Korku, bir tehlike karşısında hissedilen duygu olunca bu gayet normal ki, bu hayvanlara da özgü bir tepkidir. Biz insanlarda ise korkuyu farklılaştıran; tahmin edilen, varsayılan, işte bizleri öldüren ihtimaller…
Bu gün şöyle sakin bir köşeye çekilip düşünün bakalım, benim korkum nedir? Kimse yoksa yanınızda “bağırın ben neden korkuyorum” diye?
*   *   *
Kimi hastalıktan…
Birilerine muhtaç olmaktan…
Kimi fakirlikten…
Kimi yaşlanmaktan…
Bazıları yetersizlikten…
Kimi hayal kurmaktan…
Kimi başarısızlıktan…
*   *   *
Kimi dile düşmekten…
Kimi kandırılmaktan…
Kimi yakın ilişki kurmaktan…
Kimi terkedilmekten…
Bazıları reddedilmekten…
*   *   *
Açlıktan…
Yalnız kalmaktan…
Kimi konuşmaktan...
Bağlanmaktan korkuyor kimi…
Hesap vermekten korkuyor bazısı…
Kimi gücünü kaybetmekten…
Kimi koltuğundan olmaktan…
Kimi iftiradan…
Kimi ihanetten korkuyor…
*   *   *
Gelen, apaçık tehlikelerden “korkmak” güvenliğimiz için gereklidir. Yoksa, koruma iç güdüsüyle hareket edemez ve canımızdan dahi olabiliriz.
Bizim bahsettiğimiz, hayatı kendimize daraltıp, girdiğimiz hapishanemizde yaratığımız korkuların esiri olmak yada olmamak...
Diyelim ki, başaramam korkusu yaşıyorsunuz.
Bakın bakalım bunun arkasında ne var?
Başaramadığın zamanları düşün, zihninde seni engelleyen hangi deneyimlerin olmuş, geçmişte…
Başarısızlığın aslında başarı için bir anahtar olduğunu düşündün mü?
Çocuğum okulda “yeterli” değil.
Peki, yeterli olduğu “hiç” bir alan yok mu?
Onun varlığı dahi sana hediye sayılmaz mı?
*   *   *
Korkunu kabullenip, al eline kağıdı kalemi yaz bakalım.
Korkun seni yönetmesin sen onu yönet.
Peki bu ………… olursa ne olur?
İçinde boğulduğun dünyandan daha büyük bir dünya olduğunu fark ederek, korkularını küçült.
Onunla alay et hatta.
Diyelim ki, bağlandın birine, ne oldu? Seni bunda ürküten şey ne?
Yakın ilişki içinde olmaktan mı korkuyorsun?
Mücadele edip, harekete geçmek ‘korkuyu’ korkutur.
Hele bir de ‘an’ da kalıp küçük adımlar atarsanız, başarınızı kutlamanın zamanı gelmiş demektir.
Harikasınız...