ALTUĞ GÜLTAN & BURAK AKSOY

“CEHENNEM HAFTASI SÜRESİNCE GERÇEK SAT KURSİYERLERİ

6 GÜN İÇERİSİNDE 6 SAAT UYUYORLAR”

Özel Tim Semender belgeseliyle büyük bir başarı sağladınız. Bu yolculuğa nasıl çıktınız? fikir olarak nasıl doğdu?

Altuğ: Bizim normalde daha önceki tecrübelerimiz çevre ve teknoloji belgeselleri üzerineydi. En son insansız hava aracı AKINCI’nın uzun aylara yayılan yapım aşamasını çekmiştik. Bu yüzden de bir sürece dahil olup o süreci ekrana taşımak bizim uzmanlık alanımız. Aslında Sat gibi Özel birimlerin eğitimleri de bizim ilgi alanımız.  Sat komandoların eğitimi dünyanın en zor eğitimlerinden bir tanesi.  Biz de bu eğitimin içerisine sporcuları dahil edersek nasıl bir sonuç çıkar diye merak ettik.  Bunun yayın kurgusunu da TRT Belgesel ile paylaştık. Onlar da projeye güvendiler ve proje hayata geçti.

Her şey bir merakla başladı o zaman?

Altuğ: Proje yeşil ışık almadan önce ilk durağımız Emekli SAT komandosu ve eğitmeni Bülent Kuru hocamız oldu. Bülent Hoca destek olacağını söylemeseydi bizim bu işi yapmamız çok zor olurdu. Bülent hocadan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda, gerçek Sat kursunda aylar süren eğitimin yaklaşık olarak bir 6 günlük test süreci vardır ve bu 6 güne de cehennem haftası deniyor. Gerçek Sat kursiyerleri fiziksel ve mental olarak belli bir seviyeye geldikten sonra Cehennem Haftasında sınanıyor. Bu hafta içerisinde fiziksel ve zihinsel sınırları en zorlayıcı şekilde test edilirken, bu süre içerisinde günde sadece 1 saat uyuyorlar. Bizde belgeselde bu test sürecine odaklanmayı tercih ettik ve Sat kursunda Cehennem haftası olarak adlandırılan bu haftanın kolaylaştırılmış seviye olan bir simülasyonunu profesyonel sporcular ile hayata geçirdik.

Hazırlık süreci nasıl geçti ve ne kadar sürdü?

Altuğ: 4 aylık bir hazırlık sürecimiz oldu. Bülent hoca ve ekibi ile birlikte Cehennem haftası simülasyonunun bir deneyimini tasarladık ve bunu dediğim gibi sporcuların yapabileceği seviyelerde tasarladık. Çünkü hocalarımızdan aldığımız bilgilere göre, gerçek Sat kursiyerleri cehennem haftasına kadar fiziksel ve zihinsel olarak belli bir seviyeye zaten gelmiş oluyorlar.

Nasıl bir seviye? O seviyeye gelebilmek için nelerden geçiyorlar? 

Altuğ: Bizim anladığımız kadarıyla bu işin iki tane zorluğu var; fiziksel olarak dayanıklı ve kuvvetli olmanız lazım. Sadece genel kondisyon ve kuvvet gerektiren sporlar değil soğuğa ve uykusuzluğa karşı da dayanıklı olmak gerekiyor, bunun yanında zihinsel olarak da belli bir aşamaya gelmeniz gerekiyor. Çünkü dışarıdan gördüğümüz kadarıyla sürekli negatif bir motivasyon, yani baskı var. Aslında gerçek SAT kursiyerleri cehennem haftası öncesinde bu zihinsel ve fiziksel dayanıklılığa gelmiş oluyorlar çünkü aylar süren bir eğitimden geçiyorlar ve belirli bir seviyeye ulaştıklarında böyle bir haftaya maruz kalıyorlar. Biz bunu hocalarımızın öngörüleri doğrultusunda biraz daha sporcuların yapabileceği şekilde minimal bir yerde tuttuk ama sporcuların da sınırlarını sonuna kadar zorlayacak şekilde tasarlandı. Emekli Sat Eğitmeni Bülent hocamız, yine emekli Sat eğitmeni Murat hocamız ve yardımcılarının moderatörlüğünde biz sporcuları hem fiziksel hem de mental olarak zorlayacak bilinmezlikler ile dolu bir senaryonun içerisine soktuk. 

Bu Bilinmezlik özel olarak tasarlandı değil mi?

Altuğ: Tabii, hocalarımızın Sat eğitimi ile ilgili tecrübeleri ile oluşturuldu. 

