Evrenin oluşumu ve işleyişini konu alan kitaplarıyla tanınan Fizik Yüksek Mühendisi ve çevre uzmanı Taşkın Tuna, aldığı eğitime rağmen, metafizik alanda derinliği ve enginliği olan bir mütefekkirdir.
Bilindiği gibi; ‘ontoloji’ olarak da anılan metafizik ilmi, fizik dışı bir sahâdır. Ontoloji, ‘varlık felsefesi’ şeklinde de adlandırılır. Metafizik, (kimileri tarafından daha fazla olduğu ileri sürülen) 5 duyu ile kavranamayan varlıkların yapısını, akıl ve sezgi yoluyla inceleyen felsefedir.
Metafizik, târifi zor yapılan bir ilim dalıdır. Din felsefesi, aklın felsefesi, algı, dil ve ilim felsefesi gibi kendi alt başlıkları vardır.
Ontoloji ile ilgilenenler; ‘varlık vardır’ ve ‘varlık yoktur’ fikirlerini tartışırlar. Bu tartışmalar devam ededursun, fizikçi Tuna, tartışmadaki yerini, diğer ontoloji uzmanları daha tartışmaya başlamadan önce belirlemiştir. Belirlemelerinin sonuçlarını, listesi özgeçmiş bölümünde verilen her biri yekdiğerinden daha değerli eserlerle tebliğ ederek inananların gönlündeki mûtenâ köşeye yerleşmiştir.
Eserlerinde; evrenin düzeninin dantel gibi örülmüş olduğunu, ahenkli ve muhteşem bir sistemin, tesâdüflere ve ihtimallere bağlı olmaksızın işlediğini belirtir. Bu sistemin, akıllara, havsalalara durgunluk verecek kadar uzun, upuzun bir süreden beri tek sâniye bile aksamadan işlediğine inanır ve okuyucusunu da inandırır.
Sistemin, daha ne kadar süre işlemeye devam edeceğini de kimse bilmiyor. Taşkın Tuna, bunun bilinmesinin mümkün olmadığını belirtiyor ve ‘Bilinseydi, ilmî gelişmeler dururdu’ Diyor.
Bu muazzam âlem, insanın küçücük beynine sığabiliyor. Tıpkı Yaratıcısı gibi… O’da, kâinatı kaplıyor, kâinata sığmıyor, fakat insan gönlüne sığıyor.
Denilebilir ki Taşkın Tuna; varlığını bildiğimiz muazzam âlemi, insanın küçücük beynine ve muazzam âleme sığmayacak kadar muazzam ve mutlak varlığı da insanın küçücük gönlüne sığdırmaya çalışan ve başaran bir gönül erbabıdır.
O; insan için olan düzeni o muhteşem tasarımın insan için olduğunun bilincindedir. Evreni insanın önüne koymaz. Bir başka ifâde ile atı süvarinin sırtına bildirenlere karşıdır. Paradoks gibi gürünse de; hümanistlere de karşıdır.
Kâinatın oluşumunu şöyle anlatıyor:
‘Zamansızlıktan zamanın doğduğu; maddesizlikten maddenin ortaya çıktığı; boyutsuzluktan boyutların varlığa geçtiği; kuvvetsizlikten kuvvetlerin vücuda ulaştığı; şekilsizlikten şekillerin oluştuğu; renksizlikten renklerin; sessizlikten seslerin meydana geldiği; aklın alamayacağı, zihnin kavrayamayacağı bir olay!
Müthiş bir mucize! Var olmanın, varlığa geçmenin; yanışın, haykırışın, çığlığın; benliğin, beraberliğin ve bütünlüğün
göz kamaştıran ihtişamı!
Küçücük bir tohuma gizlenmiş koskoca bir Kâinat! Olumların, oluşumların, olayların özetle her şeyin, her nesnenin saklandığı minicik bir kutudaki hazine!
