“Gideceksen Gelme” kitabının yazarı Oktay Çınar ile bir araya geldik. Yazmaya nasıl başladığından, kitabından ve hayallerinden bahsettiğimiz Oktay Çınar, kitabını özellikle kendisi gibi özel bireylerin okumasını istediğini anlattı. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Hoş geldiniz Oktay Bey. Nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Hoş buldum Yağmur Hanım, sizleri görünce daha iyi oldum. Nezaketiniz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ben 14 Ocak 1989 Babaeski doğumluyum. Henüz 2 aylıkken soğuk havale geçirdim, bunun sonucunda yıllarca başta Edirne Tıp Fakültesi olmak üzere çeşitli hastanelerde tedavi gördüm. Rahmetli annemin bu konuda hakkını ödeyemem. Yıllarca görmüş olduğum tedaviler sonucunda tabii üstümde bazı hasarlar kaldı. Denge problemi, ellerimin titremesi ve kulaklarımın ağır işitmesi gibi… Sonrasında okul hayatıma bir sene gecikmeli olarak Babaeski Gazi Osman Paşa İlkokulunda başladım. Lise 2’ye kadar okuduktan sonra okulumu çeşitli sebeplerden ötürü bırakmak zorunda kaldım. Sonrasında çeşitli işlerde çalışarak kendi harçlığımı kazanmaya çalıştım. Ailemin durumu kötü olduğundan dolayı kendi çabalarımla kitap satmaya başladım.

Yazmaya nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri ya da bir olay oldu mu?

Aslında kitap yazmamı gerektirecek çok büyük bir olay olmadı. Kimse beni bu işe teşvik etmedi, tam tersi sen bunu yapamazsın edemezsin gibi cümlelerle benim motivasyonumu düşürdüler. Ama dibe çekmeyi başaramadılar. Aslında çocukluk hayalimden 3 şey vardı; futbolcu olmak, oyuncu olmak ve roman yazmak. Şimdi diyeceksiniz ki nasıl yani? Şöyle ki benim çocukluğum aslında sokak arasında sağlam insanlarla top oynayarak geçti. Çok da başarılı bir şekilde oynadığımı düşünüyorum. Eğer ki öyle olmasaydı diğer çocuklar beni aralarında istemezlerdi değil mi? Oyunculuk olayına gelecek olursak rahmetli annem dizileri çok severdi, akşamları eve gittikten sonra her gece dizi izlenirdi. Ben de bu vesile ile dizileri izleyerek oradaki oyunculara imrendim ve oyunculuk hayali kurmaya başladım. Yine oyunculuk hayali kurarken bu dizilerin konuları nasıl ortaya çıkıyor diye araştırmaya başladım. Vardığım sonuç sizi şaşırtmayacaktır, dizilerin ve filmlerin genellikle %70’i romanlardan alıntı yapılıyor. Annemin okumuş olduğu pembe dizi romanlarını okuyarak bu hayalimi de not aldım. Bir anda birden fazla hayalim oluverdi ve bu hayallerimin ben de farkındayım ki en gerçekçi olanı roman yazmaktı. Fakat takdir edersiniz ki pat diye olacak şey değildi bunun için çokça mücadele vermek gerekirdi. Hayatımda birçok dönüm noktası oluştu bunlardan biri de yazar – şair Cezmi Ersöz ile tesadüfen Kadıköy vapurunda karşılaşmam ve onun benim yazmış olduğum şiirlerimi okumasıydı. Bana sen şiir değil roman yazmalısın demesiyle aslında yıllar önce askıya aldığım roman yazma hayalimi tekrar kafamda canlandırdım. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır.

Kitabınızdan bahsedelim isterim. Nasıl çıktı ortaya? Neler anlattınız?

Aslında ben bu kitabı yazarken kitap olsun diye yazmadım. Kendimi denemek için yazdım ve bitirdiğimde yazmış olduğum kitabı beni tanımayan yerel köşe yazarlarına gösterdim. Okutturdum ve olumlu dönüş alınca merak ederek tekrar gözden geçirdim. Birkaç düzeltme yaparak tekrar başka bir editör tanıdığıma okuttum. O editörün bana “İlk kitabın olmasına rağmen aslında diğer yazarlar genel olarak ilk yazdıkları kitabı hatırlamak istemezler senin ise hatırlamak isteyebileceğin tarzda bir roman olmuş bence bastır” demesiyle bu kitabı yayınlama kararı aldım. Kitabın baskı ücretini kurumsal bir firma sponsor olarak karşıladı. Hemen yayınevi araştırmaya başladım ve internetten yaptığım araştırma sonucunda Cinius Yayınevi ile çalışma kararı aldım. Kitap basılana kadar olan süreçte inanın tarif edilmesi zor bir mutluluk var ve o mutluluk içimden bir an olsun gitmedi, gitmeyecek de. Kitabımda kendi hayatımdan bazı alıntılar yaptım, tabii kurgular da mevcut. En çok da özel bireylerin bu kitabı okumasını istiyorum.

