"Yer Gök Aşk, Kurtlar Vadisi Pusu, Aşk’ın Bedeli, Serseri, Türkan Şoray’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Uzaklarda Arama” ve Mahsun Kırmızıgül'ün “Mucize” filminde muhteşem oyunculuk performansı ve güzelliğiyle adından sıkça söz ettiren Ünlü Sanatçı Pınar Kankılıç, Kanal D gündüz kuşağında ekrana gelen " Aşk ve Umut " dizisinde Belkıs karakteriyle de milyonları kendine hayran bırakıyor.."

Benim için çok değerlidir. Dostumdur, kardeşimdir...Onun başarılarını görünce, o kadar gururlanıyorum ki anlatamam. Yüreği o kadar güzel ki, küçük bir bebeğin kalbine benziyor adeta... Gözü karalığı, asaleti, asiliği hele bir de paylaşımcılığı yok mu ? İşte bunlar beni cezbetti dostluğa, kardeşliğe... Tam bir sinema aşığı. İşini o kadar itinayla yapıyor ki anlatamam, tabii bu durum da onu başarıdan başarıya sürüklüyor. Peki kim bu başarı hikayesinin kahramanı ? Dökün kahvelerinizi fincana arkanıza yaslanın ve hep birlikte yolculuğa çıkalım... Bu haftaki röportajımda hepinizin yakından tanıdığı başarılı oyuncu Pınar Kankılıç 'tan bahsedeceğim sizlere.. Onca iş yoğunluğuna rağmen bana vakit ayırdı ve söyleyişimizi kabul etti.. . Kanal D’nin gündüz kuşağı dizisi "Aşk ve Umut"da Belkıs karakterini canlandırıyor... Ve rolünü o kadar başarılı oynuyor ki, bazen ben bile tanıyamıyorum onu... Gelin birlikte Reyting rekorları kıran dizinin Belkıs karakterini yani Pınar Kankılıç'ı tanıyalım...

Pınar Kankılıç kimdir? Bize kendinden bahseder misin?

Türkiye’nin en güzel şehirlerinden birinde Gaziantep’te doğdum. Babam Cemal Kankılıç , bestekar ve müzisyendir... Yani sanatla ilgilenen bir ailenin içerisinde dünyaya geldim... Beş kardeşiz. Annem ev hanımı... Çocukluğumdan beri müzik, kitap ve sinema en büyük tutkumdu, yakın arkadaşlarımdı... Hatta defalarca izlediğim Pretty Woman filminden sonra oyuncu olmak istediğime karar verdim diyebilirim... Hala da sıkı bir Julia Roberts ve Richard Gere hayranıyım...Tüm filmlerini defalarca izlemişimdir...

Oyuncu olmaya ailen mi teşvik etti yoksa bu yeteneğini keşfedip sen mi bu yola girdin?

Aslında oldukça komik, taklit ve ezber yeteneği kuvvetl olan bir çocuktum... Gelen misafirlere taklitler yapar onları güldürürdüm. Kumandadan mikrofonlar yapar şarkılar söylerdim. Babam pamuk gibi kalbi olan, elindekini paylaşmayı seven harika bir adamdı ama bir o kadar da otoriterdi... Aramızda saygıya dayanan bir mesafe vardı. Babamın karşısında tüm kardeşler hazır asker gibiydik... Takdir edersin ki benim için oyuncu olmak, babamın karşısına çıkmak bir hayli zordu. Babam bırakın oyunculuğu, herhangi bir işte çalışmamıza bile izin vermezdi. Ben ise çocukluğumdan beri çalışıp kendi ayaklarım üzerinde durmaya kendi kendime söz vermiştim... Çalışacak çok para kazanacak ve tanıdığım herkese yardım edecektim. Derken hayatımın fırsatı ayağıma geldi... Gaziantep’e o dönem oldukça ilgi görmüş olan “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasının elemeleri geldi. Babamdan gizli bir şekilde yarışmaya girdim ve ilk elemeleri kazandım. Sonra finaller için İstanbul’a geldim.


