilde, Belgrad Ormanı'nda ve farklı yerlerde çekildi. Klipte yüzümü ön plana çıkarmak istedik. Şarkı o kadar güzel ki klipte insanlar hikaye aramaya odaklanmasın diye sade bir görsellik kurguladık. 

Albümde 13 şarkı var başka klip düşünüyor musunuz?

Yaza doğru bir klip daha düşünüyoruz, rack soundun da bir şarkımız var "Kestane" diye ona klip çekeceğiz. ama gelen tepki ve isteklere göre de fikrimiz değişebilir. Dinleyici ve takipçilerin önerilerine de bakacağız. Düşüncemiz de bir şarkı var ama şimdilik değişken…

Beklenen klip yakın bir tarihte geliyor. Klibin harika bir hikayesi var. Herkesin ortak tarihini bulmakta sıkıntı yaşıyoruz bulunca hemen çekimlere başlayacağız. İlk fırsat, dediğimiz zamanda çıkmasını bekliyoruz. İki ayı geçmeyecektir. 

Konserler var mı?

Bahar yeni gelmeye başladı, biz de programlarımızı yapıyoruz. Teklifler var fakat albüm lansmanını daha yapmadık onu yapıp, sonra konserlere devam etmek istiyorum. Albümü tüm Türkiye'ye göstermek için 1- 1,5 ay çalışacağız sonra İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir ve memleketim Hopa olmak üzere konserlere odaklanmak istiyorum. Ayrıca yurt dışında da konserlerimiz olacak. 

Bu zamanda albüm çıkarmak biraz riskli, neden bir single değil de albüm?

Şöyle ki Elif Hanım, 2009’da “Heyyamo” isimli 11 şarkılık bir albüm çıkarttım. Şimdi ise 13 şarkılık bir albümle çıktım. Bu sektörde bestesini verdiğim 20'nin üstünde şarkım var. Niyazi Koyuncu'ya verdiğim hatta albümü daha çıkmayan bir kaç arkadaşım da daha var şarkılarım. Şimdi bir şekilde repertuarımı tamamlamak ve yıllardır biriktirdiğim besteleri insanlara sunmak istedim. Bundan sonraki süreçte ne olur bilemiyorum ama çok üretip çok vermeyi seviyorum. Ayda ya da iki ayda bir single çıkarmayı çok doğru bulmuyorum. Öyle bir alışıldı ki bütün emekler hemen tüketiliyor. Ben Karadeniz müziğine özgü bar programı yaptım ve Karadeniz müziğini her tarzda okuyup saatlerce süren rekor yarışması yapıyordum bu konser değildi. 6-7 saat sahne performansıydı. Ora da insanlar da gördüğüm "Hani bir şarkı var ya onu istiyoruz, sarışın bayan şimdi söylüyor" diyorlar "Hangi şarkı?" diyorum şarkı yok, kalmamış. Şimdi insanları biraz albüm odaklı yaşatmak istiyorum. 

Daha önce bir albümünüz daha var, o nasıl bir albümdü?

O benim ilk albümüm. "Heyyamo" adında 2009'da çıktı. "Heyyamo", Doğu Karadeniz'de Gürcülerin, Lazların, Hemşinlilerin, Rumların kullandığı ortak bir kelimedir. IMC'ler olur birlikte yardıma giderler, birlikte hareket etmek için söylenilen bazı sözleri hatta bazı şarkılar vardır bu insanların. Yani özel kelime gibi bir şeydir. Dostlarımın arkadaşlarımın desteği ile yaptığımız bir albümdü. "Heyyamo" bir şarkının içinde geçiyordu. Biz de kulağa değişik geldiği için, bu ismi albüm adı olarak da kullanalım dedik. Öncesinde 2003'te bir albüm teklifi almıştım, biraz erken olduğunu düşünmüştüm. Ki o zamanlar bir grubumda vardı biraz daha geliştirmeliyiz kendimizi dedim. Daha sonra solo devam etmek zorunda kaldım. Konserlerim olmaya başladı ve sahnede yaptığım performansları biriktirerek Cafer İşleyen ve Deniz Bayrak ile böyle biz bize iki sene de biten albüm yaptık.  Sahne de yapılanları albüme yansıttık. Deneysel bir albümdü diyebilirim.

Ne tür enstrümanlar çalışıyorsunuz?

İlk okul ikinci sınıftan beri müzik ile hep iç içeydim. Flüt ile başladım enstrüman çalmaya, Akordeon, Keyboard Bağlama sonrasında da Gitar çalmasını öğrendim. 2005 Yılına kadar sahnemde bağlama çaldım. Sonrasında Gitar ile yoluma devam ettim. Çok iddialı değilim enstrüman konusunda bu anlamda sahnemde işi daha iyi yapan müzisyenlere veriyorum dümeni.  Her kişi uzman olduğu işe odaklanmalı işi bilene teslim etmeli.  

