55 SORUDA DÜŞÜNEN İNSAN
1840-1917 yılları arasında yaşayan Fransız Heykeltıraş Auguste Rodin’in 1904 yılında tamamladığı ‘Düşünen Adam’ heykeli, felsefî düşünceyi çağrıştıran simge olarak kabul edilir. 
’55 Soruda Düşünen İnsan’ isimli eseri kültür hayatımıza kazandıran Avukat İsmail Özmel ise, heykeli yapılmamış olmakla birlikte, gerçek anlamda bir ‘Düşünen İnsan’dır.  13,5 X 21 santim ölçülerinde, 116 sayfalık - hacimce küçük ve fakat muhteva itibariyle dolgun ve büyük eserinde; yanlış varsayımlarla, yanlış iddiaların önce kabul edilebilir bir tarafının olmadığını anlatıyor. 
Haksızlık etmeyeyim… Kitabın yazarı, sâdece ‘düşünen insan’ değildir, ‘derin düşünen insandır.’ Aynı zamanda okuyucusunu ‘derin düşünmeye dâvet eden insandır.’ ‘Yanlışları kim düzeltecek, halkın oyları mı, politikacılar mı, aile mi, yoksa bilim adamları ve düşünürler mi?’ diyerek okuyucuyu düşündürüyor. 
Av. İsmail Özmel, ’55 Soruda Düşünen İnsan’ isimli kitabı ile okuyucuyu; tarih, kültür, edebiyat, sanat, medeniyet ve insanlık konuları üzerinde düşüncenin hür ufuklarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Nehir söyleşi şeklinde devam eden yolculuk zevkli olduğu kadar faydalı da… 
Söyleşi; en az 4.000 yıllık, dünyaca saygın ilim adamları Kâzım Mirşan ve Haluk Tarcan’ın belirlemelerine göre 40.000 yıllık olan Türklerin tarihini, 1071 Malazgirt Zaferimiz ile başlatanlar, hatta 942 yıllık mâziyi bile asil ve necip milletimize çok görüp 1920 üzerinde ısrar edenlerin safsata balonlarını patlatırcasına, tarihimizin gerçek başlangıcını delilleriyle ortaya koyarak başlıyor. 
Sayın Özmel, kitabını yazdığı tarihte, Rahmetli Servet Somuncuoğlu, ‘Damgaların Göçü / Kurgan – Ankara Güdül Kaya Resimleri’ isimli şaheserini henüz yayınlamamıştı. Fakat anlaşılıyor ki; O’nun, diğer eserlerinden haberdardır. Somuncuoğlu söz konusu eserlerinde, Türklerin; gittikleri her bölgede, kayalara resim çitmek ve yazılar yazmak suretiyle iz bıraktığını keşfettikten sonra, 3 yıllık emek sonucunda, 150.000 kilometre yol katedip, 138 gün saha çalışması ile ortaya çıkan  ‘Karlı Dağdaki Sır’ ve  daha uzun, daha yorucu çalışmalarının ürünü olan ‘Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler’ isimli eserlerini okumuş, televizyon programlarını dikkatle tâkip etmiş ve şu kanaate varmıştır: 
Tarih kitaplarından Türklere ait bölümler çıkartılırsa, ortada boş bir defter kalır. Eski dünya üzerinde hiçbir millet yoktur ki kendi tarihini ve medeniyetini Türkler olmaksızın oluşturabilmiş olsun. Türkler, insanlık tarihinin ve medeniyetinin yürüyüşüne hız kazandıran, kendisinden sonra tarih sahnesine çıkan milletlerin-devletlerin oluşmasına zemin hazırlayan en eski milletlerden biridir. Atlılarımızın nal izlerinin bulunmadığı toprak, suyunu içmediği ırmak ve göl, kılıç şakırtılarının yankılanmadığı dağ, ‘Allah Allah’ nidalarını, Mehter Takımının ‘Hücum Marşı’nı dinlemeyen ova yok gibidir. 
