ÖTÜKEN NEŞRİYAT’TAN MUHTEŞEM İKİ ESER:

 GOETHE FAUST TRAGEDYA

 Alman edebiyatının zirvedeki ismi Johann Wolfgang Von Goethe (1749-1832); aynı zamanda ressam, bakanlık yapmış siyâset ve devlet adamı idi. Tabiat âlimi ve farklı disiplinlerde bilgi sâhibi olması sebebiyle de ‘hazerfen’ olarak anılırdı.

Fakir ve inançlı bir âilenin evlâdı olarak dünyaya gelen, ilâhiyat sâhasında Dr. unvanına sâhip olan Faust’un ifsânevî hayatının anlatıldığı ‘Faust’ isimli eser, Batı halk kültürü ve edebiyatında en kalıcı eserlerden biridir. Goethe, ortaçağda yaşayan, büyücülük yapan, bilgi ve güç elde etme karşılığında ruhunu şeytana satan efsânevî bir şahsiyet olan Faust’u en başarılı ve etkili bir şekilde kaleme almıştır. Eser, tiyatro, opera ve bale olarak da sahnelendi. Tema; Faust’u lânetleyen, yücelten, kötü bir sonla bitiren, antik ve çağdaş anlayışlarla da kaleme alındı.

Goethe ve en önemli eseri Faust, yerli ve yabancı pek çok felsefeci, yazar ve edebiyat araştırmacısı, münekkidi tarafından olduğu gibi, ülkemizin önde gelen Goethe uzmanı Senail Özkan tarafından da geniş ve derin bir şekilde incelenmiştir.

Senail Özkan Almancadan tercüme ettiği Faust isimli esere yazdığı önsözde; ‘Tercüme cesâret ister. Çünkü muhataralı (tehlikeli – korkulu) bir iştir. … Dünya edebiyatının zirvesi sayılan Faust trajedyasını tercüme etmekse, benim için hakîkaten bir cüret meselesiydi. İtiraf edeyim ki Erol Kılınç Bey’in ısrarları olmasaydı. Elinizdeki tercüme olmayacaktı’ diyor. Bu ifâdeleri, ‘tercümede noksanlık ve hatâlar varmış gibi düşünüp, okuyucudan mâzur görülme talebinde bulunmak’ şeklindeki yorum, âdil bir hüküm olmaz.

Kelime kelime tercüme, okuyucuya işkencedir, azap verir. Mütercim, müellifin söylemek istediklerini, kurduğu cümlelerin, hatta kullandığı kelimelerin derinliklerine inip ne demek istediğini anlayacak, hattâ hissedecek, anladığı ve hissettikleriyle kendi dil zevkine göre cümleler oluşturup Türkçeye çevirecektir. Bunu yaparken gerekirse asıl metinden, mânâ kaybna sebebiyet vermeyecek şekilde bir miktar da uzaklaşmayı kendisine tabîi bir hak olarak görecektir.

Necip Fâzıl üstâdımızın; ‘bir dil kanunumuz olsaydı, seceresi temiz kalem erbabı bulmak imkânsızlık ölçüsünde zordur’ sözünün ‘mutlak doğru’ olduğunu kabul eden bu sayfanın hazırlayıcısı, Senail Özkan’ın tercümesine gönül rahatlığıyla 100 üzerinden 100 puan vermenin hakşinaslık olduğu kanaatindedir.

En mükemmele ulaşmak için ekipteki bütün elemanların gayreti ve Ötüken Neşriyat’ın maddî fedakârlığıyla meydana gelen eser sâdece muhteva ve tercüme açısından değil, göz kamaştırıcı bediiyatı ile de hayranlık uyandırıyor. Gravürlerle zenginleştirilen sayfalar görülmemiş üstün bir estetik anlayışıyla düzenlenmiştir.

Yetersiz kalan târifleri tamamlamak için kitabın arka kapak içindeki satırları sunmak gerekecek:

           ‘Bu çevirinin hazırlıklarına 2009 yılında başlanmış, ilk mısralar 26 Kasım 2016 târihinde tercüme edilmiştir. Eser, 25 Ağustos 2020’de yayınevine teslim edilmiş, 26 Ekim 2021’de son tashihleri işlenerek baskıya hazır hâle getirilip Aralık 2021’de 1000 adet basılmak üzere matbaaya gönderilmiştir.  Kitabın ilk neşri, 18 x 26 santim ebadında, kuşe kâğıda basılı 170 gram şömizle muhafaza edilenbrillanta kumaş dokulu sert kapak içinde 90 gram vivid kâğıda yapılmıştır. Metinde Broadsheet (gövde), Amador (başlıklar) ve Baskerville (önsöz, epilog fontları kullanılmıştır.

Kitaplık rafına değil, gümüş ve altın yaldızlı seramik ve porselen objelerin sergilendiği camlı vitrinlere lâyık eserin arka kapak yazısı:

Goethe’nin, 16 yüzyılın ilk yarısında yaşamış George Faust isimli magusun etrafında şekillenen fakat aynı zamanda demonlarla sözleşme akdetme, simya yoluyla unsurları dönüştürme gibi antik motiflerle de beslenen bir Alman halk efsânesine dayalı Faust tragedyasına 1773 yılından itibâren çalışmaya başladığını birtakım belgelere dayanarak söyleyebiliyoruz.

İlk fragmanlar ise 1790 ilkbaharında neşredilmiştir. Yıllar boyunca sahne sahne çalışılan eserin ilk kısmı, bugün de muhafaza edilen düzeniyle, 1808 yılında Goethe Külliyatı’nın sekizinci cildi olarak Tübingen’de J. G. Cotta tarafından basılmıştır. İkinci kısmın da dâhil edildiği 12.111 mısradan oluşan bu büyük edebiyat anıtının nihâyete ermiş yayımı ise 1832’de şâirin ölümünden sonra gerçekleşebilmiştir.

Şâirler Prensi’nin hayatının altmış yılına yayılan Faust, dünya edebiyatının şahikalarında yer alan, insan zihninin bir mitoloji kataloğu içinde harmanlanan derinlikli hâllerinin hepsine temas edilmiş muhteşem bir epik tragedyadır. Eser bize, daha yüce olana ulaşmak isteyen sancılı insan ruhunun sihir, simya ve şeytanî güçlerin anaforunda kayboluşu, taşıdığı ikilikten yakalanıp uçuruma sürüklenişi ve nihâyet Tanrı’nın, bütün nakısaları içinde bu ruhu takdir edişinin kusursuz bir anlatısını ve dayandığı arkaik halk hikâyesinin çok ötesine geçen mütekâmil uyarlamasını sunar. Böylece, Shattuck’un değerlendirmesiyle; ‘Faust’un büyüklüğü, insanın yüceliğinin aynı zamanda zayıflığını da kapsıyor olması ve göz kamaştırıcı şiir sanatında yatar.’ Goethe, folklorun, târihin ve mitlerin yeknesak ve yalın irfanından bir edebî heykel inşa etmiştir. Şâiri tarafından nazım türlerinin hemen hepsinin denendiği Faust, büyük Rus şâiri Puşkin’in ifâdeleriyle ‘eşi benzeri olmayan bir eserdir. Alman edebiyatının en yüksek ifadesidir ve tıpkı Dante’nin ‘İlâhî Komedya’sı gibi kendi başına bir dünyâdır, başka hiçbir eserle kıyas edilemez [...] Shakespeare’in eserleri gibi başlı başına bir kozmostur [...] Bu eserde Leibniz, Kant, Lessing, Herder [...] dâhil olmak üzere bütün Alman filozoflarını toplayın, bunların hepsinden daha fazla düşünce, daha orijinal fikirler, daha fazla felsefe mevcuttur. Faust hayatın gerçek felsefesidir.’

303 sayfalık eserin ilk 226 sayfalık bölümün hemen her sayfası muhteşem gravürlerle zenginleştirilmiş ana metin, son 72 sayfasında eserin mütercimi Senail Özkan’ın epiloğu (sonuç bölümü) yer alıyor. 

