KT ­­– Öncelikle Işık Tolgay’ı biraz tanıyabilir miyiz ?

1974 yılının hanımeli kokulu bir Haziran akşamında İstanbul’da doğmuşum. Cümleye girişimden de belli olacağı üzere kokulardan çok etkilenen ve dokunsal olarak nitelenen bir insanım. Tipik bir İkizler burcuyum bu nedenle tek bir şeyle ilgilenemediğimi itiraf etmem gerekiyor.

(Gülerek ve yazacağımı bilerek…) Aramızda kalsın altıncı hissim kuvvetli olduğu için üniversite yıllarımda çok iyi kahve falına bakardım. Şimdi sadece içimden geldiği zaman bakıyorum.

Parapsikoloji, doğa üstü olaylar, kadim öğretiler ve bioenerji ile ilgili çalışmalar özel olarak ilgimi çeken konular arasındadır.  Bununla birlikte teknolojik gelişmeleri de -yaptığımız işlere yapacağı katkılar ışığında- yakından takip ediyorum.

Hayalgücü yüksek bir çocuktum. TRT’de 1986-1993 yılları arasında Haldun Dormen, Defne Halman ve Kemal Uzun’un sunduğu “Kamera Arkası” programı sayesinde sinema ve çekim tekniklerine karşı ilgim başladı. O zamanki aklımla herhangi bir film izlediğimde acaba ben çeksem nasıl çekerdim diye aklımda projeler üretirdim.

Oyuncaklarımla mini setler kurar ve Lego adamlarımdan birini Süperman yapıp misinadan yaptığım düzenekle doğala yakın uçurmaya çalıştığımı hatırlıyorum.

Lise yıllarımda benim için çok önemli olan Amerikalı Billy C. Talbert’tan 3 yıl müzikal oyunculuğu dersleri aldım ve Batı Yakasının Hikayesi, My Fair Lady, Güney Pasifik ve Grease müzikalleri ile tanıştıktan sonra sahne tozu bir daha silinmemek üzere üzerime bulaştı. (Gülerek…) İyi de oldu.

Özel hayatımla ilgili aile ve ilişkiler gibi konulara girmemeyi tercih ediyorum.

KT- İşletme bölümü mezunu olup, birazda oyunculuğa geçişinizi sizden dinlesek ?

Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde okuduğum halde tüm üniversite hayatım boyunca tiyatro ile uğraştım. O zamanlarda üniversite tiyatro toplulukları arasında önemli bir ekol olan MİFTOK’ta tiyatronun deneysel yüzü ile tanıştım. Önce öğrenci oldum sonraki yıllarda da bizden sonra gelenlere eğitmenlik yaptım, oyunlar yönettim. Bir müddet işletme mezunu olmam ve çevremin beklentilerini yerine getirmek amacıyla özel şirketlerde profesyonel yöneticilik yaptım sonrasında da kendi firmamı kurarak ticaret hayatına atıldım.. Ancak tüm bu süre içinde de sanattan kopmadım. Oyunculuk ve müzik hayatımda hep devam etti. Daha sonra içimdeki sanat aşkı ağır bastı ve rotamı tamamen sanat alanına yönelttim Aslında bu geçirdiğim dönem ileride sanat tutkusu ile piyasanın soğuk yüzü arasında denge kurmamda yardımcı bir unsur oldu.

Çeşitli konuları aynı anda merak ve yaşama isteğimi biraz olsun dizginleyerek iki ana başlık altında topladım diyebilirim. Bir yandan tiyatro, bir yandan da sinema ile uğraşmak bana mutluluk veriyor. Şu anda kurucu ortaklarından olduğum KBT Prodüksiyon – DIONYSOS TİYATRO ‘da ödüllü oyuncu ve yönetmen Erdem Topuz ile tiyatro alanında, IC Prodüksiyon’da senarist ve yönetmen Caner Doğruyol ile birlikte sinema ve organizasyon alanlarında keyifli çalışmalar yapıyoruz

Konservatuar mezunu olmadığım için “alaylı” olarak nitelendirilsem de oyunculuğun temelinde yatan öğrenme arzusu, sabır, emek, geniş bakış açısı, güçlü sezi, gözlem yeteneğini sahneye taşımak konusunda uzun zamandır sahip olduğum tecrübe nedeni ile yapmış olduğum iş ile ilgili pek de mütevazi olamayacağım.

KT- İşadamlığı ve oyunculuğun yanı sıra müzik, kaptanlık eğitimi ve televizyon programcılığı yaptığınızı  biliyoruz biraz da bunlara değinsek?