Dünya üzerinde hiçbir millet yoktur ki, Türkler kadar geniş coğrafyada iz bırakmış olsun. 
’55 Soruda Düşünen İnsan’ isimli kitabın daha ilk sayfalarında bu bilgileri çağrıştıran satırlar okunduktan sonra, okuyucuya artık uyku haramdır. Kısa bir süre sonra kitabın okunuşu bilecektir. Belki yarın, belki de yarından daha kısa bir zaman sonra tekrar okumak üzere… 
* * *
Av. Özmel, sağlam bir tarih şuuruna sâhip olduğu gibi, dil uzmanı kadar Türkçeye vâkıftır. Şairlik yönünü de kullanarak, ana sütü kadar saf, temiz ve benliğimizi besleyici özelliklere sâhip dilimizi sevdiriyor. Aşağıdaki satırlar okuyucuyu bu gerçeğe götürüyor. 
‘Türkçe dünya dillerinin en yaşlılarından birisidir. Konuşulduğu coğrafyalar yönünden de sayılı dillerden birisidir ve çok geniş alanlarda konuşulmaktadır. Bu coğrafi genişlik komşu dillerle münâsebeti artırmakta ve diller birbirlerine kelime ve kavram vermekte ve etkileşim sürüp gitmektedir. Bu kelime akışı ile alet, edevat, teknoloji, makine, edebî ve kültürel eserlerin; ticaretle ve buna benzer münasebetlerle yayıldığını; kelime alış verişine sebep olduğunu söyleyebiliriz. 
Orta Asya’dan yahut da kuzey doğudan geldiği kabul edilen kavimler arasında Türklerin de olduğu bilinmektedir. 11 milyon kilometre kare olduğu hesap edilen bu büyük coğrafyanın bir yanında Rusya, diğer yanında Çin, güneyinde Hindistan vardır. Genel olarak çizdiğimiz bu sahada temas edilen büyük diller elbette Türkçeyi etkilemeye çalışmış, Türkçe de varlığını güçlendirerek kendini korumaya çalışmıştır. İki üç bin yılı geçkin bir tarihi komşuluk, yıllar süren silahlı silahsız mücadeleler ve ticaret gibi vasıtalar göz önüne alındığında, bu iki komşu dilin birbirine kelime vermemesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu bakışla Türkçeden Çinceye, Çinceden Türkçeye kelime geçmiş olduğunu varsaymamız gerekmektedir. Fakat ilginçtir, her nasılsa Çinceden Türkçeye kelime geçtiği akla gelmiş de Türkçeden Çinceye kelime geçmemiştir gibi bir varsayımla hadiseye bakılmıştır. 
……..
Fazla ayrıntıya girmeden, rahatlıkla diyebiliriz ki Türkçenin yeni kelime üretme ve türetme imkânları yönünden zenginliği ve en yaşlı ve köklü dillerden birisi olması sebepleriyle kazandığı tecrübe ve sağladığı gelişmeler onun karşılaştığı yeni kültürler ve yeni diller karşısında mücadelesini kolaylaştırmış, badireli dönemlerden kazançla çıkmasını bilmiştir.’
Bu satırlar Sayın Özmel’in; Türkçenin gücüne inanan, Türkçeye âşık bir insan olduğunu fakat asla kelime ırkçısı olmadığını ortaya koyuyor. 
Özellikle gençlerimiz kitabı okuduklarında; hem mensubu bulundukları Türk milletini tanıyacaklar hem de dilimizi sevecekler ve koruyacaklardır. Bileceklerdir ki; Türkçemizi koruyamazsak, candan aziz vatanımız dâhil, korumamız gereken hiçbir değerimiz kalmayacaktır. 
ROZA YAYINEVİ: www.rozayayinevi.com  // e-posta: [email protected]  
AKPINAR DERGİSİ: Yeni Çarşı İş Merkezi B Blok Nu: 1/5 NİĞDE.
