RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Arzu Yılmaz ile yazın hayatına ve “Hayatın Arzusu” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Arzu Yılmaz kimdir?

5 Eylül 1992 tarihinde doğdum. Aslen Rizeliyim. Ailemle birlikte yaşıyorum. Ön lisans Adalet Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim. 2011 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Merkez Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda dansla ilgileniyorum.

Genellikle mükemmeliyetçi bir yapım vardır. Yaptığım veya yapılan bir işin kesinlikle mükemmel olmasından yanayım. Bu yüzden her şeyden çok şikâyetçi olduğumu söylerler. Şunu söyleyebilirim; mükemmeli kendin için neyin doğru olduğunu hissettiğin ve gördüğün zaman yakalarsın.

Yazım hayatınız nasıl başladı?

İlkokul yıllarımda belli defterler tutardım. Bu defterleri günlük gibi değil de o günlerde yaşadıklarımı kendimle konuşuyormuş gibi yazardım.

Yazmak, aklımda hep vardı; çünkü yazmayı severdim. Genellikle kendimi iyi hissettiğim zamanlarda içimden yazmak gelirdi. İleride de bir kitap çıkarmak hep içimden geçen bir şeydi. Zamanını bekliyordum. Sanırım, şu an kitabımın çıkması için en doğru zaman.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazmaya başlamam için yaşanan olayların üzerimde bir iz bırakması gerekir. Çok etkilendiğim bir şey olduğunda olayları kurgulamaya başlıyor, yaşananları kelimelere daha çabuk dökebiliyor, kelimelerimi o anlarla süsleyebiliyor ve hissettirebiliyorum. Okuduğum birçok yazar arasında İskender Pala’nın kitapları, en çok etkilendiğim eserler olmuştu. Onun kitaplarını okuduğumda kitabın içindeki kahraman olayları yaşayan benmişim gibi hissediyordum. Zaman ve mekândaki o kurguları çok derinden hissedebiliyordum. Tabii ki çok fazla yazarımız var hepsinin bakış açısının birbirinden farklı, hikâyelerinin kendilerine özgü olduğunu ve okurlara mutlaka bir şeyler kattıklarını düşünüyorum. Nazım Hikmet Ran’ın edebiyat için yazdığı bütün eserleri çok beğeniyorum.

Haziran ayında okurlarla buluşan “Hayatın Arzusu” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Yaşanan her olayda kendimizi ‘tecrübe’ diye adlandırdığımız birtakım olayların içinde buluyoruz. Asıl önemli olan; ‘tecrübe’ dediğimiz şeyi hayatımıza nasıl soktuğumuz, ilerlediğimiz her süreçte yaşadıklarımızdan nasıl etkilendiğimiz ve durumların tecrübemiz üzerinde nasıl izler bırakarak hayatımızı ne yönde etkilediği. Özetle; kitabımda kendi hayatımda edindiğim tecrübeleri herkesle paylaşmak istedim.

Kitabı yazmamdaki amaç şu: Hayatımda iz bırakan her şeyin, sahip olduğum tecrübelerin hepsinden örnekler vererek insanlara birtakım olayların üstesinden nasıl gelmeleri gerektiğini kendi hissettiklerimle hissettirmek istedim.

“Hayatın Arzusu” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Herkesin illaki hayattan beklentisi vardır; ama herkesin düşlediği hayat, birbirinden farklıdır. Bir beklenti içerisine girildiği zaman kendinizi her şeye hazırlıklı hissetmelisiniz. Olduğu zaman daha iyisi için uğraşmalı; olmadığı zaman kendinizi o şeyden soyutlayıp içinize kapanmamalısınız. Böylelikle yaşanan her olayda kendinize nelerden pay çıkarmanız gerektiğini daha iyi anlarsınız. En önemlisi yapmaya çalıştığınız her işte kendinize inanmaktan ve güvenmekten asla vazgeçmeyin. Sen, kendine inandığın sürece her şeyin üstesinden gelebilirsin. Hani bir yere taşınırsın, anahtarı teslim almak için gidersin ya, anahtarı asıl sahibinden teslim almış oluyorsun; ama orası artık sana ait ve anahtar senin elinde, kapıyı artık sen açıp kapatıyorsun veya kilitliyorsun. Anahtarın yeni sahibine ulaşması gibi her şeye yeniden başlıyorsun.

​​​​​​​

Kitabın ismi nereden geliyor?

Kitabın ismi, aslında adımdan geliyor. Kendi hayatımı anlattığım için yazmaya başladığım zaman aklıma düşen ilk isim bu oldu ve bu isimde karar kıldım. Çok güzel bir isim koyduğumu düşünüyorum.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Ben, yaptığım her işten muhakkak bir başarı beklerim. Başarıya ulaşana kadar her şeyi göze alabilecek cesareti de severim. O yüzden başarı sana gelmez, sen başarının üzerine gitmelisin, diye düşünürüm.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Her okuyucu, kitabı elinde aldığı zaman “Acaba hissettiklerim doğrultusunda beni etkileyebilecek şeyler yazılı mıdır?” diye düşünür. Ben de şöyle düşünüyorum: Her kitap; sana istediğin gibi, düşündüğün gibi bir izlenim vermeyebilir; ama her kitabın veya benim kitabımın okurlara mutlaka yaşantılarına dair mesajlar verdiğini veya okurların o mesajları alacaklarını düşünüyorum.

​​​​​​​

Hazırlık aşamasında olan bir eseriniz var mı?

Hayır, şu anda yok; ama ilerleyen zamanlar için aklımdan ikinci esere dair hikâyeler geçiyor. Yazmaya henüz başlamadım, diyelim.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Okumak, çok güzel bir şey. Ne okursanız okuyun, okuduğunuz her şeyden kendinize bir şeyler katın. Zamanınızı nasıl değerlendirdiğinizin her zaman farkında olun. Hayatınızda hep size anlam katan, sizi anlamlaştıran insanların yanında bulunun. “Nasıl bir yerdeyim, neden buradayım?” demeyin. “İyi ki böyle bir yere geldim ve iyi ki burada bulunmuşum.” deyin. Bunlar için kendinizi hep değerli hissedin. Sen varsan orası da güzel, sen varsan hayatına değer katabilirsin; çünkü hayat, sen varsın diye güzeldir.


​​​​​​​