Özlem Kumrular’ın İslam Korkusu adlı kitabı, bugün de gündemde yer alan bir olguyu tarihî açıdan inceliyor: İslam korkusu neden ve nasıl başladı? Korkunun zaman içinde bugünkü noktaya gelmesinde hangi etkenler rol oynadı? Tarih boyunca yavaş yavaş gelişen bir propaganda süreci içinde İslam korkusu nasıl çığ gibi büyüdü? Bu korkunun ve sürtüşmelerin kökenleri Ortaçağ ve Yeniçağ’da nasıl şekillendi?
Ve diğer sorular:
-Endülüs’te Müslüman kadınların peçe kullanmasının gerçek sebebi neydi?
-Osmanlı Devleti’nin sonunun geldiğini müjdelediğine inanılan kuyrukluyıldızlar nerelerde belirmişti?
-İspanya’da zorla Hıristiyan yapılan Müslümanlara nasıl domuz eti yediriliyordu?
-Hz. Muhammed’in tabutunu çalma planları kimden çıkmıştı?
-Hıristiyanlar İslam’ın cennette ‘şarap akan ırmaklar’ vaat etmesini hangi propaganda için kullanacaklardır?
-1770 yılında Wolfgang von Kempelen’in İmparatoriçe Theresa’yı etkilemek için gerçek mekanik bir satranç makinesi için neden gerçek boyutlarda bir Türk figürü seçmişti?
-Hıristiyan erkeklerle yakalanan Müslüman kadınların cezası ne olurdu?
-Osmanlı toplumunda gerçek şarap tüketimi ne boyuttaydı?
Ve daha başka merak uyandıran bu soruların cevabı İslam ‘Korkusu isimli’ kitapta bulunuyor.
Özlem Kumrular, dönemin Hıristiyan hacıları, elçileri, diplomatları, yazarları, şairleri, esirleri ve hükümdarlarının ağzından İslam korkusunun gerçekçi bir portresini çiziyor.
Engizisyon gizli Müslümanları deşifre etmek için hangi yöntemleri kullanıyordu?
Müslümanlar, Hıristiyanları din değiştirmeye özendirmek için onlara neler teklif ediyorlardı?
Müslüman korsanların eline düşen Hıristiyanların sonu ne oluyordu?
İslam topraklarında dolaşan Hıristiyanlar ne gibi kötü sürprizlerle karşılaşıyorlardı?
Hıristiyanların Mekke’de olduğunu ve boşlukta asılı olduğunu sandıkları Hz. Muhammedin tabutu üzerine ne gibi efsaneler türetilmişti?
Bir Hıristiyan Müslüman olduğu zaman ona nasıl bir tören yapılıyordu?
Avrupa Müslümanlardan neden korkuyor? Bu korku neden ve nasıl başladı? Korkunun zaman içinde bugünkü noktaya gelmesinin arka planındaki etkenler neler? Tarih boyunca ilmek ilmek örülen bir propaganda zinciri içinde çığ gibi büyüyerek bugün dünyayı saran bu korku Ortaçağda ve Yeniçağda nasıl şekillendi?
İslam Korkusu bütün bu sorulara başta İspanyolca, İtalyanca ve İngilizce olmak üzere Almanca, Katalanca, Fransızca, Portekizce ve Yunanca kaynaklarla cevap veriyor. Türk Korkusunun yazarı Özlem Kumrular, dönemin Hıristiyan hacıları, elçileri, diplomatları, yazarları, şairleri, esirleri ve hükümdarlarının ağzından İslam korkusunun gerçekçi bir portresini çiziyor.
14,5 X 23,5 santim ölçülerinde 528 sayfalık kitap, Kasım 2012’de basıldı.
DOĞAN KİTAP:
19 Mayıs Caddesi, Golden Plaza Nu:1 Kat:10 Şişli 34360 İstanbul. Telefon: 0.212-373 77 00
Belgegeçer: 0.212-246 66 66 www.dogankitap.com.tr e-posta: [email protected]
ÖZLEM KUMRULAR:
1974’te İstanbul’da doğdu. Lisansını Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde, yüksek lisansını aynı üniversitenin Tarih Bölümü’nde, doktorasını ise İspanya’da Salamanca Üniversitesi’nde yaptı. 16. yüzyıl Avrupa-Osmanlı ve Akdeniz tarihi üzerinde çalıştı. Yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunan Doç. Dr. Özlem Kumrular, halen Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.
Yayınlanmış kitapları: Türk Korkusu, Sultan’ın Mutfağı (roman), Aşkın Beş Hali (roman)
KUŞBAKIŞI
UNUTULMAYAN ANILAR
Türk Ocakları İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi olan Din Eğitimi ve Öğretimi Hocası Mehmet Yazıcı, 25 yıllık meslek hayatında yaşadığı olayları, Prof. Dr. Himmet Konur’un ısrarlı teşvikleriyle kaleme almış. 281 sayfalık kitapta, 1954 – 1979 yılları arasındaki Türkiye’nin panoraması, yaşanmış olaylarla okuyucuya sunuluyor. Kur’an Kursları’nda, İmam Hatip liselerinde ve Yüksek İslam Enstitüsü’nde din dersleri öğretmenliği yapan Mehmet Yazıcı, aynı zamanda usta bir özlemcidir. Eseri, yalnızca hâtırâlardan oluşan sübjektif ifâdeler içeren satırlardan ibâret değil. Bir dönemin, kitaplara, kayıtlara geçmemiş gerçek tarihidir. Tarihe düşürülen notlardır.
Hâriciyeci, siyaset ve fikir adamı Merhum Gündüz Aktan; ‘Biz yasını tutamayan bir milletin fertleriyiz.’ Der. 1912’de başlayan Birinci ve hemen arkasından patlak veren İkinci Balkan Harbi’nde ihânet sebebiyle Balkanlardan, 1918’de ihmaller ve Bizans oyunları neticesinde Musul Eyâletimizden çekildik. Onların yasını tutamadan 1919’da Kurtuluş Savaşı’na girdik. Bağımsızlığımıza kavuşup devletimizi yeniden kurmanın sevinciyle yas tutmayı tehir ettik. Sonra da bütün acılarımızı unuttuk.
Mehmet Yazıcı’nın hâtırâlarında öyle olaylar naklediliyor ki, tutulamayacak yasların yaşanmaması için onların bilinmesi gerek. Aksi takdirde tarih aynen tekerrür eder.
Özellikle Filistin Cephesi’nde İngilizlere esir düşüp Hindistan’a sürgün edilen ve oradan kaçıp, yaya olarak 15 seneden fazla süren yolculuktan sonra memleketine dönebilen Çanakkale Gazisi Dursun Çavuş’un hikâyesi, ibret alındığında, tarihin tekerrürünü önleyecek muhteşem bir derstir.
Mehmet Yazıcı’nın yazdıkları, 15 senelik çileyi göze alıp yurduna dönme mücâdelesi veren Dursun Çavuş’taki vatan sevgisinin yeşerip çoğalması, bütün insanlarımızda şuur hâline gelip benliğimizi sarması niyazı ile... kitabın okunmasını tavsiye ediyorum.
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 e-posta: [email protected] www.bilgeoguz.com.tr
İSTANBUL’UN FETHİ:
15. Yüzyıl’daki hiçbir olay, Avrupa’dan başlayıp Asya steplerinin içine uzanan geniş coğrafyayı İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethi kadar etkilememiştir. Kalın surlara, hendeklere ve düşmanlarının korkulu rüyası alevli silahlara sâhip Bizans’ın düşmesi, Hıristiyan Batı dünyasında korkunç bir sarsıntıya sebep olurken Müslüman Doğu halkları için ise büyük bir umudun ve özgüvenin yeşermesini sağlamıştır. Bizans’ın Mavileri ve Yeşilleri çatışırken Silivri üzerinden O’nu fethedecek komutan gelmiştir, kuşatmıştır ve şehri almıştır. Müslüman ülkelerin başşehirlerine ulaşan İstanbul’un fethi haberi sevinç ve coşku ile karşılanıp camilerin kandilleri sabaha kadar yakılırken Hıristiyan dünyasında ise büyük bir üzüntüye ve acıya sebep olmuştur.