Telefon: 0.388-213 12 50
Belgegeçer: 0.388-233 35 45
e-posta: www.akpinardergisi.com  //  [email protected]  
Av. İSMAİL ÖZMEL: 
18 Aralık 1933’te Niğde’de doğdu. İlk ve Ortaokulu doğduğu şehirde okudu. 1949-1953 yılları arasında İstanbul’daki lise öğrencilik yıllarından sonra 1955 yılında Niğde Lisesi’nden, 1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden diploma aldı. 
1962-1967 yılları arasında öğretmenlik yaptı. Genelde serbest avukat olarak çalıştı. ‘İsmail Terzioğlu’, ‘İsmail Bekiroğlu’ ve ‘Mızrap’ takma adları ile de yazan İsmail Özmel, İLE-SAM ve Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir. Yazı ve şiirleri; Şule, Millî Işık, Boğaziçi, Türk Edebiyatı, Türk Dili, Yesevi, Kayseri Erciyes, Filiz, Kültür ve Sanat, Berceste dergileri ile Tercüman, Son Havadis, Kayseri Hâkimiyet, Bursa Hâkimiyet, Hür Anadolu gibi gazetelerde yayımlandı.
Ansiklopedilere maddeler yazdı. Hakkında Erciyes ve Niğde üniversitelerinde iki adet lisans tezi hazırlanmıştır.
Yayın hayatına Ocak-Şubat 2006’da başlayan AKPINAR isimli, iki ayda bir yayımlanan, kültür, sanat ve edebiyat dergisinin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmenidir. Dergi; Eylül – Ekim 2013 döneminde 47. Sayıya ulaşmıştır.
Yayınlanmış Eserleri 
A-Şiir:
1-Bir Daha Yaşamak (1969),
2-Zaman Kuşun Kanadında (1984),
3-Çağır Da Geleyim Güzel İstanbul (1986),
4-Her Mevsim Bahar (1995),
5-Türkçenin Rüzgârında (2004),
6-Bütün Şiirleri (2006).
B-Biyografi: 
7-Adana Halk Şairi Sadık Çavuş (1996),
8-Dünden Bugüne Niğdeli Şair ve Yazarlar (1. Cilt: 1990),
9-Dünden Bugüne Niğdeli Şair ve Yazarlar (2. Cilt: 2001),
10-Niğdeli Şair ve Yazarlar. Üç cilt bir arada, (İlaveli ikinci baskı - 2009), 
C-Deneme / İnceleme:
11-Özdeyişler (1970),
12-Türk Musikisi ve Kültürümüz (1988),
13-Dil ve Edebiyat Yazıları (1997),
14-Kültür ve Tarih Sohbetleri (1999),
15-Sihirli Zaman, (2006),
16-Bindallı Yazılar (2007),
17-Türk Musikisi ve Kültürümüz (2. Baskı-2007),
18-Denemeler-Yorumlar (2010),
19-Dil ve Edebiyat Yazıları (2.Baskı-2011),
20-Kültür veTarih Sohbetleri (2.Baskı-2011). 
KUŞBAKIŞI
48 SANİYE: 
Kişisel gelişim kitapları genelde hafife alınır. ‘Şahika’ isimli yazarın kitabı ‘48 Saniye’, diğer kişisel gelişim kitaplarından farklı bir özelliğe sâhip. Farklılığını ilk sayfalarda kendini gösteriyor ve sonuna kadar seviyesini kaybetmemesi ile dikkat çekiyor. Hepsinden önemlisi malûmatfuruşluk yapmıyor. Önce kendisini tanıtıyor. Çünkü kendisi de bu kitabın öznelerinden, olayların kahramanlarından. Bizzat yaşadığı hâdiselerden örneklerle okuyucuya tavsiyelerde bulunuyor. Burası çok önemli: Çünkü akıl vermiyor. Sâdece alçakgönüllü tavsiyelerde bulunuyor. Bir ihtimalle, kitabı okuyanların hayatında hiçbir şey değişmeyecek. Fakat ya bir de değişirse… 
Genel olarak insanı tanımak, duygunun ne olduğunu bilmek, dilin önemini fark etmek, içimizdeki enerjiyi keşfetmek, sağlıklı bir bedenle alakalı altı bölüm hâlindeki 48 saniyenin sırrını veriyor. 
