Kıymetli Büyüklerim;
Sevgili Dostlarım;
Değerli Arkadaşlarım;
Türkiye’de uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, hatıralarında Rus Devlet Başkanı Kruşçev ile bir görüşmesini anlatır. Kruşçev, Türkiye’nin neden NATO’ya üye olduğunu, buna hiç gerek olmadığını, Rusya ile komşu ülke olarak işbirliği yapmanız gerektiğine dair bazı konulardan bahseder. Çağlayangil de Soğuk Savaşı’n ilk yıllarında komşu Rusya’nın resmen Türkiye’den Kars, Ardahan ve Boğazları istediğini, bu kaygıyla Türkiye’nin NATO’ya üye olduğunu söyler. Kruşçev, kendilerini haklı çıkarmak için öyle bir açıklama yapar ki, Rusların Sıcak denizlere inme politikasının yüzyıllardır devam ettiğine birinci elden güzel bir örnek olarak yorumlanabilir. Bu aynı zamanda özrü kabahatinden büyük antolojisine girecek bir anekdot olarak da yorumlanabilir.
“Sizden Kars’ı Ardahan’ı istemiyoruz. Böyle bir şey, bugün için yok. Bunları Stalin istedi. Bu fikir de Stalin’in fikri değil, Beria’nındı. O da göreceğini gördü. Görüyorum ki o zaman Rusya’yı yöneten Stalin’in bu dediğine inandınız. Haklısınız. Şimdi de Rusya’yı ben yönetiyorum. Benim söylediklerime neden inanmıyorsunuz? Ben Stalin’e karşıyım. Kendisini hiç sevmem. Stalin beş milyon kişiyi öldürmüştür. Ama itiraf ederim ki onun yerinde o tarihte ben olsaydım, ben de başka bir şey yapamazdım. Siz de Rus olsanız, aynı biçimde düşünürdünüz. Koca Rusya denizsiz mi kalacak? Türkiye Çanakkale ve Karadeniz Boğazları üstüne oturmuş. Benelux ülkeleri Baltık denizinden Skajerak Boğazı’nı kontrol ediyor. Rusya’yı hapis etmişsiniz. Bize de senenin pek çok ayında buzlarla kaplı alan Arkanjel limanı kalmış. O zaman Rusya elbette sıcak denizlere inmek isterdi. Boğazlarda gözü vardı. Şimdi öylemi ya? Şimdi nükleer çağ başladı. ABD’den düğmeye basınca 14 dakika sonra Moskova yok. Rusya’dan düğmeye basarsınız 14 dakika sonra Washington yok. Strateji değişti. Boğazlara sahip olmanın önemli bir rolü kalmadı.”(s.323-324) (İhsan Sabri Çağlayangil, Yayına Haz. Tanju Cılızoğlu, Anılarım, S.323-4, Baskı, 1990, İstanbul, Yılmaz Yayınları)