Denizi çok seviyorum. Amatör kaptanlık ehliyetim var. Bir ara yelkenli bir teknem vardı. En büyük hayalim yelkenlim ile Türkiye’nin tüm koylarını dolaşmaktı ama daha sonra yelkenlimi satmak zorunda kaldığım için bu hayalimi gerçekleştiremedim. İlerideki zamanda tekrar bir tekne almak ve hatta bu sefer tekneyi daha işlevsel hale getirip ofisimi de tekneye taşımayı hayal ediyorum.

Müzik konusunda gelince her türlü müzikten hoşlanıyorum.  Küçüklüğümde müzik serüvenine Klasik Batı Müziği  ve opera ile başladım.Daha sonra müzikaller dünyasına girdim. Sonra üniversite sınavları zamanında konservatuar sınavlarına da girdim ancak aynı sene İşletme Bölümünü de kazanmam ve çevrenin de yönlendirmesi yüzünden tercihimi İşletme Fakültesinden yana kullanmak zorunda kaldım. Daha sonra caz standartları dinlerken birden Türk Sanat Müziği’ne bulaştım ve Türk Müziğinin zenginliği çok ilgimi çekti. Bir dönem Kızıltoprak Musıki Topluluğu’nda hem kurucu üye hem de  solist olarak görev yaptım. Son zamanlarda yer aldığım Jekyll ve Hyde müzikalinde aynı sahneyi paylaştığım eski dostum Hayko Cepkin sayesinde heavy metal dinlemeye başladım. (Gülerek...) Hala alışmaya çalışıyorum.

Müzikten televizyon programlarına gelince de bir dönem 15 yaşından beri aynı sahneyi paylaştığım arkadaşım, kardeşim ve aynı zamanda da Dionysos Tiyatro’daki sevgili ortağım Erdem Topuz ile Cine 5 TV ‘de “Işık’la Erdem’in Kulisi” isimli bir kültür – sanat alanında söyleşi programı yapıyorduk. Daha sonra ağırlıklı olarak pandemi döneminde IC Prodüksiyon’da ortağım olan sevgili kardeşim Caner Doğruyol ile birlikte kurmuş olduğumuz Youtube platformunda  yayın yapan GÖZ TV isimli kanalımızda “Eveliyorum Geveliyorum” , “Işıklar Açılınca”, “Parodibiyotik”, “Akışta Enerji” , “Seçilmiş Oyuncu” ve “ Bilinmeyene Doğru” programlarını yaptık. 

KT- Işık Tolgay’ın eğitimcilik yönü var biraz da bundan bahsetsek ?

Yaptığımız projeler dışında bilgilerimizi yeni nesil ile paylaşmak adına oyunculuk dersleri veriyorum. Çeşitli oyunculuk ajanslarında eğitmenlik yaptıktan sonra şimdi Şehit Münir Alkan Fen Lisesi Tiyatro Kulübü’nün biribirinden değerli pırıl pırıl gençleri ile oldukça zevkli çalışmalar yapıyoruz. Çok yakında Dionysos Oyunculuk Atölyesi’ni de faaliyete geçirerek eğitim faaliyetlerimizi artıracağız.

 KT- En son oynadığınız Fareler ve İnsanlar oyunundaki Lennie rolünüzde çok başarılısınız bu rol nasıl çıktı?

Fareler ve İnsanlar henüz üniversitede okurken sevgili Erdem Topuz ile hayalimizdi. Bir gün mutlaka sahneye koyacağız diyorduk. Tabi bazı şeylerin oluşması için şartların olgunlaşması gerekiyor. Yaşadığımız dünyayı aslında düşüncelerimiz şekillendiriyor. Buna istediğiniz ismi verebilirsiniz Dua, Kuantum Bilinç, Pozitif Düşünce v.s. Biz isteğimizi, duamızı yaratıcıya yolladık, enerjiyi akışa bıraktık. Zaman içinde isteğimizin gerçekleşmesi için gerekli olan yollardan geçtik diyelim. Yani biraz sabretmemiz ve çalışmamız gerekti. Sonunda olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor.Nihayet 2019 yılında oyunun telifini ilgili ajanstan aldık. Bu sene 3. Sezonumuz ile devam ediyoruz. İlgili ajanstan hem İngilizce hem de Türkçe oyun metnini aldık. Ancak Türkçe oyun metninde çok eksikler olduğu için İngilizce’den Türkçe’ye oyun metnini tekrar çevirdik. Romanda olan ancak verilen oyun metninde yer almayan bazı önemli nüansları da kendi metnimize ilave ettik. Sonunda orijinal eseri tam anlamıyla yansıtan bir oyun ortaya çıktı. Özellikle romanı okuyup gelen seyircilerimizin bu konudaki özel tebrikleri bu konuda ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı bize kanıtlamış oluyor. Yaşadığımız her şeyin bir fast food gibi tüketildiği bu dönemde bazıları için uzun sayılabilecek bir oyunu seyircilerimize geçen zamanı fark ettirmeden sunmak da bizim için ayrı bir mutluluk.

