"Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir" belgeseli gösterildi....

K I R1

"Uçurtmayı Vurmasınlar" ve "Piano Piano Bacaksız" gibi unutulmaz filmlerin ödüllü yönetmeni, sanat aydını Tunç Başaran adına hazırlanan "Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir" adlı belgeselin İstanbul'daki ilk gösterimi, önceki akşam Beyoğlu Sineması'nda gerçekleştirildi. Yönetmenliğini Zeynep Bayraktutan ve Gökhan Kasapoğlu'nun üstlendiği belgeselin müziklerini Murat Pınar Özdemir, seslendirmesini ise İclal Aydın yaptı. Usta edebiyatçı, Tunç Başaran’ın annesi Pakize Başaran’a ithaf edilen ve İstanbul’da ve çeşitli festivallerde yıl boyunca gösterimi planlanan belgeselin proje direktörlüğünü Tunç Başaran’ın kardeşi, tiyatro ve sinema oyuncusu Meriç Başaran ile yeğeni Pelin Onat yaptı. Gösterimin ardından Burak Göral’ın moderatörlüğünde izleyicilere hitap eden Bayraktutan, eserin yapım sürecinde Tunç Başaran hakkında yeni bilgiler öğrendiğini söyledi. Bayraktutan, "Tunç Başaran vefat ettikten sonra anladım, bilmediğim o kadar çok şey varmış. Annesi Pakize Başaran çok derin bir arşive sahipti. Onun sayesinde birçok şey öğrendik. En sevdiğimiz filmlerden biri olan 'Tarkan' filminin Tunç Başaran'a ait olduğunu bilmiyorduk." dedi. Özellikle sinema öğrencilerinin belgesel projelerinde arşivciliğe önem vermesi gerektiğinin altını çizen Bayraktutan, "Ben bu çalışmada arşivin ne kadar değerli olduğunu anladım." ifadesini kullandı. Tunç Başaran'ın yeğeni ve belgeselin proje direktörü Pelin Onat da usta yönetmenin disiplininden bahsederek, şunları kaydetti: "Sette dayıma çok hayran bir çocuktum. Tunç Başaran güler yüzlüydü ama sette müthiş bir otoritesi vardı. Dolayısıyla çıt çıkmaz ve saygı duruşuna geçilirdi. Belgeselde konuşanların hepsi farklı pencereden Başaran'ı anlatıyor." Oyuncu İclal Aydın ise Tunç Başaran'ın son günlerini anlatarak, "Son günlerinde bile ziyaret ettiğimizde saygıdan ötürü yataktan ayağa kalkıyordu. Şimdi belgeseli izlerken görüyorum ki; şahane adamların ve kadınların şahane olmalarının nedeni kendileriyle ilgili değil. Aşık oldukları mevzular için yaşamalarıydı. O, sinema için yaşamış yönetmen. Şöhreti de yaptığı işlerden geliyor." değerlendirmesinde bulundu. Gösterime Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza, yönetmen Andaç Haznedaroğlu ve Biket İlhan, usta oyuncular Betül Arım, Engin Çağlar, Kıvanç Terzioğlu, Radife Baltaoğlu, İclal Aydın, Uğur Çavuşoğlu, menajer Tümay Özokur ve Tules Evren olmak üzere kültür-sanat ve sinema camiasından çok sayıda isim katıldı.


''Griye Çalıyor Gece''

Endless Art Taksim’de Doksan3 Tiyatro yapımı trajedi & dram türündeki tek perde 50 dk.’lık, Irmak Kazımoğlu’nun yazdığı Canberk Kadıçeşme’nin yönettiği ve Irmak Kazımoğlu ile Ömür Akkan’ın oynadıkları “GRİYE ÇALIYOR GECE” adlı oyunu izledik. Oyun kısaca; Griye Çalıyor Gece, arada kalmış iki insanın kendileri ve birbirleriyle olan hesaplaşmasını konu alır. Sonsuza kadar sürecek olan bu yüzleşme, karşımızdaki insanın hakkımızda düşündüğü kadar olmadığımızı hatırlatmak istiyor bizlere. Hem insan, insan olduğu kadar yok mudur zaten? Bir restoranda tanışan deniz ve Volkan, geceyi geçirmek için bir otel odasında buluşurlar. Volkan ilk kez tanıştıklarını ve güzel bir geçireceklerini düşündüğü Deniz’in, yıllar öncesinden yarım kalmış hesabını kapatmak için karşısına çıktığını öğrenir. İntikam üzerine düzenlenmiş bir gece, sonsuz bir döngünün başlangıcıdır aslında.

