Korkularımızla ne kadar yüzleşiyoruz?
Bir bilge, gölletin başında oturmuş. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak su birikintisine kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çekmiştir.
Köpek susamış ama göllete geldiğinde sudaki yansımasını görüp kaçmakta, bu yüzden de suyu içememiştir. Sonunda köpek dayanamayıp kendini göllete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer o anda bilge düşünür:
- Benim bundan öğrendiğim şu oldu, der.
- Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engelleri insan aşarsa, istediklerini elde eder. 
Bir arkadaşımla sohbet anında şöyle konuşmuştuk. 
Korku; diğer adıyla fobilerimiz içimizi kemiren bir hastalık gibidir. Neden korkarsak ileride onu yaşarız. 
Korkmak düşüncesi bile evrene yaydığı enerji ile gün gelir bizi bulur. Çünkü beynimiz düşünüleni gerçekleştirmek üzere bilgiyi bilinçaltına atar. 
Belki de o yüzden dilimize yapışan bir deyimi söylemekten bıkmayız. ‘Allah her şeyin hayırlısını nasip etsin’, deriz. Her şeyin hayırlısını dilerken bile içimizde bulunan endişenin gerçekleşmesinden Allah’a sığınırız. 
Her insan gibi benim de kendimce fobilerim mutlaka var, çünkü hepimiz insanız. 
Sevmek, mutlu olmak, üzülmek gibi duyguların yanında kokmak ve endişe duymak da insani duyguların arasında yer alır.
Küçük yaşlarımızdan itibaren bizlere öğretilmeye çalışılan disiplin, baskıcı tutumların altında yatan gerçek tamamen korkulara dayanmaktadır. 
Körpe beyinlere işlenen ‘öcü’ adeta bizimle birlikte büyür, gelişir. Geliştikçe farklı boyutlar ve farklı kavramlara bürünür. Şekil değiştirir.
Korku çeşitleri sıralanmakla bitmez. 
Kişi ve duruma göre değişen çeşitlere genelleme yapmak gerekirse; bir öğrenci kötü not almaktan korkar, iş sahibi işini kaybetmekten, eşi olanlar terk edilmekten, geniş anlamıyla ifade etmek gerekirse her birimizin içinde taşıdığı ve yüzleşmekten çekindiği korkuları saymakla bitmez. 
Nefes aldığımız sürece birçok konuda önümüze set olur. 
Bazen de başarımıza giden yolun önüne engel olarak karşımıza çıkar. 
Arkadaşım ile yaptığımız sohbetlerde farkına vardığımız birçok ortak noktamız olmuştu. Bunların başında da ne kadar korkularımızı yaşıyor olmamızdı. Bir zamanlar şöyle olursa ne yaparız dediğimiz konular gün gelmiş önümüze çıkmış ve biz aslında korkularımızla baş etmeyi öğreniyorduk. 
Unutmayalım ki; her korku bizleri sınayan bir sınav niteliği taşımaktadır. 
Korkularımız da tıpkı filmler, romanlar gibidir. 
Bir kahramanı ve kurgusu vardır. Bir romanda en küçük ayrıntı nasıl verilmişse, beynimizde fobilerimizle ilgili en ufak detaya kadar aklımızdan geçirir, kendimizce senaryomuzu hazırlarız.
Unutmayalım ki bizi en iyi biz biliriz. Fobilerimizin neler olduğunu bildiğimiz takdirde üzerine gitmemiz de o kadar kolaylaşır.
Eski atasözlerinde der ki ‘korktuğum başıma geldi’, ya da ‘korkunun ecele faydası yok’, sözlerini hepimiz biliriz. 
Bu yüzden korkularımızla baş etme yolunu bulmamız, kaçmak yerine üzerine gitmemiz gerekir. 
Bir konu hakkında bilgi sahibi olmayan daha fazla korku hisseder ancak; o konu hakkında bilgi sahibi olduğumuz zaman bu durum azalmaktadır.
Günümüzde basit yöntemlerle bu sorunu çözmek bizlerin elinde, bazen destek alarak, ilaç kullanarak ya da hipnoz yöntemi ile çözüme kolaylıkla olaşabilmek mümkün. 
O yüzden fobilerimiz kaçmak ya da endişe içinde yaşamak yerine, onlarla yüzleşmemiz gerekmektedir. 
Korkularımızdan ne kadar uzağa kaçabiliriz? 
Beynimizin içini zapt eden düşünceden kaçmamız mümkün değil. Biz nereye gidersek gidelim o bizi takip edecektir. 
Sevgi ile kalın