  

Yarışmada dereceye girdin mi?

Yarışmada Shakespeare’den bir bölüm oynayacaktım... Çok kısıtlı imkanlarla İstanbul’da olduğumdan kitapçıya gittim ve kitabı almadan gizliden dükkanda okumaya ve not almaya karar verdim... Kitapçı beni yakaladı ve elimdeki kitabı kızgınlıkla çekip aldı... Yaşım çok genç bir şey diyemedim... Oradan çıktım ve o sinirle yarışmanın finaline girmedim... Yaşadığım an kötü bir olay gibi görünse de beni daha çok biledi ve oyunculuğa dört elle sarılmamı sağladı... Anlayacağınız toparladım ve yoluma devam ettim.

Şu anda Kanal D’nin gündüz kuşağı dizisi Aşk ve Umut’da Belkıs karakterini canlandırıyorsun... Nasıl biri Belkıs.?... Belkıs ile bütünleşebildin mi?

Belkıs ile Pınar olarak bütünleşmek biraz zor aslında... İzleyicinin çok fazla sevmediği tiplerden Belkıs... Sonradan görme, dedikoducu, ortalık karıştıran ve son derece sinir bozucu bir kadın.

Belkıs olduğumda sinirim bozulduğu için içimden gülme geliyor... Ama her şeye rağmen de komik bir karakteri var... Olaylara müdahale etmeyi çok seviyor, oğlunun hayatına devamlı karışıyor falan... Tabi ki Canan Evcimen, Osman Kazancı; Yönetmenlerimiz Reyhan Usta ve Gürsel Ateş, birbirinden kıymetli oyuncu arkadaşlarım ve mutfaktaki tüm ekibin desteğiyle bir Belkıs karakteri yarattık... Muhteşem bir ekibiz... Setteki vakitlerimiz çok keyifli geçiyor, hepsini çok seviyorum.

  

Oyunculuk adına herhangi bir eğitim aldın mı yoksa alaylı mısın?

Aldım tabii ki... Ayla Algan Ekol Drama, Kudret Sabancı Atölyesi ve Craft Oyunculuk atölyelerinden drama üzerine eğitim aldım... Ama şunu da eklemek isterim ki oyunculuk eğitimleri teknik bilgiler vererek yeteneğinizi daha iyi bir hale getirir. Fakat oyunculuk aşkı içinizde mutlaka olmalıdır... Beni Gaziantep’ten İstanbul’a, babam gibi bir otoriteye rağmen gözümü karartıp getiren bu aşk oldu.

İçinde bulunduğun projeler hangileriydi?

İlk oynadığım dizi Serseri dizisidir. Zeynep Eronat o dönem bana çok destek olmuştu sağolsun... İçimdeki oyunculuğu keşfeden kişi oydu aslında... O yüzden bendeki yeri çok farklıdır... Serseri’yi, Yer Gök Aşk, Kurtlar Vadisi Pusu, Aşk’ın Bedeli gibi diziler izledi... Türkan Şoray’ın Yönetmen koltuğunda oturduğu “Uzaklarda Arama” ve Bir Mahsun Kırmızıgül filmi olan “Muzcize” de oyunculuk kariyerimde bana çok şey katmıştır.

Canlandırmayı hayal ettiğin bir karakter var mı ya da oldu mu?

Açıkça söylemeliyim ki Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah Sultan’ı oynamayı çok istemiştim... Şimdi ise doğuda bir Hanım ağa rolü oynamayı çok isterim... İçinde komedi unsurları da olursa değmeyin keyfime.

​​​​​​​

Herhangi bir karaktere can verirken yani o role hazırlanırken neler yaparsın?