''Faust''

Kadıköy Moda’da Altkat Sanat Yapımı trajedi & dram türündeki tek perde 75.dk’lık Wolfgang von Goethe’nin yazdığı Ege Devrim Süs’ün çevirisini yaptığı, Müge Saut’un uyarladığı ve yönettiği, Nevzat Süs, Eylül Akdurucak ve Müge Saut’un oynadıkları “FAUST” oyununu izledik. Oyun kısaca; Goethe, Faust konusunda Batı dünyasında ve Alman halk öykülerinde eskiden beri var olan gelenekten etkilenerek, modern hayata yönelik endişe ve huzursuzluğu yansıtmak üzere Faust’un modern manzum bir tragedya olarak özgün biçimini yazmıştır. Gizemli ve yasak bilginin peşinde koşan ya da ruhunu şeytana satan kişiyi simgeler. Faust akademik uğraşlarından memnun değildir. Kendini gerçekleştirmenin yollarını ararken bir süre sonra dünyevi zevkler peşinde koşan bencil, doyumsuz ve açgözlü bir bireye dönüşür. Mefistofeles ile tanıştığında Elli yaşında olan Faust, kendisine sunulan büyülü içkiyle Otuz yıl gençleşir ve güzelliğine hayran kaldığı Gretchen onun başlıca tutkulu hedefi olur. Modern bireyin ihtiras dolu dünyevi tutkularına sahip olan Faust, geleneksel dünyanın saflığı içerisinde bir hayat süren Gretchen’ı kandırarak ona bir an evvel sahip olmaya yönelik, bencilce duygular besler.

“Selmin Zeki Hanım: Hasta Adamın Kızı”

Tek Perde 75 dk.’lık Moda Sahne Yapımını Moda Sahnede Mürüvvet Esra Yıldırım’ın yazdığı, Onur Ünsal’ın yönettiği ve Derya Özsoy’un oynadığı “Selmin Zeki Hanım: Hasta Adamın Kızı” oyununu izledik. Oyun kısaca; Oyun, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına tekabül eden 19. yy sonu ile 20. yy başında İstanbul’da bir yalının müştemilatında geçmektedir. Yıldız Sarayı’ndan emekli olan Zeki Bey’in kızı Selmin Hanım, çevresindeki erkekler dönemin çalkantılı siyasi yaşamına kapılarak gittikçe politikleşirken, inandığı tüm değerlerin ve yücelttiği tüm kişilerin yerlerinden edilmesini hazmetmekte güçlük çekmektedir. İmparatorluğun son yıllarındaki siyasi gündeminin gündelik yaşamdaki aile ve kadın-erkek ilişkilerine nasıl sirayet ettiğini göreceğimiz oyun sezon boyunca Moda Sahnesi’nde.

''Verona Çıkmazı''

Baba Sahne’de Nos Tiyatro yapımı 2 perde 110 dk. Esra Bağışgil’in yazıp yönettiği Ozan Varol, Esra Bağışgil, Adem Yılmaz, Tuğçe Özlü Şentürk ve Melih Tuma’nın oynadıkları “VERONA ÇIKMAZI” adlı oyunu izledik.  Oyun kısaca; “Klasik bir aşk hikayesi anlatmak ne kadar zor olabilir ki?” Verona Çıkmazı, bir ‘Romeo Juliet’ uyarlamasıdır. Herkesin bildiği bu aşk hikayesini anlatmaya kendini adamış bir Anlatıcı, sadece bu klasik hikayeyi anlatmak istemektedir. Orijinal metinde Romeo’nun ilk aşkı olarak bildiğimiz ve bu aşka karşılık vermeyen Rosaline ise hikayeden saparak Romeo’ya aşık olur. Peki, Anlatıcı ve Rosaline’in yaşadığı bu çatışma Romeo ve Juliet’in gerçek aşka giden yolculuklarına ya engel olursa? Ya da Romeo ve Juliet’in gerçek aşkına ya bu çatışma yol açarsa? Bir yanda kılıktan kılığa girip türlü numaralarla hikayesini tamamlamaya çalışan bir Anlatıcı, bir yanda aşkını kaybetmek istemeyen Rosaline, diğer yanda ise sadece ve sadece aşklarını yaşamak isteyen Romeo ve Juliet… Ve bütün bu olanlardan habersiz, yürüyen aura Paris! Bu karakterlerle bu hikayenin çıkmaza girmeden gerçek sona kavuşması imkansız. Ah çok yazık…


Saygılarımla....
Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın....