Bir süredir şahsıma yönelik bazı iftiralarla karşılaşmaktayım. Bazıları küfürlü de olan yazılı ve sözlü olarak yapılan o iftiralardan bir kısmı e-mail yoluyla doğrudan şahsıma gönderilmektedir. Onlardan birinin şahsında hepsine hitaben şu açıklamaları yapıyorum: Mesajınızdaki küfürlü ifadelerden dolayı size cevap yazmamayı daha uygun buluyordum. Sonra düşündüm ki, küfürlü de olsa madem doğrudan bana yazmışsınız, art niyetli dedikodular yapanlara kıyasla samimisinizdir. Küfürlerinize mukabele etmeyeceğim. Size de tavsiyem, seviyesiz insanlara ait olan o huyu terk etmenizdir. Bana, millet realitesini neden anlattığınızı ve Türklük düşmanlığı isnadında neden bulunduğunuzu anlayamadım. Kitaplarımda ve yazılarımda milletlerin varlığını inkâr eden en ufak bir ima olmadığı gibi, Türklüğü savunduğum da açıkça meydandadır. Ben, on dokuzuncu asırda Avrupa’da yapılmış ideolojik izahlara göre millet tanımlaması yapmanın yanlış olduğunu söylüyorum. Sosyal gözlem ve tarihî gelişmeye uymayan o tanımların, hiçbir ülkenin sosyal yapısına uymadığını, en çok da Türkiye için bölücü mahiyette olduğunu söylüyorum. “O şablon yanlış” diyorum. Türk milletine tıpkı Kazak, Uygur, Özbek, Oğuz (Türkmen), Kırgız, Tatar gibi, Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz gibi kavimler de dâhildir, diyorum. O tespiti, benden çok önce yapan zat, Yahya Kemal Beyatlı’dır. Şöyle demektedir: “Türk milleti, bir dinde ve bir mezhepte olan ve Türkçeyi müşterek lisan telakki eden Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut ve Boşnak unsurlarının Kurûn-ı vustâ’dan beri terkibiyle vücut bulmuş bir millettir. Bu kütle birdir ayrılmaz…” Bu sözlerde sadece “bir mezhep” ifadesine itiraz edilebilir. Çünkü Türkler arasında Alevî, Sünnî ve Şiî mezheplerinde olanlar vardır. Onun haricinde tamamen doğru bir tespittir. Beyatlı’nın o ifadesindeki, “Türkçeyi müşterek lisan telakki” etmek ifadesine de dikkat ediniz. Benim söylediğim de odur. Ben, Orta Asya’daki ilk oluşumdan beri, farklı dilli olup da Türkçeyi müşterek kullanan kavimlerin, kültürce ve soyca da birleşerek Türk milletini oluşturduklarını örneklerle anlatıyorum. Ama ortak dil, tek ve o da Türkçe. Siz, mektubunuzda Atatürk’ün bazı sözlerine de yer vermişsiniz. Atatürk de Batı’dan ithal Türklük anlayışını savunanların tesirine girmeden önce Yahya Kemal gibi açıklamalar yapmıştır. Şu sözler, Atatürk’e aittir: “Türk kavmini yalnız bir noktada, iklimi aynı, dar bir mıntıkada belirmiş zannetmek doğru değildir. Türk kavmi yukarıda söylediğimiz gibi, çok büyük sahada vücut bulmuş ailelerin birleşerek Sop (Klan) ve sopların birleşerek Boy (Kabile) ve boyların birleşerek Öz (Aşiret) ve özlerin de birleşerek siyasî bir cemiyet olan El (Medine) ve en nihayet ellerin bir merkezde birleşmesiyle büyük bir camia vücuda getirmiştir.” “Bugünkü Türk milleti siyasî ve içtimaî camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır… Bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.” Şunu da söyleyeyim, tarihimizin bu iki önemli simasının o sözleri, ideolojik değildir. Sosyal yapımızı ve tarihimizi aynen aksettirmektedir ve önceden beri hem milletimizin hem de dışımızdakilerin bakışı da o minval üzeredir. Milletimizin gerçek yapısı da odur. Şayet millet konusu, “tek ana dil” şartına bağlanırsa, Kürtçülerin ayrılıkçı talep ve şirretliklerine hem zemin hazırlanmış hem de hak verilmiş olur. Zaten “tek ana dil” şartlı bir millet anlayışı, dediğim gibi gerçekçi değil, ideolojiktir. Benim bakışımın ideolojik olduğunu söylüyorsunuz. İdeoloji, bazı şahıslar tarafından ortaya konulmuş yeni toplum oluşturma hayalindeki sistemli düşüncelerdir ki, Cemil Meriç’in dediği gibi hepsinin menşei, Avrupa’dır. Ben, bütün ideolojilere karşıyım. Benim ideolojim yok, mensup olduğum bir millet ve inandığım bir din vardır. Milletimin ismi “Türk”, dinimin ismi, “İslam”dır. Çalışmalarımı daha detaylı öğrenmek isterseniz, Timaş yayınlarından çıkan “Türkler ve Ötekileştirdiklerimiz (Batı tipi milliyetçiliğe eleştiri)” ve Bilgeoğuz Yayınlarından çıkan “Milliyetçiliğin Dinle Kavgası (Batı tipi milliyetçiliğe cevaplar)” isimli kitaplarımı okuyabilirsiniz. Esasen sadece bir tek yazımı dikkatle okumanız bile dediğim özelliklerimi anlamanıza yeter. Fikirlerimi, daha doğrusu milletimizin gerçek yapısını kabul etmeyebilirsiniz, o zaman “yanlış” deyin. Ama milletleri inkâr ettiğim, Türklüğe düşman olduğum şeklinde iftiralar atmayın. Vicdanlı olun ve şayet inanıyorsanız, Allah’tan korkun.