Almula Hanım sizinle bu röportajı yapıyor olmak ne büyük sevinç benim için… Nasılsınız?

Türkiye’de olunca çok iyi ve güvende hissediyorum kendimi. Moralim ve enerjim yüksek.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınından İngiltere nasıl etkilendi? Sizler nasıl geçirdiniz bu günleri? 

Çok zordu her şey. Ölüm ve yabancı bir ülkede başıma bir şey gelirse ben ne yaparım korkusunu yaşadım. Bu bana ciddi anlamda panik atakla dolu günler yaşattı. Hatta bir keresinde gerçekten nefesim kesildi ve büyük bir ağlama geçirdim. Eşim çok korktu. Her gün ilk isim virüsle ilgili güncel bilgileri ve gümrük kapılarının açılıp uçakların kalkıp kalkmadığını kontrol etmekti. Son ay epey umudumu yitirdim. Sanki bir daha ülkemin havasını içime çekemeyecekmişim gibi gelmeye başlamıştı. Umarım bir daha yaşamayız o günleri.

Uçuş yasaklarının kalkmasıyla birlikte soluğu hasretini çektiği memleketimizde aldınız. Kızınız ve oğlunuzla beraber Bodrum’a gelip tatilinize başladınız. Tekrar memlekette olmak nasıl bir duygu? 

Adım attığım an itibarıyla yeniden doğmuş gibi oldum. Kendime geldim. İlk uçağın tekerleri yere dokunduğunda çocuklarıma sarılıp ağladım.

 

Çocuklarınız nasıl, ülkemizi seviyorlar mı?

Sevmek ne kelime, deliriyorlar. Kocamda öyle. En büyük hayalleri burada yaşamak. Robert’in emekliliğine iki yıl kaldı. Planı buraya gelip yerleşmek. Ben çocuklarım burada büyüsün, bizim eğitimimizi alsınlar istiyorum. İngilizler bizim anlayışımız farklı. Ama ben mesela anneanne terliğini öğrettim onlara. Çok yaramazlık yaptılar mı nerede bu terlik diyorum, toz oluyorlar. Bizi ailelerimiz bakışlarıyla idare ederdi. Bende bunu başarmaya çalışıyorum. Türkiye’de ailem ve anneanneyle olmak bu anlamda harika. Türkçe’yi ve Türk geleneklerini epeyce öğrendiler.

Covid-19 salgını nedeniyle tiyatro salonlarının kapılarını kapatması üzerine büyük heyecanla beklediğimiz stand-up gösterinizi dijital ortamda sevenlerinin karşısına çıkacaksınız. Nasıl bir show bizleri bekliyor, detay verir misiniz?

İnteraktif yapacağım, oyunun her aşamasında seyircinin söz hakkı olacak, isterse oyuna katılabilecek. Evet belki tiyatroda olan göz göze temas ve duygu alışverişi eksik olacak, ama yapacak bir şey yok. Önemli olan tiyatro sanatının yaşayabilmesi, nefes alması.

Yeni kitabınızın da müjdesini verdiniz, nasıl bir kitap bizi bekliyor ve ne zaman raflarda yerini alır?

Bence nefis bir roman oldu. Kitaptaki tüm karakterler bizi aslında. Bu bir seri roman ve her bölümde yeni karakterlerle tanışıp hayatımızda ve kendimizdeki eksikleri tamamlayacağız. Mercaneli kasabasında açılan Hotel 21 hepimizin vazgeçilmezi olacak ve çok sık ziyaret edeceğiz. Roman serimizin ilk bölümünün adı “bitti dediğin anda kaderin yeniden yazılır” İnanın hepimiz yepyeni başlangıçlara merhaba diyeceğiz. Hepimiz kozalarımızdan çıkacak ve nefes alacağız. Kitabım Eylül ayında raflarda yerini alacak. Çok emek harcadık, çok ağladık, çok güldük, çok tartıştık sevgili editörüm Elif Bengü Bozdemir’le. Son yazdığımızda gerçekten içimize sinmişti her şey.

Almula Hanım sizi tanımayan var mıdır bilmiyorum ama ben izninizle biraz sizden bahsedelim istiyorum. Büyük değerimiz tiyatro sanatçısı Ferdi Merter'in kızısınız. Ve sizde babanız gibi tiyatro oyunculuğu ile ilk çalışmalarınıza başladınız. Bize çok kısa o günlerden bahseder misiniz?

Hani derler ya sahne tozunu çocuktan yuttum, ben gerçekten ana karnında o tozu içime çeke çeke bir hal oldum. Başka bir yolum hiç olmadı. Çok iyi okuyan bir çocuk olduğum ve babam tiyatro sanatçısının zorluklarını bildiği için bana üniversite konusunda çok ısrar ettiler. Sosyoloji ve psikoloji eğitimleri aldıktan sonra yine karşılarına çıktım ve ben tiyatro sanatçısı olacağım diye bayrak açtım. Her günü ayrı güzel, her ani muhteşem bazen hüzünlü, bazen mutlu güzel günler geçti. 2007 yılında erken emekli oldum. Ve tekrar yurt dışına gittim. Ve yönetmen olarak devam ettim kariyerime. Ne kadar bilirseniz bilin oyunculukta dil ve beyin bir yerde tekliyor. Bu arada 1976 yılından beri dublaj hayatıma devam ediyorum, sinema ve reklam konuşuyorum. Bir de meslek olarak kendime yatırıma devam ediyor ve hala öğreniyorum.

Birçok dizide rol alıp, dublajlar yaptınız. Ayrıca sunuculuk görevleriniz de var. O zaman ki işlerin özlemini duyuyor musunuz?       

Dediğim gibi İngiltere’de de devam ediyorum ama insanın kendi dilinde yaptığı işler gibi olmuyor, aynı tadı vermiyor. Bakalım belki burada tekrar merhaba diyeceğim her şeye.

KENDİM HARİCİNDE ÜLKEMİ TEMSİL EDİYORUM

Almula Hanım dünya'da tannan bilinen isim olmayı, "Her adımı çok daha dikkatli atmak zorundayım sonuçta Türk oyuncu, Türk yönetmen yani ülkemle anılıyorum. Çok gurur verici. Bizi bugüne kadar hep farklı değerlendirmişler, gördükleri zaman ya da işlerde beraber olduklarında şaşırıyorlar. O yüzden her işimde çok çalıyorum" diyerek açıkladı. 

Birçok sosyal sorumluluk projesinde yer alıyorsunuz. Sizi en etkileyen projelerin başında ne geliyor?

 Hayatta her şeyin para olmadığına inananlardanım. Para sadece araç benim için amaç değil. Bugün var yarın yok. O yüzden gelen her sosyal sorumluluk projesinde kendime ters düşecek bir şey olmadığı sürece yer alıyorum. Her zaman tekliflere açığım. Eğer bir şeylere dokunabiliyor, birilerini mutlu edebiliyorsam ne mutlu bana.

Birçok kitaba imza atmış bunun yanı sıra kitapların çevirmenliğini üstlenmiş biri olarak ülkemizdeki kitap okuma oranını nasıl değerlendiriyorsunuz, bunu değiştirebilir miyiz?

Maalesef hala oran düşük, hatta bazen azalıyor mu acaba paniğine de kapılıyorum. Bu yüzden bizlere özellikle çok iş düşüyor.

Hayalini kurduğunuz projeniz var mı?

"Dokuz Ay On Gün" kitabımı sinemaya aktarmak, annemi Susan Sarandon’un babamı Anthony Hopkins’in canlandırması.

 SİYASETE ATILMAMI İSTİYORLAR, SICAK BAKMAYA BAŞLADIM

Hayata karşı planlarından bahseden sanatçı, "Çok uzun yıllardır takıntım olan çok istediğim bir şeyi umarım bu sene gerçekleştirebiliyorum. İnsan hakları hukuku master’i yapacağım. Benim için çok önemli. Ve bir kaç tane daha düşündüğüm çok önemli sosyal proje var. Bakalım çok yakında paylaşacağım.  Bir de siyasete girmem konusunda fikirler var, eğer dönüş olayımız ciddiyete binerse ve her şeyi düzenleyebilirsem neden olmasın? Ayrıca kafamda çekmeyi planladığım senaryolar var. Birde online sanat akademisi kuruyorum. İki çocuk, bir koca… Sanıyorum şimdilik yeter" dedi.

Usta isimlerle ir araya gelmiş biri olarak sizin hayatınıza etki etmiş bir isim desem kimi söylersiniz?

Elbette öncelikle babam Ferdi Merter. O benim alfabem. İnsana, mesleğime,hayata, aileye dair her şeyi ondan öğrendim. Bir diğer kişi Amerika’da kaldığım süre içinde birlikte çalıştığım Ahmet Ertegün. Onunda benim hayatımda etkileri özellikle iş dünyasında ve ayakta kalmasında çok büyüktür. Yine Amerika’da oyunculuk eğitmenim Richard Harden, İtalya’da reji eğitimi aldığım ve asistanlığını yaptığım Vera Bertinetti, Belçika’da birlikte sahneye çıktığım ve bana rolümü çalıştıran Annie Lenox ve konservatuara hazırlanırken beni çalıştıran bence Türkiye’nin en iyi kadın oyuncularından Işık Yenersu ve birde platonik aşık olduğum ve sayesinde 3 ayda İngilizce öğrendiğim konservatuvarda ses ve beden dili hocam Garry Dean Sweeney. Her birinin bende emeği çok fazla, yolumu aydınlattılar.

Ülkemizdeki genç yetenekleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Çok başarılı gençler var aralarında ama bir o kadarda boş yetişenler. Ve ne yazık ki bunu farkında değiller. Günlük proje şöhretler maalesef kendilerini gerçek sanıyorlar ve bir gün gelip o balonları yer değiştirdiğinde büyük bunalıma düşüyorlar.

Gençlere kendilerini geliştirmek için bu yolda ne yapmalarını önerirsiniz? 

Çok okumalı, çok araştırmalı, çok seyretmeli… Saygının şöhrete bağlı olmadığını anlamalarını… Şöhretin bir gecede geleceği gibi aynı şekilde gideceğini bilmelerini… Kendilerine gelişim adına yatırım yapmaktan vazgeçmemelerini,maddiyatın araç olduğunu ve amaçlara öz saygıyla ulaşılacağını ve ancak böylece kalıcı olunacağını bilmelerini öneririm.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Yeniden ülkemde olduğum için, mesleğimi kendi dilimde yapacağım için ve her şeyden önemlisi toprağımda nefes aldığım için cok mutluyum.

Doğum tarihi: 25 Eylül 1966

Burcu: Terazi

En sevdiği huyu: Çok çalışmak

Sevmediği huyu: İçimdekini tutamaz söylerim

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Cuma

En sevdiği renk: Mavi

En sevdiği söz: Hayallerinin pesinden gidecek cesaretin varsa, gerçek olur.

RÖPORTAJ: ELİF HAYVALI