DÜNYAYI BÜYÜK DEVLETLER DEĞİL, KÜRESEL SERMÂYE YÖNETİYOR

HEDEF: EYÂLET DEVLETLER KURMAK…

Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı, Kimya Y. Mühendisi - Avukat RUHİTTİN SÖNMEZ’le Sohbet 2

ÇEKOSLAVAKYA:2=ÇEKYA/SLOVAKYA

Oğuz Çetinoğlu: Doların yükselişinin dış etkenlere bağlı olduğu söyleniyor. Olumsuzlukların sebeplerini dış güçlerde aramak sizce nasıl bir düşünce tarzıdır?

Y. Mühendis, Avukat Ruhittin Sönmez: Sorunuza, Taha Akyol’un veciz bir ifâdesiyle cevap vermek isterim: “Güçlü Türkiye” sözünün bu çağda bir tek anlamı var; eğitim, hukuk, demokrasi, teknoloji, bilim alanlarında “yüksek kalite”ye ulaşmak.

Döviz kurlarını yükselmesi, daha doğrusu TL’nin değer kaybetmesi Türkiye’nin devamlı cari açık vermesi ve bu açığı dış kaynakla kapatmasından kaynaklanıyor. Devletimizi yönetenlerin borçlanmaya dayalı bir ekonomik büyüme modelini tercih etmesindendir. 

Adâlet ve Kalkınma Partisi’nin 16 yıldır gerçekleştirdiği büyümenin kaynağı yabancıların tasarrufudur. Ancak bu paraları üretim yapan yatırımlara değil, inşaata ve tüketime harcadık. Dünyada para artık eskisi kadar bol değil. Türkiye’nin yıllık cari açığı 60 milyar dolara, bu yıl ödemesi gereken borcu da 250 milyar dolara dayandı. Bütün iç ve dış borçlarımızın toplamı 1 trilyon 280 milyar dolar mertebesinde (millî gelirimizin %150’sini geçmiş) bulunuyor. Şimdi borcu borçla kapatmak zorlaştı. 

Hukuk devleti olmadığımız inancının yayılmasıyla yatırım için sermaye girişi durdu, yerli sermaye bile dışa kaçıyor. 

Meselenin özü bu.

Sıkıntının sebebini dış güçlere bağlamak doğru değil, bu tamamen siyasî bir söylem.

Çetinoğlu: Sosyologlar ve siyâset ilmi uzmanları, ‘güçlü devlet’ kavramının sosyal ve siyâsî bir hâdise olduğunu, sosyal ve siyâsî hadiselerin doğuşunun tek bir sebebe dayandırılamayacağını, çözümün de tek olmadığını, akıllı tercihlerin aranılıp bulunması gerektiğini, bu tercihlerin statik (sâbit) değil, dinamik (zaman ve mekânın şartlarına göre değişken) olduğunu belirtiyorlar. 

Siz, memleket meseleleriyle ilgilenen, düşünen, düşünce üreten, çözümler arayan bir münevversiniz. ‘Akıllı tercihler’ sandığınızda neler var? 

Av. Sönmez: Gerçekten bu tercihlerin doğru yapılması hayatî derecede önemli. Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlı’nın tarihî birikimlerini ve hastalıklarını taşıyan bir insan sermayesi ile kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları yeni devletin temellerini inşa ederken geçmişin tecrübelerini, Osmanlı’nın son döneminde çıkış yolu için aydınların yıllarca tartıştıkları arayışları değerlendirmişler. Bence de temel konularda çok isabetli, akıllı tercihler yapmışlardır. Ben Anayasanın ilk dört maddesindeki ilkelerin bu tercihlerin bir uzantısı olduğu kanaatindeyim. 

Kurucu iradenin millî devlet, millet tanımı, kültür milliyetçiliği, muasır medeniyeti aşma hedefi, üniformalı askerin siyaset yapamaması, hukuk devleti vd. tercihlerinin devletimizi ayakta tutan akıllı tercihler olarak görüyorum. 

