Uzun yıllardır yakından tanıdığım, doktorluğunun yanı sıra, entelektüel bir araştırmacı, yazar, siyasetçi ve akademisyen kişiliğiyle ülkeye çok büyük hizmetlerde bulunan Nazım Beratlı’yı beklenmedik bir anda kaybettik. Bu vesileyle Nazım Beratlı’ya Allah’tan rahmet, yaslı ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim… Beratlı, gençlik yıllarından başlayarak çeşitli gazeteler ve dergilerde yazdığı yazıları, yayınladığı kitapları, katıldığı televizyon programları ve konferanslarda yapmış olduğu konuşmaları ile kamuoyunu bilgilendirerek aydınlatmaya çalışmıştır…
*** Beratlı, ideolojik olarak Kıbrıs’ta iki halk, iki irade, iki egemenlik olduğunu savunup bunu ‘Kıbrıs’ta Ulusal Sorun’ isimli kitabında yazdığı için Cumhuriyetçi Türk Partisi yönetimi tarafından ihraç edilmek istemiş, ancak kendisi (1990) istifa etmiştir. CTP-BG döneminde partiye dönmüş. 2005-2009 döneminde milletvekili olarak görev yapmıştır. İslam İşbirliği Teşkilatının Kıbrıs Türk Devletini gözlemci olarak kabul ettiği toplantılarda KKTC’yi temsil eden heyetin etkin bir üyesi olarak yer almış. Sonraki süreçte görüş ayrılığı içerisine girmesi nedeniyle CTP’den ayrılmıştır. Beratlı, Kıbrıs konusunda federasyonu savunan bir isimdi. Rum tarafının önce 2004’de Annan Planı referandumunu, ardından da 2017’de CransMontana sürecini reddederek masayı terk etmeleri nedeniyle Kıbrıs konusunda artık federal çözümün seçenek olarak ortadan kaldığını ve yerine egemen eşitlik temelinde yan yana iki ayrı devlet tezinin en makul seçenek olduğunu ifade etmekteydi. Bildiğim kadarı ile merhum Nazım Beratlı, iki devletli çözüm tezini destekleyen bir de kitap hazırlıyordu… Beratlı, yazılarında ve açıklamalarında; “Muhatabın kabul etmediği sürece federasyonu savunmamın bir anlamı yok.””Eğer benim partnerim hiçbir biçimde federasyon fikrini kabul etmiyorsa benim de tezimi gözden geçirmem gerek.” “Rauf R. Denktaş’ta, Mehmet Ali Talat’ta, Mustafa Akıncı’da başaramamıştı. Bunun sebebi Rumların federasyona karşı olması idi” ifadelerini kullanmaktaydı. *** Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avustralya eski Dışişleri Bakanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin eski Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’i kabul ederek kendisiyle bir süre görüştü… Downer, ziyaretin sonunda basın mensuplarına yaptığı açıklamada ‘Kıbrıs’ta çözüm için 6 yıl çalıştığını, Kıbrıs konusunda halen daha aynı görüşlerin tekrarlandığını, aynı görüşlerle bir yere varılamayacağını bu nedenle yeni ve yaratıcı fikirlerin görüşülmesi gerektiğini’ ifade etmiştir… *** Alexander Downer, uzlaşmacı kişiliğiyle Avustralya’da 11 yıl gibi olukça uzun bir süre Dışişleri Bakanı olarak, ardından da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin(BMGS) Kıbrıs Özel Danışmanı olarak 6 yıl görev yapmış, Şubat 2014’te ise görevinden istifa etmiştir! Downer görevi boyunca Türk ve Rum tarafları arasında oldukça objektif, sabırlı ve tarafsız bir biçimde uzlaşı sağlanması için çalışmıştır. Göreve atandığı ilk dönemde, Rum tarafından büyük övgüler almasına karşın sonrasında istenmeyen adam olmuştur! Downer, ne yazık ki Kıbrıs konusunda Türk ve Rum tarafı arasında objektif, eşit ve adaletli bir yaklaşım sergileyince Rum kesiminin saldırısına uğrayarak istenmeyen adam ilan edilmiştir! Rumlar, Downer’dan önce de federasyon konusunda kendilerinin samimi davranmadıklarını gören, müzakereleri taktik icabı zaman kazanmak için kullanarak son aşamada katı ve uzlaşmaz tavırlar sergileyerek kaçan taraf olduklarını tespit ederek bu durumu objektif bir biçimde raporlarına yansıtan birçok diplomata da aynı muamelede bulunmak suretiyle istenmeyen kişi olarak ilan etmişlerdir. Hatırlanacağı üzere Rum yönetimi eski lideri Anastasiadis, gazetecilere yapmış olduğu bir açıklamasında böbürlenerek ‘Downer’i ben kovdum’ demek suretiyle bu durumu savunmuştur! *** BM iyi niyet misyonu çerçevesinde Türk ve Rum tarafları arasında federal çözüm bulunmasına yönelik her ayrıntı 50 yılı aşkın bir süre boyunca defalarca müzakere edilmiş. 2004 Annan Planı referandumu ile 2017 Crans Montana müzakere süreçlerinde de federal çözüm Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde reddedilmiştir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm modelini 2020’de gündeme getirmiş. Nisan 2021’de Cenevre’de ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları, garantör ülkeler, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla gerçekleşen 5 + 1 (BM) toplantısında iki devletli çözüm modelini müzakere masasına koymuştur. Sonuç olarak; Kıbrıs konusunda paradigma değişmiştir. Mevcut değişime karşı çıkanlar ağırlıklı olarak en başından buyana her anlamda federal çözüm modeline bel bağlayarak yeni durum karşısında yeni argümanlar ortaya koyamayanlardır… Merhum Nazım Beratlı, Rumların Annan Planı referandumu ile Crans Montana sürecini sabote ederek reddetmeleri neticesinde federal çözümün artık seçenek olarak ortadan kalktığını ve bunun yerine gelen egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelindeki iki ayrı devlet tezinin en makul seçenek olduğunu ifade etmekteydi… Alexander Downer’ın da Kıbrıs konusunda; halen aynı görüşlerin (federasyon) tekrarlandığını, aynı görüşlerle (federasyon) bir yere varılamayacağını, bunun yerine yeni ve yaratıcı fikirlerin (iki devletli çözüm modelinin) müzakere edilmesi gerektiğini belirtmesi çok büyük önem anlam taşımaktadır. Görüldüğü üzere bu ülkenin aydınları ve uluslararası düzeydeki seçkin diplomatları da federal çözümün seçenek olarak ortadan kalkıp yerine egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm modeline destek vermektedirler.