OSMANLI SALNÂMELERİNDE HALEP
Cengiz Eroğlu, Murat Babuçoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Köçer editörlüğünde hazırlanan kitap, bir şehir tarihi monografisi değildir. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) yayını olan kitapta: Osmanlı’nın İstanbul ve Kahire’den sonra en büyük şehri olan Halep’le ilgili, özellikle 19. yüzyıl bağlanımda salnamelerdeki verileri kullanarak, bazı bilgiler sunulmaktadır. 
Bilindiği gibi Halep, 12. yüzyıldan itibaren bölgede hüküm süren Atabeyler, Memluklular, Selçuklular gibi Türk devletlerinin egemenlik sahasında yer almış, 16. yüzyılda Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve Birinci Dünya Savaşı’na kadar da Osmanlı sınırları içerisinde varlığını sürdürmüştür. Bugün ise Suriye’nin idarî değil, ama ticarî açıdan en önemli şehri konumundadır. 
Halep, uzun Osmanlı hâkimiyeti boyunca mahallî ve uzak mesâfeli ticaretin yoğun olarak yaşandığı bir yerdir ve en başından beri batılı ülkelerin yoğun ilgisinin olduğu ve haklı olarak da bu geniş ticaret ağından pay alma arzularının kabardığı, önemli bir bölgede yer almaktadır.
19. yüzyılda önemli bir seri tutan, Halep vilayetine ait 33 adet salnamenin bulunmaktadır. Salnamelerin içerdiği bilgiler gereği, hem dünyada hem de Osmanlı ülkesinde yaşanan birtakım değişimler, “yenileşme hareketleri” diye nitelenen birtakım teşebbüsler -özellikle ticarî ve idarî teşkilatlanmaya dair değişimler, bu kaynaklardan tâkip edilebilmektedir. 1840 öncesi ve sonrasında adlî, idarî, malî, askerî alanlarda ortaya çıkan yeniliklerin şehir hayatına yansımalarını salnamelerdeki verilerden öğretmek mümkündür. Zira salnamelerin şehir tarihçiliğine yaptığı en orijinal katkı da, bu alandadır.
Halep’in Türkiye için jeopolitik, askerî ve stratejik açılardan önemi mâlumdur. Çok eski bir Türk yerleşim bölgesi olan Halep’teki Türkler önlem alınmadığı takdirde, Irak’taki Türkmenlerin yaşadığı problemlerle çok yakında karşı karşıya kalacaklardır. Kitapla, her açıdan önemli olan bu bölgeye, kamuoyunun dikkatinin çekilmesi hedeflenmektedir.
Kısaca söylemek gerekirse bu çalışma ile çok büyük değişimlerin ve özellikle batıya adaptasyonların yaşandığı bir dönemde, hem doğu hem de batının gözünün üzerinde olduğu, yüzyıllar boyu Osmanlı ve Türk kimliği ile bütünleşmiş bir şehrin tarihine, belli bir kaynak grubundaki veriler yardımıyla ışık tutulmuştur.
Ekim 2012’de hazırlanan kitap, internet ortamında 661 sayfadır. 
ORSAM – ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
Mithatpaşa Caddesi Nu: 46/6 Kızılay, Ankara. 
Tel: 0.312-430 26 09 Belgegeçer: 0.312-43039 48
www.orsam.org.tr 
e-posta: [email protected]  


ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ ORSAM
Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek maksadıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde kurulmuştur. Yapılanma çalışmalarını kısa sürede tamamlayan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır.
ORSAM, Ortadoğu algılamasına uygun olarak, milletlerarası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi maksadıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM, bölge ile iligili gelişmeleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM; web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla millî ve milletlerarası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak, bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır.
ORSAM’ın Ortadoğu hakkındaki görüşleri:
Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok problemi barındırdığı bir gerçektir. Ancak, Ortadoğu ve halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkûm edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sâhiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama irâdesine, devletlerin egemenlik haklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek millî ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki problemlerin kavranmasında âdil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı düşünce sâhiplerini cesâretlendirecektir. Sözkonusu çerçevede Türkiye, yakın çevresinde bölgenin istikrarı ve refahın kök salması için yapıcı katkılarına devam etmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı milletlerarası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi, bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir.
