Laf lafı açar derle ya, bizimkisi de o hesap.. Sohbetimizi, zaman zaman, bir meslektaşımızın yazısına ya da söylediklerine çengelleyerek başlatıyoruz. Bugün, Milliyet'in Washington Temsilcisi Yasemin Çongar'a iskele verdik. Başbakan'ın son ABD gezisi söz konusu olduğunda, "Erdoğan-Bush görüşmesinin ne gibi sonuçlar doğurduğunu en doğru kimden duyabiliriz?" sorusuyla birlikte dikkatimiz, Milliyet'in Washington temsilcisi Yasemin Çongar'ın yazılarına odaklandı. Yeri geldikçe hep vurguladık, " Washington kulislerinden en iyi haber alabilmekle" ünlenmiş bir isim Yasemin Çongar; ABD siyasi kulislerini en iyi koklayabilen bir "tilki". Belki de bu nedenle Çongar'dan, "ABD yönetiminin Türk kamuoyuna duyurmak istediklerini aktaran kalem" olarak da söz edilir. Bu değerlendirmede kıskançlık payını da göz ardı etmemek gerekir, diye düşünüyoruz. Günahı boynuna... Dönelim konumuza. Demokrasinin cilveleri olsa gerek, zaman zaman, bazı önemli dış politika konularında, siyasi otorite ile kamuoyu ve çeşitli devlet kurumları arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı oluyor. Şu sıralar Avrupa ülkelerinde sıkça gözlenen bu durum, bizde de Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi dolayısıyla gündeme gelmiş oldu."Erdoğan - Bush görüşmesi, ister istemez Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı'nın hükümete yaptığı uyarıların gölgesinde gerçekleşti". Bu gölgenin, zirveden somut bir sonuç çıkmamasında ne kadar etkili olduğu kesin olarak söylenemez. Fakat Başbakan Erdoğan - Başkan Bush görüşmesinden yansıtılan samimi pozlar, Türk kamuoyunun yüreğinde beklenen sıcaklıkta duygular yaratmaya yetmedi. Türk kamuoyunda giderek yükselen Amerikan karşıtlığı, çok ciddi fay kırılmalarından kaynaklanıyor olmalı ki, somut sonuçlara dayanmayan gülücükler pek inandırıcı olamadı. Bu soğukluğun izlerini Yasemin Çongar'ın değerlendirmelerine de görüyoruz; Çongar'ın yazısının başlığı bile buz tutmuş gibi: "Beyaz Saray'da 'talihsiz' görüşme" ..........".MESAJ BOŞLUĞU"............................................. Yasemin Çongar, Miilliyet'teki "Analiz"inde, 'altın vuruş'u şu paragrafla yapmış: "Türkiye'nin karşılanmamış beklentilerinin başında, 'Irak'ta, PKK'ya karşı kararlı eylem' var. Dünkü buluşma, bu tabloyu değiştirmedi." Paragrafın açılımı da şöyle: "Erdoğan, Bush'tan PKK konusunda somut söz alıp bunu kamuoyuna duyurabilse, görüşme 'başarılı' sayılacaktı. Bu olmadı. Üstelik toplantı esnasında PKK konusunda kararlı ifadeler kullandığı anlatılan Bush, gazeteciler önünde aynı kararlılığı yansıtmadı. ABD Başkanı'nın, açıklamasında PKK'ya değinmemesi, örgütün Irak'taki varlığından, Türkiye'nin teröre verdiği kayıplardan söz etmemesi, ciddi bir 'mesaj boşluğu' yarattı." "...Görüşmeye katılan bir kaynak, Bush'un açıklama öncesinde, 'unutmayayım' diyerek önündeki kâğıda, PKK ve AB ile ilgili iki not düştüğünü aktardı bize. Bu doğruysa, yani AB mesajını basın önünde seslendiren Bush, PKK mesajını kâğıtta bıraktıysa, bu, Erdoğan açısından siyasi bir talihsizlik." Yasemin Çongar'ın, Başbakan Erdoğan'ın Washington gezisinin sonuçlarını, " Boş bir mesaj " ve " Erdoğan açısından siyasi bir talihsizlik " olarak değerlendirmesi, Türkiye- ABD ilişkileri açısından da altı çizilmesi gereken bir gelişmedir. Çünkü bu gelişme, dikkatlerin, yakında gerçekleşecek olan Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın Washington gezisine odaklanmasına neden olmuştur. Amerikan yönetiminin Orgeneral Büyükanıt'ı Başkan yardımcısı Dick Cheney ile görüştürecek olması, "ABD, AKP'yi, Türkiye'de temas edilen tek karar alma mekanizması olmaktan çıkarıyor mu ?" sorgulamasına neden olmuştur. Kim nasıl değerlendirir bilemeyiz, ama biz Yasemin Çongar'ın değerlendirmelerinin dikkate alınmasından yanayız; bir duyduğu, bir bildiği olmasa, 'Analiz'inde, "Erdoğan açısından siyasi bir talihsizlik" değerlendirmesine yer vermezdi. ...........................BEKLENEN SONUÇ MUYDU?................................................... Amerikan