Zaman ilerledikçe cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması, hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsenmesi, inovasyona dayalı, yüksek katma değerli, rekabetçi ürünleri üreten bir ekonomi inşası gibi tercihleri hayata geçirmemiz lazımdı. 

Tabii ki bütün bunları yapmak için öncelikle “insan yetiştirme düzenimizi” ıslah etmek zarureti vardı. 

Bunları yeterince iyi yapamadık.

YUGOSLAVYA:2=SLOVENYA/BOSNA/SIRBİSTAN/HIRVATİSTAN/KOSOVA/MAKEDONYA

Çetinoğlu: İzniniz olursa biraz da dünyanın genel durumuna kuşbakışı bir göz gezdirelim. Dünyayı yöneten güçler insanlığı nereye yönlendiriyor? Hedefleri hakkında tahminlerde bulunmak mümkün mü?

Av. Sönmez: Dünyayı yöneten güçleri konuşurken bizler genelde büyük devletleri ve onların liderleri üzerinden değerlendirme yapıyoruz.

Oysaki devletlerin içindeki, milletlerarası ölçekli küresel kapitalizm çatısı altında birlikte hareket edebilen süper zenginler vakıasını gözden kaçırmamak gerekiyor.

Bu süper zenginlerin hem bulundukları devletlerin politikalarına ve hem de küresel gelişmelerde çok etkin oldukları, bazen de (belki de çoğu zaman) siyasetçilerden daha çok bu küresel kapitalistlerin sözünün geçtiği bilinen gerçekler.

İşte bu noktada hepimizin küresel sermayenin millî devletleri yıkarak eyâlet devletlerine parçalama hedefini iyi bilmemiz gerekiyor.

Çetinoğlu: Avrupa’da, 1992 yılında ‘Kadife Devrim’ olarak adlandırılan hareketlenmeden sonra Çekoslovakya’nın Çek ve Slovakya Cumhuriyeti olarak ayrılması, Yugoslavya’nın dağılıp 7 ayrı devlet oluşturması gibi…

Diğer taraftan İsrail Filistin’i eritip topraklarını genişletiyor.  

Av. Sönmez: Evet! Bu hedef küresel sermayenin başat olduğu ABD'de, dünyanın belli bölgelerinde uyguladığı bir devlet politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi adı altında onlarca devlette rejimlerin ve sınırların değişmesinin planlandığı proje gibi.

Böylece, "küresel sermaye Amerikan devletini ve ordusunu kullanarak yeni bir sömürge imparatorluğu peşinde koşmaktadır.

Çetinoğlu: Tekelci şirketler millî devletlere neden karşı?

Av. Sönmez: Çünkü onlar hiçbir kural dinlemedikleri gibi, kendilerinden vergi veya gümrük almaya çalışan devletler istemiyor.

Yüzde bir aşırı zengin, yüzde doksan dokuzu yoksulluk sınırında sürünen halk kitlelerinin oluştuğu haksız ve adaletsiz sömürge düzeninin devamını garantilemek istemekteler.

Dünyanın en büyük sermaye örgütlenmesi olan milletlerarası finans kapitalin emirleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalan bütün sermaye kuruluşları ve şirketler, dünya devletlerine ve yeryüzü halklarına karşı bir hegemonya savaşı yürütüyorlar.

Çetinoğlu: Bu işi yaparken de taşeron kullanıyorlar… 

Av. Sönmez: Etnik gruplar ile dinî cemaatleri millet ve devlet düzenlerine karşı bir işbirliği ortağı olarak kabul etmiştir.

Şirketler büyürken devletler küçültülmekte, cemaatler, mezhep, meşrep, etnisite farkına dayalı yeni gruplar ortaya sürülerek eyalet devletçikleri oluşturulmakta, milletler ortadan kaldırılmaya çalışılmakta.

"Süper zenginler, bir anlamda demokrasi ve insan hakları görünümü altında cumhuriyet yıkıcılığı yapmaktadırlar.


FİLİSTİN ERİYOR, İSRAİL GENİŞLİYOR

Çetinoğlu: Söylediklerinizi, geçmişi hatırlatma maksadıyla temellendirmeniz mümkün mü?

Av. Sönmez: Şu misaller verilebilir…

Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan IŞİD, El-Nusra, PYD ve diğer örgütler…

Barzani'ye Özerk Kürdistan kurdurulması…

PKK’nın meşrulaştırılması…

Suriye’de çıkartılan karışıklılar…

Libya’nın ikiye bölünmesinin adımı atıldı. Sirenayka bağımsızlığını ilân etti. 

Çetinoğlu: Hedefte Türkiye var mı?

Av. Sönmez: Hayallerinde var…

Çetinoğlu: Endişenizi hangi ihtimallere dayandırıyorsunuz?

Av. Sönmez: En üst makamlar tarafından söylenen sözlerin sebepsiz olmadığını düşünüyorum.   

• 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ülkenin 8 eyâlete bölünebileceğini söylemişti.

• Yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Başbakan iken Türkiye Eyâlet Sisteminden Korkmamalı demişti?

Batılıların puzzle dedikleri parçaları bir araya getirdiğimizde Kur’ân-ı Kerim’in ifâdesiyle ‘aklettiğimizde’ (akıl yürüttüğümüzde) küresel sermayenin millî devletleri yıkarak eyalet devletlerine parçalama hedefini görmemiz ve tedbir almamız gerekiyor.

Bu hedef küresel sermayenin başat olduğu ABD'de, dünyanın belli bölgelerinde uyguladığı bir devlet politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. “Büyük Ortadoğu Projesi” gibi.

Böylece, "küresel sermaye Amerikan devletini ve ordusunu kullanarak yeni bir sömürge imparatorluğu peşinde koşmaktadır."

Birilerinin böyle hesabı var. Ama bizim de bir hesabımız olmalı.

Bir de Allah'ın hesabı olduğuna imanımız olmalı.

20. yüzyılda kurulan yaklaşık 200 devletin dörtte biri Osmanlı Devletinden ayrılanlardan oluşturuldu. Ama Büyük Atatürk önderliğinde verdiğimiz Millî Mücadele ile emperyal hesapların bir kısmını bozduk.

Öğrenilmiş çaresizliği kırmamız lâzım.

Bugün de aleyhimize yapılan dış hesapları bozabiliriz. Yine başarabiliriz.

LİBYA:2=TARBLUS/SİRENAYKA

Çetinoğlu: Teşekkür ederim. İyi Parti’nin kurucularındansınız. Gelmiş geçmiş ve mevcut siyâsî partilerden sizi ayıran hususiyetlerinizin belli başlılarını açıklamanız mümkün mü?

Av. Sönmez: İYİ Parti bir toplumsal ihtiyaçtan doğdu. İktidar alternatifi olmak iddiası ile ortaya çıktı. 

Türkiye 16 senedir aynı partinin tek başına iktidar olduğu ve birçok yanlışlarına rağmen iktidarda kalmaya devam etmesini sağlayan bir siyasî kamplaşma içinde. Bu sebeple gelişmiş ülkelerde olduğu gibi başarısız olmuş iktidarın değişebilirliği ve iktidarın muhalefetin nefesini ensesinde hissettiği bir denge kurulamadı. Bu da iktidarın hatalarını çoğalttı. 

Bu kamplaşma bizi demokrasi açısından çok gerilere götürdü. Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen bir tek adam rejimine sürüklendik. Türkiye açısından çok riskli bir durum bu. Ülkemizin bir “beka meselesi” içinde olduğu bu süreçte, birlik ve beraberlik içinde olmaya, ortak akılla yönetime daha çok ihtiyacımız var. 

İYİ Parti tüzüğü ve programında Parlamenter sistemin, eksik ve yanlış uygulamalarını ıslah edilerek, geri getirileceğini taahhüt ediyor. İYİ Parti lideri Meral Akşener de konuşmalarında aynı hususu vurguluyor.

İYİ Parti ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, siyasî ve dış politika konularında yukarıda anlattığımız bütüncül bir bakış açısıyla, önce eğitim ve hukuk alanında, ekonomi ve dış ilişkiler konularında akıllı tercihler yapmış bir partidir. 

