Klavye kahramanı aziz kardeşlerim...

Sevgili okurlarım...

Hepinizi selamların en güzeliyle selamlıyorum.

Bir kez daha sizlerle beni bu mecrada buluşturan Alemlerin sahibine hamd ediyorum...

O ki göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabb'idir.

O ki ol deyince oldurandır.

Kıymetli kardeşlerim...

Hepimiz dünya hayatı serüveninin birer figüranıyız.

Bu hayatın öyle veya böyle son bulacağı da hepimizce malum.

Buna kat-i surette iman ediyoruz.

Az/çok iman etmekle birlikte bu hayatın bir de devamı olduğunu düşünüyor, davranışlarımızı da bir nebze ona göre şekillendiriyoruz.

Bir nebze dememin nedeni de malum dünyada yaşanan kirler...

Kâmil manada iman eden insanlar dünyayı kirletemezler!

Rabbim hepimizi imanla şereflendirsin.

Hayırlı bir hayat, izzet ve şeref dolu bir ölümü bizlere nasip etsin.

Konuya girmeden dua edesim geldi, mazur görün...

Zira kişi ile kalbi arasında Allah azze ve celle vardır.

Kalbime neyi ilham ederse, dilimden ve kalemimden o dökülüyor.

Haa bazen ister istemez dizginlemek de icab ediyor.

Malum Silivri soğuk :-)

Mazlumun bedduası ile Allah arasında perde yoktur aziz dostlar! 

Onların bedduasını alanın hali nicedir!

Diyarbakırlı Ramazan hoca ve yaşadıkları herkesçe malum...

Teferruata girecek mecalim yok.

Dünyayı ve dünyevi menfaatleri elinin tersiyle iten, kendini Allah'a adamış, mümkün mertebe O'nun yolundan giden bir garip...

Ne makam hırsı, ne araba ne de ev umurunda...

Tedirgin ve korkuyor...

Çünkü insanların adım adım cehenneme sürüklendiğini adeta görüyor.

Laik sistemi de reddedin derken, kutsallaştırdığınız ve bu nedenle ayrıştığınız siyaseti ve siyasileri de terkedin, diyor.

La ilahe'nin derin bir o kadar da bilinmeyen kulvarına insanları sürüklüyor.

Tabi anlayana...

Çünkü yüce Kuran "Geçmişlerin kıssalarında ancak temiz akıl sahipleri için ibret vardır" diye buyuruyor.

Temiz...

Tertemiz...

Şeriksiz ve şüphesiz...

Tam bir teslimiyetle teslim olana cenneti vaad edip, cehennemi haram kılıyor...

Allah ve Resulü'nün bize neler vadettiğini biliyor, neyden sakınmamız gerektiğini de sakınmadan söylüyor.

"Hak ağırdır, insanların zoruna gidiyor" diyor.

Gerçekten de öyle...

Ayet "sizden öncekilerin çektiğini çekmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz?" derken, bizleri uyanışa, kutsal yolda koşturmaya çağırıyor.

Ama bizim dünyalık hedeflerimizden bir türlü esas davamıza sıra gelmiyor!

Bizler cennete gireceğimizi sanıyoruz.

Sanmakla kalmıyoruz, adeta cennetten eminmiş gibi yaşıyoruz.

E biz gitmezsek kim gidecek ki edasıyla tartışıyoruz.

Hepimiz en iyi müslümanız sözde!

Ramazan hocanın youtube'a atılan her videosunu izledim.

Tektar tekrar izledim.

Yıllardır okuyorum.

Onun cami meydanında yaptığını bizler arkadaş ortamında yapabiliyor muyuz?

Ya da evimizde?

Söz gelimi eşimize veya çocuklarımıza "cezalandırılmak uğruna" giydiklerin uygun değil diyebiliyor muyuz?

O, içimizden geçirdiklerimizi insanların yüzüne haykırabiliyorken bizler klavyenin başında ahkâm kesiyoruz.

Tüm samimiyetinizle cevap verin!

Apoizmi reddediyorum, laikliğin canı cehenneme nidalarıyla, Diyarbakır gibi bir ortamda Allah'ı anlatabilir miyiz?

Yer mi?

Yemedi tabi...

Ama Ramazan Hoca gibi bir garibi eleştirebiliyoruz!

"Kuranın her tarafı mucizedir kardeşim" diyen Ramazan hoca da bir mucize değil mi sizce?

O ve onun gibi insanlara daha ne zaman sahip çıkacağız?

Bari gölge yapmasak?

Çünkü gölge yapan çok fazla insan var ve bunları görünce bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Elbette var gücüyle destek olan insanlar da yok değil.

Gayret bizden, takdir Yüce Rabbimizden...

Kalın sağlıcakla...