DESTEK YAYINLARI: İnönü Caddesi Nu: 33 Bosfor apartmanı Daire: 4 Beyoğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-252 22 42  
Belgegeçer: 0.212-252 22 43  
e-posta: [email protected]  //  www.destekyayinlari.com  
BENİM ÖĞRETTİKLERİM:
Kitabın yazarı Jacques Lacan, kolay anlaşılmayan bir psikologdur. Yazılarında dolambaçlı söz oyunları, anlaşılması ve yorumlanması okuru zorlayıcı göndermeler vardır. Bu sebeple dikkatli okunması gerekir. Kitap öğretimimin yeri kökeni ve hedefi gibi konuları işleyen konuşmaların bant çözümlerinden oluşuyor.  
Lacan’ın alaycı, kavgacı, bir üslubu var. Yine de okunmaya değer bir kitap.
MONOKL YAYINLARI: Kuloğlu Mahallesi, Erol Dernek Sokağı Nu. 14 Daire: 2 Beyoğlu, İstanbul.
Telefon: 212-230 09 62
Belgegeçer: 0.212-216 42 92  
e-posta: bilgi@monoklyayinlari  //  www.monoklyayinlari      
DENİZ BALIKLARI SÖZLÜĞÜ: 
Mustafa Pultar’ın hazırladığı ‘Deniz Balıkları Sözlüğü ’ Türkiye denizlerindeki 512 balığın ismini veriyor. 
Türkçe Adlar Sözlüğü, Bilimsel Adlar Sözlüğü, İngilizce Adlar Sözlüğü ve Türkçe Ad Dizgeliği olmak üzere dört bölümden oluşan kitapta, yer yer etimolojik kökene iniliyor ki, en az balıklar kadar lezzetliler... Mesela; Don Tirsisi balığının Latince ismi ‘Alosa tanaica’ imiş. Bu balığın farklı ad alma sebebiyse basit; Don Nehri’nin eski adı ‘Tanais’ imiş ve ortaya bu söz dizisi çıkmış. Bundan sonra balık restoranlarında ne yediğimizi bilmemizi sağlayacak bir kitap.
 
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI: İstiklal Caddesi Meşelik Sokağı Nu: 2 Kat:4 Beyoğlu, İstanbul (T. İş Bankası Parmakkapı Şubesi üzeri) 
Telefon: 0-212 252 39 91
Belgegeçer: 0.212-252 39 95
www.iskultur.com.tr
e-posta: [email protected]  
KARANLIKTAKİLER:
MacKenzie ve Amy çok yakın arkadaşlardır. Ta ki Amy’nin hunharca öldürüldüğü güne kadar. 
O günden sonra Mac’in hayatı alt üst olur. Amy her gece O’nun rüyalarına girmektedir. Bu arada Mac’in yaşadığı kasabaya gelen ‘İz sürücüler’ adındaki radikal topluluğun maksadı Amy’nin katilini yakalamaktır: 
Beyaz bir kurt adam. 
Kurt adam virüsü olarak da bilinen Kurt Sendromu bütün ülkede yayılmaktadır. Virüsü kapanların çoğu, ortaya çıkan belirtileri herkesten gizlemeye çalışsa da kana susamış bedenleri kontrol altına almak kolay değildir. 
Çaresizlik içinde, gördüğü kâbusların bitmesini isteyen Mac, Amy cinayetini kendi başına araştırmaya karar verir. Hemlock kasabasının gölgelerine gizlenmiş sırları, Amy’nin erkek arkadaşı Jason, iyi arkadaşı Kyle ve özellikle de vahşi bir cinayete kurban gitmiş en samimi dostunun ondan neler gizlediklerini keşfeder. Mac kendini, hayatını tehlikeye atan bir şiddet ve ihanet girdabında buluverir. 