Neden ismi “Gideceksen Gelme” oldu?

Doğruyu söylemek gerekirse Yağmur Hanım ben hayatımda hep ayran gönüllü oldum. Aşık oldum, dost sevdim, arkadaş sevdim, kardeş sevdim, çocuk sevdim, lakin hep yanlış anlaşıldım. Bu sebepten dolayı en sevdiğim insanlar bile hayatımdan bir anda çıkıp gitti. Benim kaldıramadığım olaylardan biri de budur. Birini çok seviyorsun, ne olarak olursa olsun bir anda hayatından yok olup gidiyorlar. Tabi bu ismin özel bir hikâyesi de mevcut. Azeri bir kıza âşık oldum, İsveç’te yaşıyordu. Birlikteliğimiz oldu fakat bir noktadan sonra kopma noktasına gelince ona “madem gidecektin neden geldin” diye sormuştum. İkimiz de ağlamıştık. Bu sebepten ötürü bu sözü kullandım.

Aldığınız yorumlardan memnun musunuz? Okurlarınız kitabı sevdiler mi?

Hiç olumsuz yorum almadım fakat çok basit olmuş diyenler oldu. Lakin ben ilk defa kitap yazdım. Tabii eleştiri almayı seviyorum, ne olursa olsun bardağın dolu tarafından bakan biri olarak eleştiriye her zaman açık oldum. Ancak şaşırdığım nokta şu, olumsuz eleştiri beklerken hiç olumsuz eleştiri gelmemiş olması cidden düşündürücü. Aslında sevindirici olması gerekiyordu değil mi? Fakat şu dünyada her güzel şeyin bir kusuru vardır benim kitabımın da elbet kusuru var, bunun bilincinde olan biriyim. Bunu biraz da özel bir birey olduğum için eleştiriden kaçınıyorlar gibi algılıyorum. Fakat aslında eleştiri olsaydı benim için daha çok anlamı olurdu. Kısacası genel olarak, kitap sevildi. Ama ben sevmelerinden ziyade ders çıkarmalarını daha çok isterim doğrusu...

Yeni kitap gelecek mi?

Bu kitabım 3 aşamalı olarak gelecek “Gideceksen gelme”, “Gideceksen Gelme Hayal” ve  “Geleceksen Gitme Final” olacak. Bu serilerden sonra Allah kısmet ederse hayal gücümü de kullanıp yeni kitaplar ve yeni kahramanlar ortaya çıkaracağım.

Bundan sonraki hayalleriniz, hedefleriniz neler?

Az önce de dediğim gibi 3 aşamalı olacak olan kitabın finalinden sonra yapımcılara önereceğim kitapları. Eğer kabul ederlerse senaryosunu da ben yazmak isterim. Sonuç itibariyle bu serinin film ya da dizi olması hedefim var. Umarım bu hedeflerimi gerçekleştiririm. Farkında mısınız bilmem ama ülkemizde Mucize Doktor dizisi hariç özel bireylerimizin ön planda ve kahraman olduğu başka bir proje yok. Benim amacım kitaptaki kahraman Murat’ın ön planda olduğu film ya da bir dizi çekilmesi.

Kitabınızın isminden de yola çıkarak, gidenlere neler söylemek istersiniz?

Gidene mi koyar yoksa kalana mı diye sormuşlar şaire, giden de kaybetmiştir kalan da çünkü gerçek sevgiyi arkasında bırakmıştır iki taraf da demiş. Sevgi karın doyurmuyor diyorlar ama maalesef en çok sevgiye de böyle diyenlerin ihtiyacı var. Çünkü gerçek sevgiyi tatmamışların gözü kördür, insanın gözlerinin önündeki sevgiyi göremezler. Hayat kısadır, yaşayın sevgiyi ve aşkı… Esas sevgisizlik karın doyurmuyor bence...

Sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

Okusunlar… Benim kitabım olması şart değil, yazarlarımız yazıyor onlar okusun diye ders çıkarsınlar diye… Bence bir yazarımızın en büyük hayali kitabının okunmasıdır. Maddiyattan çok budur diye düşünüyorum. Bazen kitaplarda mantık aramasınlar, ders çıkarsınlar, kendilerini geliştirsinler. Maalesef ülkemizde kitap okuma oranı çok düşük. Bu duruma üzülüyorum gerçekten. Vaktinizi ayırdığınız için de ayrıca size teşekkür ederim Yağmur Hanım, okurlarınıza da saygılarımı sunarım.