(Ermeniler Müslümanlardan daha iyi eğitimli ve daha varlıklıydı. "Ermenilerin çok fazla çalışmış oldukları doğrudur." Ancak daha varlıklı olmalarının ana nedeni, Avrupa'nın ve Amerika'nın etkisi ve Osmanlıların gösterdiği hoşgörü idi.

 

Ermeniler Amerikalı Misyonerlerin Türkler yerine kendilerine verdiği eğitimden yararlandılar.)

 

"Justin McCarthy"

 

Evet, başlık altında özetle sunduğumuz bölümde geçenlerde Ülkemizi ziyaretle "Türk-Ermeni Münasebetleri"nin düzelebilmesi (!) için elinden geleni yapan ve bir çok Türk kuruluşunda konferanslar vererek, "Ermeni Meselesi"nin bilinmeyen(!) yönlerini dile getiren Amerikalı Akademisyen Justin McCarthy böyle düşünüyor ve bu düşüncesine göre yorumlarda bulunuyor!..

 

Ancak, bilmediği veya bilmemezlikten geldiği çok önemli bir nokta var ki o da şudur: (Ermeni, yânî "Türk-Ermenisi" himen hiç bir Devletten destek görmemiş ve para kazanabilmek için de böyle bir yola baş vurmamıştır. Türk-Ermenileri'nin "zenaatların hemen her dalında, keza, Mimari başta olmak üzere Güzel-Sanatların da hemen her dalında fevkelbeşer icraatları olmuş ve Osmanlı Devleti'nin de, Osmanlı halkının da taktir, sevgi ve teveccühünü kazanmıştır. Kaldı ki, Osmanlı-Türk Devlet-i Alisi, sadece ne Türkler'in, ne de Müslüman tebanın Devleti olmayıp, aynı zamanda Gayr-ı Müslim tebanın da Devleti Alisi idi.

 

Türk Tarihinden söz ederken, "Müslüm, Gayr-i Müslim" ayırımı yapmak ise, bu Akademisyen Efendiye düşmez ve zaten buna meydan verilmemesi lâzımdı!...

 

Akademisyen Justin McCarthy şu hususu bilhassa bilmelidir ki, zaten bildiği hâlde es geçmiştir: (ABD Devleti henüz yokken ve daha sonra, yâni "ABD Devleti" kurulduktan sonra tüyler ürpertici (Kızılderili katliamları ile meşgûl olduklarında, yânî Amerikan Devleti bu icraatla meşgul olduğunda.) Ermenilerin "Devleti de kültürü de" mevcuttu. O Devleti, o kültürü, yoklara karıştıran devlet ise, ki, saldıra, saldıra uzun yıllar içinde ancak muvaffak olabilmiştir, günümüzde yerinde yeller esen "Muazzam Bizans İmparatorluğu" idi.

 

Sizlerin verdikleri kültüre(!) gelince!.. İşte verdiğiniz kültür. Şayet buna kültür denebiliyorsa!....

 

......... ÖN ASYADA AMERİKAN MİSYONERLERİ

 

"Misyonerler tamamiyle din tesirinde kalarak Ermenileri Müslümanlara karşı hazırladılar. "Dinamit yapmasını öğrettiler" ve her fırsatta onları İslâmlara karşı kullandılar.)

 

"Forein affairs Cilt: 7. Sahife: 398 E.M.Earle"

 

Pek sayın Justin McCarthy, işte siz Amerikalıların bizlere verdikleri kültür ve tabii ki, bunun adı kültür ise!?....

 

 

Sahife No: 99.             Vesika No: 12

 

 

(...... Lloyd George ile Amerikalılar'ın "Türkiye üstünde" münakaşası: Lloyd George ve Lord Curzon biz neye karar verirsek Türkler onu kabule mecburdur. Diyorlar ve Türkiye'ye teknik uzmanlar da göndereceklerini açıklıyorlar....

 

Sahife: 183

 

(Amerikalı Yahudiler de Lloyd George'a telgraf gönderip, "parçalanan Türk Yurdundan" hisse istiyorlar......)

 

 

Sahife No: 62.             Vesika No: 6.

 

            20 Nisan 1920

 

Aynı toplantı:

 

(..... Amerika Ermenistan için on bin veya daha fazla insanla 4-5 milyon sterlin verebilir.

 

Lloyd George, biz Amerika'dan, derhâl gelip yardım etmesini istemeliyiz. Aksi hâlde bizlerin Ermenileri koruyamadığımızdan şikayet etmemelidir. Böyle bir durumda Kanada'nın da yardım yapacağına dair çok iyi sebeplerim var....)

 

 

Sahife No: 110            Vesika No: 11.

 

 

(...... Lloyd George, Ermenilerin böyle lüzumsuz ümitler beslemeğe hiç hakları yok. "Ermenilere kâğıt üstünde" haklar vermenin ne mânâsı olabilir. Sanıyorum ki, Amerika da Erzurum'u fethetmek için asker göndermez. Belki biraz para toplayacaklardır, hepsi o kadar.)

 

(Misyonerler bütün faaliyetlerini "Rum ve Ermenilere" yönelttiler. Başlangıçta "Ermeni Kilisesi buna direndi." Fakat 1850'de Türk Hükûmeti Protestan Ermeni Kilisesini tanıdı.

 

Fakat Amerikan Misyonerleri'nin en büyük başarısı "Robert-Kolejler vasıtasıyla" oldu. İstanbul'daki Kolej 1840'ta Cyrus Hamlin tarafından kuruldu ve sonradan Robert Kolej adını aldı.

 

İlk talebelerinin hepsi Ermeni gençlerdendi.....)