Stratis Dukas, bu acıyı Eski Ahid’deki Yeremiya’nın Kudüs üzerine yazdığı ağıtlardan alıntı yaparak şöyle anlatır: ‘Ey güneş titre! Ey arz, sen de titre ve âdil hâkim olan tanrının günahlarımız için neslimizi tamamen terk ettiğinden ağla ve inle! Bakışlarımızı gökyüzüne çevirmeye layık değiliz, yalnız yüzümüzü yere koyarak Tanrı’ya hitaben, ‘Âdilsin ve kararların adalete dayanmaktadır!’
İstanbul’un Fethi isimli kitabı Türkçeye çeviren Vladimir Mirmiroğlu bu eseri Paris ve Bonn Millî Kütüphanelerindeki orijinal el yazmalarından yararlanmıştır.
KABALCI YAYINEVİ:
Gülbahar Mahallesi, Cemal Sâhir Sokağı Nu: 16 Çelik İş Merkezi D Blok Mecidiyeköy, İstanbul.
Telefon: 0.212-34754 51 Belgegeçer: 0.212-347 54 64 e-posta: [email protected] www.kabalci.com.tr
Telefon: 0.212-34754 51 Belgegeçer: 0.212-347 54 64 e-posta: [email protected] www.kabalci.com.tr
YABANCILARA GÖRE ESKİ TÜRKLER:
Bir Türk köyünde bir gece geçirenler bile bu köy sâkinlerinin birçok meziyetlerinin tesiri altında kalmaktan kendilerini kurtaramazlar. Bunlardan biri vakur bir nezâket ve güzel tavırdır. Bu da şüphesiz her Türkün, hâkim ırkın bir ferdi ve asil bir millete mensup olmanın şuurunda olmasından ileri geliyor. Üstü başı pek o kadar muntazam olmayan askerler ve kaba saba çobanlarda bile yabancılara karşı sosyal bakımdan aşağı durumda olmadıklarını gösteren bir hava var. Diğer önemli vasıflarından biri de misâfirperverlikleridir. Nâdiren para alırlar. Ve kendilerine ücret teklif edildiği zaman sadece ‘Hancı değiliz’ derler. Diğer taraftan Avrupalı misafirlerle din kardeşi olan Anadolu Hıristiyanları, güler yüzle karşıladıkları bu misafirlere ayrılırken fahiş bir masraf pusulası verirler. Türkler çalışkanlık, namus ve doğruluk bakımından Hıristiyan komşularından kat kat üstündürler. Ve söz verdikleri zaman sözlerine tam manasıyla itimat edilebilir.
Ahmed Djevad, eski Türkleri böyle anlatıyor.
KİTABEVİ YAYINLARI / MEHMET VARIŞ:
Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: : 46/A Cağaloğlu – İstanbul Telefon: 0 212-511 21 43
Belgegeçer: 0.212-513 77 26 www.kitaevi.com.tr e-posta: [email protected]
OSMANLI ve AVRUPALILAR:
Osmanlı’nın Avrupa ile ilişkisi basit bir etkileyen ve etkilenen düzleminde görülemez. Eğer böyle olsaydı toplumların üstünlükleri veya gerileme sebepleri sıradan şartlarla izah edilmiş olacaktı. Bugüne kadar Avrupa ile olan inişli çıkışlı ve muhataralı akıl/gönül ilişkisinde batıcı, gelenekli ve sol çevreler basit bir güç denklemiyle yola koyuldular. Taraflardan gelen her türlü modernleşme / kalkınma / gelişme teklifi yaşanılan sürecin hal ve ahvalini bir dereceye kadar açıklayabilirdi. Ki bu teklifler çoğu zaman bir ‘tepki’yi dile getiriyordu. Bunun ötesinde zihniyet bakımından sâhici bir yüzleşmeye gidilmedi ve geniş düşünce modelleri kurulamadı. Kısmî yaklaşımlar, mesela Osmanlı’nın yükseliş ve düşüş tablosu üzerinde durulması saf bir amatör tarihçinin ‘tarihimizi bilmiyoruz’ sızlanışına benzeyecektir.