Öncelikle karakteri iyi analiz etmeye çalışırım... Karakterin iç çatışmaları bana o kişi hakkında çok fazla bilgi verir... Psikolojisini, yaşadığı ortamı, yarattığı etkiyi iyi anlamaya çalışırım... Yalnız kalırım... Çalışmak için geceyi ve sessizliği tercih ederim...

Örnek aldığın ya da çok fazla hayran olduğun oyuncular var mı?

Olmaz mı ? Türkan Şoray, Demet Evgar, Meral Çetinkaya, Binnur Kaya, Çetin Tekindor, Halit Ergenç, Mehmet Günsur vs...

Sektörde kadının yeri sence ne kadar önemli?

Hayat, kadınlardan, erkeklerden, ağaçlardan, havadan, hayvanlardan ve milyonlarca şeyden oluşur... Sektörümüz hayatın beyaz perdeye ve de ekranlara yansımasıdır... Sadece kadının yeri değil, canlı cansız her şeyin bizim sektörde çok önemi vardır... Daha doğrusu hayatın bizim sektörümüzde çok önemi vardır.

Bu kadar koşturmanın arasında kendine nasıl vakit ayırıyorsun? Özel hayatın nasıl gidiyor.?

O konuda biraz dertliyim... Kendime hiç vakit bulamıyorum diyebilirim... Eve geldiğimde çok yorgun oluyorum... Ama o eve geliş halini bile hayal ediyorum bazen. Evde olacağım zamanın planını yapıyorum... 10 sayfa kitap okuyacağım, ya da sevdiğim bir filmi seyredeceğim diye... Çok kez elimde kitapla uyuya kalıyorum.

Kalbim boş ama aşık olmayı da özledim...

Sonuçta bir boğa burcu kadını olarak yalnızlık tanrıya mahsus diyenlerdenim. Bana göre aşk; aslında her şeyi sevmek, saymak ve sıkı tutunmaktır hayata... Güzel olan her şeye aşığım.

Son olarak bundan sonraki hayal ve hedeflerinden bahseder misin?

Hedeflerim zaten belli... Çok çalışmak ve de pek çok güzel projeye imza atmak istiyorum... Hayalim ise bağımsız bir filmden bir ödül almak... Gerçek oyunculuğumu ortaya çıkaracağım bir bağımsız filmde oynamayı çok isterim... Kendimi film festivallerinden birinde sahneye çağırılıp ödülümü alırken hayal ediyorum.

Yakın bir zamanda babanı kaybettin... Baba kelimesi sana neyi ifade ediyor?

Baba deyince direk nefesim kesiliyor... ALLAH kimseye ani kayıplar yaşatmasın... Koronanın yoğun olduğu dönemlerde, babamı mide ağrısı şikayetiyle hastaneye kaldırdık, meğerse kalp krizi geçiriyormuş... Anjiyo yapılacak, stent takılacak. Korkmayın akşama taburcu ederiz dediler... O anı hiç unutmuyorum... Kuzenim geçmiş olsuna gelmişti... Çay içmeye indik. Sohbet, muhabbet derken hadi aşağıya inelim dedik... Babamın durumunu sorunca "Başınız sağolsun kaybettik" dediler... O an zaten yere yığılmışım... Babasızlık benim bu hayattaki en büyük sınavımdı... O sınav bana her şeyi öğretti... Onu özlediğim zamanlar duvarda asılı sazına dokunuyor, öpüyorum... Çünkü babam türkü kokardı.. Eline sazını alır yanık yanık barak okurdu... Türküler söylerdi... Bize vasiyeti, “Yavrularım beni özlerseniz türkülerde arayın.” derdi... Babam hem usta bir müzisyen, hem de usta bir ses sanatkârıydı... Onlarca sanatçı tarafından türküleri okundu, çalındı.. Nurlar içinde uyusun... Babamın vefatının bir ay sonrası, annem de kalp krizi geçirdi ama Rabbim bize bağışladı... Onun için annem ve kardeşlerim benim en büyük değerlerimdir..