Fareler ve İnsanlar, Erdem Topuz’un yönetiminde; Erdem Topuz, bendeniz Işık Tolgay, Ercan Ertan, Necmi Aydın, Tuncay Çağıl, Tuncay Tarhan, Emir Birtan İgit, Buğra Utku Öcal ve Arzu Suriçi Kireççi ile Hande Aras’tan oluşan deneyimli ve yetenekli geniş bir kadrodan oluşuyor.

Ben bu oyunda Lennie Small karakterine can veriyorum. Bu rolü oynayacağımı ilk duyduğumda oldukça çekindiğimi ifade etmeliyim. Belirli bir oranda zihinsel engelli birini oynamak bazen oyuncuyu bazı klişelere itebiliyor. Benim için yaratacağım karakterin gerçek olması çok önemli. Bu nedenle alt metin üzerinde çok çalıştık. Bu karakter nasıl bir ortamda büyümüş ? Zaafları neden kaynaklanıyor ? Dünyayı nasıl algılıyor ? Nasıl konuşur ? Nasıl hareket eder ? Tüm bunları yapmacıklığa düşmeden nasıl yansıtabilirim ? (gülerek) Hiç unutmam Eskişehir turnesin deydik sanırım. Oyundan sonra iki izleyicimiz geldi ve içlerinden biri “Beyefendi ben arkadaşımla iddiaya girmiştim acaba siz gerçekten öyle misiniz yoksa rol mü yapıyorsunuz diye.”dedi. Bu gibi yorumları duyunca demek ki verdiğimiz emekler yerini buluyor diye düşünüyorum”.

Bu sene 10.Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nde Dionysos Tiyatro  Yılın Tiyatro Ekibi ödülünü aldı. Bu tür ödüllerle de verdiğimiz emeklerin farkedildiğini görmek bize mutluluk veriyor.

KT- Aynı zamanda Jekyll ve Hyde adlı müzikalde Hayko Cepkin ve Elçin Sangu’yla birlikte rol aldığınız Broadway Müzikalinde yaşadığınız duyguları paylaşır mısınız ?

Yıllar sonra tekrar bir müzikalde oynamak beni çok mutlu ediyor.  Bu konuda müzikalin yönetmeni ve çevirmeni sevgili Taner Tunçay’a teşekkürlerimi sunarım.

Hayko Cepkin, Elçin Sangu, Nermin Koçak, Fatih Al, Umut Kurt, Cenk Bıyık, Tuncay Çağıl, Buket Bahar, Elerki Taşkın, Alper Alpman ve Miray Akovalıgil’in yanısıra birbirinden yetenekli müzikalin gözbebeği ansambl ekibi ile toplam 45 kişilik bir kadro ile unutulmaz anlar yaşatıyor ve yaşıyoruz.

Bu müzikalde akıl hastanesinin yönetim kurulundan Lord Savage karakterine can veriyorum. Bu karakteri yaratırken sempatik ama aynı zamanda antipatik bir karakter yaratmak istedim. Yarattığım karakter kabul gördü ve sevildi. Umarım birkaç sezon daha devam eder.

Saygı ve sevgi bağı ile biribirine kenetlenmiş bu çalışkan ekipten daha çok başarılı işler çıkacağına eminim. Herkes yaz turnesine çıkacağımız ve hasretle birbirine sarılacağı günü iple çekiyor.

Kış sezonunu alınan ödüllerle birlikte başarılı bir şekilde bitirdik ve şimdi açıkhava sahneleri turnesine çıkıyoruz. Bu turne kapsamında Antalya, Alanya, Bursa, İstanbul Harbiye Açıkhava, Denizli, İzmir, Ayvalık, Bodrum , Altınoluk ve  Çeşme’ye gidilmesi planlanmıştır.

Türkiye’de kaliteli müzikal yapımlara her zaman ihtiyaç var. Tek dileğim Türk bestekarlarının da dillere yapışan ve akıllarda kalan türde kaliteli müzikal yapımları sahnelere koymalarıdır. 

KT- Tiyatronun dışında oyunculuğunuzu sergilediğiniz reklam, dizi ve film projelerinden de bahsedelim mi?