  

SENAİL ÖZKAN:                                                                    

1955 yılında Gümüşhane’de doğdu. 1974’te başladığı Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden 1978’de ayrılarak Almanya’ya gitti ve burada 1979-1985 yılları arasında Bonn Üniversitesi’nde Felsefe, Alman Edebiyatı ve Sosyoloji tahsil etti. 1998’de Türkiye’ye dönen Senail Özkan, Felsefeci, yazar ve mütercim olarak çalışma hayatını devam ettirmektedir. Mevlâna ve Goethe (2006), Nietzsche: Kaplan Sırtında Felsefe (2004), Schopenhauer: Paradokslar Üzerinde Raks (2006), Aşk ve Akıl Doğu ve Batı (2006), Ölüm Felsefesi (2013) gibi telif eserlerinin yanı sıra Goethe’den Doğu-Batı Divanı (2009), Genç Werther’in Istırapları (2014), Faust (2022); Hammer’den İstanbul ve Boğaziçi 1 (2011); Katharina Mommsen’den Goethe ve İslâm (2012), Goethe ve Dünya Kültürleri (2015); Annemarie Schimmel’den Yunus Emre ile Yollarda (1999), Ben Rüzgârım Sen Ateş (1999), Muhammed İkbal (2007), Şark Kedisi (2009) gibi tercümeleri neşredilmiştir. Doğu-Batı Divanı tercümesiyle Türkiye Yazarlar Birliği’nin Tercüme armağanına (2009), tercüme ve telifleriyle Türk kültürüne katkıları dolayısıyla Star Gazetesi tarafından verilen Necip Fâzıl Kısakürek Ödülü’ne (2015) lâyık görülmüştür.  

FAUST’UN TAHLİL VE TEFSİRİ

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmış olan Burhanettin Batıman (1909-1960) tarafından telif edilen, Göktürk Ömer Çakır tarafından yayına hazırlanan eser, sert kapak cilt içerisinde, 17 x 24 santim ölçülerinde, Ivory kâğıda basılı 690 sayfadır. 2022 yılında okuyucuya sunulmuştur.

Goethe’nin uzun yıllar çalışarak kendisini seçkinliğin doruğuna yerleştiren âbide eserin künhüne varabilmek için tefsir, yorum ve açıklamalara ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Müellif eserini bu maksatla hazırlamıştır. Çalışma, ilk olmadığı gibi son da değildir. Edebî ve felsefî eserlerdeki aşılamayan belirsizliklerin sebebiyet verdiği düşünce fırtınası, böyle bir ihtiyacı okuyucunun önüne koyuyor. İnsanoğlu; parçası olduğu tabiatın işleyişi hakkında son derece sınırlı bilgilere sâhiptir. Gidenin asla geri gelmediği hayat ötesi âlem hakkında ise, tahminde bile bulunamamaktadır. Dr. Faust; felsefeden dine, astronomiden tıbba kadar birçok sâhada, bilgi sâhibi olan fakat sâhip olduğu bilgilerle tatmin olamayan, daha fazlasını isteyen bir karakterdir. Bunun için varlığına inanılan fakat gücü ve ulaştırabileceği son hakkında hiçbir bilgiye sâhip olunamayan şeytanla işbirliği yapmayı göze almaktadır. ‘Faust’un Tahlil ve Tefsiri’ isimli kitap, Goethe’nin Faust’unu okuyanları, zihin tusunamilerinde harap olmaktan kurtaracak güvenilir bir limandır. Aksi takdirde Faust’un düştüğü girdapta kaybolması kaçınılmaz olacaktır. İşte o girdaplardan biri: ‘Dr. Faust, tıp bilgisiyle hasta bedenleri iyi edebileceğini fakat bedenî varoluşun sonsuzluğu konusunda hiçbir şey yapamayacağını ve Allah gibi yoktan var edemeyeceğini bilmektedir. Yine de araştırmaktan vazgeçemez.’… “Faust, insanlığın dramıdır. İnsanlık ise binlerce cephesi olan bir muammadır. Bu muammayı tamamıyla halletmek, insan gücünün hudutları dışında olmakla berâber, Tanrı kıvılcımı taşıdığını iddia eden ‘âdemoğlu’ bu ‘sert lokmayı’ çiğneyip öğütmeye çalışmaktan hiçbir an geri kalmamıştır.”