ordusunun resmi yayın organı olan bir dergide yayınlanan yeni Sevr haritası, NATO toplantılarında pervasızca masalara yatırılırken, Başkan Bush'un Başbakan Erdoğan'la gülücükler dağıtan pozlar vermesi, Türk insanının yüreğindeki yangını soğutmaya yetmeyeceği belliydi. Nitekim Başbakan'la birlikte aynı uçağa doluşup Amerika'ya uçuşan 'muhafız alayı'ndan Hasan Cemal, " Bush - Erdoğan görüşmesinden somut bir şey çıkmadı" dememek için, Washington izlenimlerini, "Beklenen sonuç" olarak özetlemiş. Yapmayın Sayın Cemal, Türk milleti olarak biz, stratejik ortağımızdan gülücükler eşliğinde boş bir mesaj mı bekliyorduk? ABD, bizim gibi teröre 30 bin insanını kurban vermiş bir ülke değil. Buna rağmen, 11 Eylül sonrasında, potansiyel terörist oldukları gerekçesiyle, BOP kapsamına aldığı 22 Müslüman ülkeyi " demokratikleştirmek ve de özgürleştirmek" üzere kolları sıvayan, Afganistan'ı ve Irak'ı işgal eden ABD yönetiminin, resmen terör örgütü saydığı PKK'yı suskun kalarak desteklemesini, "Beklenen sonuç" olarak değerlendirmek ne derecede doğrudur? Bush -Erdoğan görüşmesinin sonucu, Yasemin Çongar'ın da belirttiği gibi, olsa olsa "talihsizliktir"; hem de katmerli talihsizlik: "Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush'la Oval Ofis'teki buluşması, iki açıdan talihsizlikti". Çongar'a göre birinci talihsizlik, görüşmelerin Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı'nın hükümeti hedef alan uyarılarının gölgesinde geçmiş olmasıydı. İkinci talihsizlik de, Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi öncesinde yaptığı açıklamalarla, zirveyi PKK'ya endekslemesiydi. Çok doğru bir saptama değil mi? İki saati bulan zirve boyunca ve de basın açıklaması sırasında, Başkan Bush'un PKK'nın adını anmaması, görüşmenin, "ABD, bilinenleri söylemenin ötesine geçmedi" şeklinde yorumlanmasına neden oldu. Küçük gibi görünse de, Yasmin Çongar'ın işaret ettiği ayrıntıyı yinelemek isteriz. Başkan Bush, "Oval Ofis hatırası" fotoğrafları çekilirken, elindeki not defteri ve kalemiyle, Türkiye'nin dilek ve isteklerini anında kayıt altına almaya hazır bir stratejik ortak pozlarındaydı. Biz de, ilk bakışta, Başkan Bush'un Türk tarafının söylediklerini dikkatle not ettiğini sanmıştık. Ya da hoşumuza gittiği için, fotoğrafı o şekilde okumak istemiştik. Meğer gerçek çok başkaymış; Unutkanlığı ile ünlü Başkan Bush,' bir hata yaparım' düşüncesiyle, AB ve PKK ile ilgili iki küçük not düşmüş, defterine..Fakat, bu deftere bakarak yaptığı basın toplantısında, AB'yi üstüne basa basa dillendirdiği halde, PKK'dan hiç söz etmemiş. Anlaşılıyor ki, unutma falan değil, PKK adı bilerek dile getirilmemiş. Amerika'nın PKK konusunda özel temsilci ataması ve Erdoğan'ın Amerika'ya gelirken söyledikleriyle, Türk kamuoyunun beklentiye sokulduğuna dikkat çeken Çongar, yazısını önemli bir uyarıyla noktalamış. "Beklentiyi yükseltip gerisini getirememek, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni ve çok ciddi bir sarsıntı yaratabilir. Bu durum, sadece ikili ilişkilerin değil, Erdoğan'ın da siyasi nüfuzunun sorgulanmasına da yol açacaktır." Bush - Erdoğan görüşmesinden somut bir sonuç çıkmaması, 'ABD - AKP ilişkilerinde yeni bir dönem mi?' sorusunu akla getiriyor. Başkan Bush'un masasının üstünde Türk-Amerikan ilişkilerini yönlendirecek dört önemli dosya var:Irak İran,Karadeniz ve PKK. Erdoğan-Bush buluşmasında bu dosyalar konusunda neler konuşulduğunu elbette bilemeyiz. Fakat ABD yönetiminin, Türk halkının "en güvenilir kurum" olarak gördüğü TSK'nın da fikrini önemsediği ve Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın ziyaretinin beklendiği anlaşılıyor. ABD artık komşumuz. ABD'nin bölgemizle ilgili çok ciddi hesapları var. Türk-Amerikan ilişkileri her zamankinden daha önemli. ........................................................................................................................................ KÜPE:Büyük devletlerle ilişkiye girmek, ayı ile yatağa girmeye benzer. İsmet İnönü