 

....... TÜRKİYE'DE AMERİKAN MİSYONERLERİ

 

(kapitulasyonlardan istifade eden Amerikan Misyonerleri, tamamen Osmanlı Devletinin aleyhine çalışıyorlardı. Bunlar Ermenilerin "Gregoryan Kilisesini" Protestan yapmaya çalışıyorlardı.

 

"Amerikan Protestanlarına göre, Müslümanlar kâfirdir." Bu yüzden onların aleyhine sistemli propaganda yapıp, "insan kasabı oldukları" efsanesini yayıyorlardı. Ermenilere ise sunî olarak evliyalık payesi veriyorlardı.)

 

(The Rebirt Turkey-Clair Price)

 

 

Sahife No: 425.                       Vesika No: 477.

 

            17 Nisan 1913

 

 

Sir A. Nicholsen'den Sir E.Goschen'e:

 

(.....Jagow bana iki kere ön Asya'dan bahsetti. Bu Türkiye'nin Asyada'ki "Mülkünün parçalanmasından" başka bir şey ifade etmiyor. Almanlar hisselerini almak istiyorlar. Jagow, Anadoludaki "sonsuz Alman menfaatlerinden" bahsediyor. Bu zengin Memleket Almanların göz diktikleri olgun bir meyve gibidir.

 

Sanıyorum ki İstanbul'da karışıklıklar ümit ediyorlar ve bu karışıklıkların ardından; "Kürtlerin Ermenileri veya Ermenilerin Kürtleri" kesmesini bekliyorlar.

 

Bu durumda da Ruslar'ın müdahale edeceğini umuyorlar. Böyle bir vaziyette Almanlar da derhal kendi menfaat bölgelerine gireceklerdir. Almanların niyeti bu olduğuna göre, Ruslar'ın "Ermeni Meselelerinde" daha dikkatli davranacaklarını ümit ederim.

 

Jagow'a göre Türkiye'nin parçalanması üç yoldan olabilir:

 

1-: "Adalarda ve Anadolu'da yaşayan Rumlar vasıtasiyle."

 

2-: "Bulgarlar'ın Çatalca hattını geçip İstanbul'a yürümesiyle."

 

3-: "İstanbul'da başlayan sıkıntılar neticesi Anadolu'da ayaklanmalar ve Asya-Türkiyesi'nde katliâm ile..."

 

Ve şimdi soruyorum sayın (ASAM) mensuplarına ve bu uğursuz meseleyi tersine ele alan diğer şahsiyetlere: Bütün bunları okuduktan sonra, hâlâ "Ermeni ihanetinden mi" dem vuracaksınız?... Osmanlı-Türk Devlet-i Âlisi'ni yıkıp, yok etmek isteyen yegâne teba Ermeniler miydi?... Evet derseniz; Hz. Allah katında da, kul katında da en büyük günahı işlemiş olursunuz ve bunun hesabını vermek hiç de kolay değildir!...

 

Adam ABD'nden kalkıp Ülkemize geliyor ve burada hiç de hak etmediği büyük misafirperverlikle karşılanıyor, her ne diyorsa: (Doğrudur efendim!) deniyor ve bu utanmaz, sıkılmaz adam: "Müslüm, Gayr-ı Müslim olmak üzere bir bütün teşkil eden aziz Milletimizi kutuplara bölerek, dolarları cebine koyup, uçup gidiyor!....

 

O'nun endişeleneceği nesi var ki? Vatana ihanet damgası ile Türkiye'de yaşamaya mecbur olan o değil ki, benim, Ermeni Cemaatidir!.. Hem de hiç bir suçumuz olmadığı hâlde!..

 

ABD'nin tarihi boyunca çevirdiği bin bir fırıldak, bin bir entrika vs. hemen hepsi bir çırpıda yoklara karışır. Çünkü o bir devlettir, hem de dünyanın jandarmalığına oynayan güçlü bir devlet!..

 

Yedi haftadır muhtelif vesikalarla meselenin aslına temas etmeğe çalıştım ve mezkûr belgelerin ışığında asıl suçluların kimler daha doğrusu; "Bizler cihan medeniyetinin temsilcileriyiz diye böbürlenen, o güçlü ama cüce Devletler" olduğunu açıkca ortaya koyduk ve buna rağmen hâlâ: (Ermeniler, Türkleri arkadan vurdu vs.) gibi iddialara takılıp kalanlar var ise, böyleleri: (Ya tamamen basiretsiz veya gerçek hainlerdir!)

 

İnsan kendi Vatandaşına hain gözüyle bakar da, esas suçluları alkışlar ve dahası onun kişiliğini korumaya kalkarsa, O insan bana göre; "Ruh hastasıdır ve de acilen tedaviye ihtiyacı var demektir!..

 

Bizlerin yânî "Müslüm, gayr-i müslim" Milletimizin bir bütün olarak her zamankinden ziyade yekdiğerimize sarılmamız lâzımdır.

 

Gelin görün ki, böyle olacağına tam tersi olmakta ve bir Ermeni Ana'nın iki evlâdından birisi Patrik, diğeri de Diyanet İşleri Başkanı olmuş diye, ortalık hop kalkmış ve TV'lerde muhtelif Din adamları: (Benim Anam Ermeni değildir, Babam, Çanakkale'de Şehit olmuştur!) gibi ifadelerle kendisini bu durumdan sıyırmaya çalışanlar oldu!?...

 

Görülüyor ki, bir Ermeni: "Milletvekili olabilir ama, Bakan olamaz'ın yanına bir de Müslüman olabilir ama, İmam olamazı" katılmış oldu!...

 

İşte Milletimizin asıl düşmanı, asıl ihanet içinde olanı, bu zihniyet, bu inançtır!..

 

Şair ne buyurmuş: (Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az!..)

 

Saygı, sevgi ve dualarımla, hepinize mutluluklar dilerim efendim.

 

SON