Müthiş bir mucize! Var olmanın, varlığa geçmenin; yanışın, haykırışın, çığlığın; benliğin, beraberliğin ve bütünlüğün
göz kamaştıran ihtişamı!
Küçücük bir tohuma gizlenmiş koskoca bir Kâinat! Olumların, oluşumların, olayların özetle her şeyin, her nesnenin saklandığı minicik bir kutudaki hazine!
Hazine kapağının açılmasıyla yüce Yaratıcının bütün “isim, sıfat ve fiillerinin” zuhura çıktığı Evren sahnesinde, karanlıklar içinde titreşen, bükülen, eğrilen varlıkların hayâl perdesindeki buğulu görüntülerinin uzaya yansımış gölgeleri… Ve gölgelerin zamana yaslanmış kaderlerinin şaşmaz doğruluğu…’
430 sayfalık kitap, 2013 yılında yayınlandı.
ŞULE YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 2 Kat: 4 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-528 23 57
Belgegeçer: 0.212-528 25 89
e-posta: ş[email protected] www.şuleyayinlari.com
TAŞKIN TUNA
Taşkın Tuna, bürokrasinin üst kademelerinden gelen bir yazardır. 1962 yılında Ankara Fen Fakültesinden Fizik Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Daha sonra Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğüne geçen Tuna, Almanya’da staj ve eğitim aldı. 1969 yılında İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi gören Tuna, burada Master düzeyinde ihtisas yaptı. Yurda dönüşünde ODTÜ’de öğretim görevlisi olarak çalıştı. ABD’de çevre meseleleri konusunda da eğitim gören Tuna, 1987-1991 yılları arasında İngiltere’de Avrupa Meteorolojik Tahmin ve Araştırma Merkezinde uzman olarak hizmet verdi. Daha sonra yurda dönen Taşkın Tuna Çevre Bakanlığı’na Genel Müdür olarak tâyin edildi ve burada da 3 yıla yakın bir süre çalıştıktan sonra emekli oldu.
Taşkın Tuna’nın yayınlanmış eserlerinden bâzıları: Adnan Menderes’in Günlüğü: (2002), Bir Elma İki Ayna: (2003), Son Basamak: (2003), Sonsuz Uzaylar (4. Baskı, 2004), Uzayın Sırları (8. Baskı 2005), Bir Çarpı Bir (2005), Oku Ama Neyi: (Sekizinci Baskı, 2006), Ol Dedi, Oldu: (2 Cilt, 2. Baskı, 2006), Uzayın Ötesi (5. Baskı 2006), Muhammedî Bilinç: (2007), Ölü Köpeğin Güzel Dişleri: (2008).
KUŞBAKIŞI
1071 MALAZGİRT-ZAFERE GİDEN Y0L
1971 yılında Malazgirt Zaferi’nin 900. yıldönümü görkemli bir şekilde kutlanacaktı. Ancak bazı törenler ve Semavi Eyice’nin Bizans İmparatoru Romen Diyojen hakkındaki kitabı dışında ‘Anadolu’nun kapılarını Türklere açtığı’ söylenen Malazgirt Savaşı üzerine pek yayın yapılmamıştı. Bu ayıp sonraki yıllarda giderilmeye çalışılsa da, geniş kitlelerin hafızasında Sultan Alparslan’ın beyaz elbiseleri içinde ordusuna hitabı dışında fazla bir şey kalmadı. Oysa Malazgirt, Anadolu’yu vatan yapma yolunda attığımız bir ilk adım. Haçlı seferlerinin düzenlenme sebebi ve Bizans’ın yıkılışının en büyük habercisiydi.
Üzülürek belirtelim ki, batıda son iki yılda konu hakkında iki kitap yayınlanırken, Türkiye’de 1971’den beri tek bir kitap yayınlanmamıştı. Malazgirt Savaşı’nın son zamanlarda bazı siyasî sebeplerden dolayı gündeme gelmesiyle birlikte pek çok yanlış bilgi de geniş kitlelerin sağlıksız görüşler öne sürmelerine sebep olmaktadır. Muharrem Kesik’in 1071 Malazgirt adlı kitabı bu alandaki eksikliği giderebilecek nitelikte görünüyor.
Üç bölümden oluşan eserin ilk bölümü Malazgirt öncesi dönem, Alparslan ve Selçuklu-Bizans ilişkileri hakkında bilgi verirken, ikinci bölüm Bizans’ın sonunu getiren Malazgirt Zaferi’ni detaylarıyla anlatıyor. Üçüncü bölümde ise savaş sonunda Anadolu’daki durum ve faaliyetlere değiniliyor.
Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasında rol oynayan etkenler, İstanbul’da yankılanan hezimet haberi ve aranan çâreler, İslam dünyasında minberlerde Sultan Alparslan ve İslam ordusu için okunan dua, zafer sonrasında Anadolu ve Bizans gibi başlıklarla ilerleyen kitapta sıkça rastlanan pek çok soruya da cevap buluyoruz: Bizanslılar kendi imparatorlarını nasıl öldürdüler? Düşmana neden Cuma namazı saatinde saldırıldı? Malazgirt bir meydan savaşı mı yoksa bir taktik savaşı mıydı? Müslüman olmayan Türkler saf değiştirdiler mi? Bizans imparatoru mağlup olmasına rağmen neden kaçmadı? Savaşa katılan Selçuklu beyleri kimlerdi? Yazar kaynakları titizlikle tarayıp sentez ederek Malazgirt zaferine dair bir başucu eseri meydana getirmiş.
207 sayfalık kitap, 2013 yılında Timaş Yayınları arasında çıkarak raflardaki ve kitaplıklardaki yerini aldı.
TİMAŞ YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0 212 511 24 24
Belgegeçer: 0 212 512 40 00
e-posta: [email protected]
www.timas.com.tr
YOKUŞ AŞAĞI
Harita yok, pusula yok, yön tabelalarının hiçbir anlamı yok. Sadece önlerindeki yol var; nereye ulaştığını yalnızca onların bildiği. ‘Rus süprüntüsü’ bir Lada ile Kaf Dağı’na gitmek üzere çalıntı bir araba ile âniden yola çıkan 2 gencin mâceraları…
Buğday tarlalarında, çöp dağlarının arasında, otobanda yol aldıkça dostluğun ne demek olduğunu da keşfetmeye başlayan iki kafadar, saflıkla arsızlığın iç içe geçtiği yolculuklarının sonunda, akıllarının ucundan bile geçmeyecek bir sahne bekliyor…
Çağdaş Alman edebiyatının sevilen yazarlarından Wolfgang Herrndorf’a, 2011 yılında Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’nü kazandıran, absürdlükle çıplak gerçeklik arasında gidip gelen roman, kendine has ritmi ve çağın ruhunu yansıtan sesiyle, hoş vakit geçirtecek, okunabilir bir yol hikâyesi. 2013 yılı Haziran ayında yayınlandı.
ON8 KİTAP: Profilo Alışveriş Mirkezi, Cemal Sâhir Sokağı Nu: 26-28, B/3 Mecidiyeköy, İstanbul.
Telefon: 0.212-212 99 73
Belgegeçer: 0.212-217 91 74
www.on8kitap.com
SULTANLARIN ŞİİRLERİ - ŞİİRLERİN SULTANLARI
Zamanın sultanı olmak var, coğrafyanın sultanı olmak var... Dünün sultanı olmak var, gönlün sultanı olmak var... Hint’in sultanı olmak var, Rum’un sultanı olmak var... Doğunun sultanı olmak var, batının sultanı olmak var... Kılıcın sultanı olmak var, sözün sultanı olmak var...
Aşkın, bir de aşkın ve şiirin sultanı olmak var...
Fatih Sultan Mehmet yanında Yavuz Sultan Selim var.
