RAUF DENKTAŞ’A VEDA

Bu coğrafyayı vatanlaştırmamızın manevî mimarlarından Şeyh Edebali, “Gidenin değil, iyi bir eser bırakmayanın ardından ağlamalı” der. Doğrudur. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren gidişimiz de mukadder. Önemli olan, hayırla yâd edilecek faydalı eserler bırakmak.
Vatan savunmasındaki azimli mücadeleleriyle milletimizin kalbinde sevgi-saygı ile yer tutmuş liderlerden olan Rauf Denktaş, dün Yavru vatan Kıbrıs’ın toprağına defnedildi. Geride bıraktığı eser de bütün Türk milletinin gönülden desteği ve şehitler vererek kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir.
O, bu aziz devletin “Kurucu Cumhurbaşkanı” olma şerefini kazanmıştır.
Bir de o devlete giden uzun meşakkatli yolda, bir ömür boyu her türlü tehlikeyi göze alarak ömür boyu mücadele eden ve o mücadeleyi zaferle taçlandıranlardan çok önemli biri olmanın şerefini.

DAVASI VE DİLİ

KKTC’nin bugünkü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na, “Devlete sahip çık” diye vasiyet etmiş. Vefatından önceki son sözlerinden biri de Rum lider Hristofyas’a Rumca seslenip, “Hristofyas, burası bağımsız bir cumhuriyet!” demek olmuş.
Ömür boyu Türkçe, Rumca, İngilizce olarak hep o davayı savundu. Karşısındaki hangi dilden anlıyorsa o da o dilden anlattı davayı. Farklı lisanlardan anlatsa da özellikle hukuk diliyle konuştu. Hukuku umursamayanlara da onların anladığı dille konuştu. Kurucularından olduğu Türk Mukavemet Teşkilatı’nın maksadı da o dili kullanmak olmuştu.
     Rumların, çok kanlı olaylar da düzenleyerek 1821’den beri sürdürdükleri Kıbrıs’ı Yunanistan’a iltihak ettirme çabalarının, 1974’ten önce geldiği son nokta silahsız savunmasız Kıbrıs Türklerini katliamla ve Ada’dan kaçırmakla yok etme sevdasıydı.
Kıbrıslı Rum ırkçılarının o maksatla kurduğu EOKA ve halefi EOKA-B’nin ENOSİS isimli o gayretleri, karşısında Türk Mukavemet Teşkilatı’nı buldu. TMT, Kıbrıslı Türkleri silahla savunma gayretindeki mücahitlerin teşkilatı olarak vazifesini şerefle yaptı. Gazetemiz Önce Vatan’ın yazarlarından olan E. Tümgeneral Cumhur Evcil de o teşkilatta “Zafer Bey” kod adıyla görev yapmış bir Türk subayıdır. Sayın Evcil, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında da Ada’da görev yapmıştır. O hatıralarını kitap hâlinde yayınladığı takdirde, o zor şartlarda verilen mücadele de daha iyi anlaşılacaktır.
O zorlu mücadelelerin içinde en üst seviyede bir yönetici olarak yer alan Denktaş, medenî kişiliğinden de hiç kopmamıştı.

GÜLERYÜZLÜ VE SANATÇI BİR MÜCAHİT

Rahmetli Denktaş, uzun bir süre gazetemiz ÖNCE VATAN’ın yazarları arasında da yer aldığı için, günlük hayattaki beşerî münasebetlerini de tanımak imkânı bulduk. Sanki o kanlı mücadelelerden hiç geçmemiş gibi güler yüzlü, kibar bir beyefendiydi.
Özellikle fotoğrafçılık sanatına düşkündü. Kendi fotoğraf makinesi ile sohbet ettiği ortamdakileri ve ilginç bulduğu bazı mekân ve şahısların fotoğraflarını çekerdi.
Yazılarında bilgi ve tefekkür olduğu kadar, edebî bir üslup da vardı.

İMANLI BİR MÜSLÜMAN

Gazetemizin yazarlarından Sayın Abdullah Kılıç da iki ayrı tarihte on beşer günlük sürelerle Denktaş’ın geceli-gündüzlü hayat tarzını yakından izlemiş ve kitaplarını okumuş biri olarak onun hakkında söyleyecek sözleri olan bir şahittir. Yarınki yazısının başlığı “İman ve Dava Adamı Rauf Denktaş” olmakla onun gönül dünyasından bilgiler aktarmaktadır. Bilhassa okunması gereken bir yazıdır. Sayın Kılıç’tan, sadece bu güzel yazıyla yetinmeyip onda gözlemlediği hususiyetleri, zaman zaman yazılarında konu edinmesini bekliyoruz.
Hakkında söylenecek çok şey vardır ama hepsinin müşterek tarafı şudur:
Rauf Dentaş; imanlı, cesaretli, kararlı, bilgili bir mücahit ve unutulmayacak bir Türk devlet adamıdır.
Allah rahmet eylesin.