Türk milleti Anadolu’yu yurt seçtiğinden ve bu coğrafyada yaşadığından beri rahat yüzü görmemiştir.
İnsanlık tarihi maalesef hep çatışmalar içinde geçmektedir.
Millet olarak özelliklerimiz, tarih sayfalarında açık seçik bellidir. Türk Milleti tolerans sahibi, hoşgörülü ve herkesi sevgi ile kucaklayan bir yapıya sahiptir.
Bu söylediklerimize delil olarak; Doğu Avrupa, Balkanlar, Batı-Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası'nda geride bıraktığımız halkların kendi dil, din ve inançlarını aynen yaşamaya devam etmeleri gösterilebilir.
Batı ülkeleri işgal ettikleri ülkelerin insanlarını kısa sürede asimile etmiş, kendi dil ve dinlerini zorla kabul ettirmişlerdir.
Cezayir'de kısa süre devam eden Fransız işgali, bu ülkede ikinci resmi dilin Fransızca olmasına yol açmıştır.
İnsanlara baskı yapmamak, hoşgörülü davranmak, Yüce dinimiz İslâm’ın bir emridir.
İslâm’ı gerçek anlamda yaşayan ve yaşatan Osmanlı-Türk Devleti, yönetimi altındaki tüm halklara özgürce yaşama ve inançlarını yerine getirebilme imkânı sağlamıştı.
Şu anda Türkiye'nin bazı kesimlerinde bir cinnet hüküm sürüyor!? Allah’ı tanımayan, Allah'a inanmayan Marksist ve Leninist bir ideolojinin maşası ve emperyalist Batı ülkelerinin piyonu durumunda olan bölücü örgüt, Güneydoğu ve Doğuda her gün onlarca masum insanın kanını, pusularla ve tuzaklarla kahpece dökmektedir.
Bunlar nasıl bir canavardır anlamak mümkün değildir.
Bunlara insan demek bile mümkün değildir. Çünkü bunlar insan olsalar, yüreklerinde bir nebzecik insan sevgisi olurdu ve bu sadist tuzaklarla masum insanların kanını akıtmazlardı.
Bir iç çatışmayı körükleyen dış güçler, ülkemizin savaşa sürüklenmesini ve parçalanmasını beklemektedirler.
Türk Milleti bu tuzaklara düşmemektedir ama Türk Milleti'nin böyle eli kolu bağlı beklemeye de tahammülü kalmamıştır!?
Son yıllarda terörle tanışan ABD, demokratik rejimini rafa kaldırıp tam faşist bir ülke olmuştur.
Demokrasi havariliği ile disiplin sağlanamaz. Terörün ilacı demokrasi değil, anlayacağı dildir.
Demokrasi zafiyeti, merkezi otoriteyi zaafa uğratır ve bölücülere ümit verir!?
O halde ne yapacağız?
Dünyanın sayılı orduları arasında yer alan TSK neyi bekliyor?
Siyasi yaptırım, askeri güçle mümkün olur. Türkiye böyle pısırıkça bekleyemez!? Bu bekleme, daha büyük patlamalara yol açabilir?
Lojistik kaynağı ve ini belli olan terör örgütüne karşı, uluslararası yasalardan alacağımız destekle, ne ABD ne de AB'ye kulak asmadan, kahredici darbelerimizi indirmeliyiz.
Yoksa asıl tehlike, böyle pasif ve kişiliksiz bekleyiş sonunda milletimizin sabrı taşacak ve Allah korusun, kardeş kavgası çıkacaktır.
Bunu önlemek için askeri tokat şart!?
Güçlükler, başının değerini artıran süslerdir.
Maliere