NESİR – DÜZ YAZI TÜRLERİNDEN
‘DENEME’
Yazarın; herhangi bir konuyu, kendi kendisi ile konuşuyormuş gibi rahat ve akıcı bir üslupla yazdığı, şahsî görüşlerini, tecrübelerini ve olaylara bakış açısını yansıttığı, orta uzunluktaki yazılar, ‘deneme’ olarak isimlendirilmektedir. Dünya edebiyatında, deneme türündeki yazıların ilk uygulayıcısı Michel de Montaigne’dir.   
Deneme yazılarının, üslup olarak; mektup, makale, fıkra ve hatta sohbet gibi pek çok nesir türleri ile yakınlıkları vardır. Bu sebeple yazılması zor olan yazı türlerdendir. Deneme yazarken paylaşımcı ve samimi bir üslup kullanıldığından sohbete, okuyucuyu düşünmeye yönlendirdiğinden fıkraya, yazar; görüşlerini ortaya koyarken yazdığı yazı, tenkide benzeyebilir. 
Bu türün en büyük ustası Montaigne kitabının önsözünde özetle şöyle demektedir: ‘Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey ispat etme iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi veya yargılamanızı istemiyorum.’ Buradan da anlaşıldığına göre denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insanın iddiasız düşüncelerini anlatan yazılardır.  
Deneme türündeki yazılar; Tanzimat sonrasında özellikle de Servet-i Fünûn döneminde Türk edebiyatında görülmeye başladı, asıl gelişmesi Cumhuriyet döneminde oldu.. Günümüzde deneme, yazarlar tarafından sıkça kullanılan türlerden biridir. 
Denemenin türündeki yazıların belli-başlı özellikleri şöylece belirtilebilir: 
1- Makale gibi fikrî plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır.
2- Yazar anlattıklarını ispat etmek mecburiyetinde değildir. İlmî çok şahsî görüşünü açıklar, okuyucusunu kendisi gibi düşündürme endişesi yoktur.
3- Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur. 
1609-1657 yılları arasında yaşayan Kâtip Çelebi, Türk yazı hayatında ilk deneme yazarı olarak gösterilebilir. Edebiyatımızda deneme türündeki yazılar, gazete ve dergi gibi yayın organının yayımlanmaya başlamasıyla görülür olmuştur.  
Türk edebiyatında ilk deneme kitapları arasında Ahmet Haşim’in, 1928 yılanda yayınladığı ‘Bize Göre’ ve ‘Gurebahâne-i Laklakan’,  Refik Halit Karay’ın 1939’da yayınladığı ‘Bir Avuç Saçma’ Falih Rıfkı Atay’ın 1933’te yayınladığı ‘Eski Saat’, 19566’da ‘Pazar Konuşmaları’ Günümüz yazarlarından Beşir Ayvazoğlu’nun yazdığı; ‘Derkenar’, ‘Altın Kapı’, ‘Altı Çizili Satırlar’, ‘Yaza Yaza Yaşamak’, ‘Siretler ve Suretler’ örnek olarak gösterilebilir. Elbette daha pek çok örnekler vardır. Burada okunması, incelenmesi, örnek alınması tavsiye edilebilecek olanlar, Türk millî ve mânevî kültürüne ters düşmeyen düşünceleri ihtiva eden eserlerdir. 
Suut Kemal Yetkin, Mehmet Kaplan, Nurettin Topçu, Cemil Meriç gibi isimler de deneme yazarı olarak anılmaktadır. 
MICHEL DE MONAİGNE kimdir? 28 Şubat 1533 tarihinde Fransa’da Bordeaux şehrinde doğdu. 13 Eylül 1592 tarihinde aynı şehirde, 59 yaşında öldü. 
Ailesi çok varlıklıydı. ‘Borteaux Şatosu’ adı ile anılan mâlikânede yaşıyorlardı. Babası, oğlunun iyi bir eğitim görmesini sağladı. Eğitim süresince Yunan ve Latin edebiyatını öğrendi. Bir süre, bulunduğu bölgede Belediye Başkanlığı görevini üstlendi. Ailesinden kalan geniş malikânede günlerini kitaplarıyla ve yazılarıyla geçirdi. Bu çalışmaların sonucu olarak çok bilinen ‘Denemeler’ adlı kitabı oluştu. Montaigne, Denemelerinde başta insan sevgisi olmak üzere iyimserlik, dayanışma, hürriyet ve okuma alışkanlığı üzerine, ilk defa dile getirilen düşünceleri içeren yazılar kaleme aldı. Bu yazıları herkesin anlayabileceği sâde bir anlatımla okura ulaştırdı.
DİLİMİZ KİMLİĞİMİZDİR:
Dil ve Edebiyat Derneği; toplumda dil bilincinin yerleşmesi ve gelişmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunmak ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara destek vermek maksadıyla, İstanbul’da 22 Mayıs 2008 tarihinde kuruldu,  
Dernek, Ocak 2009’da Dil ve Edebiyat Dergisi’ni, Kış 2010 döneminde Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisini yayınlamaya başladı. Bu kadarla yetinmeyip, Türkçemize hizmetlerini farklı alanlarda devam ettiriyor. Bu cümleden olarak İstanbul’daki liseler arasında yarışmalar düzenliyor. Düzenlenen yarışmada finale kalan yazıları çok şık kitaplar hâlinde yayınlıyor. Kitapların birincisi, ‘Dilimiz Kimliğimizdir / Denemeler’ adı ile Haziran 2010’da çıktı.  
Birinci hamur kâğıda basılı, 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 272 sayfalık kitapta, ‘Güzel Türkçemiz’ konulu deneme yarışmasında finale kalan 98 adet deneme yer alıyor. Her biri; geleceğim Peyami Safa’sı, Sâmiha Ayverdi’si olabilecek gençlerimizin yazdıkları denemeler çok başarılı. 
Konu ‘Türkçe’ olunca ve ‘Türkçenin doğru ve güzel kullanılmasına katkıda bulunmak’ iddiasıyla harekete geçildiğinde, maksada hizmet edecek çalışmaların son derece titiz bir elemeye tâbi tutulması kaçınılmazdır. Her biri konusunda uzman olan; Genel Yayın Yönetmenliği, Editörlük ve Tashih işlerinin sorumluluğunu ütlenen kişilerin, kitapta yer alan yazılar üzerindeki madâhale hakkını daha etkili kullanmaları, maksada hizmet yolunda daha olumlu adımlar olarak değerlendirilebilir.  Çünkü kitabın hedefi, kalem denemelerinin sâhiplerini yazmaya teşvik etmek olduğu kadar, ilerideki yıllarda çok okunan ve etkili bir yazar konumuna gelecek olan gençlerimize, yararlı olacak, yol gösterecek örnekler sunmaktır. 
Şüphesiz, kitaba giren yazılar; Türkçemizin karşı karşıya bulunduğu belli-başlı problemlerden arındırılmıştır. Yayından önceki metinlere ulaşmak mümkün olmadığından bu konu hakkında bir şey söylemek mümkün değildir. Fakat kitapta yer alan yazılar dikkate alınırsa, müdâhale kapsamının biraz daha genişletilebileceği düşüncesi kendisini hissettiriyor. Suçlama olarak kabul edilmemesi arzu edilen bu ifâdeyi örneklendirmek gerekirse, ‘devrik cümle’ kullanımından söz edilebilir. Türkçemizde ‘devrik cümle’ vardır. Fakat kullanım alanları son derece sınırlıdır. Roman ve hikâye türünde; heyecan ve telaş gibi beşerî haller anlatılırken devrik cümle kullanılabilirse de, mesela atasözlerimizde devrik cümle yoktur. Deneme yazılarında da bulunmamalı. Gençlerimizin arasından ileride yeni Sevinç Çokum’lar, Emine Işınsu’lar, Gürbüz Azak’lar, Yavuz Bülent Bâkiler yetişmesini istiyorsak onları incitmeden, nezâketle ve zarâfetle devrik cümle kullanma alışkanlığından kurtarmalıyız. 
Her konuda olduğu gibi Türk dili konusunda da ‘bilmek’ maalesef yeterli olmuyor. ‘Şuur sâhibi olmak’, ‘hassasiyet göstermek’ de gerekiyor. Bilindiği gibi Mustafa Kemal Atatürk, Yahya Kemal Beyatlı’ya; ‘Senin evhamın onların ilmini yendi’ demişti. Günümüzde birilerinin; ‘Türk dili üzerine hassasiyet, dil uzmanlarının ilmi kadar önemli…’ diyebileceği bir ortama sâhip olma şansımız yok. ‘Türk Dili Akademisi’ kuruluncaya kadar, ‘Türkçe hassasiyeti’ olanlara kulak vermekle fayda sağlanabilir.   
‘Dilimiz Kimliğimizdir / Denemeler’ isimli son derece faydalı kitabın arka kapağında Millî Eğitim eski Batanımız Sayın Nimet Çubukçu’nun, güzel ve doğru Türkçeye ulaşma yolunda rehberlik edecek cümleleri var. ‘Dili güzel ve özenli kullanmak polisiye tedbirlerle, yasaklarla, yaptırımlarla sağlanamaz.’ Diyor. Doğru söylüyor. Fakat endişe edilir ki, bu doğru sözü, ‘Dildeki gelişmeleri başıboş bırakalım!’ şeklinde yorumlamamak gerekir. İtiraf edelim ki böyle yorumlayanların sayısı hiç de az değildir. 
Dil ve Edebiyat Derneği, ‘Dilimiz Kimliğimizdir’ genel başlığı altındaki kitaplarına; ‘Denemeler’den sonra ‘Hikâyeler’ ve ‘Şiirler’ alt isimlerle devam etmiştir. Dilimizi, doğru ve güzel kullanma yolunda önemli başarılara ulaşabilecek ciddî ve değerli adımlar atılmıştır. Sayın (eski) Bakanımızın deyimiyle daha ‘özenli’ bir şekilde devam etmesinde büyük faydalar vardır. 
DİL VE EDEBİYAT DERGİSİ  YAYINLARI:
Yönetim Merkezi: Dil ve Edebiyat Derneği. Feshane Caddesi Nu: 3 Eyüp 34050 İstanbul.
Telefon: 0.212-581 69 12
Belgegeçer: 0.212-581 12 54
www.ded.org.tr  
e-posta: [email protected]      
KUŞBAKIŞI 

CEM SULTAN
Batının gözüyle 20 günlük padişah olan Cem Sultan, Osmanlı’daki taht kavgalarının çok bilineni, en çok konuşulanı ve hikâyesi en uzun olanıdır. Sultan İkinci Beyazıd Han ile Cem Sultan arasındaki mücâdele pek çok kitaba, sinema ve tiyatro eserlerine de konu olmuştur.  
1459 yılında dünyaya gelen Cem Sultan, mâceralı, bir o kadar da heyecan dolu hayatına ilk adımı Edirne Sarayı’nda atmıştı. Babası Fatih’in vefatından sonra ağabeyi İkinci Beyazıd tahta geçmiş ve Cem Sultan için ancak ölümüyle son bulacak bir serüven de başlamış oldu. 1481’de Sultan İkinci Beyazıd Han ile yaptığı savaşı kazanan Cem Sultan, Bursa’da 20 gün sürecek olan hükümdarlığını ilan etti. Daha sonra Ağabeyi Beyazıd Han’ın baskısı üzerine Osmanlı topraklarından ayrılıp Hicaz’a gitti ve hacı oldu. İktidar iddiasını devam ettirmek maksadıyla batıya sığınmaya ve sürgüne razı olan Cem Sultan, bir gün yurduna dönmek ümidiyle Rodos şövalyelerinin, kralların ve papalığın Osmanlı üzerindeki oyunlarına âlet oldu. Yazar John Freely, batılı romantiklerin hayal dünyasını besleyen bu hüzünlü hayat hikâyesini Avrupa tarihini de fona alarak renkli ve akıcı bir anlatımla okurlara sunuyor. 
Okuyucu kitabın başında kullanılan; ‘Geçmişteki olayların çoğu, akan zaman içinde düşe kalka ilerleyip güven kapısından geçtiler ve efsâne diyarına girdiler.’ cümlesinin ihsas ettirdiklerini aklından hiç çıkarmamalı. Yazar, Cem Sultan’ın, batıda tiyatrolara, romanlara konu olan efsânelerle örülmüş hayatını ne kadar tarafsız anlatmış, buna da okuyucu karar vrecektir. 
 
Püren Özgören’in dilimize tercüme ettiği kitap 236 sayfa olarak 2012 yılında basıldı. 
 
EVEREST YAYINLARI: 
Ticarethane Sokokağı Nu: 53 Cağaloğlu 34410İstanbul.
Telefon: 0.212-513 34 20
Belgegeçer: 0.212-512 33 76  
www.everestyayinlari.com  
e-posta: [email protected]    
TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ
Tarih disiplininin pîri Kemal H. Karpat’ın Türk demokrasisinin kuruluş hikâyesini anlatan 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 560 sayfalık kitabının 3. baskısı 2012 yılında çıktı.  
Tek parti yönetiminden çok partili sisteme geçiş denildiğinde, gözler hemen takvimlerin 1945-1946’lı yıllarına döner.
Oysa bu geçiş; Osmanlı toprak sisteminin elverir ölçüde değişmesi ve ayanların ortaya çıkmasından bağımsız veya merkezin ve çevrenin temsil konusunda bugün hâlâ yaşadığı çatışmalardan uzak değildir. Kemal H. Karpat Türk demokrasisinin temel meselelerini ve aktörlerini incelediği bu kitapta demokrasiye geçişin tarihini kapsamlı biçimde kaleme alıyor. Bütün taraflara önyargısız ve korkusuz biçimde yaklaşıyor. Siyasî, sosyal ve tarihî bir sentezi başarıyla yapıyor. İlk oefa Princeton Üniversitesi tarafından yayınlanan ve birinci baskısı kısa bir sürede tükenen bu temel eser değerini daha yıllarca koruyacak gibi görünüyor. 
Osmanlı Devleti’nde reform hareketi, Osmanlı sosyal sınıfları ve savaş yılları, Cumhuriyet’in kuruluşu ve Cumhuriyet Halk Fırkası, hürriyetin ilk belirtileri ve muhalif partilerin kuruluşu, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti’nin yükselişi, muhalefetin yaşamasını sağlamak için mücâdele, iktidar ve muhalefet partileri içindeki anlaşmazlıklar, milliyetçilik, laiklik, din ve politika, devrimcilik, batılılaşma ve davranış değişimleri, komünizm ve etkilerini ve ötesini, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra ABD’ye yerleşen Pnof, Dr, Kemal H. Karpat’ın kitabından görenmek mümkün. 
TİMAŞ YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-511 24 24
Belgegeçer: 0.212-512 40 00
www.timas.com.tr
e-posta: [email protected]  
11 EYLÜL ÖNCESİ VE SONRASI  
Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra, dünya sisteminin gündemini belirleyen en önemli gelişme şüphesiz 11 Eylül’dür. O tarihten sonra ABD’nin teröre savaş açtığını ilan etmesi, Afganistan ve Irak’a saldırması, milletlerarası politikaların dinamiklerini önemli ölçüde değiştirmiştir. Prof. Dr. Bülent Aras ve Yrd. Doç. Dr. Gökhan Bacık tarafından hazırlanan ‘11 Eylül’ün Öncesi ve Sonrası’ isimli kitapta kitapta 11 Eylül’ün çeşitli yönlerine ilişkin konusunda uzman akademisyenlerin seçme makaleleri bir araya getirilmiştir. 11 Eylül’ün dünya siyaseti ve uluslararası hukuk üzerine etkileri, ABD’nin Afganistan’a saldırısının analizleri, Avrasya’da genişlemesinin mahallî ve millletarası boyutları ve İslam dünyası üzerine entelektüel analizler ve gelişmelerin bölge üzerindeki tesirleri bütün detayları ile incelenmektedir.  13,5 X 21 santim ölçülerindeki kitap, ithal kitap kâğıdına basılmıştır, 253 sayfadır.  