Kanuni Sultan Süleyman ve Adile Sultan var...
Yetmedi, Gazi Giray Han var, Şahbaz Giray var...
Kadı Burhaneddin var Şah İsmail var...
Sultan Kayıtbay var. Kansu Gavri var. Hüseyin Baykara olmak var...
Babür Şah olmak var...
Sözün iktidar, asıl iktidarın nasıl dil üzerinden kurulduğunu görmek istersek 1450-1600 yılları arasına bakmak bile yeterli. Kuzeyden güneye, doğudan batıya, Türkçe sadece bir iktidar dili değil, şiir ve hayat diline dönüştü bu sultanlar, padişahlar ve hükümdarlar vasıtasıyla.
Bu kitap, en üst idareciler eliyle ‘Türkçenin ses bayrağı’ kılınmasını da duyuruyor. Birbirleriyle siyasî rakip elan sultanlar üstünlüklerini söz üzerinden kurmaya çalışırlar. Kültür, sanat, yüksek siyaset tarihin ırmağında dile dökülür. Var olur. Şiiri, insanı, tarihi ve kültürü bir de bu açıdan okumak var...
Mustafa İsen, Ali Fuat Bilkan ve Tuba Işınsu Durmuş tarafından hazırlanan eser, 400 sayfa hacimle, Aralık 2012’de yayınlandı.
KAPI YAYINLARI: Ticarethâne Sokağı Nu: 53 Cağaloğlu, İstanbul.
Tel: 0 212-511 53 03
Tel: 0 212-511 53 03
e-posta: bilgi@kapiyayınlari.com / www.kapiyayinlari.com
RADYOCULUK GELENEĞİMİZ VE TÜRK MUSİKİSİ
Tamer Kütükçü’nün hazırladığı kitap, Mart 2012’de, Ötüken Neşriyat tarafından 286 sayfa hacimle yayınlandı.
‘Türk musikisinin bilhassa 20. yüzyılda yaşadığı kırılma ve dönüşümler üzerinde göz ardı edilemeyecek bir ağırlığı olan, bununla beraber araştırmacıların bâzı kısa soluklu incelemeler dışında ilgisini pek de çekmemiş bir yayın kuruluşu da, Radyo’dur.
Oysa 1927’de yayına başlayan Radyo, çeşitli safha ve müesseseleşmelerden geçerek, 1990’larda yayın dünyasına dâhil olan özel teşebbüse dayalı ‘kardeşlerini’de yayına almak suretiyle bugüne uzanmış; bu süreç içinde de musiki üzerinde sanılandan çok daha kritik bir noktayı işgal etmiştir.
Bu çalışmada, radyoculuk serüvenimiz başlangıcından bugüne bütün kurumlarıyla masaya yatırılmış, musiki üzerinde belli bir tesiri olduğu düşünülen bütün uygulamalar inceleme konusu edilmiştir. Bu yapılırken de musiki üzerinde müspet bir etkisi olduğu görülen uygulamalarla, musikiyi menfi yönde etkilediği düşünülen kimi teşebbüsler ayrı ayrı, analitik ve argümantatif bir yaklaşımla ele alınmıştır. Beş bölümden müteşekkil bu ana katmanın öncesi ve sonrasına ise, ‘radyoculuğun’ başlamasından önce musikiye mekân oluşturarak benzeri bir işlevi geçmişte üstlenmiş, dolayısıyla radyoya bir anlamda ‘selef’ teşkil eden kurum ve alanlara ilişkin bir ön değerlendirme ile radyoculuk serüvenimizin musiki üzerindeki rolünü panoramik ve eleştirel bir biçimde sunan bir son söz ilave edilmiştir. Böylelikle, musiki üzerinde yeri ihmal edilmemesi gereken Cumhuriyet öncesi kurumlar ile Cumhuriyet sonrası Radyo’nun işlevleri bir bütün olarak sunulmaya sunulmuştur.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT: İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul.