İYİ Parti, Cumhuriyetimizin Kurucu iradesine bağlı olarak, Anayasanın ilk dört maddesinde yer alan temel niteliklerin varlığını devletimizin bekasının teminatı olarak kabul eder.

Demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, özgür düşünce, hür irade, liyakat, bağımsız ve tarafsız yargı, denge ve denetim sistemleri gibi demokratik hukuk devletlerinin temel kavram ve ilkelerini benimser. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ölçütlerin, bireysel hak ve hürriyetlerin gerçek manasıyla ve evrensel değerler kapsamında uygulanmasına çalışır.

Çetinoğlu: Türkiye’mizin idâresinde söz sâhibi olduğunuzda, bu günkü durum itibâriyle neleri değiştirmeyi planlıyorsunuz?

Av. Sönmez: Değerlerimizi yaşatarak, ahlaklı, dürüst, liyakatli kadroların uygulamaları ile insanımızı mutlu ve müreffeh kılmayı; bunun için yapısal bir değişimi gerçekleştirmeyi hedefleyen bir partiyiz.

Millî geliri daha hızlı büyüterek refahı artırmayı, adil paylaşım ile refahın tabana yayılmasını ve toplumsal huzuru artırmayı hedefliyoruz..

İYİ Parti millî ve manevî değerlerimizi yaşatıp, çağdaş gelişmiş ülkelerin ittifakla kabul ettiği evrensel değerlere katkı sağlamaya; ülkemizde bilim, sanat, estetik gibi medenî değerleri geliştirmeye; insan yetiştirme düzenimizi nitelik ve nicelik olarak en ileri ülkelerin seviyesinin üzerine çıkarmaya; siyasetin ahlâk zemininde yapılmasına; devletin temeli olan adaletin güçlendirilmesine; bu ilkelerle insanlarımızın daha huzurlu, mutlu ve özgür yaşamasını temin etmeyi hedefliyor.

Bunları yaparsak zaten “güçlü ekonomi ve güçlü devlet”i inşa etmiş oluruz.

Çetinoğlu: Lütfettiniz, zaman ayırdınız, soruları siyâsetin kaygan zemininde üretilen yuvarlak ve yumuşak kelimelerle değil, açık ve net ifadelerle cevaplandırdınız. Teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. 

RUHİTTİN SÖNMEZ:

1956 yılında Burdur’un Bucak ilçesinde doğdu. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.  

Petkim ve Tüpraş’ta çalıştığı yıllarda çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak etti. Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konulardaki eğitim programlarına devam etti. Özel sektörde ve kamu kuruluşlarında işletme mühendisi, işletme şefi, başmühendis, satış müdürü, İK müdürü, genel müdür yardımcısı olarak çalıştı. Halen serbest avukatlık yapıyor.

İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti’nde müzik çalışmaları oldu. Halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist olarak müzikle alakası, Ocak 2007’de Çağdaş Kocaeli Gazetesinde başlayan köşe yazarlığı, Kocaeli Gazetesi’nde (haftada iki gün) devam etmektedir.  

2011 yılından bu yana Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkanıdır.

Evli ve iki evlat babası olan Ruhittin Sönmez, Kocaeli’nde ikamet etmektedir. 

kelâm-ı kibar: Akıllı, velî ve âlim kişilerin söylediği veciz ve kıymetli sözler.

îtiraf: Bir kimsenin başkalarına söylemek istemediği bir gerçeği veya suçu artık saklamaktan vazgeçip açıklaması, bu yolda gerçeği gizlemeden yapılan açıklama. 

PISA: Açılımı: Milletlerarası Öğrenci Değerlendirme Programı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD) tarafından, üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır. 2000 yılında kuruldu. Türkiye 2003 yılında dâhil oldu. PISA’nın Merkezi Paris’tedir. Türkiye PISA, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermektedir. 

Deniz Yücel hâdisesi: 2017 yılında Almanya’da yayınlanan Die Welt gazetesinin Türk asıllı Alman vatandaşı Deniz Yücel, PKK’ya yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle tevkif edilmişti. 

(BİTTİ)