Edebî haz yerine heyecanı tercih edenler için bu romanı Kathleen Peacock yazmış, Tuğçe Büyükuğurlu Türkçeye çevirmiş, Mart 2013’te 384 sayfa olarak Epsilon tarafından meraklısına sunulmuş.  
EPSİLON YAYINEVİ:
Merkez: Gürsel Mahallesi, Nurtaç Cadddesi, İcabet Sokağı Nu:3 Kağıthane, İstanbul.
Telefon: 0.212.294 46 00
Belgegeçer: 0.212-294 49 46
www.epsilonyayinevi.com
e-posta: [email protected] 
SESSİZ KADINLAR:
Romanın yazarı Esra Erol diyor ki:
‘Aslında benim kim olduğum hiç önemli değil. Sadece bu ülkenin bir vatandaşı olarak elimden geldiği, gücüm yettiği kadarıyla insana ve kadına hak ettiği değeri vermeyi kendimce misyon edindim. Karanlıktan çıkarıp aydınlığa kavuşturma isteği benimki... Hayatın iç huzurla başladığına inananlardanım. Huzur ve umut öylesine tesirli bir ilaç ki hastayı yatağından kaldırır...
Bu kadınların çığlığını duyun! Dinleyin onları, fark edin... Yalnızlık ve sahipsizlik insanı manevî anlamda dört duvar arasına hapseder.
En korunmasız ve zayıf kesimde kadınlar var. Yaşadıkları her türlü şiddet yalnızca bedenlerine zarar vermiyor; hak arama arzusunu da zayıflatıyor...
Ben her gün birazdan hikâyelerinden birini okuyacağınız gibi kadınlarla beraberim. Onlardan başka hikâyem yok. Olamaz da. Siz de duyun, siz de bilin istedim bu hikâyeleri. Sessizliklerine kulak verin. Onlara birlikte umut olalım…’
TURKUVAZ KİTAPÇILIK: Barbaros Bulvarı Nu:153 Balmumcu, Beşiktaş 34349 İstanbul.
Telefon: 0.212-354 30 00  
Belgegeçer: 0.212-288 50 67
e-posta: [email protected]  //  
www.turtuvazkitap.com.tr  
KISA KISA / KISA KISA…
1- DUKAN DİYETİ: Dr. Pierre Dukan. Çeviren: Zeynep Kumruluoğlu. 320 sayfa. Basım Yılı. 2012. Pegasus Yayınları.
Telefon: 0.212-244 23 50  
e-posta: [email protected] 
2-KARAGÖZ’ÜN DONDURMACILIĞI: Ünver Oral. Bilgecan Yayınları.
Telefon: 0.212-527 33 65
e-posta: [email protected]  
3- FIRTINANIN OĞLU: Pakize Başaran Boğaziçi Yayınları: Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Caddesi, Nu: 12 Ortaklar Han Kat: 1 Cağaloğlu, İstanbul
Telefon: 0.212-520 70 76
Belgegeçer: 0.212-526 09 77
www.bogaziciyayinlari.com.tr  
e-posta: [email protected]  
4- ANNE VE BABALARIN EL KİTABI: Boyut Yayıncılık. Koza Plaza A 26  Tekstilkent Esenler 34235 İstanbul.
Telefon: 0.212-413 33 33
Belgegeçer: 0.212-413 33 34
www.boyut.com.tr  
e-posta: [email protected] 
5- DİNİ DÜNYA İŞLERİNE KARIŞTIRMANIN FAYDALARI: Mustafa Akyol. Etkileşim Yayınları. Sanayi Caddesi, Bilge Sokağı Nu: 2 Yenibosna, İstanbul.
Telefon: 0.212-551 32 25
Belgegeçer: 0.212-551 26 59  
www.etkilesimyayinlari.com
e-mail: [email protected]