Türkiye’de maalesef artık tiyatro starlığı diye bir kavram kalmadı. Bunu bazı duayenlerimizi tenzih ederek söylüyorum. Dizilerde oynayanların tanılırlığı daha yüksek olduğu için direkt tiyatro gişelerine yansıyor ve yapımcılar da bazu yapımlarında “tanınmış kişi” kullanmayı tercih ediyor.

Son zamanlarda Hekimoğlu ve Tövbeler Olsun projelerinde bölümlük misafir sanatçı olarak çalıştım.

IC Prodüksiyon ve Caner Doğruyol ile yaptığımız ve yakında vizyone girecek olan fantastik türdeki SIR isimli filmimizde hem yapımcı hem de oyuncu olarak yer aldım.

Zaman zaman gelen dizi ve reklam tekliflerini değerlendiriyorum.

KT- Dionysos Tiyatronun kurulum aşamasını bizlerle paylaşır mısınız ?

Ticaret işini bırakıp oyunculuğa kesin dönüş yapmayı düşündüğüm bir sırada ofisimde otururken birden telefon çaldı. Telefonun ucundaki sesin sahibi sevgili Erdem Topuz. “Bir oyun sahneye koymak istiyorum ve tam sana göre bir rol var.” dedi ve ben de sadece “Tamam geliyorum” dedim. Böylece birlikte Dionysos Tiyatro’yu oluşturup ilk oyunumuzun provalarına başladık. Daha sonra KBT Prodüksiyon Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti.’ni kurarak tiyatromuzu kurumsal bir kimliğe kavuşturduk. İlk senemizde Ivan Gonçarov’un ölümsüz eseri Oblomov’u Türkiye’de ilk defa sahneledik ve Erdem Topuz en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. Daha sonra bunu Bir Delinin Hatıra Defteri, Salaklar Sofrası, Fareler ve İnsanlar ve Mezarcı oyunları izledi.

2022 -2023 sezonunda hem Türkçe hem de İngilizce olarak Erdem Topuz yorumuyla “Bir Delinin Hatıra Defteri” , 3. Sezonu ile büyük ilgi gören “Fareler ve İnsanlar” ve yeni oyunumuz “Mezarcı” ile seyircilerimizin karşısına çıktık.

Önümüzdeki sezon için şimdiden hazırlıklara başladık.

KT- Işık Tolgay’ın olmazsa olmaz kuralları var mıdır?

Disiplin benim için önemlidir. Provalar esnasında oyun performansına çok yakın oynar ve karşımdakinden de onu beklerim ki oyuna kadar neler çıkarabildiğimizi bilelim ve onu daha da geliştirelim.

Sigaradan nefret ederim. Kulisimde sigara kesinlikle içilmez.

Her türlü hijyen kurallarına uyulmasını isterim. Bu, insanın hem özüne hem de karşısındaki insana saygısı gereğidir.

KT- Işık Tolgay’ın bundan sonraki sanat yaşamında kendine koyduğu hedefler nelerdir ?

Her sene en az bir yeni proje ile seyircilerimin karşısına çıkmak istiyorum. Ayrıca yaptığımız işlerin geniş kitlelere yayılması en büyük hedefim.

Bunun dışında Dionysos Oyunculuk Atölyesini kurup gençlere yeni ufuklar açmak istiyorum.

Sinema alanında ise IC Prodüksiyon ve Caner Doğruyol ile projelendirdiğimiz filmleri hayata geçirmek ve sonrasında bir film platosu kurmak istiyorum. 

KT-Boş zamanlarında bir oyuncunun deşarj olması için kendinizden örnek vererek neler yapması gerektiğini anlatabilir misiniz ?

Meditasyon, çiçekler ve hayvanlar ile ilgilenme beni rahatlatıyor. Deniz kenarında yürüyüş yapıp sonra ya sahilde ya da bir teknede oturarak denize bakmak bana ayrı bir huzur veriyor. Ağaca sarılmayı çok severim. Hem tüm elektriğimi alıyor hem de doğa ile aramda bir bağ kurmamı sağlıyor.  Amatör olarak udumla haşır neşir olurum ya da o an hangi ruh halimdeysem ona uygun müzik dinlerim. Ve kitap okurum.

KT- Son olarak sözü size bırakmak istiyorum neler söylemek isterseniz ?

Ülkemiz adına daha sanatın sanatçının değerinin daha çok gözetildiği, çağdaş, saygılı, aydınklık günlerin gelmesi dileğimle  bu güzel sohbet için teşekkür ediyorum. 

Bu özel ve güzel röportaj için çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla…

Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın…