Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yoldan geçerken bir okula uğrayıp öğretmenler odasına girmiş. Sohbet ederken zil çalmış, öğretmenler “Sayın Bakan, müsaadenizle” diyerek sınıflarına gitmişler. Bakan Bey de pek memnun kalmış bu tutumdan... Aman Allah’ım!

“Bakan” falan denilince aklına kırmızı halılar, görkemli arabalar, korumalar, el pençe divan duran memurlar falan gelen benim gibi biri için... Rüyada görülse inanılmayacak bir olay…(Hürriyet Gazetesi Ahmrt Hakan 16 Eylül 2019)

Bu olay beni yılar öncesine 1934 yılına götürdü!..

Türkiye Cumhuriyeti’nin  kurucusu; hayatı boyunca eğitim ve öğretime çok çok büyük önem vermiştir. Hele söz konusu çocuklar ve gençler olunca bütün varlığını ortaya koymuştur. Biz anne ve babalara o gün şöyle diyordu:

“Gelecek için hazırlanan vatan evlatlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.”

O fakir ve kimsesiz çocukların kimsesi olmuş onların eğitimi için elinde gelen her şeyi yapmıştı. Ama sadece kendisi değil de; ülke gençlerini iyi dost, iyi vatandaş ve iyi insan yetiştirecek öyle bir kuralcı bakan seçmişti ki; böyle bir bakana sahip olduğu için ayrıca o günün başbakanına büyük bir gururla teşekkür bile etmişti. Şöyle ki:

​ “Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin Özmen’dir. Bakan, makamında çalışmaktadır.

​Kapı çalınır. Bakan:

​ -Giriniz! Der

​ Kapıda Mustafa Kemal Atatürk’ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla bakanın makamına girerler. Hoş beşten sonra yaver, Bakan Abidin Özmen’e bir zarf uzatır. Bakan konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Mustafa Kemal Atatürk'ten gelen bir mektuptur bu Mustafa Kemal’in hitabı şöyle başlamktadır:

​ “Bay Abidin Özmen, Milli Eğitim Bakanı...”

​ Abidin Özmen zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur:

​ “-Yaver Beyle, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırıp...”

​ Bu Mustafa Kemal Atatürk’ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan Abidin Özmen, Orta Öğretim Genel Müdürü'nü çağırtır ve şu direktifi verir:

​ “-Yaver Bey'in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alını ve bu çocukları Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini yazdırarak bana getiriniz,” der.

​ Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin Özmen de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey'le Mustafa Kemal Atatürk’e yollar.

​ Mektubun içeriği şöyle:

​ “-Muhterem Atatürk; Yaver Bey ile göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum...”

​ Mustafa Kemal Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü'ye telefon ederek:

​ “-Bak, İsmet senin Milli Eğitim Bakan’ın bana ne yaptı, diyerek olayı anlatmış.”

​ İsmet İnönü, Bakan'ı adına özür dilemiş.

​ Mustafa Kemal:

​ “-Yok! Özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse...” Demiş...

​ Kısacası: Ne mutlu ki; bugün onun izinde yürüyen bakanlarımız var ben onları bird aha kutluyor ve başarılar diliyorum.

Kaynak: ( Bu anı Yüksek Mimar H.Rahmi Özmen’in amcası, M.E.B. Bakanı Abidin Özmen ve Atatürk arasında geçer. Tarihi değeri olan ve hiç bir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan Bakanın yeğeni H.Rahmi Özmen 15.08.1985 Günlü bir mektupla gazeteci yazar Vahap Okay'a iletir. O da 15.09.1985 tarihli KOLAY İLAN adlı gazetesinde yayımlar. Bu kaynaktan alınmadır.)