Esas sorulması gereken, Osmanlı’daki oyunun kuralı ne idi? Fetih ve kahretmeye dayalı bir düzen hangi teşvik unsurlarından besleniyordu? Güç ve otorite karşısında her daim aman dileyenlerin davranış kalıpları, üretim ve tüketim alışkanlıkları ne tür bir gelenek içerisinde şekilleniyordu?
Oğuz Adanır, Marc Bloch, Marcel Mauss, Lucien Lévy-Bruhl, Fernand Braudel, Karl Polanyi ve Jean Baudrillard gibi farklı güzergâhların temsilcileriyle Türk düşünce tarihinde kalıcı izler bırakmış Hilmi Ziya Ülken, Sabri Ülgener ve Niyazi Berkes gibi aydınların düşüncelerini karşılaştırarak evrensel tarihî bir şartların nasıl yakalanabileceğinin imkânını aramaktadır. Bu yönüyle bütünlüklü bir zihniyet tarihi okumasına girişmekte ve aykırı bir sentez çalışmasını yeniden gündeme getirmektedir.
14 X 21 santim ölçülerindeki kitap 308 sayfadır.
DOĞU BATI YAYINEVİ:
Merkez: Yüksel Caddesi Nu: 36 / 4 Kızılay, Ankara. Telefon: 0.312-425 68 64 Belgegeçer: 0.312-425 68 65
e-posta: [email protected] www.dogubati.com
Şube: Hobyar Mahalallesi, Cağaloğlu Yokuşu, Narlıbahçe Sokağı. Nu: 6 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-243 47 11
e-posta: [email protected] www.dogubati.com
GÜNEŞİN ÇOCUKLARI:
Prof. Dr. Zeki Kuşoğlu’nun eşi Sevinç Kuşoğlu, resimlerini de kendisinin çizdiği 110 sayfalık eserinde çocuklara hitap ediyor.
Çocuk kitapları, ülkemizde uzun yıllar ihmal edilmiş, son zamanlarda önemi fark edilerek önemli çalışmalar yapıldığı gözlemlenen bir yayın ürünüdür.
Uzmanlar, çocuklarda okuma zevkinin henüz okuma yaşı gelmeden önce oluşturulması gerektiğine işâret ediyorlar.
Bu gerçeği bilen ve boşluğun doldurularak çocuklarda okuma zevkinin oluşturulması çalışmalarına, yazıp yayınladığı 40’a yakın kitabıyla katkıda bulunan Sevinç Kuşoğlu, Güneşin Çocukları isimli kitabında; masal atmosferi içerisinde fizik dersi veriyor. Merkür, Venüs, Dünya, Mars ve Jüpiter ile Satürn, Uranüs, Neptün ve diğer gezegenler, Güneş’in çocuklarıdır.
Sevinç Kuşoğlu; Güneş ve çocuklarından oluşan evreni şöyle anlatıyor: ‘Güneş, çocukları aklına geldiğinde mutlu olur. Fakat onları sık sık göremediği için üzülür. Hem göndüğünde de doya doya bağrına basamaz. Yoksa yakar kavurur hepsini. O da her anne gibi çocukları iyi olsun ister. Kendisine bir torun vermeyen Merkür’e, Venüs’e sitem eder. Dünya, torunu Ay ile çıkıp geldiğinde yüzünde güller açar. ‘Çok yaşlandım çok…’ Diye söylense de hâlâ bütün ihtişamıyla alev alev yanar, çocuklarını şefkatle koruyup kollar.’
