Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Bakanlar Kurulu, 20 Aralık 2023 tarihinde Avrupa Birliği’nin direktifiyle “Ulusal Denizcilik Mekânsal Planı’nı” onayladığını duyurdu. Plan kapsamında yayımlanan haritalarda Rum yönetiminin 2 Nisan 2004’te sözde MEB ilanında olduğu gibi hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını gasp ederek kendisine aitmiş gibi göstermeye kalktığı görülmektedir.
GKRY Bakanlar Kurulu’nun onayladığı “Ulusal Denizcilik Mekânsal Planı” Avrupa Birliği’nin “Entegre Denizcilik Politikası” oluşturmak için 2014 yılında başlattığı bir dizi çalışmaların neticesinde ortaya çıkmıştır.
Mekânsal planlama, denizcilik faaliyetlerini gerek fiziki, gerek ekosistem, gerekse kültürel bir takım değerleri koruyarak geliştirmek amacıyla yapılan bir nevi kadastro çalışması olarak nitelendirilmektedir.
Denizcilik Mekansal Planı ise ekosistem temelli bir yaklaşımla denizdeki enerji sektörlerinin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmak, deniz taşımacılığı, balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, turizm vb. denizcilik alandaki faaliyetleri koordine etmeye yönelik bir yönerge olduğu belirtilmektedir.
Rum Denizcilik Bakan Yardımcısı Marina Hadjimanoli, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada dilinin altındaki baklayı çıkartarak Denizcilik Mekansal Planı’nın yukarıda belirtilenler yanında maden arama ve işletme, hammadde çıkarma, liman yönetimi, askeri eğitim alanları, hidrokarbon arama sahaları, Doğu Akdeniz gaz boru hattı ve EuroAsia Interconnector projesi gibi enerji sektöründeki mevcut ve önerilen tüm deniz projelerini de kapsadığını ifade etmiştir.
Görüldüğü üzere mesele KKTC ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarını gasp etme, uluslararası hukuk, enerji ve güvenlik/beka boyutları bulunmaktadır.
Yarı kapalı bir denizalanı olan Doğu Akdeniz’de gerek Münhasır Ekonomik Bölge(MEB), gerekse “Denizcilik Mekânsal Planı (DMP) ilan edecek bir ülkenin deniz sınırlarının saptanması ve çakışmaması için öncelikle diğer kıyıdaş ülkelerle devletlerle karşılıklı uzlaşı sağlaması gerekmektedir.
Rum yönetimi, nasıl 2 Nisan 2004’de tek taraflı olarak sözde MEB’ini ilan etti ise, 20 Aralık 2023 tarihinde de AB direktifiyle tek taraflı olarak sözde “Denizcilik Mekânsal Planı’nı” onayladığını duyurmuştur. Rum yönetimi, bu kapsamda Kıbrıs Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti ile herhangi bir istişarede bulunmadığı gibi bilakis Kıbrıs Türklerine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ait deniz yetki alanlarını gasp etmeye yönelik bir tavır ortaya koymuştur. Tek taraflı olarak ilan edilen MEB ve Denizcilik Mekânsal Planı’nın hukuken hiçbir geçerliliği yoktur.
Rum Yönetimi 2004’te sözde MEB’ini ilan ederken ölçüsünün 200 Deniz Mili olduğunu belirtmişti. Rum Yönetimi 20 Aralı 2023 günü Ulusal Denizcilik Mekânsal Planını açıklarken bu kez sözde MEB’inin yaklaşık 98.240 km² olduğunu açıklamıştır!
Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlıkları konuyla ilgili olarak yaptıkları açıklamalarda gerekli tepkiyi göstererek söylenmesi gerekenleri birinci elden ifade etmişlerdir…
GKRY’nin Doğu Akdeniz’i sahiplenme doğrultusunda tek taraflı, hukuk dışı ve haksız gayretleri çerçevesinde yayımladığı MEB ve Denizcilik Mekânsal Planı haritaları KKTC ve Türkiye açısından yok hükmündedir ve hiçbir geçerliliği yoktur.
Söz konusu plan ile GKRY’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı ve haksız bir şekilde petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine devam etmesi hedeflenmektedir.
Kıbrıs Türk Halkı Ada ve etrafı ile ilgili atılacak tüm adımlarda sürecin en başından en sonuna kadar eşit söz ve hak sahibidir. Rum Yönetimi’nin Kıbrıs Türkleri adına söz söyleme yetkisi yoktur.
Kıbrıs Adasının batı kısmında Türkiye’nin meşru hak ve yetkileri, aynı şekilde Ada’nın etrafındaki alanlarda ise Kıbrıs Türklerinin meşru hakları bulunmaktadır.
Rum Yönetimi kendi deniz yetki alanı dışında KKTC’ye ve Türkiye’ye ait deniz yetki alanları içerisinde maden araması, petrol/gaz vb. araması yapamaz ve elektrik/gaz boru hattı döşeyemez.
Ayrıca AB’nin Deniz yetki alanları ve bununla bağlantılı konularda Rum Yönetimiyle birlikte hareket etmesinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine olumsuz yansımaları olacağını bile bile “Denizcilik Mekânsal Planı “konusunda bizzat GKRY’ye direktif vermiş olması sizce ayrıca manidar bir durum değil midir?
AB direktifiyle bugün için Doğu Akdeniz’de Rum Yönetimi’nin, ilerleyen bir zamanda ise Ege’de Yunanistan’ın Denizcilik Mekânsal Planlarının ekinde yayımladıkları ya da yayımlayacakları gayri hukuki haritalarda belirtecekleri alanlar ‘AB’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki Dış Sınırı’ haline getirilmek mi isteniyor? AB bu yolla Türkiye ve KKTC ile sınır komşusu olmaya mı çalışıyor?
GKRY’nin ulusal denizcilik mekansal planı, Türkiye ve KKTC’nin deniz yetki alanlarını gasp eden, uluslararası hukuka ve bölgesel barışa aykırı bir girişimdir.
Cihat Yaycı, GKRY’nin bu planda kullandığı sözde GKRY deniz yetki alanlarını gösteren haritanın Sevilla haritası ile bire bir örtüşmekte olduğunu ifade etmektedir.
‘Denizcilik Mekânsal Planı’ BM Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar’ın Kıbrıs konusunda yeni ve resmi bir müzakere sürecine geçilebilmesi için Türk ve Rum tarafları arasında ortak bir zemin olup olmadığını araştırma yapacağı bir süreçte GKRY Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması da yine son derece manidar bir hamle değil midir?
Sonuç olarak, Rum Yönetimi her zaman yaptığı gibi, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin hak ve yetkilerine müdahale etmeye çalışan hukuk dışı adımlar atmakta, Avrupa Birliği ise bu adımları kendi menfaatleri doğrultusunda, uluslararası hukuku hiçe sayarak görmezden gelmekte ve hatta teşvik etmektedir!
Tüm dünyanın gözünü İsrail-Filistin savaşına çevirdiği, Gazze’ye gönderilecek insani yardımların GKRY’nin Larnaka Limanı üzerinden gönderilmesinin konuşulduğu bir dönemde, AB Güney Kıbrıs üzerinden sessizce yayılmacı bir plan kurguluyor ve Doğu Akdeniz’i kendince şekillendirilmeye çalışıyor! AB Güney Kıbrıs’ın onayladığı ‘Denizcilik Mekânsal Planı’ üzerinden KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’ne güney sınırı ile komşu olma hayalinde. Bu konuda çok dikkatli olmak gerek…
“KIBRIS gazetesinden alıntıdır.”