Enstrüman çalmak yetenek işi mi, yoksa öğrenilir mi?

Bence herkes öğrenene bilir. "Kulak olması lazım" sözüne de inanmıyorum. Bizlerin o ritim dengesi anne karnından başlıyor ve bunu geliştirmek bize kalıyor. Büyüdüğümüz ev ortamının önemi var elbet. İnsan doğduğu zaman yapamayacağı şey yok. Öğretildiği an her şeyi yapabilir. Yapılmayınca beyindeki milyarlarca sinirden bu yetenekle ilgili bölüm zayıflıyor ve zamanla kopuyor. Ben kendim çalışarak bağlama öğrendim. O zaman tutma şeklini tam bilmediğim için dirseğimi bile çürümüştüm. Ne internet var ne hoca… Şimdi ki gençler şanslı. 

Müziğin sizin hayatınızdaki önemi nedir?

Ben şuan müzisyen olmasaydım ne yapardım gerçekten düşünemiyorum. Müzik benim yaptığım iş değil, bir organım gibi. Ben müzikle bir bütün gibiyim. Vazgeçemeyeceğim bir şey, kalp beyin gibi bir şey. Her insanın içinde mutlaka da müzik olmalı diye düşünüyorum. Müziği ilk anne karnında kalp ritmiyle duyuyoruz. Sonrasında o hep içimizde var onu sadece geliştirmek gerekiyor. Her alanda her şey de insanların dini rahatlığından tutun, stres atmak, heyecan, acı her şey de müzik var. Her şeyden önce kalbimiz bir ritimle atıyor ve müzikte bir ritimdir. Bir daha dünyaya gelsem tekrar müzisyen olmak isterim. Oğlumun da müzisyen olmasını isterim. Elbette kendi kararı ama ruhu müzikle olmalı. 

Nasıl bir çocuktunuz?

Çok hareketli yerinde duramayan bir çocukluğum oldu. 3 kardeşiz ağabeyim Uşak ta kız kardeşim İstanbul'da akademisyen olarak hayatlarını sürdürüyor. Ben müziği seçtim. Ailemde de müzikle uğraşan kız kardeşim Elif profesyonel dans yapıyor ve gitar, bağlama çalıyor ve şimdide kemençe öğrenmek için kursa başlayacak. Ağabeyim bağlama çalıyor. Annem söz müzik konusunda inanılmaz bir cevher. Lazca ve Hemşince biliyor. hatta 100 - 150 şarkılık daha arşivi var. Babam da bağlama da bir şarkı biliyor  Ailemin müzik konusunda çok büyük desteği oldu. Her daim arkamdalardı, halen de öyleler… 

Topaloğlu aile vakfınız var burada neler yapılıyor?

Gençlerimizin, çocuklarımızın eğitimi için kurulan dayanışma vakfı burası. Onursal başkanımız sayın Köksal Toptan, aile büyüğümüzdür. Türkiye'nin bir çok yerinden temsilcilerimiz var. 2000 senesinde kurulan, Hilmi Topaloğlu döneminde başlatılan bir vakıf. Öğrencilere burs, konaklama sağlıyor, durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarını yetişmeye çalışıyoruz. Bizim Topaloğlu çevresinin dışında gördüğümüz öğrencilere de elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Tamamen eğitim ve sağlık odaklı yardımlaşma kurumu diyebilirim. Amaç aileleri bir arada tutmak. Ben de yönetimindeyim ve uzun yıllar bu kutsal göreve devam edeceğim. 

Yakın gelecekte neler var?

En önemlisi her zaman üreteceğiz. Ve konserlerimizde sevenlerimizle buluşacağız. Müzik bir inşaat olmadığı için şu binayı şu tarihe kadar dikeceğiz diyemiyoruz. Ama planlarımız var. Beni takip edenler ve sevenler tüm sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilir ve paylaştığımız programlarımızı görebilirler.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Müziğin olduğu yerde kötülük olmaz hiç bir zaman korkmasınlar. Her zaman sanatın yanında yer alsınlar. Bir toplumda sanat bitmişse, o ülke de bitmiş demektir. Üretime destek versinler. Sanat ve müzikle dostça kalsınlar...

Doğum Tarihi: 20. 04. 1982

Burcu: Koç

En sevdiği huyu: Başarmadaki inat

En sevmediği huyu: Uyuyamamak

En sevdiği renk: Mavi ve Yeşil

Uğurlu sayısı: Çift rakamlar

Uğurlu gün: Pazar

En sevdiği çizgi film: Heidi

En sevdiği söz: Sanat yaşamaktır, yaşamak direnmek. 

RÖPORTAJ: Elif GÜNAY