Yazar ve ressam Sevinç Kuşoğlu, rengârenk resimleri ve benzersiz anlatımıyla minik okurlara gezegenleri, yıldızları, gör taşlarını, kara delikleri ve daha pek çok sâkiniyle bütün Güneş Sistemi’ne dair şaşırtıcı bilgiler veriyor.
BİLGE KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK: Nuruosmaniye Caddesi Nu: 3 Kardeşler Han Kat: 1 Cağaloğlu 34110 İstanbul.
Telefon: 0.212- 520 72 53
Telefon: 0.212- 520 72 53
Belgegeçer: 0.212-511 47 74 e-Posta: [email protected] www.bilgeyayincilik.com
KISA KISA / KISA KISA…
1- KEREM İLE ASLI: H. Hâki Okutucu. Akvaryum Yayınları. Acıbadem Mahallesi, Acıbadem Caddesi, Eczacı Necip Akar Sokağı N: 8/6 Üsküdar, İstanbul
2- KAR YAĞAR GÜL ÜSTÜNE: Osman Çeviksoy. Akçağ Yayınları. 0.312-432 17 98 e-posta: [email protected]
3- ATASÖZLERİ VE DEYİMLER SÖZLÜĞÜ: Ömer Âsım Aksoy. İnkılap Kitabevi. Çobançeşme Mahallesi, Sanayi Caddesi, Altay Sokağı Nu: 8 Yenibosna 34196 İstanbul. Telefon: 0.212-496 11 11 e-posta: [email protected]
4- KUDÜS’ÜN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNLERİ: Everest Yayınları. 0.212-513 34 20 e-posta: [email protected]
5- DÂHİLER VE DELİLER: Mehmed Niyazi. Ötüken Neşriyat. İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul. 0.212-251 03 50 www.atuken.com.tr e-posta: [email protected]
ÇOCUK KİTAPLARI…
Anneler, babalar, çocuklarına okuyacakları veya okumasını isteyecekleri kitabı önce kendileri okumalılar. Çocuk kitaplarının iyisini-kötüsünü dışarıdan ayırt etmek zannedildiği kadar kolay değildir. Bu sebeple ebeveynlerin önceden okumadıkları kitabı çocuklarına okumamaları veya vermemeleri tavsiye ediliyor.
Pedagojik olarak belli bir yaş grubu için uygun olan kitaplar diğer grup için uygun olmayabilir. Yayınevlerinin pedagoji uzmanlarının görüşünü alarak kitabın hangi yaş grubuna hitap ettiğini kapakta belirtmeleri şarttır. 8 yaşındaki bir çocuğa fantastik gelen ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ isimli masal kitabı, 5 yaşındaki bir çocuğun dünyası kaldıramayabilir. Hatta bu işlerin, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak uzman kişiler tarafından yapılması ve bu hususun kitapta belirtilmesi doğru bir tercih olur. Çocuk kitabı alacak kişilere kolaylık sağlanır.
Pedagoji uzmanları, iyi bir kitabın metin olmaksızın, resimler yan yana konulmak suretiyle de belli bir hikâyenin anlatılabileceğini belirtiyorlar. Bu şekilde, çocukların, resme bakarak hikâye oluşturma ve anlatma yeteneği de gelişmiş olur. Yeni ve çok başarılı yazarlar, böylece kültür hayatımıza kazandırılabilir.
Maksat sadece duyguları harekete geçirmek olmamalı. İyi kitap çocuğu aşırı duygulu değil, duyarlı ve uyanık yapmayı hedef alır. Çocuğun duygularını sömüren ve onu ümitsizliğe üzüntülere sürükleyen kitaplardan uzak durmak gerekir. İyi kitap, çocuğun muhakeme yeteneğini geliştirmeli:
Çocuğa acık açık öğütler veren kitaplar da uzmanlar tarafından tavsiye edilmiyor. Bir hikâyesi olan ve bu hikâyenin muhakemesini çocuğa yaptıran kitaplar, yorum yeteneğinin gelişmesine yardımcı oluyor.