Telefon: 0.212-251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12
www.otuken.com.tr
e-posta: [email protected]
CAN SİMİTLERİ
Bütün insanların, şerrinden Allah-ü Azimüşşan’a sığındığı bir devirde yaşıyoruz. Dört bir yanımızda, bizi kendine çağıran günah denizleri var. Nice canlar, günahın karanlık girdaplarında yok olup gidiyor.
Oysa Rabbimiz bizi yalnız ve çâresiz bırakmamış ki. Bize birbirinden pratik çözümler, kurtuluşumuz için müthiş formüller ve muhteşem fırsatlar sunmuş. Bütün bir ömrü bereketlendiren mübârek günler, geceler ve aylar ihsan etmiş.
Yetinmemiş, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vesilesiyle günün her anında rahmet ve mağfiret kapısını çalabileceğimiz, her biri farklı güzellikteki müjdelerle yüklü namazlar ikram etmiş.
‘Can simitleri’ isimli kitap, ömre ömür ekleyen mübârek gün ve gecelerin faziletleri ve sırları ile teheccüd, tesbih, istihâre, terâvih, hâcet, evvâbîn ve kuşluk namazları gibi can kurtaran, cana can katan can simitlerini keşfetmemiz için okuyucuyu kutlu bir yolculuğa çağırıyor.
Okuyanlar hem yaşayacak hem de yaşatmk için çalışacaklar.
Cemil Tokpınar tarafından hazırlanan 13,5X21 santim ölçülerinde, 144 sayfalık kitabın 10. Baskısı Ağustos 2013’te okuyucuya sunuldu.
NESİL YAYIN GRUBU: Merkez: Sanayi Caddesi, Bilge Sokağı Nu: 2 Yenibosna, Bahçelievler, İstanbul.
Telefon: 0 212 551 32 25
Belgegeçer: 0 212 551 26 59
www.nesilyayinlari.com
e-posta: [email protected]
KISA KISA / KISA KISA…
1- AŞKIN ÇOCUKLARI: Muzaffer Yünlü. Bilgeoğuz Yayınları. Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0 212 527 33 65
e-posta: [email protected] /
www.bilgeoguz.com.tr
2- CUMHURİYETİN DEMOKRASİYLE İMTİHANI: Ahmet Yıldız. Nesil Yayın Grubu.
Merkez: Sanayi Caddesi, Bilge Sokağı Nu: 2 Yenibosna, Bahçelievler, İstanbul
Telefon: 0 212 551 32 25
Belgegeçer: 0 212 551 26 59
Şube: Nur-u Osmaniye Caddesi Nu:10 Cağaloğlu, İstanbul
Telefon: 0 212 520 70 72
www.nesilyayinlari.com
e-posta: [email protected]
3- AÇIK VE GİZLİ OTURUMLARDA LOZAN TARTIŞMALARI: Taha Akyol. Doğan Kitap: 19 Mayıs Caddesi, Golden Plaza Nu:1 Kat:10 Şişli 34360 İstanbul.
Telefon: 0 212 373 77 00
Belgegeçer: 0 212 246 66 66
www.dogankitap.com.tr
e-posta: [email protected]
4- TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ TÜRKÇE SÖZCÜKLERİN KÖKEN BİLGİSİ SÖZLÜĞÜ: (Tıpkıbasım), Prof. Dr. Tuncer Gülensoy. Türk Dil Kurumu Yayınları.
Telefon: 0 312 457 52 00
e-posta: [email protected]
5- TOPLUM SÖZLEŞMESİ: Jean-Jacques Rousseau. Çeviren: Vedat Günyol. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: İstiklal Caddesi Meşelik Sokağı Nu: 2 Kat:4 Beyoğlu, İstanbul (T. İş Bankası Parmakkapı Şubesi üzeri)
Telefon: 0 212 252 39 91
Belgegeçer: 0 212 252 39 95
www.iskultur.com.tr
e-posta: [email protected]