Eserden tadımlık bir bölüm:

Faust'u âdi sevgi ve bayağı zevklerle oyalayarak bağrındaki iyi ruhu öldürmek, ideal ve irâdesini baltalayarak kendisine kul yapmak için Mefistofeles’in giriştiği ikinci büyük teşebbüs, zindan ve idamla neticeleniyor. Ruhunda yüksek bir gaye ve ilâhî kıvılcım taşıyan, Tanrı'ya; ‘karmakarışık’ dahi olsa kulluk eden, ‘karanlık isteğinde doğru yolu tamamıyla müdrik olan’ Faust’u Tanrı'dan uzaklaştırmak, ‘iyi ruhunu’ öldürerek hayvan mertebesine, hattâ hayvandan daha aşağı bir seviyeye indirmek ve ‘severek toprak yedirmek’ için Prolog'da tutuştuğu bahsi Mefistofeles bu sefer de tamâmen kazanamamıştır. Şeytan, Faust'un Gretchen'i baştan çıkardıktan sonra derhâl unutacağını, daha fazla maddî zevkler tadabilmek hırsıyla diğer mâsum kızları da iğfale çalışacağını, zevk ve sefa içinde ‘yaşayıp kalacağını’ ümit etmişti 1âkin bu ümit ve gayretleri boşa çıkmıştır. Zira aşkına sâdık kalan Faust, yaptıklarına pişman olmuş, felâketten felâkete sürüklediği zavallı Gretchen'i kurtarmak için hayatını bile tehlikeye koymaktan çekinmemiştir. Bu hareket de gösteriyor ki Şeytan'la yaptığı mukaveleye ve uzun arkadaşlığa rağmen Faust'un bağrındaki iyi duygular tamamen sönmemiş, ‘Mağara ve Orman’ sahnesinin son mısralarında Mefistofeles'in iddia ettiği gibi, tamamıyla ‘şeytanlaşmamış'tır Aynı zamanda Faust'un bu hareketi Gretchen'i sırf maddî zevkler tatmak arzusu ile değil, bilakis bambaşka bir duyguyla, hayat yaratan ve cinsin idâmesini temin eden müspet ve ilâhi bir aşkla sevmiş olduğunu ve bu sevginin el’an mevcut bulunduğunu ispat ediyor. Yüksek uğraşmalarında çok kere yanılacak ve kötü yollara sapacak olan Faust'un Gretchen'e karşı gösterdiği sadakat bilhassa Tanrı'nın affına ve ebedî necata mazhar olabilmesi için büyük bir şefaat yerini tutacaktır. Bunu şimdiden tahmin etmek mümkündür. Faust'un büyük âlemde geçireceği imtihanların başlangıcını teşkil eden Gretchen faciasının sonu aynı zamanda ileride mazhar olacağı ilâhî affa da bir işârettir. ‘Ebedî kadınlığın’ zavallı bir timsâli ve hazin bir kurbanı olan Gretchen, varlığını ve mukaddes duygularını Faust uğrunda fedâ ederek bağrındaki iyi ruhu uyandıracak ve onun kurtulmasını temin edecektir. Bu bakıma göre ‘Zindan’ sahnesi Faust'un dünya yolculuğunda bir dönüm noktası teşkil ediyor. (s: 276)

Goethe’nin, dünya klâsikleri arasında yer alan Faust isimli eseri, muhtevâsının çok zengin felsefî derinliği sebebiyle pek çok farklı yorumla yüzlerce defa yeniden incelenmiş, dünyanın birçok ülkesinde çok farklı yorumlarla sahnelenmiştir. Eserin sahnelenmek için değil, düşünerek okunmak için yazıldığı belirtilmesine rağmen, sahne oyunları da büyük âlâka görmüştür.