Burak: Hocalarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla, Sat Birliği'nde de böyle, kimse başına ne geleceğini bilmiyor. Aslında en zor kısmı hazırlık. Biz Bülent hocamız ile birlikte senaryo aşamasında, simülasyona katılacak kursiyerleri nasıl şaşırtalım, başlarına ne gelsin? Bunları düşündük. Sporcular bunu bilmeyeceği için ve biz de bunu doğal bir şekilde çekmek zorunda olduğumuz için o deneyimi tasarlamak çok uzun bir zamanımızı aldı. Çekildiklerini bile fark etmeden onları nasıl bu olayın içine sokabiliriz?  Nasıl kendimizi unutturabiliriz? Öyle anlar oldu ki biz sonrasında sporcularla da konuştuk. Çoğu zaman çekildiklerinin bile farkında değillerdi.  Bu sadece kamera çekimi için yapılmış veya televizyon için yapılmış bir deneyim değil.  “Siz bu başınıza gelenleri yaşayacaksınız. Biz bunu hiçbir şekilde kesmeyeceğiz sizi olayın içine atacağız ve siz bir senaryoyu yaşayacaksınız. Pes edebilirsiniz, etmeye bilirsiniz, mücadele edebilirsiniz, bırakabilirsiniz tamamen size kalmış” dedik. 

Altuğ: Bir tecrübeden yararlandığımız için yolumuza başarıyla devam ettik. Belki kendi kendimize deneseydik bizim için imkansız olabilirdi çünkü senaryonun nasıl yaratılabileceğine biz hakim olamayız, ama hocalarımızın tecrübeleri bizi cesaretlendirdi.  Bunu yaparlarsa başlarına bir şey gelir mi diye çok düşündük. Tüm olasılıkları hesaplayarak, güvenlik önlemlerimizi aldık. Onun akabininde görüntü yönetmenimiz Barış Aygen’le birlikte kamera set-up’larımızı kurduk.  Çünkü tek bir alanda geçmiyor, bir eğitim alanımız var. Ormanı da, sahili de kullanıyoruz. Lokasyon keşifleri yapıldı ve görüntü yönetmenimizle beraber kameralarımızı kurduk, ama bu yazılı bir senaryo olmadığı için ne olacağı da belli değildi.  Yarışma formatlarında genelde sabit kameralar kurulur biz bu işin içine girmek istedik. Merceğimize çamur bulaşsın, biz de onların yanında olalım istedik. 

Özel olarak sporcularla çalışmanızın bir nedeni var mı?

Burak: Öğrendiğimiz şu ki Sat komando eğitimi zaten zor bir deneyim fiziksel olarak çok üst bir seviye gerektiriyor. Bu karakter bize iyi bir reyting malzemesi verir diye seçmedik. Tamamen bu işi yapabilecek insanlardan seçtik, çünkü zor. Hem fiziksel hem de zihinsel açıdan güçlü olmak gerekiyor. 

Altuğ: Bu bir Sat simülasyonu birebir Sat kursu Tabii ki değil, ancak fiziksel olarak güçlü olmalarının, alanlarında başarılı sporcular olmalarının bu simülasyonu tamamlamada artı sağlayacağını düşündüğümüz için profesyonel sporcular ile çalıştık. Sporcu olmayan insanların bu Sat eğitiminin altından kalkmasına imkan yok, çünkü kırılmaz olan kişileri kırmaya çalışıyorlar. Bu özel bir eğitim herkesin alabileceği bir eğitim değil. Biraz kırılgansan böyle bir eğitimi ilk günden bırakabilirsin.

Peki, bu cehennem haftası dediğiniz haftada neler olacak?

Altuğ: İmkânsız görevler alıp, imkânsız sürelerde gerçekleştirmeye çalışacaklar. Bunun karşılığında başarıyı elde edemezlerse cezalar alacaklar ve takım olmak zorunda kalacaklarını fark edecekler. Kişisel başarının bu kursta bir önemi olmadığını sporcularımız anladı. Kişisel başarıları Bülent hocanın umurumda değil. Takım halinde hareket etmeyi öğrenecekler. Biz sporculara yarışmaya başlarken bir form verdik. Bu formda korkularını yazdılar onlarla da baş etmek zorunda kaldılar. Soğukla, klostrofobiyle mücadele edecekler, korkularıyla yüzleşecekler. Bizim amacımız onlara sınırlarının en üst limitini göstermek. Çekim esnasında inanamadığımız şeyler oldu, fiziksel olarak mümkün olmayan şeylere şahit olduk.  Mesela Bir sporcumuz sakatlandı, sonra hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam etti. Ben diyorum ki kesin numara yapıyor ama sonra yarışma bitince bacağını bir açtı, ben o halde neden bırakmadığını hala anlayamıyorum. Bu bence maddi motivasyonla yapılabilecek bir şey değil, kendine, kendini ispat etmek için yaptığın bir şey ve karşılığında Emekli SAT Eğitmenlerinden bir unvan kazanmak, bu satın alınabilecek bir şey değil ve bu yüzden çok kıymetli.

Burak: Burada amaçlanan şey beraber olmaları, birlikte başarmaları. Başaramadıkların da bir yere kadar zayıf arkadaşını taşımasına müsaade ediliyor, ama bir yerden sonra fiziken bu eğitime katılamayacağını anlaşıldığında o kişiler elenmek zorunda kalıyor. Bireysel olmamaları için şöyle bir kural koyduk 4 kişinin altına düşerlerse program bitiyor. Eğer o yapamadı bu yapamadı bıraksın gitsin diye düşünürseniz bir yerden sonra ekip olarak yapmanız gerekiyor. O yüzden buradaki eğitimler ve cezalar hep birlikte yapmaları üzerine… Bot taşımaları gerekiyorsa, hep birlikte taşıyabilirsiniz, tek başınıza taşıyamazsınız konseptli bir eğitim olduğu için birbirlerini eleyemediler. Kısaca anlatmak gerekirse bir asker ortamı.

Altuğ: Burada her koyun kendi bacağından asılır felsefesi yok. Yapamadın mı, bütün arkadaşların etkileniyor. Bülent Hoca ‘’5 dakika içinde burada olacaksınız’’ diyor, eğer gruptan bir kişi içeride değilse arkadaşları onları şınav pozisyonunda bekliyor. Burada hazırlanan eğitim İnsan psikolojisinin bir sınavı gibi. 

Nasıl geri dönüşler aldınız?

Altuğ: Sıradışı bir iş yapıyoruz bu yüzden de izleyenlerden de hep olumlu dönüşler aldık. 

Burak: Sosyal medya platformundan başvuru formlarını yayınladığımızda daha ortada hiçbir şey yokken bile çok talep vardı. Hatta ikinci gün başvuruları durdurduk. İzlendikten sonra bu ilgi daha çok arttı. Şu an SAT komandolarıyla ve cehennem haftasıyla ilgili ciddi bir ilgi söz konusu. Özellikle cehennem haftasıyla ilgili özel bir merak var. 

Kazanmak için birlikte yarışıyorlar dediniz kazanınca ne oluyor? 6 Bölümün sonunda final ödülü gibi bir şey var mı?

Altuğ: Bu simülasyonu, bilinen yarışma programlarındaki gibi bir ödül motivasyonuyla tasarlamadık açıkçası, zaten önce de belirttiğim gibi bu maddi bir motivasyonla bitirilebilecek bir yolculuk değil. Gerçekten eşsiz bir deneyim içerisinde insanın kendi sınırlarını, belki de hiç bilmediği bir yönünü keşfetmesi için bir fırsat. Her insanın sınırları tahmin ettiğinden çok yukarıda ancak bu sadece çok zor durumlarda kaldığımız zaman ortaya çıkıyor. Yani konfor alanımızda gerçek potansiyelimize erişmemize imkan yok. Biz bu imkanı sunmayı hedefledik, Semender’de kazanılacak şey aslında bu. Bunun ötesinde ülkemize yıllarca hizmet etmiş çok değerli emekli SAT komandolarından ve eğitmen ekibinden kazanacakları özel bir unvan ve sertifika en büyük motivasyon diyebiliriz. Bu gerçekten paha biçilemez bir tecrübe. 

Peki, ikinci sezon olacak mı? 

Altuğ: İkinci sezonun olmasını hedefliyoruz. Biz bundan sonra Özel Tim Semender’i farklı hikayelerle, farklı yarışmacılarla her seferinde daha zor olacak şekilde tasarlamak istiyoruz.

Bugüne kadar birçok değerli oyuncuyla projeleriniz olmuş. 25 litre, İklim Meselesi gibi belgesellerle farkındalık yaratmayı amaçlamışsınız. Hedef toplumsal konularda halkı bilinçlendirmek mi? 

Altuğ: Popüler kültürü olumlu bir şekilde kullanabildiğiniz zaman bilinciniz çok fazla artıyor. Bir belgesel yapıyorsanız, iklim değişikliği veya su meselesiyle ilgili konularla bir içerik üretiyorsanız bunu zaten bilen kişilere anlatmanın çok bir mantığı yok. Bu konuya hakim kişilere gitmektense geneli bilgilendirilmek daha önemli. Burada bizimle birlikte bilinen kişilerin dahil olması çok önemli. Bahsettiğiniz iki belgeselde yayınlandığı gün içerisinde twitter’da trending topic oldu. Bir ülkede bir belgeselin bu denli odak noktası olması bana gurur veren bir şey. 

Peki, başka projeleriniz var mı?

Altuğ: Şu an önümüzde bizi heyecanlandıran bir proje var, ama bu konu ile ilgili şu an çok fazla konuşmak istemiyorum. Sürpriz olsun.

2021 yılı içerisinde izleyebilecek miyiz?

Altuğ: 2021 yılı içerisinde çekimleri başlayacak, yayınlanması 2022 yılında olabilir. Bunun dışında Özel Tim Semender’in ikinci sezonunu yapma hedefimiz var. Biz uzun zamandır Burak'la birlikte ortak yönetmen olarak çalışıyoruz. Hep gerçek hikayeler çekmeye alıştık. Sinematografik olarak da belli bir seviyenin üzerine çıkmaya çalışıyoruz. Her seferinde işimizi bir ileri seviyeye çıkartmak hedefimiz. Aklımızda gerçek bir hikâyenin filmini çekmek gibi bir plan var. Bu da bir sonraki adımımız.

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.