Değerli okuyucularım,

Bu haftaki röportaj konuğum Şanlıurfa' nın değerli, kıymetli ve bir o kadarda mütevazı olan Araştırmacı Yazar- Şair Fatma Asar Solak Hanımefendi. Fatma Hanım ile açık havada samimi ve sorularımıza içtenlikle verdiği cevaplarla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Kendisi keşfedilmemiş kalemiyle güçlü bir yazar. Fatma Asar Solak bir ilkokul mezunu yıllarca gösterdiği azim, gayret ve çabasıyla çıkardığı dört kitabıyla sizlere tanıtmaya çalışacağız. İşte bir Anadolu kadının verdiği yazarlık mücadelesi...

Fatma Hanım ben sizi tanıyorum. Fakat sizi tanımak isteyenlere kendinizden bahseder misiniz? Kısacası Fatma Asar Solak kimdir?

Öncelikle bana bu fırsatı verdiğiniz için size çok teşekkür ederim. Ben aslen Adıyamanlıyım. Ben bir yaşındayken ailem Sanlıurfa' ya bağlı Hilvan ilçesine taşınmışlar. İlkokulu Hilvan da okudum. Daha sonra okutulmadım. Fakat yazmayı çok seviyordum. Evliyim, beş çocuk annesiyim. Otuz yıl köyde yaşadık. Bir nevi ben bir köylü kızıyım. Daha sonra çocuklarımın eğitimlerini sürdürebilmesi için Urfa merkeze taşındık.

Yazarlığa ne zaman başladınız? İlk kitabınızı ne zaman çıkardınız?

İlkokul da okuma- yazma öğrendikten sonra kalemi elime elip kısa öyküler yazmaya başladım. Fakat kendimi keşfetmem daha sonradan oldu. Kırklı yıllarımda kalemin daha netleşti ve kararlı bir şekilde kitap yazmaya başladım. İlk kitabım ' Lekeli Melek'i ' biz daha köyde yaşarken çıkardım. İlk kitabımı çok büyük zorluklarla çıkardım. Çünkü köy işleri biraz yoğun, her tarafa koşuştururken bulduğum her fırsatta kaleme sarılıp yazıyordum. Her koşulda yazmak için gayret gösteriyordum.

İlham aldığınız bir yazar var mı?

Ben kendime hep Emine Şenlikoğlunu örnek almışımdır. Benim idolum odur. Kitap yazmaya başladığımda ona yazdıklarımdan birer örnek gönderdim. Emine Hanım bana geri dönüş yapınca çok mutlu oldum. Bana, "kalemin iyi yazmaya devam edin" deyince bende kendi kendime "Yürü be! Fatma artık önünde kimse duramaz." Dedim ve yazmaya devam ettim.

Şimdiye kadar çıkarmış olduğunuz kaç kitabınız var?

Benim şimdiye kadar çıkardığım dört kitabım var. Lekeli Melek, Gül Dikeni Sever ve son çıkardığım Kodlanmış Hayatlar ( içimizdeki mezarlık) bir seri dizisi olacak. Son kitabımızın serisini arkadaşım sosyolog ve aile danışmanı Semra Yalçın hanımefendinin verdiği destekle yazmaya devam edeceğiz.

Kitaplarınızı yazarken daha çok hangi konular üzerinde duruyorsunuz?

Kitaplarımın konusu daha çok bizim yörede geçen ve kanayan yaralarımız olan töre cinayetlerini, bu töre cinayetlerine kurban edilen gençlerimizin yaşanmış gerçek hayat hikayelerini kaleme almaya çalıştım. Kitabımız da konu ettiğimiz kişileri psikologlar tarafından da değerlendirmeye alıyoruz. Onların tedavilerine de yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Yazar olmak istediğinizde size destek çıkan oldu mu?

