Türkiye, Kovid-19 ile mücadelesinde eksiklikler olmasına rağmen yol kat etti. Bundan sonra bizi bekleyen iki tür senaryo var. Birincisi, vakalar yükselmeye devam ettikçe kapanacağız. Vakalar azaldıkça açılacağız; fakat bu sistem artık esnafı, çalışanı yıpratmaya başladı. Bu seçeneğin uygulanması hem psikolojik hem de parasal anlamda imkânsız hale gelmeye başladı. İkinci seçenek, kurallara uyarak Kovid-19 ile yaşamaya alışmak. Bu seçeneği gerçekleştirmekte geç kalmış olsak da süreç bunu uygulamaya zorluyor. 

İlk seçeneği uygulamak sadece Türkiye’de değil, dünyada da zor hale geldi. Geçen yılın ortalarında bazı ülkelerde eylemler yapıldı. İnsanlar maske takmak istemedi. Bu eylemleri yapanların büyük çoğunluğu da genç nüfustu. Bizde de esnaflar rahatsızlıklarını açıkça dile getirmeye başlamıştı. Anlaşıldı ki, bu seçenek sürdürülebilir değil. 

Şimdi asıl mesele ikinci seçeneğin nasıl uygulanacağı. Alışveriş merkezlerine HES kodu ile girilse de alışveriş mağazalarının dışında kalan kafeler, giyim ve gıda mağazaları gibi birçok mağaza HES kodu sormuyor. HES kodu sorgulaması kültür haline gelmeli. Alışveriş merkezlerinde HES kodu sorulduğu için birçok vatandaş alışveriş merkezlerini daha güvenilir buluyor ve kendini daha çok güvende hissediyor. Eğer esnaf iş yapmak istiyorsa bu kuralı kendi koymalı. Bir kafe tabelasına yazsın,” HES kodu olmayan giremez” diye. O kafeye ilk ben giderim.

TÜRKİYE’DE TEKNOLOJİ PAHALI

Türkiye’de “KUR” artışının sebep olması ve alım gücünün düşmesiyle teknoloji pahalı hale gelmeye başladı. Bunun en büyük göstergesi, pandemi sürecinde dersler online olmasına rağmen öğrencilerin büyük kısmı bilgisayar alamadı veya internet bağlatamadı evine. İkinci el bilgisayar, tablete veya telefona talep arttı. 

Dünyada e-spor yükselişe geçmişken Türkiye’de bu durum daha az talep görüyor. Bunun sebebi de teknolojinin pahalı olması. Teknolojinin pahalı olmasını gıda fiyatlarının pahalı olmasından ayrı tutmak gerek. Teknoloji sadece telefon değil ya da bilgisayar değil. Telefonda kullanılan işlemcinin bilgisayar işlemcisi kadar güçlü olması birçok bilim kurgu filmini günümüze yakınlaştırıyor. 

Çin 2010 yılında kendi işlemcisini üretmek için çalışıyordu. Teknoloji olarak başka ülkelere bağımlı kalmasının ne olduğunu çok iyi biliyordu. HUAWEİ, kendi işletim sistemini üretmeye başladı. Tüm bu teknoloji savaşları boşa değil. İşlemci gibi bazı kritik teknoloji ürünlerini üretmediğimizden hem pahalıya kullanıyoruz hem de bu alanda üstüne koyabileceğimiz teknoloji alt yapımız yok. Bunlar üretimle ilgili; fakat GeForce Now neden pahalı? Avrupa fiyatı ortalaması 5 dolar olan bu hizmet Türkiye’de aylık 74,9 Türk lirası.

Türkiye’de gençlerin birçoğu teknolojiye ulaşamazken, birçok şeyden mahrum kalırken bu fiyat Türkiye için çok pahalı. Bu fiyatlama eğer Türkiye’de bilgisayar bileşenlerinin pahalanması sonucu yapıldıysa, krizi fırsata çevirmişler diyebiliriz; ama bu durum Türkiye’deki kullanıcılar tarafından iyi niyet olarak mı algılanır bilemem.