ORSAM’ın yayınladığı diğer kitaplar:
BİRİNCİ TÜRKİYE-YEMEN FORUMU: Editörler: H. Kanbolat, V. Ayhan, O. Orhan. Ankara, 2011. 
DENİZ HUKUKUNDA GEMİLERE EL KOYMA YETKİSİNİN SINIRLARI: Editör: Ersan Bşar. Ankara, Mart 2011.
OSMANLI VİLAYET SALNÂMELERİNDE MUSUL: Editörler: C. Eroğlu, M. Babuçoğlu ve M. Köçer. Ankara, 2012.
ENERJİ GÜVENLİĞİ, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI VE ORTA ASYA: Dr. Süreyya Yiğit. Ankara, Kasım 2012. 
KUŞBAKIŞI
ACININ TADI
Necdet Sevin’in cezâevi hâtırâlarından ilham alarak yazdığı cezâevlerini ve Türkiye’deki adalet sistemini anlatan 160 sayfalık kitap, 2006’da Bilgeoğuz Yayınları arasında çıktı. Hasan Demir takdim yazısında Necdet Sevinç’i; Mecnun’un Leyla’yı sevdiği bir aşkla Türk’e ait her şeyi seven insan’ olarak tanıtıyor. ‘O’nun ‘Cezâevi bahçesinde, Türk bayrağına bakıp bakıp Karadeniz gibi çırpınırken çok gördüm ve ona sırtımı dönerek çok ağladım. Onu sıkıştıran bunaltan kafeste yahut avuçta bir kuş veya gerilmiş oktaki bir yay gibi kendisini dışarıya fırlatmak için çırpındıran şey çok sevdiği, saydığı eşi Sevgi Hanım, çocuklarına olan hasreti ve vatandaki yangına su taşıyamama çaresizliğiydi’ Diyor. 
‘Acının Tadı’, hapishanedeki geçen günlerin duygu ve gözlemlerinin ürünü olarak yazılmış bir eser. 
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-527 33 65 
Belgegeçer: 0.212-527 33 64  
e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr  

BİR NESLİN ÖNCÜSÜ CELAL HOCA
1882-1961 yılları arasında yaşamış olan Mahmut Celalalettin Ökten, hem Osmanlı’nın son yıllarını görmüş, hem de Cumhuriyet döneminde yaşamış büyük bir bilgin ve düşünce adamıdır. 
Yakın dönem kültür ve eğitim tarihimizde ağırlıklı bir yeri olan Celâl Hoca ismiyle maruf Mahmud Celâleddin Ökten’le ilgili biyografik eseri, Hüseyin Yorulmaz, kültür hayatımıza kazandırmıştır. ‘Bir Neslin Öncüsü Celal Hoca’ ismiyle ölümünün 50. yılında yayımlan bu çalışmada Hocaefendi’nin devrin önemli ilim adamı ve manevî önderlerinden olan Kenan Rifai, Abdülhakim Arvasi, Fahreddin Efendi, Mehmed Zahid Kotku, Mehmed Âkif Ersoy, İzmirli İsmail Hakkı, Nurettin Topçu, Mahir İz, Hasan Basri Çantay gibi isimlerle diyalogları, ilişkileri ele alınmaktadır. 
Hüseyin Yorulmaz; doğumundan ölümüne kadar kronolojik bir yol tâkip ederek Hocaefendi’nin devriyle ilgili yaşanmış hikâyecikler, görüşler, belgeler, fotoğraflar, kartpostal ve kartvizitlere de bu çalışmada yer vermiş. 
HAT YAYINLARI: Selamiali Efendi Caddesi Nu: 3 Huzur Çarşısı Nu:15 Üsküdar,  İstanbul                                   
Telefon: 0.216-334 48 30 
e-posta: [email protected]  /  [email protected]  www.hatyayinevi.com 

İLGİNÇ YÖNLERİYLE OSMANLILAR – OSMANLI HÂTIRASI
Yorgunluktan başını Hırka-i Saadet sandığına dayayan Osmanlı padişahı kimdi? Kar ve buz vakfı hangi maksatla kurulmuştu? Hangi padişah için kız istemeye yaklaşık 2.000 kişi gitmişti? Saray gelinleri ne renk gelinlik giyerdi? Sokağa tükürme yasağı kimin zamanında uygulandı? Hangi padişahların ölümleri bir süre gizli tutuldu? Sadrazamlığa zorla ikna edilen paşa kimdi? Dede-torun Selimlerin müşterek ve zıt özellikleri nelerdi? Tuzluk ve kaşıktan ibaret miras olur mu? 
Bu sorular uzayıp gider. Peki ya cevaplar? İşte onlar, Salih Gülen’in 2012 yılında çıkan 182 sayfalık kitabında yer aldı. 
Yazar, dünya tarihini değiştiren 600 yıllık bir cihan devletinin uğramaya üşendiğimiz kuytularında, adım atılmamış arka sokaklarında yaşanan garip hâdiseleri, tuhaf adetleri derlemiş.  
Tabîi ki Yitik Hazine Yayınları’nın ilginçlikler tarihi serisinin ilk Osmanlı kitabı olan bu çalışma, bugüne dek hazırlanan en kapsamlı ilginçlikler kitabı olma iddiasında değil. Zira önsözde, cümle garip vukuatın kitaba dâhil edilmediği, bunun için belli hudutlar çizildiği belirtiliyor. Mesela bugünün insanı için bir mânâ ifade etmeyen veya bir fayda temin edemeyeceğimiz olaylar bir başka çalışmada değerlendirilmek üzere şimdilik kenarda tutulmuş. Nahoş hadiseler ise okurun keyfini kaçırmamak için birer birer ayıklanmış. 
YİTİK HAZİNE YAYINLARI: Bulgurlu Mahallesi, Bağcılar Cadddesi Nu:1 Üsküdar, İstanbul 
Telefon: 0.216- 522 11 44 
Belgegeçer: 0.216-522 11 41  
e-posta: [email protected] www.hazineyayinlari.com  


TÜRKİYE ve İRAN / Gelenek Çağdaşlaşma, Devrim
Türkiye ve İran... Moğol baskınları, askerî mağlubiyetler ve vergi isyanları gibi ortak problemlerin etkin rol oynadığı devrimlerle ortaya çıktılar. Tarihin büyük devletinden olan Osmanlı ve Pehlevi Devleti, 20. Yüzyıla damga vuran devrimleri içerisinde yaşanan ‘çağdaşlaşma’ pratiği onları ileriye taşımıştı. Bu 2 şark devletinin bu modernleşme serüveni karşılaştırmalı bir üslup ile ele alınabilir mi? Türkiye 1923’de İran da 1976’da monarşi kurumlarını tasfiye ettiği ve farklı karakterlerde yeni rejimleri inşa ettiği radikal süreçler yaşadılar. Bu iki devrim arasında mukayese yapılabilir mi? Tolga Gürakar kitabında bu soruların cevabını veriyor. 
Mukayeseyi yaparken de bu devrimlerin farklı tarihî gerçekler, yapı ile ilgili farklı değerler dizisi, farklı çelişkiler ve farklı dış olaylardan etkilendiği gerçeğine sâdık kalmış, ‘İran neden böyle?’ sorusunun akılları karıştırdığı bugünlerde İran’ı anlamak ve kendi tarihimiz ile arasındaki ilişkiyi kavrama maksadına yönelik bir okuma çok faydalı olacaktır. 
Türkiye ile yakın bir kültürel mirasa haiz olan bu devletlerin tarihini okurken, şüphesiz Türkiye’nin kültür ve tarihi mirasını daha iyi anlama imkânı bulunabiliyor. Farklılıklar görüldükçe her iki medeniyetin yapı taşlarını anlamak kolaylaşıyor. 2012 yılında basılan kitap 440 sayfa.
KAYNAK YAYINLARI: Meşrutiyet Caddesi Nu: 6 Kardeşler Han Kat:3 Galatasaray, Beyoğlu - İstanbul 
Telefon: 0.212 - 252 21 56  
Belgegeçer: 0.212 - 249 28 92 
www.kaynakyayinlari.com 

SÜTLÜCE’DEN GEÇTİN Mİ? 
Hangi İstanbullu, İstanbul’u tam anlamıyla tanıdığını iddia edebilir?
Önce büyük seyyahımız Evliya Çelebi’nin kaleminden Sütlüce’yi okuyalım: Rumcada ‘Galate’ derler ki cümlesi süd mânâsınadır. Bu kasabaya Sütlüce denmesinin sebebi nebatat ve havasının letafeti eseri olarak südünün halis olmasıdır. Buradan Eyüp Sultan’a kayıkla geçilir. Arası sığlık olduğundan büyük gemiler geçmez.’ 
İstanbul’un semtlerini keşfetmeye hazırsanız, bu kitap tam size göredir. Şimdi gelin, birlikte Okmeydanı’ndan başlayıp Hasköy’e inelim, Sütlüce’den geçip Kâğıthane’ye kadar uzanalım. Bakalım neler çıkacak karşımıza? Yorulmak yok. Dik yokuşlar, ilginç insanlar, harap binalar, cami, tekke, kilise, sinagog... ‘Ne ararsanız var derde devâdan gayrı’ diyerek gezimize başlıyoruz, ilk durağımız batılıların ‘Altın Boynuz’ olarak adlandırdıkları Haliç ve çevresi... Burada bir tur attıktan sonra, Okmeydanı’na yöneliyoruz. Geçmişinin İstanbul’un fethine kadar gittiğini öğrendiğimiz bu yerdeki tarihî mekânlara göz attıktan sonra Hasköy’e geliyor, ünlü Hasköylülerle tanışıyoruz. Halıcıoğlu sırtlarında dikkatimizi en çok Humbaracı Kışlası ve Mühendishane binası çekiyor. Bir rivâyete göre buraya gelip su içen kadınların sütünün çoğaldığı söylenen Sütlüce’de soluklandıktan sonra asıl şöhretini Lâle Devri’nde kazanan bir mekâna, en renkli mesire ve eğlence yerlerinden biri olan Kâğıthane’ye geçiyoruz. Yıkık bir bina işte, deyip geçmeyin. Ne zaman yapılmış, ne zaman yıkılmış? Kimler yaşamış? Öğrenmek çok mu zor? Doğru, kolay değil, ama vazgeçmeyin. Oturduğunuz semtin adının nereden geldiğini biliyor musunuz? İşe buradan başlayıp İstanbul’un tarihî semtlerini keşfedin. Siz siz olun, çevrenizdeki bina, çeşme, cami ve türbelere farklı bir gözle bakın. Bu dikkatin kısa zaman sonra hayatınıza ne kadar büyük bir kültürel zenginlik kattığını fark edeceksiniz. 
Burhan Yentürk’ün yazdığı kitap, 205 sayfa olarak 2012 yılında basılmış. 
KİTABEVİ YAYINLARI / MEHMET VARIŞ:
Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: : 46/A Cağaloğlu - İstanbul
Telefon: 0 212-511 21 43 
Belgegeçer: 0.212-513 77 26 
www.kitaevi.com.tr  
e-posta: [email protected]  

KISA KISA... KISA KISA...
1- TARİHTEN GÜNÜMÜZE IRAK TÜRKMENLERİ: Prof. Dr. Suphi Saatçi. Ötüken Neşriyat. İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul.
Telefon: 0.212-251 03 50  
www.otuken.com.tr  e-posta: [email protected]  
2- TÜRKİYE’NİN AB STRATEJİSİ: Prof. Dr. Oya Akgönenç. Nobel Yayın Dağıtım. İvedik Organize Sanayi Ağaç İşleri Sitesi, 521. Sokak Nu: 22-24 Ostim, Ankara. 
Telefon: 0.312-394 52 64
Belgegeçer: 0.312-394 52 68
e-posta: [email protected]  www.nobelyayin.com
3- TÜRKLER HAKKINDA DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR: Önay Yılmaz. Alfa Basım Yayım. 
Ticarethâne Sokağı Nu: 53 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-511 53 03
Belgegeçer:
0.212-519 33 00 
e-posta: [email protected] /  www.alfakitap.com 
4- BULGARİSTAN HÂTIRÂLARI: Prof. Dr. Yakup Çiçek. Kendi Yayını. Marmra Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. 
Telefon: 0.216-310 53 11 / 0.542-633 93 88 
5- ÖNYARGI: Prof. Dr. Abdulvahab M. El-Messiri. Tercüme: İbrahim Kapaklıkaya. Mahya Yayıncılık. 
Göztepe Mahallesi, İnönü Caddesi Nu: 78 Bağcılar, İstanbul. 
Telefon: 0.212-442 16 47
Belgegeçer: 0.212-441 16 13 
e-posta: [email protected]
www.mahyayayincilik.com.tr