Yazarlığa başladığımda daha çok ağabeyim ve annemin tarafından destek gördüm. Bunların dışında erkek çocukların bana, " sen yaz anne. En iyi yazar annemiz olacak." Diyorlardı. Eşimin ailesinde destek görmedim. Annemlere gittiğimde kitaplarımı ve yazı yazdığım defterimi kendimle götürürdüm. Evde bıraksaydım evdekiler yanlışlıkla yazı yazdığım defterleri yakabilirlerdi. Korkudan kitaplarımla birlikte annemlere giderdim.

En mutlu ve mutsuz olduğunuz bir anınızı anlatır mısınız?

En mutlu olduğum an ağabeyimin ilk çıkan kitabımı koli halinde bana getirmesiydi. Çünkü kitap çıkaracağıma inanmamışlardı. Ağabeyim de kitapları görünce o da benim kadar sevinmişti ve şöyle demişti, "Bacım bu ilk kitabını arabamın önüne koyacağım." Demişti. Bu beni çok mutlu etmişti. Beni hayatta koparan acı olay genç yaşta oğlumu bir köy kavgasında silahla vurularak kaybetmemdir. Beni kahrı perişan etti. Bu olaydan sonra artık ben yazmamaya karar verdim. Fakat nereye kadar yazmayacaktım. Tekrar kalemi elime alıp yazmaya başladım.

Eğer acınızı tekrardan tazelemiyeceksem vefat eden oğlunuzdan bahsetmek ister misiniz?

Bizim bu taraf da daha çok makam sevdalısı, toprak sevdalısı var. Bu liderlik vasfı bu yörede geçtiği için maalesef oğlum bunların kurbanı oldu. Oğlumun köyde yapılan kavga ile hiç bir alakası yoktu. Ne yazık ki çıkan silahı olay da fatura bize kesildi. Ben gencecik oğlumu toprağa verdim.

Hayatınızda pişman olduğunuz şey nedir?

Ömrüm boyunca pişman olduğum tek şey, insanlara güvenip onlara hayır dememekti. Zamanı geldiğinde hayır demediğiz kişi için basınız dertte girebiliyor. Bende bundan payımı aldım. Onun için yeri geldiğinde hayır demeyi bilmeliyiz.

Anne- Babalara ne söylemek istersiniz?

Anne- Babalara önerim; lütfen çocuklarınızın yeteneklerine göre hareket edin. "İlle de çocuğum doktor, mühendis olacak" demeyin. Çünkü çocuklar öyle başarısız oluyorlar. Bırakın çocuklar kendi seçimini kendileri yapsın. Böylece çocuklar daha da başarılı olacaktır. Ayrıca kız - erkek çocuklarını ayırmadan okutsunlar.

Gençlere ne söylemek istersiniz? Her hangi bir öneriniz var mı?

Gençlerimiz bol bol kitap okusunlar. Çünkü Rabbimizin ilk emri " İkra ( oku)" olduğuna göre demek ki okumak insanlara yol gösterici oluyor. Düşündüğümüz de aslında biz birer kitabımız. Önce kendimizden okumaya başlayabiliriz diye düşünüyorum.

Bizimle yaptığınız bu güzel söyleyişiniz için çok teşekkür ederim. Ayrıca sizi tanıdığımıza çok mutlu oldum. Son olarak ne söylemek istersiniz?

Öncelikle bu söyleşi fırsatını bana verdiğiniz için ben çok teşekkür ederim hocam. Sizin gibi değerli bir insanın bizim gibi insanları keşfetmesi ve önemsemesi çok önemli. İnsanlara yaptığınız gerek maddi, gerek manevi yönündeki desteğiniz için de sizi kutluyorum. Hayatım boyunca " Altınım sarafım yok" diyordum. Beni keşfettiniz. İyi ki hayatıma girdiğiniz, iyi ki tanımışım sizi.

İnce ve naif düşünceleriniz için çok teşekkür ederim. Sağolun, var olun.

Röportaj: Kamile Özdemir