ETKİLEŞİM YAYINLARI: 0.212-551 32 25
[email protected]   
SUÇLAMALAR:
Milliyetçilik, millet adını verdiğimiz içtimaî birliklerin meydana çıktığı tarihten itibâren değilse bile, millet kelimesinin kullanılmaya başlandığı 1789 Fransız ihtilâlinden günümüze kadar uzayan 200 yıllık bir zaman içinde sürekli bir tarzda, mütemadiyen suçlanmıştır. Hiç şüphe yok ki, milliyetçiliği övenler, bir milleti kurtaracak tek fikir ve tek görüş olduğunu öne sürenler de vardır. Ancak, özetle anlatmaya çalışacağımız değişik sebepler yüzünden yazılanlara ve söylenenlere bakılarak yapılacak bir değerlendirmeye göre, milliyetçilik düşmanlarının dostlarından daha çok oldukları veya öyle göründükleri gerçeğini inkâr edemeyiz. Hemen işaret edelim ki, milliyetçilik düşmanlığını yalnız bir sebebe bağlamak gibi, milliyetçileri suçlama yarışına katılanları da tek bir zümre içinde toplamak tamamen yanlıştır. Galip Erdem’in eseri okunmaya değer.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT: İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul.  
0.212-251 03 50
www.atuken.com.tr
e-posta: [email protected]  
SUSKUN KELİMELER LÜGATİ: 
Bilal Tırnakçının şiirleri modern hayatın zorlukları ile ebedî vatana duyulan özlem arasında gerili gibi. Tırnakçı’nın sesi bazen bir arayış bazen bir yakarışın izleri oluyor. Suskun Kelimeler Lügati, klasik şiirimizin türlerinden, imge dünyasından çokça besleniyor. Mesela ‘Be’ başlıklı şiiri münacat türünün güzel bir örneği olarak kitabın da başına konuyor. Allah’a (cc) yakaran şair, yeni başlangıçlar peşinde. Bu vesileyle besmeleye öyle odaklanıyor ki şâirin gözleri harfleri büyüteç altına alıyor ‘Be’yi şiir evreninde yeniden okuyor. ‘Her şeye yeniden başlayalım Allah’ım / Besmeleye yeniden be ile...’
Kitaba adını veren Suskun Kelimeler Lügati başlıklı şiir ve şehir metaforlarını yoğun bir şekilde işliyor. ‘Dudakları yırtılmış bir şehir duruyor karşımda,/ Dili kelepçeli bir şiir.../ Susuyorum, içimde ihtilal korkusu, /  Konuşuyorum kelimeler intihar ediyor...’
BE YAYINLARI: İletişim kanalları açıklanmamış.
KISA KISA / KISA KISA…
1- KAR YAĞAR GÜL ÜSTÜNE: Osman Çeviksoy. Akçağ Yayınları.Tuna Caddesi Nu: 8/1 Kızılay, Ankara.
Telefon: 0.312-432 17 98
e-posta: [email protected]   
2- 17. YÜZYIL TÜRKÇESİ VE SÖZ VARLIĞI: Prof. Dr. Mertol Tulum. Türk Dil Kurumu Yayınları. 
Atatürk Bulvarı Nu: 217 Kavaklıdere 06680 Ankara.
Telefon:
0.312-457 52 00  
e-posta: [email protected]   
3- DİLMİMİZ KİMLİĞİMİZDİR: (İstanbul Liselerarası ‘İstanbul Konulu Hikâye Yarısması’nda finale kalan hikâyeler) 
Dil ve Edebiyat Derneği Yayınları. Feshâne Caddesi Nu: 3 Eyüp İstanbul.
Telefon: 0.212-581 69 12
e-posta: [email protected]   
4- EKONOMİDE KURTULUŞ SAVAŞI: M. Kemal Cabıoğlu. Pamer Yayınları. Talatpaşa Caddesi Nu: 49 İyiokur Apartmanı Daire: 1-2 Bahpçeliveler, İstanbul.
Telefon: 0.212-644 70 75    
5- OĞUZLARIN İSYANI: Fahrettin Öztoprak. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.
Telefon: 0.212-511 10 06
e-posta: [email protected]