Savaşta Ahmed’ini Gezen Anaya Bir Cevap 

Falih Rıfkı Atay Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesi’nde yedek subay olarak görev yapmıştır. Bu yıllara ait olan edebî hatıralarını “Zeytindağı” isimli kitabında anlatır. Asker ve anaların zavallılığını anlatan küçük bir sahne vardır. O bölümü okuyanları derinden etkilemiştir kuşkusuz. Savaş bitip İstanbul’a dönerken Şam’da tren istasyonundadır Atay:
 
“…Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz. İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
 
- Benim Ahmed’i gördünüz mü? diyor.
 
Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?
Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
 
-Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdad’a mı?
 
Ahmed’ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs mü yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed’ini görsen, ona da soracaksın:
 
-Ahmed’i mi gördün mü? Hayır… Hiç birimiz Ahmed’ini görmedik. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü. Allah’ın Muhammed’e bile anlatamadığı cehennemi gördü.” (Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, s.92,93, İstanbul, 1981, Bateş Yayınları)