Faust’un ilk bölümü veya Faust 1 olarak bilinen ‘Faust Trajedisi’, Goethe’nin 1808 yılında yayımladığı eserdir. Alman Edebiyatı ve Faust geleneğinin en önemli ve çok alıntılamalı eserlerinden biridir. Drama, birçok defa târihi Doktor Faustus hikâyelerini oluşturan diğer yazarlar tarafından ele alınmakta ve bu hikâyeleri, insanlığın temsili konusunda Faust 2’de genişletmektedir.

Faust’u ana metinden okumak cesaretine sâhip kişilere kolaylık olması bakımından eserdeki figürleri şöylece özetlemek mümkündür:

Üç Melek: Raphael, Gabriel ve Michael; Mefisto: Şeytan; Faust: İlim adamı; Wagner: Faust’un asistanı; Öğrenci: Faust’un öğrencisi; Büyücü: Mefisto’nun hizmetçisi; Margarete (Gretchen): Genç bir kadın,   Faust’un sevgilisi; Marthe: Gretchen’in komşusu, Lieschen: Gretchen’in tanıdığı, Valentin: Gretchen’in erkek kardeşi.

***

Bir ortaçağ efânesi olan Faust temasını işleyen Alman, Fransız, İngiliz, Rus, Amerikalı ve diğer milletlerden pek çok yazar olduğu gibi Faust, Türkçeye en çok tercüme edilen kitaplar arasında bulunmaktadır. İlk Faust tercümesi 1886’da Nâmık Kemal tarafından gerçekleştirildi. Leon Cahun’un Gökbayrak isimli eserini Türkçeye çeviren Galip Bahtiyar, 1932 yılında Faust’u kitap hâlinde Türk okuyucusuna sundu. 1935, 1939, 1942, 1950, 1958 yıllarında değişik kişilerin tercümesi ile çeşit zenginliği sağlandı. 1960 yılından sonraki çalışmalar, kısmî tercümelerdir.

Ötüken Neşriyat’ın, değerli bir armağan gibi okuyucuya sunduğu Senail Özkan’ın Faust tercümesi ve Göktürk Ömer Çakır’ın yayına hazırladığı ‘Faust’u okuma ve anlama rehberi’ olarak vasıflandırılabilecek eseri, çok önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.

Goethe’nin İslâmiyet’e olan yakınlığı ve Hz. Muhammed’e olan hayranlığı sebebiyle anlaşılıyor ki Türk okuyucusunun Goethe ve Faust’a ilgisi artarak devam edecektir.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr 

GÖKTÜRK ÖMER ÇAKIR:

Araştırma - İnceleme, Araştırma ve Başvuru Kitapları, Biyografi kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; *Küçük Asya Sikkelerinde Grifon Tasvirleri, *Millî ve Mânevî Târihimizin Büyük Simaları, *Kronograf - Müntahabat-ı Ayarsız olarak sayılabilir.

Göktürk Ömer Çakır’ın kitapları; Cedit Neşriyat, Gece Kitaplığı aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur.

KISA KISA… / KISA KISA…

1-MİSYONERLİK VE EVANJELİZM: Alâeddin Usta / Bilgeoğuz Yayınları.

2-AŞI Biontech Aşısına İden Yol ve Geleceğin Tıbbı: Joe Miller, Özlem Türeci, Uğur Şâhin. Çeviren: Kemal Atalay / Kronik Kitap. 

3-KORKU VE TİTREME: Gulam Hüseyin Saedi. Çeviren Matbule Aras Eivazi-Ferhad Evazi / Yapı Kredi Yayınları. 

4-KADİM TÜRK YURDU FERGANA VÂDİSİ VE BÜYÜK GÜÇLERİN HÂKİMİYET MÜCÂDELESİ: Dr. İlter Türkmen / Berikan Yayınevi.

5-KİM KORKAR ÇAĞDAŞ SANATTAN: Kiyung An - Cesica Cerasi. Tercüme: Mehmet Üstünipek / Hayatperest Yayınevi.